Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 49
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 18,824
Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Propylaia (Propylaea): Akropolis’in anıtsal giriş kapısıdır. Akropolis’e ulaşmak için çıkılan yol ziyaretçileri Proplyaia’ya ulaştırır. Proplyaia, ziyaretçileri Beule Kapısı’nda karşılar. Yapının çok büyük boyutlardaki kemerleri Pentelik mermerinden yapılmıştır. Kutsal Yol sütunlarla çevrilidir. Sütunların arasından yürüyerek Akropolis platosuna ulaşılır. Propylaia’nın mimarisi Parthenon’un mimarisiyle çok benzerlik gösterir ve Yunan mimarisinde dorik ve iyonik özelliklerin bir arada kullanılmasının ilk örneklerindendir.

Athena Nike Tapınağı:Propylaia’nın güney kanadından sola dönüldüğünde Athena Nike Tapınağı görülür. M.Ö. 5. yüzyılda mimar Kalikrates tarafından yapılmış olan yapı, Yunan askerlerinin zaferlerini betimleyen frizlerle süslü bir alınlık ve onu destekleyen altı sütundan oluşmaktaymış ama Osmanlı döneminde yıkılmış ve yerine bir su bataryası kurulmuş. 19. yüzyılın başlarında bu batarya kaldırılmış ve altında kalan orjinal yapının kalıntılarıyla tapınak yeniden inşa edilmiş. Atina ve Nike (zafer tanrıçası)’ye adanmış ufak bir tapınak olan bu yapı, konumu gereği güzel bir manzara sunuyor.

DSC02133_zps81587745.jpg
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Parthenon: Akropolis’in en büyük tapınağı olan Parthenon aynı zamanda dünyanın en ünlü dorik mimari anıtlarından ve arkeolojik kalıntılarından biridir. Atina denildiğinde hemen herkesin gözünde canlanan, sütunlar üzerinde duran ve frizlerle süslenmiş Parthenon’dur.Tanrıça Athena’ya ithafen inşa edilen Parthenon, “Bakirenin Tapınağı” anlamına gelir.Tapınak ruhani özelliğinin yanında kentin hazinesini de barındırırdı.6. yüzyılda Parthenon, Bizanslılar tarafından kilise olarak, 15. yüzyılda Osmanlılar tarafından da cami olarak kullanmış.1802–1811 yılları arasında ise Osmanlı sultanının da izniyle,Lord Elgin, Parthenon’dan söktürebildiği frizleri ve heykelleri İngiltere’ye taşıtmışElgin Mermerleri olarak bilinen bu eserler British Museum’da sergileniyor.Yunanistan bunları geri alabilmek için çabalamaktadır ama henüz bir başarıya ulaşamamıştır.
Parthenon, yıkılmadan ve içindeki heykeller ve frizler taşınmadan önce Yunan mimarisinin en iyi örneği olarak Akropolis tepesini süslüyordu. Renkli kaplama tahtaları, gösterişli heykelleri, ahşap çatısı ve benzersiz frizlerle süslü alınlığıyla inşa edildiği dönemin mimarisinde “mükemmelliğin” hayat bulmuş hali olarak tanımlanır. Tapınağın yaklaşık 160 m boyunca duvarlarının üst kısımlarını ve yatay yüzeylerini süsleyen resimlere friz denilmekteymiş ve bu frizlerde dört yılda bir tanrıça onuruna düzenlenen dini tören betimlenirmiş. Dünyaca ünlü bu frizlerin de bir kısmı günümüzde British Museum’da sergilenmektedir. 46 dış ve 19 iç sütundan oluşan yapının tamamı iki odadan oluşuyormuş. Büyük odaya cella denilmekteymiş ve bu oda iki sıralı dor tarzında kolonlarla çevriliymiş. Bu odanın arkasında, kolonlar arasında, 12 m yüksekliğinde, gözleri değerli taşlarla işlenmiş bir Athena heykeli bulunurmuş ve rahipler bu heykele tapınırlarmış. Günümüzde restorasyon sürdüğü için sütunların ve tapınak kalıntılarının içinde yürümeye izin verilmemektedir
.
DSC02144_zpsb94bf757.jpg
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Erekhtheion ve Karyatidler: Akropolis’te yüzyıllar geçmesine rağmen hâlâ ayakta kalabilmiş son yapı Erekhtheion’dur. Halkın Athena ve Poseidon’a tek çatı altında tapınmasını sağlamış olan bu yapı, adını, yarı insan yarı yılan olarak tasvir edilen efsanevi kral Erekhteus’tan almıştır. Parthenon’un kuzeyindeki bu tapınağın doğudaki kolonları iyonik tarzda inşa edilmişken, güneydeki kolonlar yerine kadın figürlü karyatidler (heykeller) kullanılmıştır. Tapınakta görülen heykeller kopyadır, farklı surat ifadelerine sahip bu 6 karyatidin orijinalleri Akropolis Müzesi’nde sergilenmektedir.

DSC02141_zpsd4fa5374.jpg
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Akropolis’in surlarından Atina şehrinin manzarasını izleyebilir ve şehirdeki diğer arkeolojik alanları görebilirsiniz. Akropolis’in bütün şehre yukardan bakan konumu sayesinde Plaka, Kolonaki ve sahil bölgesi gibi şehrin önemli yerleşkelerini de buradan kolaylıkla görebilirsiniz ki şehrin bütününü görmenin en güzel yolu da budur.

DSC02142_zps9ae25836.jpg

Akropolis gezisinden sonra mini trene binerek şehre dönülür.Dönüş yolunun üzerinde Akropolis’in bulunduğu tepenin hemen eteklerinde Atina’nın en eski yerleşim yerleri bulunur.Daracık sokaklarında günlük hayatı görebileceğiniz bu iki bölge sırasıyla Anafiotika ve Plaka’dır. Anafiotika, Akropolis’in hemen altında yer almaktadır. Bölgenin karakteristik özelliği, çoğu Yunan yerleşiminde de görülen beyaz boyalı evler ve pencerelerin, kapıların önlerini süsleyen sardunyalardır.
Anafiotika’dan biraz yol aldığınızda ise Plaka bölgesine ulaşırsınız. Bölgede geniş meydanlara veya antik kalıntılara çok rastlanmaz ama tavernaları, daracık taş sokakları, sokaklardaki satıcıları, sardunyalı cumbalı evleri, antika dükkanları, galerileri ve yemekleriyle Plaka bölgesi, Atina’da mutlaka görülmesi gereken kültürel zenginliklerinden biridir. Gündüzleri sokaklarında dolaşıp satıcılardan ufak tefek alışverişler yapabilirsiniz. Plaka’nın en yoğun olduğu zaman ise güneş battıktan sonra başlar. Atina’nın gece hayatının canlılığını burada görebilirsiniz.Tavernalar canlanır ve sokakları Yunan melodileri doldurmaya başlar. Atina’ya gelenler en az bir akşam buraya gelip tavernalardaki eğlencelere katılırlar. Rembetiko, uzo ve lezzetli Yunan yemekleri eşliğinde eğlence sabaha dek devam eder.Türkiye’den gidenler iki ülkenin kültürü arasındaki benzerliği en iyi burada gözlemleyebilir.
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Akropolis gezisinin önemli bir durağı da dünyanın en büyük arkeoloji müzelerinden biri olan Ulusal Arkeoloji Müzesidir.Her ne kadar sergilenen eserlerin büyük bir bölümü yok olan ya da kaybolmuş Antik Yunan eserlerinin Roma kopyaları da olsa bu müze dünya üzerinde en büyük Antik Yunan koleksiyonuna sahiptir.Aralarında dolaşırken yunan sanatının evrelerini anlayabileceğiniz müzenin prehistorik eserler, heykeller ve seramik kalıntılar adlı üç ana bölümü var.Müze pazartesi 13.00-20.00;salı –pazar 8.00–15.00 arası açık ve giriş ücreti de 3€).Müzeyi hakkıyla gezmek için vakit ayırmak gerekiyor.Ne yazık ki zamanımız buna izin vermediğinden kısa bir turla yetinerek öğlen yemeği için Monastraki meydanına dönüp buradan tarifeli trenlerin yolunu izleyerek tarihi Agora'ya bakan lokantaların sıralandığı Adrianou sokağı'na girdik.Sokrates'in günün önemli bir bölümünü geçirdiği ve felsefesini geliştirdiği Eski Agora'dan da biraz bahsedelim.Atina, tarıma elverişli bir toprak yapısına sahip değil.Kentin gücü, ticaretin hareketliliğinden ve ticaret hayatını düzenleyen kuralların sağlıklı bir şekilde işlemesinden kaynaklanıyor.O dönemde kölelik sistemi iyi bir şekilde oturmuş olduğundan; insanların sanata, devlet meselelerine,felsefeye ayıracak daha fazla zamanı oluyormuş. Antik Yunan ekonomisinin doruğa çıkmasına neden olan kölelik sistemi zamanla bu ekonominin çökmesine de neden olmuş ama arada geçen yıllar içinde üretim dışındaki alanlarda gerçekleştirilen atılımlar,Yunan medeniyetinin, batılı medeniyetlere öncülük yapmasını sağlamış.Bu gelişmelerin büyük bir bölümü de burada, Eski Agora’da gerçekleşmiş.

Kuzina Adrianou Sokağı'ndaki bu lokantalar sırasının sonlarında bulunan (No:9) ve Michelin Guide'da yer alan bir lokanta.Burada domuz eti içermeyen ve kişi başı 15€'luk tek menüyü seçtik.Basit ama çok güzel sunulmuş ve çok lezzetli bir yemekti ve parasını sonuna dek hakediyordu.

Yemekten sonra turumuza Atina’nın en önemli meydanı olan ve Anayasa Meydanı anlamına gelen Syntagma Meydanı ile devam ettik.Meydanın hakim yapısı Parlamento Binası’dır.Binanın yapıldığı taşlar önemli bir detaydır. Bu taşların özelliği nedeniyle gün boyunca binanın rengi beyaz, sarı ve leylak rengine değişmekteymiş.

DSC02175_zps3257b0da.jpg
 



Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Binanın meydana bakan ön cephesinde Meçhul Asker Anıtı yer alır.Anıtın üzerinde ünlü Atinalı Komutan Perikles'in şu sözleri var: ‘‘Demokrasi ve vatan için ölenlerin mezarı bütün dünyadır.’’Anıtın sağında ve solunda uzanan duvarın üzerinde de Yunan tarihindeki büyük savaşları simgeleyen bronz şiltler sıralanmıştır.Anıtın sağındaki ilk şildin üzerinde ‘Afyonkarahisar-Sakarya’ yazıyor. Bu şilt, 'Megalo İdea-Büyük Yunanistan' ümidiyle Anadolu'ya çıkıp, geri gelemeyenlerin anısına yapılmıştır.
Parlamento’yu koruyan askerlerin (evzoneler=efsun askerleri) nöbet değişimi töreni oldukça ilgi çekicidir. Ponponlu tahta ayakkabılar ve pileli etekler askerlerin geleneksel kıyafetleridir. Askerlerin eteklerindeki 400 adet pilenin ülkenin Osmanlı yönetiminde geçirdiği 400 yılı sembolize ettiği rivayet olunur.Bu giysi, Yunan askerlerinin 1821-28 arasında yaptıkları bağımsızlık savaşında giydikleri giysidir. Nöbet değişimi her saat başı gerçekleştirilir ve Atina’da mutlaka izlenilmesi önerilen bir etkinliktir.

DSC02154_zps0532705b.jpg

Parlamento binasının arkasındaki eskiden kraliyet bahçesi olan National garden(=Ulusal Bahçe) ile hafifçe güneyindeki bir kongre merkezi de içeren Zappeion garden ve 1896'daki ilk olimpiyatların yapıldığı tamamı beyaz mermerden inşa edilmiş Panathinaiko Stadyumunu son sürat dolaştıktan sonra meydana geri dönerek tam karşısındaki İstanbul'daki İstiklal Caddesi'nin biraz daha küçük ölçekli hali olan Ermou caddesine geçtik.Araç trafiğinden arındırılmış Ermou Caddesi dünyaca ünlü markaların satıldığı lüks mağazaları ve nostaljik şarkılar çalan laternacıları ile Atina'nın zengin yüzünü oluşturuyordu.Yolun sonundaki Panaghia Kapnikarea kilisesini gezdik ve buradan oldukça yorulmuş ama keyifli bir şekilde evimize döndük.

DSC02181_zpsbbfbce20.jpg
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Akşam yemeği için hem ekonomik hem de bildiğimiz bir gıda olması nedeniyle yunan döneri=gyros(=yiro) yemek üzere evimizin yakınındaki Monastraki meydanına geldik. Gyros'un bizim dönere benzeyen tek tarafı malzemenin dönen bir şişin üzerinde pişmesidir.Yunanistan'da et yerine kıymadan sarıyorlar ve pita ekmeği içine kızarmış patates, soğan,tzaziki,hardal ve domates ekleyerek sunuyorlar.En çok domuz(=hoirino) sonra tavuk(=kotopoulo) ve nadiren kuzu(=arni) döneri yapıyorlar.Bizdeki gibi bıçakla değil makina ile kesiliyor.Bizdeki kadar olamasa da tadı güzel.Yunanistan ne yazık ki sadece döneri değil baklava,kadayıf ve lokumu da kendi milli tatları olarak tüm dünyaya tanıtmayı başarmış. :( Biz gyros için Monastraki meydanının hemen arka tarafındaki Quick Pitta'yı tercih ettik.Mekan gerçekten temiz ve döner lezzetliydi.Dört kişi içecekler dahil 14€ ödedik.

DSC02183_zps235d5003.jpg

Bundan sonra Monastraki'deki dükkanlardan bir kaç hediyelik eşya satın aldık.Akropol'ün gece görüntüsü de oldukça etkileyiciydi.

DSC02185_zps3ddfeff5.jpg

Yemek ve alışveriş sonrasında ise Plaka meydanında Mattorella Dondurmacısında yediğimiz dondurma gerçekten çok kaliteliydi.Ayrıca denemedim ama Psirri bölgesindeki 21,Taki & Aisopou Sokaki adresindeki Pagotomanianın da çok iyi dondurma yaptığını internet bloglarında okumuştum.
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Yunanistan'daki dördüncü günün sabahında erkenden Atina'dan ayrılarak kayaların üzerine inşa edilmiş manastırları ile ünlü Meteora bölgesine doğru yola koyulduk.Bunun için önce otobandan yaklaşık 200km. gidip Lamia şehrine vardık.Sonrasında ise yaklaşık 150 km.lik yer yer daralan orta kalite bir asfalt yolla önce Kalambaka'ya sonra da manastırların bulunduğu Trikala kasabasına ulaştık.

DSC02196_zps4885bb31.jpg

Bundan sonra da yine booking.comdan bulduğum Dellas Butik Otel'e yerleştik.Yolculuk boyunca dört kişi için ödediğim en yüksek geceleme ücreti buydu(oda+kahvaltı 81€) ama parasını hakediyordu.En güzel tarafı meteora manzarasına en yakın otel olmasıydı.Otele girince resepsiyondan Meteora bölgesini anlatan son derece kapsamlı bir kitapçık ve bir harita verdiler ve gerçekten işimiz çok kolaylaştı.
DSC02205_zps00a2f75e.jpg

Hotel Dellas
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Meteora kelimesinin sözlük anlamı gökyüzünde asılı demek.Bazı kaynaklar bu manastırların yapılış sebebinin keşişlerin Osmanlı egemenliğinden korumak amacıyla bu bölgeye kaçmaları olduğu söyleseler de zaten 500 yıl osmanlı toprağı olan bir bölgede bu şekilde kaçmanın mümkün olamayacağı ve osmanlının inançlara hiçbir zaman baskı yapmadığı göz önüne alınınca bu iddia mantıksız durmaktadır. En büyükleri “Megalo Meteora” ve ”Varlam” olmak üzere 1382 den itibaren bölgeye 24 manastır kurulmuş. Burada yaşayan rahipler genelde yanlız kalıp dua etmeyi tercih etmişler, sadece Pazar günleri ve özel günlerde diğer insanlarla kayadan yapılmış küçük şapellerde bir araya gelerek dua ediyorlarmış.Meteora manastırları Unesco’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde de yer alıyor.Burası Tesalya ovasını yaklaşık 300 milyon yıl önce dolduran deniz hareketleriyle oluşmuş olup 300 mt yüksekliğe varan bu kayaların tepesinde düzlükler oluşmuş. Bu manastırların keşişler tarafından bu kadar yükseğe nasıl yapılabildiği bugün bile bir muamma. Rahipler manastırlara birbirlerini ve diğer eşyalarını resimde gördüğünüz ipten yapılmış file asansörlü vinçli mekanizmalarla çekmek suretiyle ulaşıyorlarmiş ve bildiğimiz anlamda merdiven yada karayolları yokmuş. Günümüzde ulaşım 1920 den sonra yapılan karayolları ve merdivenlerle de sağlanabiliyor. Ama halen turistlere gösteri olarak da yapsalar, file ile ulaşım da devam ediyor.

DSC02224_zps1aa4a218.jpg
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Meteora’da bugün içinde hala keşişlerin yaşadığı ve ziyarete açık olan 6 manastır var.Manastırların isimleri Agia Triada=Holy Trinity ,Varlaam,Agios Nikolas Anapafsas,Agios Roussanou, Megalo Meteoro veya Metamorphisis (manastırların en büyüğü ve müze olarak kullanılıyor ) ve Agios Stefanos (müze olarak kullanılıyor)dır.Meteora,turizm potansiyeline Roger Moore’un ünlü James Bond filmi “For Your Eyes Only” ile kavuştu.Filmde James Bond halat merdivenden manastıra tırmanıyordu. Bu sebeple James Bond filminin çekildiği “Agia Triada “manastırı” James Bond’un manastırı diye de anılıyor.Meteora’nın en büyük manastırlarından biri olan Varlam şu anda dış dünyaya açılmış ve çağa en ayak uydurmuş manastırdır.Varlam Manastırı’nda turistlerin talep edebileceği ve gelir getirecek her şey düşülmüş. Manastırda hediyelik eşya satışı mevcut. Kilise müzik kasetleri, mumlar,ikonlar, tahtadan eşyalar vs. bulmak mümkün.Tüm manastırları ziyaret edecek kadınların etek giymeleri gerekiyor. Girişte ücretsiz etek temin edebiliyorsunuz. Bu arada kiliseleri gezerken küçük bir bağış yaparak içeri giriyorsunuz, her bir kiliseye giriş 1.5€.Kiliselere giriş sadece turistlere ücretli yunan vatandaşları ücretsiz giriyor.Agios Stefanos araba ile en kolay ulaşılabilen manastırdır.Manastırların açık kaldığı gün ve saatler farklı olduğundan aynı günde hepsinin içini gezemezsiniz ancak internetten incelediğim kadarıyla aralarında iç dizayn açısından büyük farklılıklar yok.

DSC02227_zps723fe36d.jpg
En büyük ve en tepedeki manastır olan Megalo Meteoro veya Metamorphisis

DSC02229_zpsf0bd5256.jpg
Varlaam manastırı ve onun altında gözüken Agios Roussanou manastırı

DSC02230_zps3d52e826.jpg
Ulaşılması en kolay olan Agios Stefanos Manastırı.Burada sadece kadın rahibeler bulunuyor.
 



Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Meteora bölgesini gezdikten sonra akşam yemeği için kasabaya geri döndük.Bu bölgede çok güzel kokoreç yapıldığını okumuştum.Kuzunun kalın bağırsak,iç yağ ve ince bağırsaklarıyla yapılan kokoreç özellikle yem değil de yayılarak doğal beslenen hayvanlardan yapıldığı taktirde sanılanın aksine kolesterolü çok da zıplatmayan rumeli kökenli bir gıdadır. Arnavutlar kokeroz yunanlar ise kokorotsi olarak adlandırmışlardır.Her iki dilde de "mısır koçanı" anlamına gelir.Ne var ki Avrupa Birliği denilen her şeyi iyi bildiğini zannedenler topluluğu hayvan iç organlarının yemekte kullanılmasına izin vermiyormuş.Hal böyle olunca iştahımızı İzmir'e saklayıp o gece 28 € ödeyerek karnımızı pizza ile doyurduk. :(.Bundan sonra otelimize dönüp havanın da çok güzel olmasını fırsat bilerek geceleyin ışıklandırılan Meteora manzarası eşliğinde güzel bir çay keyfi yaptık.

DSC02207_zpsfde1c7e6.jpg
Otelimizden görünen meteora manzarası
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Beşinci günün sabahında otelimizi 06.30 gibi terk ettik ve kuzeybatı istikametinde ailem için büyük önemi olan topraklara doğru hareket ettik.Dedemler bir zamanlar Manastır'a bağlı Serfice sancağında yaşıyorlarmış.Zalim savaş ve sonrasındaki Lozan Barış Antlaşması sonucunda çoğu Rumeli Türkü gibi onlar da 1924'de Gülcemal vapuru ile İzmir'e sürüklenmişler.Serfice(=Servia) şimdilerde Kozani şehrine bağlı yaklaşık 3000 nüfuslu bir kasaba olup Kalambaka'dan Makedonya'ya giden yolun üzerinde ana yoldan sadece 20 km. kadar içeride kalıyordu.Yol bir hayli zorlu ve Makedonya'da da çok yoğun bir programımız olduğundan erkenden yola koyulduk.Otele verdiğim parayı işte o anda tam anlamıyla helal ettim.Çünkü adamlar mecbur olmadıkları halde bize mükemmel bir yolluk hazırlamışlardı.Kalambaka'dan sonra dar bir dağ yolunu takip ederek İonina-Metsova-Grevena-Siatista üzerinden Kozani'ye varmadan hemen önce ana yoldan sapıp saat tam dokuzda Servia'ya girdim.Selanik göçmeni olan dedemin topraklarını görmek ve çocukların büyük dedelerinin yaşadığı yerlere ayak basması benim için bu gezinin en büyük kazancıydı.Yeri gelmişken bir kaç cümle de bu Selanik göçmenliğinden bahsetmek isterim.Osmanlı yönetimi döneminde idari taksimat isimlerine göre mübadeleye tabi yerleşim bölgelerinden gelenlerin büyük çoğunluğu kendilerini Selanikli olarak adlandırırlar. Bunu iki nedenle açıklamak mümkündür;
Birinci neden;bu yerleşim yerlerinden gelen mübadillerin tümü Selanik limanından kalkan gemilere bindirilmişlerdir.Sevk için sıranın kendilerine gelmesi için haftalarca, kimileri aylarca Selanik limanında Türk Kızılayı (o dönemdeki adı ile Hilal-i Ahmer Cemiyeti) ve Kızılhaç Teşkilatı tarafından kurulan çadırlarda büyük sıkıntılar çekerek bekletilmişlerdir. Dolayısıyla mübadiller için Selanik,memleketlerine son kez “elveda doğduğum topraklar” dedikleri yerdir.
Bence ikinci ve en önemli neden ise, Atatürk ile hemşehriliğe vurgu yapılmasıdır. Atatürk ile hemşehri olmak onlar için yeni vatanlarında dışlanmalara ve haksız uygulamalara karşı koruyucu ve kollayıcı bir kalkan olmuştur. Kuşaktan kuşağa aktarımlarla bütün mübadillerin kendilerini Selanikli olarak adlandırmaları bu nedenlerden dolayı çok doğaldır.


DSC02242_zps8048895b.jpg

Kasabada Türkiye'den geldiğimizi ve dedemin bir zamanlar burada yaşadığını anlatınca bizi çok sıcak karşıladılar.Ne var ki zamanımız kısıtlıydı.Bu nedenle küçük bir tur ve bir kahve keyfi sonrasında tekrar yola koyulmuştuk ki ki fena bir yağmur bizi uğurladı. :-X

DSC02246_zps1e5dad5f.jpg

Sonrasında Kozani-Ptolameida-Fiorina ve oradan da Medzhitlija sınır kapısını sorunsuzca geçerek Makedonya'ya girdim.
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Florina'dan sonra yön levhalarının yokluğu nedeniyle iki de bir durup yolu sorarak sınır kapısına erişebildik.Medzhitlija sınır kapısında gerek yunan gerekse makedon tarafını kolayca geçiyoruz ve artık dünyanın en ilginç adlı ülkesi Makedonya’ dayız. İlginçlik yasaktan kaynaklanıyor....Bir ülkeye kendi adını kullanması yasaklanabilir mi?
Şimdiki Makedonya geçmişteki (Büyük) Makedonya’nın sınırlarını karşılamakta yetersiz.Büyük Makedonya'nın yakın sayılabilecek bir tarihte (1913) Bükreş Antlaşması ile Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan arasında pay edilmiş olması da bugüne yansıyan karmaşanın önemli kaynaklarından biri olmuş.Bugün için eski Makedonya’nın toprakları biraz Bulgaristan’da, biraz Yunanistan’da ve pek az da olsa Kosova ve Arnavutluk’ta yer almakta.Öte yandan genç yaşta ölmesine ve sadece 12 yıl sürebilen hükümdarlığına karşın,Aristo’nun öğrencisi Büyük İskender’in ardında bıraktığı görkemli kalıt Makedonya’nın bugününe yansıyan yasaklılığın ve sahiplenme refleksinin de önde gelen nedeni. Makedonya’dan yola çıkıp Anadolu’yu aşan, bununla kalmayıp Asya’da Hindistan ve Afrika’da Mısır’a uzanan bir başarı öyküsü sahiplenilmeyi hak eden bir tarihsel gerçek. Hal böyle olunca herkes bir şekilde çekiştiriyor ve bugünkü Makedonya Cumhuriyeti dünyanın en ilginç isimli ülkesi olarak tarih sahnesindeki yerini alıyor.
Sözün özü Makedonya İmparatorluğu’nun 1991’de tam bağımsızlığına kavuşmuş olan anayurdu aradan yıllar geçmiş olsa da halen geçerli olan güçlünün hukuku belirlemesi kuralı gereğince adını kullanamıyor.Özellikle Yunanistan'ın baskısı nedeniyle Makedonya yerine FYROM(=Önceki Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya) adını kullanıyor. İşte bu yüzden Yunanistan'dan Makedonya'ya giderken yolda yönle ilgili sorunuzu FYROM(firom okuyorlar) değil de Makedonya neresi diye sorarsanız cevap da alamazsınız... :smiley: :?
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Bir çok kaynağa göre Makedon “uzun boylu” insan demek. Sokaklarda gördüğümüz makedonlar bu anlamlandırmayı fazlasıyla doğruluyor.Makedonya'da toplam nüfus sadece iki milyon ve bunun %65'i makedon,%25'i arnavut ve %5'i türk ve %5'i de sırplardan oluşuyor.Özellikle arnavutların bağımsızlıkla ilgili istekleri çok belirgin.Makedonya bizden vize istememektedir.Ülkenin para birimi makedon dinarıdır(MKD).1€ yaklaşık 61 dinara eşdeğerdir.Makedonca rusçaya çok benziyor.
Şu iki kelime yolculuk boyunca çok işimize yaradı:Lütfen…Molam;Teşekkür ederim…Blagodaram.
Florina ile Bitola arası yaklaşık 33 km. olup yolu yarım saatte geçebilirsiniz .Yollar genellikle dar ve bu ülkede bölünmüş yol demek sadece ortada beton duvar olması anlamına geliyor.Otoban kalitesinde yol Üsküp’ün giriş ve çıkışında mevcut.Makedonya’da tüm araçların gündüz kısa hüzmeli farlarının açık olması mecburiyeti var.Bir başka önemli husus da yollarda trafik levhaları ve özellikle hız limitlerine uymak şart.Yollarda bol miktarda radar gördüm ve hız sınırı limitini +50 km.den fazla aşarsanız direkt mahkemeye çıkarılıyorsunuz.Bir başka büyük kusur da öndeki aracın sağından geçmek olup cezası 300€. Akaryakıt ise bize göre oldukça ucuz olup 95 oktan benzin 77 MKD=3.40TL;dizel 69 MKD=3.05 TL ve Lpg ise 43MKD=1.92 TL civarında idi.
Bitola(=Manastır):Slavca manastır anlamına gelen obitel kelimesinden türemiştir.Makedonya’nın güneyindeki Pelagonya vadisinde, Baba dağının eteklerinde ve Dragor nehrinin kenarında kurulu olan şehir Yunanistan sınırına yalnızca 15 km. uzaklıktadır.1382 yılında, Sultan I. Murat döneminde, Kara Timurtaş Bey tarafından fetih edilerek Türk topraklarına katılmıştır.Manastır şehri 1912 yılına kadar, osmanlının üçüncü ordusunun konuşlandığı ve aynı zamanda, tüm Rumeli’nin yönetim merkezi olan çok önemli bir şehirmiş.Öyle ki o dönemde şehirde 30-35 civarında yabancı elçilik bulunuyormuş. Ama, aynı yıl, Balkan savaşı sonrasında şehir Osmanlının elinden çıkıp ve Sırpların eline geçmiş.Yugoslavya’nın parçalanması sonrası Makedonya’ya bağlanan Manastır şehri yüzelli bin kişilik nüfusuyla Makedonya ülkesinin ikinci büyük şehri olarak öne çıkıyor.
 

Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Manastır'a girer girmez karşımıza Manastır Askeri İdadisi(=Lise) çıkıyor.Atatürk'ün 1896-1899 yılları arasında öğrenim gördüğü iki katlı bina yeni elden geçirilmiş ve 1998 yılından bu yana arkeoloji müzesi ve sanat galerisi olarak kullanılıyor.Kapıda 3 ayrı dilde (Türkçe, İngilizce ve Makedonca) “Çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin yaratıcısı ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 1899 yılında askeri idadiyi bu kışlada bitirdi” diye yazıyordu.

DSC02250_zps5eb2717d.jpg

Kişi başı 200MKD ödeyerek müzeye girerken görevli bize Atatürk'e aşık olan Bitola'lı Eleni Hanım'ın yazdığı mektubun fotokopisini verdi.Mektupta Eleni Karinte,Atatürk'e olan aşkına engel olan ve artık vefat etmiş olan babasını yine de affetmediğini ve Atatürk'ü beklemeye devam edeceğini belirterek "Ebediyen seni seven ve seni bekleyen,senin" sözleriyle mektubunu tamamlamış.
Üst katta sağ taraf Makedonya'nın eski çağlardan günümüze kadar geçirdiği evreleri anlatıyor.Atatürk'ün sınıfının olduğu sol tarafta Atatürk’ün askeri lisede okurken ki halini gösteren mumya heykeli Eskişehir Belediye Başkanı “Yılmaz Büyükerşen” tarafından yapılmış.Bu bölümde Atatürk'ün giydiği kıyafetler,eşyaları,hiçbir yerde görmediğimiz fotoğrafları,eliyle yazdığı ders notları özenle yerleştirilmiş.Ayrıca ziyaretçiler için bir de anı defteri açılmış.Sonuç olarak gerçekten sade ama etkileyici bir yer yapılmış.

DSC02251_zpsbf42154d.jpg

DSC02256_zps573021eb.jpg

DSC02255_zps0f764bbe.jpg

DSC02260_zpscaadf62d.jpg
 



Ynt: Yunanistan - Makedonya Gezi Notları

Askeri İdadi'den sonra şehir merkezine doğru ilerliyoruz.Şehrin ana caddesi Şirok Caddesi'nde(Mareşal Tito caddesi de deniyor) sağlı sollu altı kafe ve restoran olan bir kısmı tarihi dokusunu aynen koruyan evler var.Caddenin sonunda ise önce Büyük İskender Heykelini sonra halen restorasyonu devam eden 1506 yılında yapılmış Manastır kadısı İshak Çelebi camisi ve yapımı 1664'e dayanan saat kulesini görmek mümkün.Bundan sonra karnımızı doyurmak üzere meşhur kuru fasulye-pilav yapan bir yer arıyoruz.Ancak şehir Türk turist kaynıyor ve her yerden uzun süre beklememiz gerektiği cevabını alınca 400 MKD ödeyip Boşnak böreği yiyip tekrar yola koyuluyoruz.

DSC02272_zpsa6ac163a.jpg
Büyük İskender heykeli ve saat kulesi

DSC02273_zps4983a29a.jpg
Büyük iskender heykeli ve İshak Çelebi Camii

Unutmadan Manastır şehrinin bir ilginç yönü de “Elveda Rumeli” dizisinin çekimlerinin yapıldığı Pürsıçan=Makovo Köyü de Manastır’a 30 km. mesafede bulunuyor.Ancak yolu toprak olduğu ve zamanımız yetmeyeceği için gezi programımızda yer bulamadı.
 

SON KONULAR - FORUM

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,907
Mesajlar
1,525,460
Kayıtlı Üye Sayımız
166,709
Kaydolan Son Üyemiz
Mete26

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst