Otomobillerin, yaşam standartının üzerinde bir arabaya binerek, prestij aracı olarak görülmesi sadece eğitim seviyesi düşük 3. dünya ülkeleri vatandaşlarına mahsus bir davranış. Ülkemizde orta halli aile standartında yaşayan kadınların tv dizilerine müptela olup, kendilerini oradaki hayal ürünü yaşam standartları ile kendilerini özdeşleştirmeleri ve yaşamlarından mutsuz olmaları çevremizde o kadar sık rastlanıyorki. Otomobili prestij, statü göstergesi görmek de böyle bir davranış.
Tüm meslek hayatımda tüm avrupa,rusya,ortadoğu ülkelerinde bulundum. Özellikle ileri batı ülkelerinde insanlar gelir seviyesine uygun ve en önemlisi aile yapısı ve yaşam biçimine uygun araba seçer. Arabayı işlevsel olarak ne amaçla kullanacağım, ailem kaç kişi, gelirime göre vergisi, parçası, servisi yaygın mı ve sonundafiyatı nedir sorusunu sorup, prestij falan aptallığını bırakarak araba almak doğrusu ve akıllıcası. Bu ülkelerde ücretli birinin taksitle alabileceğine rağmen jaguara, ferrari ye bindiğini görmedim.
Yazlarımı çeşmede geçiririm. yıllarca Koç holdingin en üst düzey CEO'su (medyada tanınan) bir şahsı, sık sık çarşıda bankada Lacivert Tempra arabası ile gördüm. Bu tamamiyle kültür, görgü ve akıl meselesi. Rolls Royce alabilecek birkişi kendi ürettiği orta halli bir yerli arabaya biniyor.
Bu yüzden kendimizi bileceğiz, kullanım amaçlarımızı iyi tanımlayacağız, bütçemize bakacağız ve arabamızı sececeğiz.
Bu arada, kendim için şu anda piyasadaki araçlar içinde tüm gereksinme ve olanaklarımı tam karşılayan araç. Tabi bu kriterler benim için. Prestij değil, iç kullanımı, teknik özellikleri, fiyatı, servisi, parçası, vergisi ve en son olarak görünüşü beklentilerimi karşıladığı için bana uyan araba.