Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan RÜZGAR Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 176
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 73,835
Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Huseyin bey gercekten yine muthis bir gezi yazisi. Insallah en kisa zamanda devaminida bekliyoruz.
 

Etiketler
Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Hüseyin abi okadar akıcı bir yazıki devamı için lütfen bizi fazla bekletmeyin.selamlar
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Hüseyin ağbi ,safranbolu ve yörük köyünü bende ziyaret etmiştim ve çok beğenmiştim.Ne tesadüf ki bende Filiz teyzeyi tanıma imkanı bulmuştum.

Affınıza sığınarak bende bir anımı paylaşmak istiyorum.filiz hanımdan yörük köyünün kapılarında bulunan iplerin ne anlama geldiğini sorduğumda, kendisi de uygulamalı fotoğraflarla da destekli olarak anlatmıştı.

üç ayrı fotoğrafı birleştirdim yan yana koydum.
fotoğrafın başındaki resimde ipin pozisyonu itibarı ile hane sahibinin evde olduğunu anlatıyor.
ortadaki fotoğraftaki kapıdaki ipin pozisyonu itibari ile hane sahibinin yakın bir yere gittiğini anlatıyor.
fotoğrafın sonun daki kapıdaki ipin pozisyonu itibari ile hane sahibinin uzağa gittiğini ve uzunca bir süre gelmeyeceğini anlatıyor.
[attachment=1]

yörük köyü kapılarÃÂÂ
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Değerli arkadaşlarım,
Karadeniz İç Anadolu izlenimleri ne katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum.

*** "Esinti35" Katılımcılıkta yine ipi göğüslediniz.Öncelikle sizin güler yüzünüzü görünce "işler iyi gidecek" diye geçiyor içimden.
Umarım Mordoğan dan demir almışsınızdır.

*** "teos" Sayende Filiz teyzenin tanıtımına epeyce katkı oldu. Umarım ziyaretçilerine randevu sistemi koymaz.

*** "berkcantp" Okulun bahçesinden bir beklentim yoktu aslında.O eğri büğrü arazide düz bir yer olsun yetmişti bana.Verdiğim 20 kağıt da indirimli imiş ayrıca :eek: .Çocuk parayı kapınca dooğru markete koşmuştu.Umarım bir sevap işlemişimdir ;D

*** "mayıstosböce" Her zamanki inceliğiniz ile beğenilerinizi aktardınız.Teşekkürler.
Siyah beyaz günlerime de son zamanlarda çok döner oldum. Yaşlanıyormuyum ne ? (Daha emin değilim)

*** "camper02" Siz de benim gibi yapıp uzun zamandır gidemediğiniz yerleri programa almaya gayret edin. İyi oluyor bence...

*** "melihbozkurt" Bey diye hitap eden az sayıda arkadaştan geriye kimler kaldı!...Teşekkür ederim ama sen biraz büyü ben biraz küçüleyim hitap işini "Rüzgar" diye bağlayalım dilersen.Yazının "müthiş" olmasına gayret edeceğim artık ;)

*** "yetimmustafa" Yazılarım karavanım gibi "akar gider" cinsinden galiba.Fazla ara vermemeye gayret ediyorum ama yaz günü evde az takıldığımız için biraz sallanıyor . Sen işi "genel müdire" ye yıktığın için rahatsın anlaşılan. :D

*** "gemiadamı" o kapılardaki ipler 1980 başlarına kadar iyi birer haberleşme aracı olarak süregelmişti.
Ben Bodrum dan hatırlıyorum. Eskiden komşunun yüzüne karşı kapı kilitlemek ayıp sayılırdı.Kapıdaki ipi aynen Filiz teyzeningösterdiği şekilde bırakırdık.Sonra sonra inşaatlar çoğaldı, Bodrum a sağdan soldan yabancılar (işçiler) gelmeye başladı ve bu ipler yerini kale kilitlere bıraktı maalesef.
Bir güzel adetimiz de böylelikle rantın azılı dişleri arasında parçalandı gitti.

*** Yazının yayınlanmasından önce ofsayta düşen sevgili Celal beye,buselik'e, aslanahmet'e ve yugun' a da önsezilerinden ve geçmiş olsun dileklerinden dolayı binlerce teşekkürler. :smiley: :smiley: :smiley:

İkinci bölüm hazır...Azz sonraa...

Rüzgar
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Başlığı görünce kesinlikle bu gezi kapsamında Tokat vardır diye iç geçirerek hemen okumaya başladım.
Bu sene izin kısa olduğu için Karadeniz turu yapamayanlar kervanında olan biri olarak sayenizde gezmiş oluyorum.
Ayrıca, bu kadar gezinin içinde direkt olarak Tokat kebabı ile yemek konusuna girmeniz tam sürpriz oldu.

Geçmiş olsun dileklerinizle gezi paylaşımlarınızın devamını bekliyorum.

Ömer Oğuz Yahşi
 



Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

abi merhaba beni tanımıyorsunuz ama ben sizleri yaklaşık bir yıldır bu siteden takip ediyorum umarım karavanımı alınca tabi siz abilerimin tecrubelerinden yararlanarak sizlerle tanışmaktan onur duycam saygılarımla bu arada karadeniz icin yazdıklarınıza katılmamak elde deyil
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011




İkinci Bölüm

Safranbolu Kastamonu arası henüz otoyol haline gelmemiş ama bahar aylarının henüz sarartmadığı yem yeşil tablonun içinde küçük mavi bir kuş gibi uçuşup duruyoruz.
Rotamız; Yörük Köyü-Araç üzerinden-Kastamonu-Taşköprü-Boyabat üzerinden-Sinop

Önce Kastamonu’ya bir girip dolaşmayı düşünüyoruz.Buraya da gelmeyeli yıllar olmuş.
Şehir içinde dolaşıp kahverengi tabelaları kovalıyoruz. Şehrin içinden akan nehrin karşı yakasından kale tarafına doğru levhalarda bir çok dînî içerikli görülecek yerler var. Biz daha çok halkın güncel yaşamını etkileyen yerleri görmeyi yeğliyoruz ancak bu isteğimize hitap eden ilginç bir yer bulamıyoruz. Eğer rotamızı İnebolu üzerinden düşünse idik Kurtuluş Savaşımızı kazanmamıza çok önemli katkıları olan Kurtuluş Yolu’nu ve oradaki anıtları görme şansımız olabilirdi.

16- Kurtuluş Yolunda Anıt
[attachment=1]

Hastane yokuşunun sonuna kadar tırmanıyoruz. Buradan karşı tepedeki kaleyi seyredebiliyoruz ancak kaleye kadar aracımız ile erişmemiz olanaksız. Kale de büfe vb. herhangi bir girişimin olmadığını öğreniyoruz.
Kastamonu’yu renksiz ve yaşanması zor bir yer olarak görüyoruz.

Yolun devamında Taşköprü ye geliyoruz. Yol üzerinde bir çok tabela da “kuyu kebabı yemeden geçmeyin” benzeri uyarılar yanısıra bir arkadaşımızın sıkı sıkı tembihlemesine uyarak ilçe de kuyu kebabı yapan iyi bir yer arıyoruz. Yanaştığımız bir taksi durağında bize park edecek yer ayarlıyorlar ve de bir kebapçı tarif ediyorlar. Zar zor bulabildiğimiz kebapçı bize kuyu kebabının bittiğini söylüyor. Bu gün Taşköprü nün pazarı olduğu için köylerden gelen insanlar kebap a hücum edince biz de bir başka lokanta da tencerenin dibinde kalmış az kuru ile cacık la yetiniyoruz. O da misafiriz diye haa !.. .Yoksa o da kalmayanlar listesinde. Böylelikle bir saate yakın sıcak ve kalabalıkta dönüp dolanıp meşhur kuyu kebabı yerine postallarımızı yiyoruz. Eğer bulabilseydik bakın kuyu kebabı nasıl bir şeymiş.

Kuyu kebabı Kastamonu, Ilgaz ve Taşköprü'ye has bir kebap türüdür. Özel olarak hazırlanmış kuyularda, dağlarda kekiklerle beslenmiş oğlaklar ile yapılanı makbuldür. Kuyuya atılan çam ağaçlarının közü ile birbuçuk saatte pişen bir kebap cinsidir.
17- Kuyu Kebabı
[attachment=2]

“Taşköprü kuyu kebabı” faciasının ardından hızla kendimizi yollara vuruyor ve Boyabat üzerinden Sinop a yaklaşıyoruz. Şehrin girişindeki anayol henüz yapım halinde, ama bitince güzel olacak kesin.
Şehrin dışından Akliman/Havaalanı tarafına sapıp Havaalanının yanından geçip Martı kampinge giriyoruz.
Kamp, işletenlerin söylediklerine göre bu yıl el değiştirmiş. Sinop da bir pastane sahibi bu yıl kampın işletmesini almış. Kampı konaklama ve restaurant olarak işletenler gördükleri eksikleri tamamlayıp sezona yetiştirme çabasında canla başla çalışıyorlar.
Vakit akşamüzeri ve kampa yerleştikten sonra Taşköprü faciasını unutmak üzere Karadeniz in hışırtıları arasında derin bir uykuya dalıyorum. Rüyamda kuyudan kendilerini dışarı atan yarı kızarmış kuzular “yeme beni amcaaa” diye üzerime yürüyorlar...
18- Sinop- Facia dan sonra uyku.
[attachment=3]

Bu gün 200 km. yol gelmişiz. Gece şehre inmekten vaz geçip kampın keyfini çıkartmayı yeğliyoruz.
Sabah güneşli bir güne uyanıyoruz. Karavanın yönünü rüzgara doğru değiştirip tenteyi açıyoruz. Denize girmek bir alternatif ama hafif rüzgarlı havada deniz pek çekici gelmiyor açıkçası.
Kampı köpeği Zeytin ile bir süre oyalanıyoruz. Akıllı ve de zeki bir köpek.
19- Sinop- Zeytin ile dostluk
[attachment=4]

Birazdan çay ikramı geliyor. Semaverde çay keyfi yapmamışız yıllardır. Selma da bu keyifle denize karşı püfür püfür esen rüzgarda yazılarını yazmaya koyuluyor.
20- Sinop- Selma yine görev başında
[attachment=5]





Akşam üstü Sinop a inmek üzere kampın önünden (her yarım saatde bir geçen) dolmuşa biniyoruz. Şehre kadar yirmi beş dakika sürüyor ve ücret 2.75 TL. Bu fiyat ora insanı için bence biraz fazla. Zaten bütün çocuklar kucakta. Bir ana, kucağında üç çocuk,ödeme 2.75 TL.
Ben de Selma’ya “gel yavrum kucağıma, oraya teyzen oturacak” diyorum ama kimse yemiyor !...

16-İstiklal Yolu Anıtı.jpg


17-Kuyu Kebabı.jpg


18-Sinop-Martı Kamp-Faciadan sonra uyku.jpg


19-Sinop- Zeytin ile dostluk.jpg


20-Sinop-Selma görev başında .jpg
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011



Şehrin denize paralel upuzun bir ana caddesi bir de onun üst paraleli var. Bütün banka çanka ve önemli mağazalar ana cadde üzerinde. Banka işlerimizi hallettikten ve bol sıfırlı bakiyelerimizin fişlerini gururla sallayaraktan (!) sahildeki sıra sıra uzanan çay bahçelerinde akşam çayı içmeye oturuyoruz..
21-Sinop- Çay keyfinde
[attachment=1]

Arka masamıza gelen bir ailenin kadını kendine yer açmak için üzerime biniyor.İki koltuk arasına sırtımın eti sıkışıyor. Ohha bee..Acı içinde kıvranıyorum. Pardon mardon yok. Kadın başka yer yokmuş gibi bir karışlık yere bidon gibi gövdesini yerleştirirken ben bir o kadar yassılıp yer açıyorum. Daha öğreneceğiniz çok şey var bu memlekette diyorum yarı içimden yarı dışımdan.
Selma’nın izlenimine göre Sinop halkı genelde düşük gelirli orta sınıf dan oluşuyor. Gelir uçurumu sezilmiyor. Genç kızların çoğu açık giysileri tercih ediyorlar.
Tarihi Sinop kalesinin içinde yer alan ve şimdi müze olarak ziyarete açık olan Sinop Cezaevi, Refik Halid Karay, Sabahattin Âli, Burhan Felek gibi ünlü mahkumları ile ve de kaçılması imkansız yapısı ile basında sık sık adından söz ettirirdi bir zamanlar. Bir yerli film de Ayhan Işık’ın kalenin bedenlerinden aşağı atlayarak olmazı olduruyor, cezaevinden kaçmayı başarıyordu hiç unutmam.
22- Sinop Cezaevi
[attachment=2]

Cezaevi müdürü bu sahne için ne yaptı bilemiyorum ama böylesine sahneler cezaevinin tarihi şöhretini zedelemiştir diye düşünüyorum.

Akşam son dolmuşu kaçırdığımız için kampa taksi ile dönmek durumunda kalıyoruz ama sadece bir yirmilik yetiyor yarım saatlik yola.
Akşam yemeğimizi Karadenizin dalgalarına karşı karavanda yiyoruz ve gece bir el tavla atarak uykumuz gelene kadar oyalanıyoruz.
23- Sinop-Martı kampta akşam
[attachment=3]

Sabahleyin hava bulutlu ve hafiften çiselemeye başlıyor. Olası bir sağnak da batmamak için kampın iç yoluna çıkıp kahvaltımızı orada yapıyoruz. Hesabımızı alıyoruz. Önce günlüğü 30 TL. istiyor ama biz bu ücretin fazla olduğunu, bu kampın en çok 20 TL. olması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Adamlar kampı yeni devraldıkları için fiyat hakkında fazla bir bilgileri olmadığını söylüyorlar ve 25 TL. ye bağlıyoruz fiyat işini.
Aslında kuş serisi ya da STW arabalarla gelenler buranın (çay bahçesinin ve de restaurantın) normal müşterisi. Biz üç numara büyük geliyoruz görüntümüz ve de altımızdaki karavan ile buralara sanırım.

Selma kamptan ayrılmadan önce kampta çalışan bir işçi ile uzun süre kıdem tazminatları, sözleşmeli işçilik, taşeronluk gibi emekçilerin güncel ama acı konuları konuşuyor adamcağız ile.

Hafif çiseleyen yağmur altında kıvrıla kıvrıla deniz kenarından giden yol bir süre sonra bizi Gerze ye getiriyor. Bakalım burası ne alem de.
Geçen gelişimizde bir ayakkabıcı da (Pazar günü kapalı olduğu için) çok beğendiği bir ayakkabıyı alamayan Selma’nın 17 yıl sonra aynı dükkanı ve de büyük olasılıkla aynı ayakkabıyı arıyor gözleri..Tabii ki sonuç hüsran..
Gerze çarşısından denize doğru inip kıyı yolunda dolaşıyoruz. Saat 11 gibi ve canımız şöyle denize karşı güzel bir az şekerli çekiyor ama açık bir yer bulamıyoruz bu gün de ve bu saat de.
Yeniden çarşıya çıkıp bakınıyoruz. Kahveler erkek egemen, malum. Ama bizim böyle şeylere aldırdığımız yok . Gözümüze çarpan kahvelerden birine yanaşıp yalnız oturan bir beyin masasına müsaade ile ilişiyoruz. Neden sonra aramızda bir sohbet başlıyor. Kendisini emekli öğretmen İrfan bey olarak tanıtan hocanın eşi de öğretmenmiş.
Hoca ile seçim, sonuçlarını, Türkiye’nin geldiği noktayı tartışıyoruz.. Gerze, tüm Sinop ilçeleri gibi CHP liymiş. Halkın eğitimsizliğinden, dinciliğin hızlı yayılışından ve bölgelerindeki köy okullarının bir biri ardına kapandığından yakınıyor. Sinop’un iki ilçesi Gerze ve Dikmen de son yıllarda 71 köy okulundan 66’sının kapandığını söylüyor. Şimdi bütün köylerde öğretmenler olamadığı için imamlar eğitimcilerin yerine halkı yönlendirmeye başlamışlar.
24-Gerze-İrfan hoca ile sohbet
[attachment=4]

Bu arada az şekerli kahveler yerini demli çaylara bırakıyor.Konular çayların demi ile benzer buruklukta devam ediyor.
İlçede özelleştirmelerden sonra bütün üretim sahalarının kapandığını söylüyor. Eskiden tütün işçiliği herkese biraz para kazandırırmış. AKP tekel sigara fabrikalarını sattıktan ve satın alanlar da fabrikaları kapattıktan sonra bu iş de bitmiş. İlçede iş olmadığından gençler iş bulmak amacıyla başka yerlere göç ediyorlarmış. İrfan Bey ilçe nüfusunun giderek azaldığını ve ilçenin eski canlılığını kaybettiğini söylüyor.
Söz sohbet bitmiyor ama zaman ilerliyor.Öğle vaktine kadar zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile. Hocam bütün ısrarlarımıza rağmen hesabı ödemekte ısrar ediyor.Selma’nın makaleler yazdığı e-dergilerin adreslerini verip ayrılıyoruz.
Gerze den Samsun tarafına giden bir yanımız masmavi diğer yanımız yemyeşil kıvrım kıvrım yoldan ağır ağır gidiyoruz. Hafifçe çiseleyen yağmurdan camlara düşen damlaları silecekler hemencecik siliyor ama İrfan hocamın çizdiği tablonun belleklerimizde bıraktığı buğu uzun süre gözlerimize bir perde gibi örtüyor.

Yolumuzun üzerinde Bafra var. Önce sigara markası ile belleklerimize kazınan bu belde sonraları pidesi ile ün yapıyor. Kızılırmak nehrinin denize dökülürken oluşturduğu büyük delta Bafra ya değerli alüvyonal topraklar kazandırmış uzun asırlar boyunca.
Vakit öğleyi geçmiş. Acıkmışız. Bafra ya girer girmez meşhur bir pideci adresi arıyoruz. Bize Turan ustanın çarşı içindeki yerini öneriyorlar.
25- Bafra-Turan Usta
[attachment=5]

21-Sinop-Çay keyfinde.jpg


22-Sinop Cezaevi.jpg


23-Sinop-Martı Kampda akşam..jpg


24-Gerze- Ä°rfan hoca ile sohbet.jpg


25-Bafra pidecisi Turan Usta.jpg
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Turan ustanın yerini bulup özellikle “acısız” pide ısmarlıyoruz.
26- Bafra-Turan Usta da pide ziyafeti
[attachment=1]

Gelen kuşbaşılı+ kaşarlı pide acılı çıkıyor. Ben idare ediyorum ama Selma için bir başka pide yapılıyor özel olarak dikkatle ve de acısız.
Pidenin üzerine bir siesta çekip biraz dinleniyoruz ve iki saate yakın verdiğimiz molaya son verip Samsun a doğru yola koyuluyoruz.
Samsun a uzun bir bulvar ile yaklaşıyor ardından merkez deki meydana ulaşıyoruz. Amacımız hemen bir yerler görmek. Önümüze Atatürk müzesi çıkıyor ama saat 17.00 de kapanıyormuş. Yetişemiyoruz ve sonraki güne bırakıp Belediyenin karavan park yerini arıyoruz ve de bulmamız zor olmuyor. Görevliden park hakkında bilgi alıp birazdan dönmek üzere yakındaki Bandırma vapurunu görmeye gidiyoruz.
Samsun a yıllar önce ilk gelişimizde Bandırma vapuru ve çevresi henüz yapılmamıştı. O zamandan sadece Atatürk ün heykelini hatırlıyoruz.
27- Samsun-Atatürk heykeli-1994
[attachment=2]

Şimdi Bandırma Vapuru ve çevre düzenlemesi çok güzel ve eğitici.
Havanın kapalı ve saatin geç olmasına rağmen epeyce ziyaretçi görüyoruz ortalıkta.
28-Samsun-Bandırma Vapuru hatırası
[attachment=3]

Geminin dik merdivenlerini zar zor çıkıyorum. ...Paşa o zamanlar 38 yaşlarında imiş ben ise 69. Arada 30 yıldan fazla var. Eh olacak o kadar yorgunluk. Ama burada bulunmak, aynı ortamı yaşamak adına her yorgunluğa değer doğrusu.
29-Samsun- Bandırma Vapuru güvertesinde
[attachment=4]

Geminin her köşesi ayrı bir güzel ve enteresan.
30- Samsun- Bandırma - kıçüstünde
[attachment=5]

26-Bafra-Turan pidecisinde.jpg


27-Samsun Atatürk heykeli 1994Samsun-Hatıra-1994.jpg


28- Samsun-Bandırma vapuru hatırasıKaradeniz-2011 056.j


29-Samsun-Bandırma güvertede.jpg


30-Samsun-Bandırma vapuru kıçüstÃ
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

İşte büyük insanlardan küçük bir toplantı.
Karşıda solda oturan Gen.Kazım Dirik. Hemen yanında Alb.Refet Bele.Yanında M.Kemal.
Bize bu günlerimizi veren insanların maketleri ile bile olsa birlikte olabilmek ne güzel bir anı bizim için...

31-Samsun-Bandırma- Toplantı
[attachment=1]

Geminin bir kat altındaki kamaralar bölümünde güzel bir müze oluşturulmuş. Duvarlarda o günlere ait çeşitli fotoğraflar, camekanlarda kullanılan eşyalar yer alıyor.
32-Samsun- Bandırma müze bölümünde
[attachment=2]

33- Samsun-Bandırma Müze de
[attachment=3]

Bahçedeki sergilemede Nusrat ın döşediği mayınlardan örnekler yer alıyor.
34-Samsun- Mayın
[attachment=4]

Bu mayınları döşeyen Nusrat mayın gemisi ise Çanakkale Çimenlik kalesi içinde..Oğlum Can askerliğini 2006 da burada yapmıştı ve o vesile ile yeniden görme fırsatımız da olmuştu Nusrat’ı.
35- Çanakkale- Nusrat ve muhafızı Can
[attachment=5]

Nusrat emin ellerde...

31- Samsun-Bandırma da toplantı.jpg


32-Samsun-Bandırma müze bölümÃÃÂ


33-Samsun-Bandırma müzesinde.jpg


34-Samsun-Nusrat ın mayını.jpg


35-Çanakkale-Oğlum Can ve Nusrat.JPG
 



Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Top Rus yapımı. Kurtuluş Savaşımız için yapılan “komşu yardımlarından” bir hatıra.
36-Samsun- Top
[attachment=1]

Müzeyi gezebildiğimiz için mutluyuz.
Gezimizin temel amacı da yavaş yavaş şekilleniyor artık. Kastamonu, İnebolu Kurtuluş Yolu derken Samsun a geliyoruz.Daha önceki yıllarda Havza dan geçtiğimize göre bu gezimiz kurtuluşa giden yollarda olabildiğince anlamlı olacak gibi görünüyor.

Kampa dönüyoruz. Her yer boş. Ön sırada denize sıfır bir yere yerleşiyoruz.
37-Samsun-Belediye Karavan Kampingi
[attachment=2]

Elektrik kutusu hemen yanımızda. Önce bir sıcak duş ile rahatlıyoruz. Bu arada bir karavan gelip yan parsele park ediyor. Üç kişilik bir alamancı ailesi. Kampın olanaklarını araştırıp işlerini tesiste hallediyorlar.
38- Samsun-Belediye Karavan Parkı Tesisleri
[attachment=3]

Park alanının dış kapısı devamlı kilitli tutuluyor.. Çıkmak istersen dışarıdaki kulubede oturan bekçiye haber veriyorsun.
Herkes de aynı telaş. Duş, yemek ve dinlenme...
Güzel bir mehtap var bu gece.
39-Samsun-Kampta mehtap
[attachment=4]

Etraf sakin. Ara sıra geçen bir aracın sesi duyuluyor.
Mehtabın denizdeki yansımalarını seyrediyoruz bir süre.
Yarın bütün Samsun’ u gezmek, görmek anlamak istiyoruz.
Yorucu bir güne hazır olmak için iyi uyumak gerek...
Kendimi kese kağıdı renkli muhteşem yatağıma atıyorum !...

İkinci Bölümün Sonu

36-Samsun-Müze bahçesinde top.jpg


37-Samsun-Belediye kampingi 2.jpg


38-Samsun-Belediye kampingii.jpg


39-Samsun-Kampta gece.jpg
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Yazılarınızı okudukça keyiflenmekte, tekrar bir Karadeniz turuna başlasakmı acaba demekteyiz.
1994 Samsun fotografınız bir harika...
Bu arada; Boğazınıza fazla özen göstermeden yöresel falan değip ağır'dan gitmektesiniz. Dikkat !! dememde bir sakınca yoktur herhalde.
Biz ise Mordağan'dan hala demir alamadık. Fakat yakındır.
Saygılarımızla..
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

bizim koşarak geçtiğimiz karadenizi sindire sindire burada okuyoruz, çok teşekkürler :smiley:
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

Siz yaz başında gezinizi yapıp döndünüz,biz yaz bitiyor hala yerimizde seksek oynuyoruz.Ya nasip deyip bekliyelim bakalım...Sevgiler,saygılar. :D
 

Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

RÜZGAR' Alıntı:
Turan ustanın yerini bulup özellikle “acısız” pide ısmarlıyoruz.
26- Bafra-Turan Usta da pide ziyafeti
[attachment=1]

Gelen kuşbaşılı+ kaşarlı pide acılı çıkıyor. Ben idare ediyorum ama Selma için bir başka pide yapılıyor özel olarak dikkatle ve de acısız.
Pidenin üzerine bir siesta çekip biraz dinleniyoruz ve iki saate yakın verdiğimiz molaya son verip Samsun a doğru yola koyuluyoruz.
Samsun a uzun bir bulvar ile yaklaşıyor ardından merkez deki meydana ulaşıyoruz. Amacımız hemen bir yerler görmek. Önümüze Atatürk müzesi çıkıyor ama saat 17.00 de kapanıyormuş. Yetişemiyoruz ve sonraki güne bırakıp Belediyenin karavan park yerini arıyoruz ve de bulmamız zor olmuyor. Görevliden park hakkında bilgi alıp birazdan dönmek üzere yakındaki Bandırma vapurunu görmeye gidiyoruz.
Samsun a yıllar önce ilk gelişimizde Bandırma vapuru ve çevresi henüz yapılmamıştı. O zamandan sadece Atatürk ün heykelini hatırlıyoruz.
27- Samsun-Atatürk heykeli-1994
[attachment=2]

Şimdi Bandırma Vapuru ve çevre düzenlemesi çok güzel ve eğitici.
Havanın kapalı ve saatin geç olmasına rağmen epeyce ziyaretçi görüyoruz ortalıkta.
28-Samsun-Bandırma Vapuru hatırası
[attachment=3]

Geminin dik merdivenlerini zar zor çıkıyorum. ...Paşa o zamanlar 38 yaşlarında imiş ben ise 69. Arada 30 yıldan fazla var. Eh olacak o kadar yorgunluk. Ama burada bulunmak, aynı ortamı yaşamak adına her yorgunluğa değer doğrusu.
29-Samsun- Bandırma Vapuru güvertesinde
[attachment=4]

Geminin her köşesi ayrı bir güzel ve enteresan.
30- Samsun- Bandırma - kıçüstünde
[attachment=5]

afiyet olsun ayranda güzel gider yaninda
 



Ynt: Karadeniz- İç Anadolu İzlenimleri - 2011

RÜZGAR' Alıntı:
Top Rus yapımı. Kurtuluş Savaşımız için yapılan “komşu yardımlarından” bir hatıra.
36-Samsun- Top
[attachment=1]

Müzeyi gezebildiğimiz için mutluyuz.
Gezimizin temel amacı da yavaş yavaş şekilleniyor artık. Kastamonu, İnebolu Kurtuluş Yolu derken Samsun a geliyoruz.Daha önceki yıllarda Havza dan geçtiğimize göre bu gezimiz kurtuluşa giden yollarda olabildiğince anlamlı olacak gibi görünüyor.

Kampa dönüyoruz. Her yer boş. Ön sırada denize sıfır bir yere yerleşiyoruz.
37-Samsun-Belediye Karavan Kampingi
[attachment=2]

Elektrik kutusu hemen yanımızda. Önce bir sıcak duş ile rahatlıyoruz. Bu arada bir karavan gelip yan parsele park ediyor. Üç kişilik bir alamancı ailesi. Kampın olanaklarını araştırıp işlerini tesiste hallediyorlar.
38- Samsun-Belediye Karavan Parkı Tesisleri
[attachment=3]

Park alanının dış kapısı devamlı kilitli tutuluyor.. Çıkmak istersen dışarıdaki kulubede oturan bekçiye haber veriyorsun.
Herkes de aynı telaş. Duş, yemek ve dinlenme...
Güzel bir mehtap var bu gece.
39-Samsun-Kampta mehtap
[attachment=4]

Etraf sakin. Ara sıra geçen bir aracın sesi duyuluyor.
Mehtabın denizdeki yansımalarını seyrediyoruz bir süre.
Yarın bütün Samsun’ u gezmek, görmek anlamak istiyoruz.
Yorucu bir güne hazır olmak için iyi uyumak gerek...
Kendimi kese kağıdı renkli muhteşem yatağıma atıyorum !...

İkinci Bölümün Sonu


gecen yaz bende kalmışdım o kamp yerinde mükemmel bir izmetleri var çok hoşumuza gitmişdi 24 saat bekciside var
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,785
Mesajlar
1,523,755
Kayıtlı Üye Sayımız
166,601
Kaydolan Son Üyemiz
muradmammad

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst