2010 Yazı'da Böyle Geçti...

[drares]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Ben de "rüyalarıma bu çibörek nerden giriyor?" diye düşünüyordum.
İlk işim eksik kalan bu işlemi tamamlamak olacak : : :
Paylaşımınızın devamını merakla bekliyorum

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Şeref Bey,
Problem'in bir sözü vardı; 'bir daha gelişinizde çibörek yapalım, olur mu?', demişti.... Kimbilir, belki birgün....

Enver Bey,
Siz gene de gidin, derim.. Cavid Bey'in dediği gibi;

Aynı nesneye, aynı manzaraya bakarsınız ama aynı şeyi görmezsiniz. Zaten onun için ilgi çekicidir ya..


Cavid Sezen

Bizim göremediğimiz bazı incelikleri siz görebilirsiniz...

Haşmet Bey,
İlk fırsatta gerekli işlemi yerine getirin ki.. rüyalarınızdan kurtulun.. : :

Selamlar...

Ülker&yavuz

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Eskişehir'den sonra Sarıcakaya' ya çevirdik, rotamızı.. Yolumuz Sündiken Dağlarının, yemyeşil ormanların arasından geçiyor..
[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
Sarıcakaya sanki büyük bir sebze-meyve bahçesi.. Eskişehir ve çevre illerin tüm ihtiyacı buradan karşılanıyor. İklim her tür sebze ve antep fıstığına, narenciyeye kadar her meyvenin yetişmesine uygun..
[attachment=5]

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Sarıcakaya'nın görülecek ilginç bir yönü yok. Şöyle bir gezip Nallıhan'a doğru yola devam ettik. Daha doğrusu edemedik.. Laçin beldesine ancak ulaşmıştık ki,. yoğun yağış kısa süre sonra fındık büyüklüğünde doluya dönüşerek, bir süreliğine engelledi, bizi..
Soğukkuyu köyündeki şelaleyi görebilmeyi çok arzu ediyorduk. Ne var ki, şelale yolunun, hele bu yağmurda gidilecek durumda olmadığını öğrendik, üzülerek.. Oysa, daha Eskişehir'deyken planlamıştık.. Bir dahaki sefere, dedik..

Nallıhan; Safranbolu, Beypazarı, Göynük gibi tanınmış ilçeler arasında adını henüz duyuramamış oldukça şirin bir yer. Vezir Nasuh Paşa'nın 1595 yılında yaptırdığı Kocahan'dan almış, adını.. Halk kahramanı Köroğlu burada konaklığında, atının nalı düşmüş, bahçede.. Hancı da bu nalı hanın kapısına asmış.. Böylece ilçenin adı 'Nallıhan' olarak kalmış.. Tabii şimdi, bu hanın yerinde yeni bir han inşa edilmiş, ama nalı falan yok..
[attachment=2]
[attachment=1]
[attachment=3]
Yeni yapılan handa yeni yeni yerleşme çabasında, esnaf.. Bir hafta sonraki Nallıhan El Sanatları ve İğne Oyası Festivalinin telaşındalar.
[attachment=4]
[attachment=5]

Nallıhan'da ipek böceği yetiştiriliyor. Elde edilen ipekten rengarenk iğne oyaları, takılar, yemeni kenarları yapıyor, yöre hanımları ve bunlar El Sanatları Teşhir Evi'nde satışa sunuluyor..

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Yol üzerinde bu rengarenk jeolojik oluşumlar ilginç geldi, bize.. Üzerlerinde sayısız mağara var.. Ancak sarkıtların düşme tehlikesi olduğundan turizme açılamıyormuş..
[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]

Birden karşımıza çıkan epeydir hasret kaldığımız bir görüntü..
[attachment=4]
[attachment=5]

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

[attachment=1]
Yol kenarında bu tabelayı görünce; şaka mı, diye düşündük, bir an.. Hiç beklemediğimiz bir anda, karşımıza çıkan bir görüntü ise inanılmazdı..
[attachment=2]
[attachment=3]
Sarıyar Baraj Gölü kıyısındaki bu belde, gerçekten 'çölde bir vaha' gibi..
[attachment=4]
[attachment=5]
Yerli halkın % 70 i Karadenizli.. Kömür işletmeleri ve termik santral buranın çok göç almasına neden olmuş..
Yakınlardaki Juliapolis antik kenti kalıntıları ise baraj gölünün suları altında kalmış, ne yazık ki..

 

[Çöl Kartalı]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Sn.Ülker hanım, Çok güzel bir gezi planı olmuş. Bizim 2009'da gezdiğimiz birçok yer var bu gezide... Yeniden görmek bizi çok heyecanlandırdı. Bu kış sizi izleyerek, yeni bir gezi rotası yaparız 2011 yazı için. Teşekkürler bu güzel sunum için

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Çayırhan'dan bir kaç görüntü daha...
[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Sn. Çöl Kartalı,

İsminizi bilmediğim için böyle hitabediyorum, kusura bakmayın..
Öncelikle ilginize teşekkür ederim.
Biz, yola çıktığımızda kesinlikle plan-program yapmayız. Çoğu zaman kavşakta karar veririz, ne yöne gideceğimize.. Daha öyle çok yer var ki, görmediğimiz..
İlk, Antalya'ya kadar olan bölümü ' 2009 Yazı Böyle Geçti' topiğinde etraflıca anlattığım için, bu kez kısa kesmeye özen gösterdim.
Sanırım, bundan sonraki bölümler daha farklı olacak..
Selamlar.

 

[karagozlers]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Sayın Ülker-Yavuz çifti yeni belgeselinizi büyük bir kıskançlık içerisinde müthiş keyif alarak takip ediyorum. Şu karavanı alıp yollara düşersek yazdıklarınızı rehber olarak kullanacağız. İnşallah günün birindede yollarımız bir noktada kesişirse karavan tentesi altında güneş batım manzarası eşliğinde birer duble rakı keyfinede ortak olabilirsek değmeyin keyfime.
Sağlıcakla kalın.

 

[Çöl Kartalı]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Biz de Yeşim&Bülent (çölkartalı) ikilisi olarak her an geziye hazırız ama nereye gideceğimiz çok spontan oluyor. Böyle geziler beklentisiz, bol sürprizli, adrenali yüksek geziler olarak bize daha çok zevk veriyor. O nedenle gezilerinizin tadını ve doğanın kokusunu buradan hissediyoruz. Yollarda birgün buluşmak dileğiyle sevgiler

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Sn. karagozlers,

Sizlerle tanışmak, görüşmek bizleri de mutlu edecektir, inanın.. O günlere en kısa zamanda ulaşmak ümit ve dileğiyle...



Ülker&Yavuz

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Beypazarı'ndayız... Burası Osmanlı mimarisinde yapılmış ve aslına uygun olarak restore edilmiş konakları ile tanınıyor, bilindiği üzere.. Bu konaklar otel, pansiyon, restoran, kafe olarak hizmet veriyor.
[attachment=1]
[attachment=2]
Gümüş işçiliği ve bir de havucu ünlü Beypazarı'nın.. Her köşede taze sıkılmış havuç suyu satılıyor. Bir de 'kuru' dedikleri galeta benzeri bir unlu mamulleri var, her dükkanın önünde paket paket satışa sunulmuş..
Beypazarı hanımları Nallıhan'dakiler gibi elişi, oya falan değil de baklava açıyor, yaprak sarma, gözleme, tarhana, erişte yapıyorlar, evde.. Ve bunları pazarlıyorlar..
[attachment=3]
[attachment=4]
Hele hele 80 kat yufkadan yapılan ev baklavası ağzınıza layık.... (Bizim gibi her geziden 2 kg. almış olarak dönmek de var...)
[attachment=5]

 

[enverdede]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Yavuz bey ,çiğbörek ve baklava resimlerini gecenin 12 sinde koymasanız bari diyorum.Siz yediniz ,direksiyon salladınız 2 kilo aldınız.Biz aşerip evde ne bulursak götürüyoruz niyetine diye,tartıya bile çıkamayacağız bu gidişle. ;D

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

Çarşamba,Beypazarı'nın dillere destan pazarının kurulduğu gün.. Öylesine kalabalık ki.. Yürümek bile çok zor..
[attachment=1]
Yöre hanımlarının başörtüleri çok şirin..
[attachment=2]

Sabah alışveriş yaptığımız market sahibi İnözü Vadisini önerdi, kahvaltı için.. 4 km. uzunluğundaki vadi, yeşillikler içinden akan küçük bir dere ile süsleniyor. İki yanı yüksek ve dik kayalıklarla çevrili.. Dere kenarındaysa yöresel yemekler sunan tesisler mevcut. Karavanınızı yukarıda 'Tanrıya emanet' edip aşağılara inmek zorundasınız, bu tesislerden yararlanmak için.. İşin güzel yanıysa Beypazarı sıcaktan kavrulurken, burası serin.. efil efil.. Tesislerin dışında kalan yerler çöplük halinde, ne yazık ki..
[attachment=3]
[attachment=4]
Vadide kahvaltı sonrası yürüyüşe çıktığımızda, 'Kıbrıscık 54 km.' tabelası gözümüze çarptı. Tanınan, bilinen yerlerin dışında bir yer.. 'Görmemiz lazım' deyip, yola koyulduk. İyi ki de böyle düşünmüşüz.. Aladağlar'ın güzelliği karşısında bir çay içmek ve bu çayın verdiği keyifi anlatmak mümkün değil.. Her taraf pembe, mor, sarı çiçekler ve üzerlerinde binlerce kelebekle dolu..
[attachment=5]

 

[egeli]

Ynt: 2010 Yazı'da Böyle Geçti...

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]

Bir süre sonra Karaşar yol ayırımına geldik. Dağların arasında bir belde Karaşar.. Yeniyle eski içiçe.. Çok modern yapılarla çok eski, ahşap evler yanyana.. Çok kar yağdığından olacak, tüm evlerin çatısı çinko kaplı. Sokaklar bomboş.. Kimsecikler görünmüyor, ortada..
[attachment=4]
[attachment=5]