Ynt: Doğu Karadeniz Gezimiz (Haziran 2006)
BEŞİNCİ BÖLÜM;
Yolumuzda Rize var. Araçlarımızı uygun bir yere park edip şehri gezmeye başlıyoruz. Çarşı merkezi kalabalık, sanırım o gün pazar kuruluyormuş. Arkadaşım bir okul arkadaşını ziyaret edeceğini söylüyor ve ayrılıyoruz. Biz merkezde eski bir camiiye rastlıyoruz (sanırım İskender Paşa camisi)
Fotoğrafını çekip tırmanmaya devam ediyoruz (oldukça yokuşlu bir şehir) Hedefimiz müze ve tarihi Atatürk evini (Mataracı Mehmet konağı) ziyaret etmek. Gayet güzel görüntüler ve hoş anılarla ayrılıyoruz (foto yok, görüntüler kamerada), Zaman hızla akıyor , arkadaşımla buluşup karavanlara dönüyoruz. Ayder'e gitmek için yola çıkıyoruz, ama önce önümüzde Çayeli var ve orada Hüsrev'de kurufasulye yiyeceğiz. Hüsrev'in yeri Çayeli'nin doğu çıkışında. İlçenin içinde ilerlerken açık camdan garip bir metal sürtünme sesi duyuyorum. Herkes de bize bakıyor, hayırdır inşallah deyip sağa çekiyorum. Karavanımın gezimizdeki üçüncü ve son sürpriziyle karşılaşıyorum. Arka dingilin arasına yerleştirilmiş olan atık su deposunu tutan metal kelepçelerden birisi kopmuş, sürünüyor. Allahtan depo boş yoksa yolda bırakabilirdim, en önemlisi arkadan gelen birileri çarpıp kaza yapabilirdi. Aracı kanalı olan bir yere çekmeliyim, taksicinin biri 200m. ötede egsozcu var diyor, oraya gidip kanala çıkıyorum, sanırım arazide altını vurmuşum, bağlantı civatasının biri eğri diğeriyse kopuk. Uygun kaynak yapılamayacak, malzeme yokmuş, kalın inşaat teliyle bağlayıp, ayrılıyorum. Hem kafam bozuk, hem de karnım aç. Neyse Hüsrev'in yerine 500 m. kaldı, afiyetle karnımızı doyurup kendimize geliyoruz. Duvarlar burada yemek yemiş ünlülerin fotoğraflarıyla dolu. Ne diyelim bu lezzetle haklı bir ün edinmiş bir mekandayız. Artık yola çıkma zamanı.
Önümüzde Pazar ilçesi var, arkadaşımın kız kardeşi buradan evli, bizim geleceğimizi bilen akrabaları yol gözlüyor. Varır varmaz depoyu söylüyorum, hemen sanayide uygun bir tamirci bulunup kopan vidanın yerine yenisi kaynatılıyor, eğrilen de düzeltildi, artık sorun olmaz.Biraz da orada oyalanıp hoş sohbetten sonra Ayder'e yollanıyoruz.Yine kıvrım kıvrım dere kenarlarından dik, asfalt yollardan geçiyoruz ve problemsiz olarak Ayder yaylasına varıyoruz.