Ynt: Yaşam Aküsü 1
Binek otoda da yaşam aküsü olur mu? demeyin, Bu aslında uzun süredir eksikliğini yaşadığımız bir konuydu. Biz yanımızda her zaman biraz değiştirerek bagajımıza uydurduğumuz bir termoelektrik buzdolabı taşıyoruz. Termoelektrik dolaplar çok iyi soğutmasa da yine de oldukça iyi idare ediyor. Kamp yerlerinde ise gündelik yiyeceğimizi içinde saklıyor, Ekstra soğutma sağlamak için ise bir iki küçük buz kasetiyle kullanıyoruz. Kendi başına verimsiz çalışan alet, günde 2 tane 200 gr buz kasetiyle çok güzel soğutuyor. Uzun gezilerimizde yada kamptan kampa geçerken bagaja uzanan özel hattı sayesinde sürekli çalışıyor, ancak bir iki saatliğine bir yeri, örneğin bir kasabayı gezmek için araçtan ayrılacağımızda, direksiyonun yanındaki düğmesinden kapatıyordum, çünkü tam olarak güvenemiyordum aküyü bitirir diye. Bu bir sorundu çünkü hiçbir zaman -kendi başına- tam olarak bir buzdolabı gibi performans gösteremeyen -termoelektrik ısı transferi prensibi ile çalışan- dolabımız yaz sıcağında yapılan bu duraklamalarda içi iyice ısınarak daha da verimsizleşiyordu (tabii içinde buz kaseti olmadığı zamanlar)
Fotoğraf: Bagajımız, Bagaja sığması için birkaç değişiklik yaptığımız buzdolabımız, ve günübirlik turlarda yakalanan fırsatları değerlendirebilmek için sürekli bagajda duran bazı kamp malzemelerimiz. Çadırı sürekli bagajda taşımıyorum ama uzun mesafelerde ne olur ne olmaz diye alırım.
Arabada yaşam aküsü istememin ikinci sebebi bu düğmeyi açık unutmaktan korkmak istemememdir. Buzdolabını alıp hattı yaptırdığımız son iki sene içerisinde bir kere hattı açık unuttum ve aküm tamamen bitti, Arabanın merkezi kilidi hatta saati bile çalışmıyordu. Sonra tabii bir arkadaşımdan rica edip arabaya takviye yaparak çalıştırabildik. Ayrıca akümü bir gün şarja bırakıp tam şarj ettirmiştim. Bu bir daha başıma gelmedi, ama aman açık unutmayayım diye düşünüp durmaktan bıktım. Yeni araçlarda bu konuya daha çok dikkat etmek lazım çünkü akü tamamen biterse code bilgileri sıfırlanıp elektronik sistemleri problem çıkarabiliyormuş.
Bütün bunların üzerine bir de doğada kamp yapma fikri olgunlaşmaya başlayınca yaşam aküsü şart oldu. Çünkü Buzdolabı, bazı durumlarda ışıklandırma, şarjlı aletlerin şarj edilmesi gibi durumlar için birde aklımdaki başka bir projenin olgunlaşması için öncelikle depolanan enerji miktarının arttırılması lazımdı. Ayrıca arabanın aküsü zayıflar mı diye düşünmeden güzel bir şekilde kampımızı yapabilecektik.
Hal böyle olunca ben de harekete geçtim. Bir arkadaşımın bana vermiş olduğu 60 amp aküyü aldım ve bugün sanayiinin yolunu tuttum.
Öncelikle elektrikçimle konuşup fikrini aldıktan sonra, Kaportacıya giderek yaşam aküsünün yerini ayarlamak için gereken değişiklikleri yaptırdım. Bu aşamada çok birşey gerekmedi. Bizim Dağ Şeytanı'na zamanında Renault standart klima koymadığı için aracımda klimanın aksamlarının olması gereken yerde kocaman bir boşluk var, Geçmişte bu boşluğu oltalarımı ve kamp taburelerini taşımak için kullanıyordum. 60 amp akü küçük boyutlarıyla buraya tam oturdu, şansıma silecek kollarıyla ilgili bir sıkıntı da yaşanmadı.
Sadece bir adet delik açılarak akü renault 12 ye has bir sabitleme takımıyla güvenlice yerine sabitlendi. Bundan sonra Ayırma anahtarının yeri ayarlandı ve yerine monte edildi.
Bu aşamadan sonra, önden gelen rahatsız edici sesler nedeniyle rot balansa gittim, Arabam bakımlıdır. Ön diskleri, Bilyaları yeni değiştirdiğim halde önden ses geliyordu hem de rahatsız edici şekilde titreşim yaratarak. Sonuçta ön lastiklerin tellerinin koptuğu anlaşıldı ve daha 35000 km yapmışken prelli p3000 lere veda edildi. Yerlerine önceden de çok kullandığım ve memnun kaldığım koreli iki tane hankook alındı ve takıldı. Bir daha da başka marka alınmaz zaten. Silikon da içeren yeni lastikler sert kış ayları öncesi iyi oldu kanaatindeyim. Biraz masraf çıkmış olsa da lastik işi şakaya gelmez ve kesinlikle ihmal etmem.
Elektrikçiye geri döndüğümde hava kararmış buna rağmen sırada iki araç vardı, sabırla beklenildi. Sonrasında zaten hazır olan her şeyi çok sevdiğim ustam hızlıca birleştirdi. Bagaja giden hat ana aküden yaşam aküsüne alındı. Ayrıca standart olarak kontağa bağlı olan ve motoru kapatınca gps cihazı olarak kullandığım pda mın şarjını kesip duran ve bataryamın boşu boşuna özelliğini yitirmesine neden olan iç çakmak girişi de yaşam aküsüne bağlandı. Bunun dışında aracın iç ışıklarını da bağlasak mı diye düşünsek de daha önceden hepsini ledli yaptığım için ve hepsi ancak birkaç watt harcadığı için bunu gereksiz bir uğraş olarak gördük. Ayrıca yaşam akü çıkışına 20 amperlik sigorta bağlandı.
Sonuç: Çok sevdiğimiz aracımız 60 amperlik bağımsız bir yaşam aküsüne kavuştu. Biz de acaba arabanın aküsü biter mi korkusu çekmekten kurtulduk. Yeni akü sisteme her zaman bağlı kalacağından, araba için ekstra bir güvence oldu. Biri bozulursa diğeri ile idare etmesi gibi. Ayrıca belki psikolojiktir ama marş daha iyi basıyor gibi geldi bana. Soğuk sabah çalıştırmalarından belli olur nasıl olsa.
[url=http://img96.imageshack.us/img96/7018/genelgrnm2.jpg[/url]
Neye mal oldu: Aküyü bir arkadaşım hediye etti, Malzemeler için 25 lira(Özellikle kalın kesit kablolar çok tuttu) İşçilik ve kesici anahtar için 35 lira, Kaporta işçilik ve malzemeleri için 18 lira verdim. Toplamda bu iş için 78 lira ve sanayiideki diğer işlerimle beraber olmak kaydıyla bir tatil günümü harcadım. Sanayiiden çıktığımda saat 19:30 olmuştu ve hava kararmıştı. Ama sonuçtan oldukça memnunum. Tabii ki esas değerlendirmeyi ilk kamplı etkinliğimizden sonra göreceğiz ama yine de bu sistemin verimli olacağını ve birçok pratik yararı olacağını düşünüyorum.
Bitti mi? Hayır. Önümüzdeki günlerde bu aküden 220v almak için ve kamp yerlerinde şebekeye takınca otomatik şarj olması için gereken bazı çalışmaları yapacağım. Bunları da buradan paylaşacağım.
Selamlar,