Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan orsaalabanda Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 123
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 29,796
Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu



[attachment=1]


Neyse ki amfitiyatroyu kökünden kazıyıp götürmeyi gözleri yememiş... Ya da belki nazire yaparcasına oymalı kakmalı sanatsal değeri olan bölümleri götürüp düz taşları bize bırakmışlar... ''Yontulmamış taşlar size layık'' dercesine...

Antik çağın en dik tiyatrosu imiş... Bilmem doğru, bilmem yalan... Sahnede metal bir parayı yere atsan en üst sırada oturanlar duyarmış... Bunlar da Bergama'lılardan duyduklarımız. Test etme şansımız olmadı. Daha doğrusu o yorgunluğun üzerine aşağı inip tekrar yukarı çıkacak gücü bulamadık kendimizde. Ama üst basamaklarda oturduğumuz halde sahneye inip şarkılar söyleyen gençleri rahatlıkla duyabiliyorduk gerçekten.

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

PIC_0095.jpg


PIC_0097.jpg


PIC_0107.jpg


PIC_0106.jpg
 

Etiketler
Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Oh bende çok güzel bir gezi yapmıştır canım çeker diye düşünüyordum,görünce çok sevindim basit ,sığ bir gezi gibi gözüküyor bence,ee bayramda aynısını mı yapsak hep beraber acaba diye bir düşünce kapladı bir an içimi ,serin zamanlarda,gerçi 3-5 sefer yaptım o geziyi ama şimdi sabah çayımı içerken biraz canım çekti gibiçAnlatımın da çok kötü Cem,nerde benim tane tane kelimelerim..neyse devamını da hararetle bekliyoruz.
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

mayıstosböce' Alıntı:
Oh bende çok güzel bir gezi yapmıştır canım çeker diye düşünüyordum,görünce çok sevindim basit ,sığ bir gezi gibi gözüküyor bence,ee bayramda aynısını mı yapsak hep beraber acaba diye bir düşünce kapladı bir an içimi ,serin zamanlarda,gerçi 3-5 sefer yaptım o geziyi ama şimdi sabah çayımı içerken biraz canım çekti gibiçAnlatımın da çok kötü Cem,nerde benim tane tane kelimelerim..neyse devamını da hararetle bekliyoruz.


:D :D :D İleride daha da sığlaşacak Bülent, en sığ olanları en sona sakladım. :smiley:

Senin İbiş isimli bir arkadaş vardı... Onun da kulaklarını çınlattık bol bol. Ama hiç özenme. Gittiğimiz yerler Adabazarı il sınırlarının çok uzağında :D
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Önce hoşgeldin Cem, sesinide yazılarınıda özlemişiz. Yazılarında düşüncelerin ve eleştirel yaklaşımınla
günümüz Cervantes'i olmaya aday olduğun için aracınada koyduğun isim yerinde eksik olan Sanco
Panza o fizik ve sadakatte birini bulabilirmisin bilemem.Kolay gelsin.Yazılarının devamını heyecanla
bekliyorum. Levent
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

güzel anlatım ve paylaşım için çok teşekkürler,
hoşuma giden yazılarını okuyayım derken az kaldı öğle yemeğimi yakıyordum ;D ;D ;D neyse aç kalmadık
 



Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

İlk uzun gezin ve özgürlük dolu bir heyecan ile sonunda muradına erdin Cem. Daha nice mutlu ve sağlıklı geziler diliyorum
Gezi fotoğrafların, anlatım güzelliğin ile birleşince belgesel tadında olmuş. Selamlar.
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

vallahi cem kardeşim daha yeni baktım siteye saten abdi abiyle devamlı görüşyoruz nerde olduğunu takip etmeye çalısıyorum..erdeği bana bırakıp gitti.ama gezin çok güzel geçmiş belli devamını artık beklerim..saygılar dılıyorum erdekten selamlar
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Cem gibi titiz bir gezginin gezi yazısını merakla bekliyordum, beklediğime değdiğini de yazının ilk bölümünü okuyunca anladım. Devamının çabuk gelmesini diliyorum...
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu



4. gün...

İstikamet Foça...



Yorucu Akropol gezisinin ardından Bergama'da fazla oyalanmadan yola koyuluyoruz...

Katedeceğimiz mesafe çok uzun sayılmaz. Ama akşama kalmadan Foça'da uygun bir yer bulabilirsek Akropol'deki beyin haşlanması ve yol yorgunluğunun üzerine deniz keyfi yapabileceğiz...

Aile fertleri arkada uyumayı tercih ediyorlar... Sıcak havada ve öğlen güneşinde yol almamıza rağmen aracın için hiç de bunaltıcı değil. İzolasyon oldukça başarılı. Pencerelerden güneş almadığı sürece içerisi serin bile sayılır. Zaten o güneş de ön tarafta kabak gibi benim başıma vuruyor... Onlar çekmişler perdeleri, arkada mışıl mışıl, püfür püfür uyuyorlar... Ne keyif...

Yol da çok keyifli. Yumuşak iniş çıkışlarla dolu bir sürü kasis... Bir ara iniş çıkışlar ardı ardına yükselip alçalmaya başladı. Yükseldikçe tekerlekler yerden kesilir gibi oluyor ve ardından büyük bir ivme ile yere yapışıyorsunuz... Makaslı araçlarda hoş olmayabilir ama 10 -15 dakika boyunca kendimi lunapark eğlence araçlarında gibi hissettim. Kuşkusuz T4'ün 4 tekerlekte bağımsız yumuşak süspansiyonunun etkisi büyük bu eğlencede... Meşhur yunus hareketleri ile T3'ü olan arkadaşların bu yola bayılacaklarını düşünüyorum.



* * * *


Ana yoldan içerilere girdikçe daralan yol Yeni Foça'ya kadar dümdüz uzanıyor... Uzaktan görünen beton yığını silueti ile Yeni Foça ilgimizi çekmiyor. İçine girmeden çevresinden dolaşıp Eski Foça istikametine doğru yol alıyoruz...

Yeni Foça'dan sonra tırmanışlar ve virajlı yollar başlıyor. Ancak yanıbaşımızda uzanan ve yol boyunca devam eden irili ufaklı koylar sıkılmadan yol almamıza yardımcı oluyor...

Eski Foça'ya varmadan önce gözümüze kestirdiğimiz, yoldan gördüğümüz kadarıyla kampçıların da olduğu koylar ilgimizi çekiyor. Ancak niyetimiz Eski Foça'nın içinde konaklamak. Kurt karavancılardan tavsiye olarak öğrendiğimiz ve yine Google Earth'den kopyalayarak hard diskime kaydettiğim Belediye binasının yanındaki ücretsiz otoparktan ümitliyim...



* * * *


Öğleden sonra saat 4 gibi Eski Foça'dayız...


- Eee, Foça burası mıymış?

- Valla bilmem?... Ben de tabelanın yalancısıyım. Hah işte Belediye binası uzaktan görünüyor! Otopark da onun yanında olmalı.


Otoparkta yer var. Ancak bütün gölge yerler kapılmış...


- Kamperi park edip şöyle yürüyerek bir tur atsak mı?

- Nesini dolaşacağız ayol?.. İki tane çay bahçesi, sahilde Üç tane restaurant, Dört tane de market!... Arka sokaklar da
güneşten yanıyor zaten.

- Ne yapalım? Gelirken gördüğümüz koyları yoklayalım mı?

- Eh!... Dünya gözüyle Eski foça'yı gördük ya... Buna da şükür.


Marketten erzak alışverişimizi yapıp düşüyoruz yine geldiğimiz yollara...



* * * *


Eski Foça'ya en yakın koy olan ve tabelasında kamping yazan ilk sapaktan denize doğru giriyoruz... Ne karşılayan var, ne ilgili, ne de yetkili... İnsanlar çadır iplerinin üzerinden hoplaya zıplaya denize ulaşmaya çalışıyor. Piknik tüpleri çadırların önüne çıkartılmış ve her çadırın önünde akşam yemeği için kızartılmayı bekleyen kilolarca soyulmuş sebze... ''Burası tam bize göreymiş ama inşallah başka sefere...'' diyerek hızla uzaklaşıyoruz...

Girdiğimiz ikinci sapakta bizi başka bir sürpriz bekliyor... Bu kez tabelasında kamping yazmıyor. Onun yerine ağaca çakılmış bir tahta üzerinde ''Özel arazidir. Giriş ücretlidir...''

13-14 yaşında bir oğlan sallandığı salıncaktan inip koşarak yanımıza geliyor...

- Biz burada gece konaklamak istiyoruz. Uygun mudur?

- Tabi abi gece de kalabilirsiniz. Duş var, tuvalet var...

- Peki elektrik?..

- Bak işte o yok.

- Peki ortalıkta pek fazla insan görünmüyor? Gece kalan oluyor mu burada?

- Sen bakma boş olduğuna gece olunca dolar burası.

- Nasıl yani? Gece gelip çadır mı kuruyor kampçılar?

- Yooo! gece gelip orada burada ağaçların altında uyuyorlar.

- Üstlerine karton örtüp ellerindeki torbadan da bir şeyler kokluyorlar mı?


Espriyi anlamıyor...


- Peki abicim! Biz biraz dolaşalım, daha uygun bir yer bulamazsak gelip kalırız... Ha unutmuşum! Ücret ne kadar?

- Sizin minibüz büyük... 10 lira alırım...

- Peki bugün giriş için 10 lira verdik diyelim... Yarın olunca bir 10 lira daha mı isteyeceksin?

- Evet abi.

- Tamam o zaman. Görüşürüz...



* * * *


Neyse ki 3. koyda şansımız yaver gidiyor... Çadırda kalan biraz daha modern kampçıların, iki tane karavanın, duşun, tuvaletin ve kafeteryanın olduğu yine ''özel bir arazi''... Sahile yakın bölümde 3-5 tane mangalcı piknikçi var ama akşama doğru onlar nasıl olsa gider diye düşünüyoruz... Ücret elektrik dahil 25 TL.

Hemen yerleşip denize koşuyoruz...

[attachment=1]

Ardından akşam yemeği hazırlıkları...

[attachment=2]

Ve yemek öncesi keyfi...

[attachment=3]

PIC_0111.jpg


PIC_0109.jpg


PIC_0112.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu



Yıldızları izleyerek ve meltemin sesini dinleyerek geçirdiğimiz güzel bir gecenin ardından kaçınılmaz durum yine burada da tezahür ediyor...

Tatil beldelerinde genellikle haftasonunun geldiğini pek anlayamazsınız. İnsanlar zaten tatile gelmişlerdir ve haftaiçi, haftasonu herkes için aynıdır. Bu yüzden ertesi günün Pazar olmasını pek dikkate almamıştık... Büyük yanılgı...

Sabah etrafımız tüplü şahinler tarafından sarılmış olarak uyandık. Hatta biri öyle yakınımıza yanaşmıştı ki arka kapıları dahi açamadık.

Uyku mahmurluğunu henüz üzerimden atamamış, savaş baltamı mı çıkarayım, yoksa barış çubuğumu mu yakayım karar veremiyordum. ''Denizde sabah duşu iyi gelir. Daha sonra bu durumu gözden geçiririm'' diyerek doğruca denize yöneldim. Deniz burada aniden derinleşiyor. Bu yüzden elbiseleri ve can simitleri ile kıyıda yüzmekte olan orta yaşlı hanımların üzerinden iki parende atarak denize balıklama dalmam epeyce kolay oldu.

Deniz ve kahvaltı sonrası etrafımızı saran çemberin giderek daralması sonucu oradan hızla ayrılmak zorunda kaldık.

Programımızda İzmir var. Ancak Öğlen yemeğini Eski foça'da yedikten sonra çıkmayı düşünüyoruz... Ne isabetli bir karar...

Kamperi beleş otoparka parketmenin huzuru içinde başlıyoruz Eski Foça'da salınmaya...

[attachment=1]

''O da ne?...'' ''Yahu biz buraları dün görmemiştik!?'' ''Burada başka bir yer daha var?...''

''Küçük liman bölgesi'' gerçek anlamda Eski Foça'nın kalbinin attığı yer diyebilirim. Araç trafiğine kapalı olduğu için dün farkedememişiz.

[attachment=2]

Birden bire Eski Foça ile ilgili tüm düşüncelerimiz değişiyor...

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]

PIC_0114.jpg


PIC_0125.jpg


PIC_0124.jpg


PIC_0122.jpg


PIC_0123.jpg
 



Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Cem bey yeni aracinizla cok guzel bir gezi yapmissiniz. Benim gibi tatile cikamayanlarin daha bir heyacanla okuduklarina eminim. Bence aracinizin adi da cok yakismis. Dayanamadim ufak bir arastirma yaptim. Ispanyolca bilmedigim icin Ispanyolca-Ingilizce sonrada Ingilizce-Turkce cevirdim. Rocinante aslinda bir kelime ve bir ekten olusmaktaymis. Rocin Ingilizcede 'work horse' dedikleri yani bizdeki bakimsiz her ise yokusan bir at manasina geliyormus. Ante eki ise onceden manasinda imis. Birlesmesi ise onceden her ise kosulurken sonradan sinif atlayan bir at manasinda oluyormus. Bu durum bence aracinizada uygun. Eski sahibi nasil bakmistir bilmiyorum ama aracin sizin elinizde sinif atlayip cok ozel bir yere geldigi belli. :smiley:

Ama arada bu bir kac manzara gercekten yurugimi burktu.

orsaalabanda' Alıntı:
   

          Meşhur taş mektep... Heybeliada ruhban okulunun bile çok öncesinde Anadolu'da kurulan ilk ruhban okulu...

          Muhteşem mimarisinden ve denize karşı konuşlandırılmış meydan okuyan duruşundan etkilenmemek mümkün değil. Fakat ne yazık ki politik, bürokratik ve diplomatik engeller yüzünden içler acısı bir durumda...

     [attachment=1]

         

Cem bey ne yazikki biz tarihin degerini bilmeyen bir milletiz. Avrupa da insanlar sirf bos kalip yikilmasin diye 1500 lu yillardan kalma ve artik kullanilmayan kiliseleri bile satip, belli kurallar cercevesinde tarihi dokusu korunmak kosulu ile eve donusturulmesine izin veriyorlar. Gerci bizde boyle bir uygulama olsa kesin temeline kadar yikip yeni bina dikerlerdi. Nereden tutsak elimizde kaliyor. Zekamiz mi diger milletlerden eksik, yoksa gereginden mi fazla bunu cozemiyorum. :smiley:

orsaalabanda' Alıntı:
     
         Hiç bir şey yapmayıp Berlin'deki müzenin fotoğraflarını bile koysalar çok daha faydalı olurdu... Adamlar koskoca altarı Berlin'e taşıyıp restore ediyorlar, biz hala, elimizde kalanın tepesine yıkılmasın diye demirden hasır örüp beton döküp restorasyon diye yutturmaya çalışıyoruz... Gerçi başka ne yapılabilir ki? Bize ancak çöpünü bırakmışlar... Buyrun Berlin'deki Pergamon müzesinden görüntüler... Siz kendiniz karar verin.

         Keşke dağı kökünden söküp götürselermiş... Bana da hayıflanacak bir şey kalmazdı böylece.

    [attachment=4]

    [attachment=5]

   

         

Bunun cok benzeri Izmir'den getirilmis bir adette British museum da var. Orada yazdigina gore I dunya savasinda kacak yollardan Almanya'ya sokulmus ve orada yakalanmis. Sonrasinda ise denildigine gore bizim devlet buyuklerimiz tarafindan muzeye hediye edilmis. Bu arada adi British museum olan muzede Ingilizlere ait hic bir seyin olmayasi, bir cok ulkeden ve ozellikle Misirdan bir cok eserin (ki abartisiz soyluyorum misir'a bosuna gitmeyin pramitler disinda herseyi getirmisler buraya) sergileniyor olmasi bu senaryonun dogrulugu konusunda suphe uyandiriyor bende. Ayrica hediye edilmisse bile anlam veremiyorum. Nasil goturulmusse aynen getirilebilirdi. Ha gerci diyeceksiniz ki elimizde kalanlarin haline bak hic degilse orda kalanlar iyi durumda o da ayri bir konu.
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu



Yemek saati geldiğinde aradığımız yerin yine arka sokaklarda olduğundan emin bir şekilde kararlı adımlarla dar sokaklara dalıyoruz... Bu seferki çok daha muhteşem... Zeyinyağlı deniz börülcesi, soğanlı yahni, kuzu kapama ve tereyağlı pilav eşliğinde tam bir ziyafet...

Lokantanın önünde kaldırımdaki masamızda yemeğimizi yerken arkamızdan bir bağırtı kopuyor...

''Ölüm de vaaar!''
'' Eyyy insanlar uyanın! Tüketim toplumunun, oligarşinin köpeği olmayııın!...''

Hayır hayır! Korsan gösteri, miting falan değil. Foça'nın meczubu ''İbo'' dikilmiş caddenin ortasına bağıra çağıra konferans veriyor...

''Az tüketeceksiniz, çok çalışacaksınız!''
''Yalnızca kendinizi düşünmeyeceksiniz!''
''Ancak böyle kalkınır insanlık!''

Bir yandan bağırıyor, bir yandan da dükkanların birinin çeşmesinden kedileri ve köpekleri için kovalara su dolduruyor... Bizim ilgiyle dinlediğimizi görünce de iyice alevleniyor, sesi bir kaç perde daha yükseliyor... Yoldan geçen bir araçtan İbo'ya laf atıyorlar... ''Bağırma lan!''

''Ben lan değilim, bana lan diye hitap edemezsin! Ben kimseye zarar vermeden yaşıyorum!''
''Ben artı değer üretip kavga çıkarmıyorum''
''İnsanlık ölmüş. Hepiniz boğaz tokluğuna çalışan robotlar, modern kölelersiniz!''

Bulduk işte diye seviniyorum... Adam modern çağın Diyojeni... Elbette herkes ilgiyle dinlemiyor. Yüksek perde sesten rahatsız olup ürken turistler de var. Eşraftan biri gelip İbo'yu sakinleştirmeye çalışıyor. Ama ne mümkün...

''Ahmet ........ Sen de oligarşinin köpeği olmuşsun!''

Bağırmaya kendini o kadar kaptırmış ki civardan seslenen herkese bağırarak cevap veriyor... Artık ne deseniz bağıracak...

''İbo kovaların doluyor'' : Bağırıyor... ''Dolsuuuun!''
''Dolsun da taşmasın'' : ''Taşsııııın!''
''Taşsın da çamur olacak'' : ''Çamur olsuuuuuuuuun!''

En sonunda bizim aşçı dayanamıyor ve ellerini önlüğüne kurulayarak kapının önüne çıkıveriyor... ''İbo başlarım senin bağırmana da çağırmana da...'' İbo'yu tutmak ne mümkün... ''İstemiyorum sizin suyunuzu da'' diye bağırarak elindeki iki kova suyu etrafa boca ediveriyor... Bu sulardan biz de nasipleniyoruz birazcık. Ama olsun. Biz İbo'yu çok sevdik... Deli diyorlar... Tüm akıllılar onun yarısı kadar deli olsa dünya çok daha yaşanası bir yer olurdu...

Mükemmel ziyafetin ardından meşhur ''Girit'li dondurmacıdan'' sakızlı dondurmalarımızı da alarak bir tur daha atıyoruz küçük limanda...

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]


Demir alma zamanı geldi... Bir sonraki durağımız Güzel İzmir... Bakalım daha ne ilginçlikler bekliyor bizi?

Foça'dan güzel anılarla ayrılıyoruz...

PIC_0118.jpg


PIC_0119.jpg


PIC_0120.jpg


PIC_0121.jpg
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Melih kardeşim, ''bey'' kelimesini istersen aradan kaldıralım. Bana ismimle hitap edebilirsin. Böyle çok fazla resmi oluyor... :smiley:

Değerli araştırman için çok teşekkürler. Gerçekten de çok anlamlı. Yanlış bilmiyorsam ''Rocinante'' olarak yazılıyor.Latince kökenli olduğu için ben ''rose'' kökünden gelen herhangi bir özel isim olduğunu düşünmüştüm. ''Riconante'' olarak yazılıyorsa gerçekten daha anlamlı.

Cunda'daki ruhban okulu sorununda olay sanıyorum biraz fazla boyutlu. Yunan hükümetinin ve patrikhanenin de söz hakkı var sanki. İşin politik, etnik, dini ve diplomatik derinliğini bilmeden yorum yapmak istemiyorum. Diğer saptamalarında ise çok haklısın.

Yeri gelmişken gezi yazılarımı okuyan, beğenen, yazı yazan ve iltifatlarda bulunan herkese çok teşekkürler...
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

güngör' Alıntı:
Önce hoşgeldin Cem, sesinide yazılarınıda özlemişiz. Yazılarında düşüncelerin ve eleştirel yaklaşımınla
günümüz Cervantes'i olmaya aday olduğun için aracınada koyduğun isim yerinde eksik olan Sanco
Panza o fizik ve sadakatte birini bulabilirmisin bilemem.Kolay gelsin.Yazılarının devamını heyecanla
bekliyorum. Levent

Levent abi, beni fazla havalara sokmayın, başınıza iş alırsınız sonra ;)
 

Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

''Ben lan değilim, bana lan diye hitap edemezsin! Ben kimseye zarar vermeden yaşıyorum!''
''Ben artı değer üretip kavga çıkarmıyorum''
''İnsanlık ölmüş. Hepiniz boğaz tokluğuna çalışan robotlar, modern kölelersiniz!''


Heyttt yavlum İbo..Ben bu İbo yu çok sevdim ,İbo turları mı düzenlesek.
 



Ynt: Karavanlı İlk Uzun Gezimiz; Edremit Körfezi'nden Marmaris Hisarönü'ne Ege Turu

Çok teşekkürler Cem. Yazılarını ilgiyle izliyorum. İbo'nun nutkunu dinlemeye Eski Foça'ya gideceğim. Benim gençlik yıllarımda Bolu'da Yanık Hayri vardı. Toprağı bol olsun.O'nun nutukları hala kulaklarımdadır.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,675
Mesajlar
1,521,970
Kayıtlı Üye Sayımız
166,525
Kaydolan Son Üyemiz
ibissyusuf

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst