Ynt: Kar Kampımız... Kartepe - Kuzuyayla (22-23 Ocak 2011)
Cem, kış ortasında Kuzuyayla deyince şöyle bir gözümde canlandırdım başıma gelecekleri ve hiç sesimi çıkartmadım.
Benim nazlı ve önden çekiş ducatom'la bu iş nasıl olur diye hesap kitap yapmaya bile yanaşmadım. Lâkin huylu huyundan vazgeçer mi? Hani derler ya, adam olacak çocuk kakasından belli olur diye. Anam da çocukluğumda lazımlığa bakıp bakıp, bana hep " sen adam olamayacaksın " der dururdu.
Neyse, sessiz ve derinden işleri yoluna koyup, bir de kıytırıktan zincir edinip, yola çıktıktan sonra Cem' e " ben yola çıktım " dedim.
" Karagözlers " le cuma akşamı tem deki şu meşhur benzinlikte buluşup o akşamı Sapanca göl kıyısında
geçirdik. Hem sohbet ederiz hem daha yakından tanışırız diye hem de Trakya'lıca iki nefes anoson koklarız dedik ama girdiğimiz yer müzik diye bir anırtılı böğürme koyverince nasıl kaçacağımızı bilemedik.
Geceyi yürüyüş sohbetiyle tamamlayıp ertesi sabah buluşma vaktine kadar göl manzaralı karavan üstüne destanlar yazıp buluşma noktasına yollandık.
Haftasonu cengaverleri tek tek sökün ettiler ve istikamet Kuzuyayla diye başkomutan işaret parmağını dağlara doğru uzatıverdi.
Yahu etmeyin eylemeyin diyeceğim ama, ok yaydan çıkmış bir kere. Üstelik komutanda bir eda var ki... Peh peh peh... O gösterdiği dağları, o yaratmış havasında, Hani " benim oraları görmeye gideceğiz " der gibi.
Eh... Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın anasını satiiim.
Bir dağlara baktım, bir " nazlı " ma, bir de vay benim kel başıma gelecekler deyip ak düşmüş sakalımı sıvazlayıp, sakalı ağarttık ama akıllanmadık diyerek kuyruğa takıldım.
" Ohooo... Asfalt pırl pırılmış yahu boşuna kuruntu etmişim " diye içimden geçiriken bizim takım yoldan çıkıverdi. Birden bire asfaltın rengi beyaza büründü ve daha on metre gitmeden ben de olduğum yerde saymaya başladım.
Zincir var mı ? Var. Arkadaşların da yardımıyla taktık takmasına ama iki metre gitmeden baklalar tesbih tanesi gibi dağılıverdi. Neyse bir punduna getirip yolu açtıktan sonra takıma ve diğer araçlara yol verdik ve sağolsun Levent kardeşle birlikte ve inatla benim aracı yukarıya çıkartmaya ahtettik.
Kopan zinciri telle tamirleyip birkaç yüz metre daha gittikten sonra bu iş buraya kadar durumu hasıl oldu.
Anan yahşi baban yahşi ne edeceğiz şimdi derken hızır Mecit ve syncro'su arkamızda bitiverdi. Yüzünde bir muzurluk, bir hınzırlık, hafif alaycı bir tonla " çekme halatı var mı yaa ? " diye ortaya laf attı. Var dedim ve öne geçti. Taktık, o da gaza bastı. Ben ve arkasındaki 3,5 ton var mı yok mu anlamadan bütün o karlı buzlu yolları sıyırıverdik.
Bilemedim sevgili Mecit kardeşin mi yanaklarından öpeyim yoksa eğilip syncro nun mu lastiklerini öpeyim.
Sonra ateşin başına geçtik. Bülent'in sucuklarını bekledim durdum...
Bekledim, bekledim, bekledim,bekledim... Herhalde gelecek sefer dedim ve zincirle uğraşırken çaktırmadan üşüttüğüm için biraz erken gecenin ateşini onlara emanet ettim.
Bütün arkadaşlarıma, yardımlarına ve bu keyifli hafta sonu programına teşekkür ediyorum.