Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan mayıstosböce Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 191
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 107,102
Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

mutlu olmak için lüks hayat vede tüketim peşinde koşan gençlere örnek olsun . yalancı mutluluk ile mutlu olduğunu sanmak kendini oyalamaktan öte bir yere götürmüyor insanı ...
 

Etiketler
Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

atiladi' Alıntı:
İşte emperyalist düzen bu..Çalış bana hizmet et, beni zengin et, ama sen kazandığının her kuruşunu harca bitir, hatta borçlan ki, hep bana çalışmaya devam etmek zorunda kalasın, birikim yapamaki, kendi işini kurup bana çalışmakdan vaz geçemeyesin. geçler bu planın uygulanmasına çok güzel hizmet ediyor, akıllarının başa gelmesi için ise çok yıllar geçmesi gerekiyor, bir gün akıl başa geliyor, ama;.....Demir tava geldi, kömür bitti, akıl başa geldi ömür bitti...

Ne dersin Atilla abi, aklı başına gelmiş midir amcanın... :D

http://www.gercekgundem.com/?p=329421
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Eğitim olmayınca borç 1 milyon olunca akıl başa geliyor, biraz eğitim olsaydı, 1.000 dediği zaman akıllanmaya başlaması, 10.000 oluncada akıllanmış olması gerekiyordu, amca akıllanmış ama geçmiş olsun..Adamın kalan hayatını rehin almışlar...Artık amcama tutsak günler kalmış, " ben sende tutuklu kaldım"...
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

çok güzel balıkçı hikayesini çok eskiden beri biliyorum ve her zaman herkesle bu hikayeyi paylaşıyorum çünkü herkesin bilmesi gereken bir hikaye bence insana ne için uğraştığını çok iyi anlatıyor varacağımız yer belli neden daha fazla ailemizle sevdiklerimizle olmayalım ki çok teşekkürler konu için
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Merhaba

2004 ve 2005 yıllarında Ayvalık'ta Restoran cafe işlettim,dekora gereğinden fazla özen gösterdim tek hatam buydu.Öyleki evimdeki değerli gümüş Krisa,brunel marka gümüş tablolar,bronz heykelleri,antika el halıları,klimleri vs vs ile takviye ettim ve battım ;D Tası tarağı toplayıp artık bir nevi memleket olmuş olan Tekirdağ çorlu'ya geri döndüm.İşte ilk adımı o zaman değerli objeleri ayvalıkta bırakıp,madem ben battım bu eşyalarıda almayacağım deyip(bir nevi hayata rest)ondan sonra zorlu bir hayat savaşına başladım.Çok şükür zorlu savaşlar vererek bu gün ufakda olsa çiftliğim var ve ben artık birazda gezenbilir sayesinde ciddi ciddi hayatıma radikal kararlar almaya başladım.Artık tüm yüklerimden teker teker kurtuluyorum.
Şanslıyım çünkü doğada olmaktan benim gibi hoşlanan bir eşim var.
Şanslıyım çünkü başında bulunmadan da nakit gelirim var.
Şanslıyım çünkü 80 civarı kuyularını açtığım ve dikeceğim fidanlarım var.
Şimdi ise ciddi ciddi 2 aracım var bunları satıp çift çeker bir kamyon alıp kasasını resimlerde paylaşılanlar gibi ağaç bir ev yapıp hem çiftliğimde konaklamak hemde uzun gezilere çıkmayı istiyorum,paylaşmak istedim.Dip not-Gülse Birsel para kazanma hırsıyla gözleri körermiş birisidir en zından benim gözümde.
 



Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Metin Münir mmunir@milliyet.com.tr

Bir insanın ne kadar toprağa ihtiyacı var?

27 Kasım 2010

Zengin bir tüccarın eşi olan abla köye, fakir bir çiftçi ile evli kız kardeşini ziyarete gelir.
Şehir hayatının rahatlığını, çocuklarının giydiği zarif elbiseleri, yedikleri lezzetli yemekleri anlatır, övünür. Küçük kız kardeş içerler. “Hayatımı seninki ile değişmem” der. “Sıkıcı olabilir ama tasasızdır. Siz debdebeli bir hayat sürebilirsiniz ama sürekli endişe içindesiniz.”
Kadının kocası Pokhom kulak misafiridir. “Tek derdimiz toprağımızın az olması. Yeteri kadar toprağım olsa şeytandan bile korkmam” der. Şeytan sobanın arkasında gizlidir. “Öyle mi?” der. “Sana yeteri kadar toprak verelim bakalım.”
Şeytan Pokhom’un şansını açar. Köyün zengini kadından 100 dönüm toprak satın alarak arazi sahibi olur.
Bir akşam evlerinde bir yolcuyu misafir eder. Misafir Volga’nın kıyısında ekinlerin at boyu büyüdüğünü, toprağın ucuz olduğunu anlatır.
Pokhom satıp savar, Volga’nın kıyısında 400 dönüm satın alır. Artık durumu çok iyidir ama hâlâ halinden memnun değildir.
Bir gün seyyar bir tüccar ona uzaklarda, Başkirlerin yaşadığı bakir topraklardan bahseder. Bu topraklar o kadar geniştir ki insan bir sene durmadan yürüse sonuna ulaşamaz. Ama Başkirler saftır, birkaç rubleye ellerinden binlerce dönüm alınabilir.
Pokhom yanına hediyeler alarak gene yollara düşer ve Başkirleri bulur. Her şey tüccarın anlattığı gibidir. Pokhom toprak satın almak istediğini söyler. Hediyeler Başkirleri memnun etmiştir. Obanın en yaşlısı çağrılır.
“İstediğin kadar toprak seç” der yaşlı adam, kahkahayla. “Çok arazi var.”
“Kaça?”
“Günlüğü bin ruble. Bir günde ne kadar mesafe kat edersen o kadar toprak senin olacak.”
“Bir günde insan çok mesafe kat edebilir.”
“Hepsi senin” der ihtiyar gülerek. “Ama bir şart var. Eğer güneş battığında başladığın yere dönmüş olmazsan toprağı da paranı da kaybedersin.”

Toprak o kadar güzel
Ertesi sabah güneş doğarken Pokhom ve Başkirler bir tepede buluşur. İhtiyar Başkir kalpağını yere koyar ve “Buradan başla” der. “Gördüğün her yer bize ait. Bir dikdörtgen çiz, içindeki toprak sana ait olsun.”
Pokhom bin rubleyi kalpağın içine atar ve yola çıkar. “En az 50 kilometre yürürüm bir günde” diye düşünür. Beş kilometre yürüdükten sonra sola dönmeyi düşünür ama “Daha erken, beş kilometre daha yürüyeyim” diyerek yola devam eder.
Sonra sola döner. Yürü babam yürür. Toprak o kadar güzel, ağaçlıklar o kadar sıktır ki bir türlü geri dönmek istemez. Birden bire durup geriye baktığında güneşin inmeye başladığını görür. Tepede Başkirler karınca gibidir. Onlara doğru koşmaya başlar. Nefes nefesedir. Neden bu kadar uzağa gittim! Ya her şeyi kaybedersem! Adımlarını sıklaştırır. Fakat tepenin yamacına vardığında güneş batmıştır.
“Burada güneş hâlâ batmadı, acele et” diye bağırır yaşlı Başkir. Pokhom son bir gayretle koşar. Sırtından ter boşanarak, bacakları titreyerek, tam güneş ufukta kaybolurken kendini kalpağın üzerine atar.
“Bravo” diye bağırır ihtiyar. “Çok toprağın oldu.” Ama Pokhom duymaz. Ağzından kan gelerek ölür. Bir uçtan diğer uca iki metreyi geçmeyen bir çukur açıp onu içine gömerler.
İhtiyar Başkir şeytandır. Bir kahkaha atar. “Yeteri kadar toprağın oldu” der.
Tolstoy’un özetlediğim bu öyküsünü ortaokulda İngilizce dersinde okumuştum. O zaman öykü bir insanın doymazlığını anlatıyor sanmıştım. Dün yeniden okuyunca ve dünyanın halini düşününce anladım ki bir insanı değil insanlığı anlatıyormuş.

*********************************************************************************************************
Metin Münir'den alıntı; beğendim ve paylaşmak istedim.
http://www.milliyet.com.tr/bir-insanin-ne-kadar-topraga-ihtiyaci-var-/metin-munir/ekonomi/yazardetay/27.11.2010/1319142/default.htm

Cavid Sezen
 


Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Ünlü bir zenginimiz ölmezden önce iki tane zarf hazırlar ve çocuklarına bırakır. Birisinde "gömülmezden önce açın", diğerinde "gömüldükten sonra açın" yazmaktadır. Vefat edince ilk zarf açılır; "beni çoraplarımla gömün" yazmaktadır. Cenazeyi yıkayan hocaya durum anlatıldığında, hoca abdestini bozar gerekçesiyle kabul etmez ve kefeniyle gömülür. Evlatları sonrasında ikinci zarfı açtığında şöyle yazmaktadır; "gördünüz mü bir çift çorabı bile götüremedim"...
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Güzel bir hatırlatma, arada bir, gerekirse hergün birilerinin ''bu ne hırs, nereye'' diye uyarması gerekiyor. sağolun Cavit Hocam.

İlhan GÜNEŞ
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Eski bir arkadaşım var, 250 civarı dairesi, 6 tane taksi plakası, 2 tane okulu, 3 tane köşkü ve başka bir sürü arsası ve sahip olduğu bir sürü şey, hala yolda arabasıyla giderken çöp konteynerlerinin önüne bırakılmış eşyaları lazım olur diye topluyor, masraf olmasın diye öğle yemeği yemeyip, simitle falan geçiştiriyor, bütün bu servetin yönetilmesi için bir büro açtı, damadını 1200 TL maaşla çalıştırıyor bir gün sordum, "servetin için ulaşmayı düşündüğün hedef bir rakammı var, bu rakama ulaşıncaya kadarmı bu çaban", verdiği cevap "yok hayır", "ben harcamayı deyil kazanmayı seviyorum".. Anladımdi bu bir hastalık ve çaresi yok......
 



Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

> ZENGİNLİK , FAKİRLİK KAVRAMI VE MUTLULUK .....!
>
> Günlerden bir gün zengin bir baba oğlunu köye götürdü.
>
> Bu yolculuğun tek bir amacı vardı ; oğluna ,
> buradaki insanların ne kadar fakir olduklarını göstermek.
>
> Çok fakir bir ailenin evinde iki gün geçirdiler.
>
> Köyden yaşadıkları kente dönerken baba bıyık altı bir gülümsemeyle oğluna sordu;
>
> "İnsanların ne durumda olduklarını gördün mü?"
>
> Çocuk daha ciddi bir tebessümle;
> "Evet" dedi.
>
> Babası "peki ne öğrendin ?" diye sordu.
>
> Çocuk; "Şunu öğrendim"
>
> Bizim evde bir köpeğimiz var,
> onlarınsa üç.
>
> Bizim bahçede çok büyük bir havuz var, onlarınsa sonu olmayan gölleri ve dereleri.
>
> Bizim bir kaç halımız var,
> onların yemyeşil, göz alabildiğince uzanan çimenleri.
>
> Bizim görüş alanımız karşı apartmana kadar,
> onlarsa bütün bir ufku görüyor.
>
> Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyliyecek birşey bulamadı.
>
> Oğlu ekledi;
> "Teşekürler baba, bana ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için"
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Yaklaşık bir haftadır bu fotoğraf duvar kağıdım.

Bu fotoğraf üzerine çok şey söyleyebiliriz,yokluk,fakirlik,basit,sade,vefa,birliktelik,düzenli,gönüllü-gönülsüz yaşam...sanırım herkese büyük evin gereksizliğini de hissettirmiştir

Şunu kesin ve net söyleyebilirim birşey almak istediğinde insanın aklına bu geldimi birkez daha düşünüyor.Bu şirin ihtiyarları uyarı tabelesı gibi düşünmek hoş değil bende farkındayım.

[attachment=1]

2 kişi.jpg
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

NEDEN !...

Karavan yaptırıken, aksesuarlarla boğuşurken hep de aklımın bir köşesinden geçer bu "ihtiyar sadeliği".

Gönüllü sadelik ile yaşlılık hep de özdeşleşir nedense.
Onca yıl yaşadıktan sonra belkide elde edilenlerin peşinde koşmaktan tüketilen koskoca bir yaşama küsmektir sadelik ve de boşvermişlik. ?

Neden gençler gençliklerini , elde edilmesi zor ya da olanaksız şeylerin peşinde tüketirler ki ?

Biz neden karavanlarımızı böylesine bir divan,bir kuzine,bir kap su ve her daim taze pişmiş yemek yiyerek geçirmiyoruz ki.
Pencerelerimiz neden çiçekli basmadan değil.

Trumatik in cehennem alevi saçan ağzından, coolmatic in insanı donduran nefesinden neden kurtaramayız ki kendimizi ?
Medyacıların reytin uğruna doğurduğu hilkat garibesi dizileri, eğlence diye sunulan abuk subukluğu gözleyeceğiz diye avuç dolusu para döküp aldığımız sonra da bir türlü düzgün çalıştıramadığımız televizyonlar, tepemizde casus avına çıkmış ajan misali dönen tepsiler,siniler...
Yeni çıkmış diye satın aldığımız yerli yersiz bir alay alat ve de edavat,

Şööyle dede gibi divana kurulsak, nine gibi tıkırdatsak tenceremizi olmaz mı yani ?

Neden ille de vahşi kapitalizmin çarkları arasında ezliip gidecekmiş kişiliğimiz,
Neden ille de utanacakmışız gücümüzün yetmediği yerlerde bu tek dişi kalmış canavardan ?..
Neden...
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

atiladi' Alıntı:
Eski bir arkadaşım var, 250 civarı dairesi, 6 tane taksi plakası, 2 tane okulu, 3 tane köşkü ve başka bir sürü arsası ve sahip olduğu bir sürü şey, hala yolda arabasıyla giderken çöp konteynerlerinin önüne bırakılmış eşyaları lazım olur diye topluyor, masraf olmasın diye öğle yemeği yemeyip, simitle falan geçiştiriyor, bütün bu servetin yönetilmesi için bir büro açtı, damadını 1200 TL maaşla çalıştırıyor bir gün sordum, "servetin için ulaşmayı düşündüğün hedef bir rakammı var, bu rakama ulaşıncaya kadarmı bu çaban", verdiği cevap "yok hayır", "ben harcamayı deyil kazanmayı seviyorum".. Anladımdi bu bir hastalık ve çaresi yok......
Ne kadar kazansan ne kadar varlığın,servetin,gücün kuvvetin de olsa bazen Allah yemeyi,içmeyi,gezmeyi,vermeyi,paylaşmayı nasip etmeyebilir insana.
 

Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Sayin Cavit bey ve Hasmet bey paylasimlar cok güzel ve anlamli.Tesekkürler.
Bizim burada bir ata sözü var.Parayi kazanirken Sagligimizi,Sagligimizi Düzeltirken de Paramizi kaybetik diye.Herseyi normalinde yapmak gerek.Elimizdekinle yetinip,isteklerimizide Pozitif düsünürsek Evrende bunlarda gerceklesir diyorum. :smiley:

Selamlar
 



Ynt: Gönüllü Sadelik; Sade Yaşam ve Karavan

Neden ille de vahşi kapitalizmin çarkları arasında ezliip gidecekmiş kişiliğimiz,
Neden ille de utanacakmışız gücümüzün yetmediği yerlerde bu tek dişi kalmış canavardan ?..
Neden...


Sen zamansız bir şekilde giy bakayım moda olmadığı halde bol paçalı pantalonu,bak bakalım nasıl bakacaklar sana.
Kimler bakacak sana 'biz' bakacağız ,niye,çünkü modayı bilmeyen,günü takip etmeyen bir insansın,bu yüzden senin aşağılanman gerekiyor.
Peki kim öğretiyor bize böyle bakmamız gerektiğini,tabi ki bu işin yöneticileri,peki bu yöneticiler neye hizmet ederler,tüketim sistemine,tüketim sistemi hangi ‘izm’ in tabanını oluşturur,tabi ki kapitalizm.
Kapitalizmin ana düsturu nedir ,para kazanmanın her yolunun mubah olması(basit anlamda).

Peki bu sistemin bir dişlisi nasıl oluyoruz.


We don`t need no education.
egitime ihtiyacimiz yok
We don`t need no thought control.
düsünce kontrolüne ihtiyacimiz yok
No dark sarcasm in the classroom.
sinifta alay edilmek istemiyoruz
Teacher, leave those kids alone.
ögretmen cocuklari yalniz birak
Hey, Teacher, leave those kids alone!
hey hocam cocuklari yalniz birak
All in all it`s just another brick in the wall.
hepsi sadece duvardaki bir tugladir
All in all you`re just another brick in the wall.
hepsi sadece duvardaki bir tuglasin
We don`t need no education.
egitime ihtiyacimiz yok
We don`t need no thought control.
düsünce kontrolüne ihtiyacimiz yok
No dark sarcasm in the classroom.
sinifta alay edilmek istemiyoruz
Teachers, leave those kids alone.
ögretmen cocuklari yalniz birak
Hey, Teacher, leave those kids alone!
hey hocam cocuklari yalniz birak
All in all you`re just another brick in the wall.
hepsi sadece duvardaki bir tuglasin
All in all you`re just another brick in the wall
hepsi sadece duvardaki bir tuglasin

Pink floyd-Another brick in the wall


[attachment=1]



Peki bu kapitalizm sistemini yönetenler kimlerdir.Kimlerden beslenir,hangi argümanları kullanır.


[attachment=2]

Evet sayın Rüzgar vahşi kapitalizmin çarklarında ezilmemek için bilmek gerekiyor,tıpkı gücümüz yetmediğinde de utanmamamız için.

PinkFloydTheWall.jpg


piramide.jpg
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,764
Mesajlar
1,523,471
Kayıtlı Üye Sayımız
166,584
Kaydolan Son Üyemiz
ouzdede08

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst