Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan corrado41 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 46
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 19,260

corrado41

Kamp I
Mesajlar
160
Tepkime Puanı
3
YANI BAŞIMIZDAKİ UZAK ÜLKE İRAN


Üstad Özcan Yurdalan bir cümle ile özetlemiş.
Çoğumuz açısından yanı başımızdaki uzak ülke iran
Son zamanlarda insanların diline pelesenk olmuş tabir ile “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan “ bir çoğumuza göre yine tek cümle ile anılan ülke.
-türkiye, iran olmasın
Bu cümleyi kuranların çoğunun iran hakkında azda olsa bilgiye sahip olduğuna inanmıyorum.
Pers kültüründen,iran’ın yetiştirdiği şairlerden ,iran sinemasından,İranlı müzisyenler ve güzel eserlerinden ,zerdüşt’ten,iran tarihinden,edebiyatından
Ve daha nicesinden bi haber insanımız.
Seyahat ettiğim ülkeler sebebiyle çok sorgulanıyorum. çevrem, arkadaşlarım dostlarım.
Neden asya,Avrupa değil diye soruyorlar.
Dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum.. Bir gezgin aşağıdaki cümle ile çok güzel özetlemiş doğuya seyahat nedenlerini..

( Ama belki de en önemlisi batıdan doğuya giderken paranın yerini insanlığın, alçaklığın yerini samimiyetin aldığını yaşayabilmek için )

Seyahatimden Çok çok önce net’te rastladığım iran’ı sevme nedenleri ile başlığı bitirip yol’a çıkma vaktidir.

http://www.moleschino.org/2006/08/24/irani-sevmek-icin-41-neden/

http://www.moleschino.org/2006/10/21/irani-sevmek-icin-41-neden-daha/


07.05.2010 KOCAELİ

İş yerinden kalkan servislerle iş çıkışı doğru otogara..
Üniversiteden arkadaşım,halen dostluğumuzun sürdüğü,benim onu çok sevdiğim,onunda beni ismimi oğluna verecek kadar sevdiği kenan’ın yanına gitmek üzere istikametimiz van.
Kenan van’ın Erciş ilçesinde yaşıyor ama Erciş otobüslerinin saatleri ile iş çıkış saatim uyuşmadığı için van otobüsüne bilet aldım.van’dan erciş’e geçmeyi planlıyorum.
Otobüs yaklaşık 1.5 saat gecikmeli olarak otogara geliyor.
Yan koltukta eskiden kaşar ustalığı yaptığı muş’a 13 sene üzerine giden yaşlıca bir amca var..yolculuk yaklaşık 22 saat sürecekmiş.iran öncesi antrenman.doğuya giden otobüslerde değişen bir şey yok.ayakkabı numarasının büyüklüğü ile kokunun kesafeti doğru orantılı.uyuyabildiğim sürece uyudum.bacaklarıma devamlı masaj yaptım ve yapabildiğim kadarıyla hareket ettirdim.
Arada Zafer Bozkaya’nın iran kitabınıda hatmettim.







08.05.2010 YOLLARDA BULURUM SENİ

Hala van otobüsündeyiz.muş’a bileti kesilmiş ama van’da otobüsten inmek isteyen vatandaşın çıkardığı tartışma hariç standart bir yolculuktu.içinden geçtiğimiz şehirlerden kayseri ve elazığ’ı beğendim.muavin van’da olacağımız saatte Erciş minibüsü olmayabilir dedi.tatvan acentasını aradılar orası da ,buradan da olmayabilir demiş.kenan ile görüştüm.
Tatvan’a girmeden ahlat yol ayrımında in ,oradan bulursun dedi.Bulamazsam kenan’ın bir aracı ahlat’ta. ya ahlat veya Tatvan’dan beni alacaklar.sapakta indim büyük çanta sırtımda ufak elimde ahlat yönüne giden yol’ a doğru yürüyorum.arkadan bir çocuk –hello hello bağırıyor. Az yürüyorum bir başkası -turist turist-.yol boyu 60-70 metre kadar yürüyüp araçlarında durabileceği geniş bir yerde otostop yapmaya başlıyorum.Yolun karşısındaki şantiyeden bir işçi heyyooo diye bağırıyor.el sallıyorum.
- Manyakmısın diyor.
Arkadaşları ile gülüşürlerken ben içimden elhamdülillah diyorum.:smiley:
Bu durumlar için dağarcığımızda güzel kelimeler cevaplar var ama hem otostop’a konsantre olduğumuzdan hem de beni ecnebi zan etiklerinden cevap vermeyip gülüyorum.
3-5 dakika geçmiyor üzerinde yüzme kulübü yazan bir minibüs duruyor.kapıyı açıp Erciş diyorum.adilcevazı geçince Erciş yol ayrımında indiririz diyorlar.atlayıp en arkaya yerleşiyorum..4 palabıyıklı amca ve abla,teyzeler var içerde.yanımdaki pişmaniyelerden birini açıp dağıtıyorum.önümdeki amca ufak bir sorguya tabi tutuyor.ön koltukta ufak şirinmi şirin bir kız var.onunla şakalaşıyorum.inmeme yakın çok fena yağmur yağmaya başlıyor.arabadakiler benden çok telaş yapıyorlar..şansına yağmurda başladı diyorlar.dışardan
- şeker değiliz erimeyiz desem de
İçimden - moku yedin oğlun diyorum.
Allahtan sonradan biraz hafifliyor.üstüme bir kat daha giyiyorum.kafaya bandana ama asıl problem ayaklarda..her tarafı fileli sandaletimsi ayakkabıya bir şey yapamıyorum..
İnerken borcumu soruyorum 10 tl imiş.
Hayatımdaki ilk otostopta çok başarılı olduğumu düşünmüştüm ama para verince işin başarısı kalmadı.şöför de araçtan inip benimle birlikte otostopa yelteniyor.sen git diyorum.o ara bir araç geçiyor durmadan devam ediyor.minibüs gittikten sonra bir araç daha geçip gidiyor… derken gitmemiş.ilerde durup yanıma kadar geri gelince fark ediyorum..ercişli ama Ankara da müteahhitlik yapan kırmanci bir abimiz.hayırdır diyor buralarda tek başına.gerçi bir şey olmaz diyede ekliyor.kısa hikayemi uzunca anlatıyorum.yandaki amca gazetecimisin diye soruyor.
Hayır seyyah oldum gezerim diyorum.erciş girişte indiriyorlar.kenanı aramıştım.oda ineceğim yere malzeme dağıtımında –kenan gıda toptancısı- kullandıkları vip minibüsü gönderip beni aldırıyor.hem doğulu hem sizi seven hem de güçlü kuvvetli bir arkadaşınız varsa kucaklaşırken aman dikkat.ben daha önceden tecrübeli olduğumdan uyarıyorum.ağır ol birader.iran öncesi kaburga çatlatmayalım.hasretle kucaklaşıyoruz.dükkanda biraz takıldıktan sonra kenanın evine gidiyoruz.uyarmama rağmen 4-5 çeşit yemek.üzerine çay,kuruyemiş,meyve derken mideyi şişiriyoruz..normalde seyahatlerden evvel az yemek yemeğe dikkat ederim ama şimdi yemesek olmaz.gözler yavaştan kapanıyor.yatma vakti.
 

Etiketler
Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

09.05.2010 ERCİŞ- D. BAYAZIT-TEBRİZ

Sabah 7:30 gibi uyanıyoruz.güzel muhabbet eşliğinde mükellef bir kahvaltı.otogara gidiyoruz.doğu Bayazıt minibüsü saat 9 da imiş,gitmiş.çaldıran minibüsüne biniyorum.çaldıran merkezde iniyorum.bayazıt minibüsü bir kahvenin önünden kalkıyormuş.bugün Pazar olduğu için ortalıkta minibüs yok.çaycı çocuk Erhan ;
- Gözün yolda olsun abi diyor.van’dan gelen minibüslerde var.
-
ben arada bu satırları yazıp arada su içmiş horoz gibi kafayı kaldırıp yolu gözlüyorum. Olmadı biraz daha bekleyip yola çıkıp otostop yapacağım.
Öylede yaptım.biraz merkezin dışına doğru yürüdüm.10 dakika kadar otostop yaptım duran yok.sonunda kamyoncu Abdulhalim abi durdu.d. bayazıt’a gidiyormuş.tatlı dilli,güler yüzlü bir abimiz.
Başta kürt meselesi olmak üzere hemen hemen her mevzudan konuştuk.ilkokul mezunu olmamasına rağmen çok güzel tespitleri var.eskiden çok fakirmiş,el ettiği araçlar durmayınca çok kızarmış.bir gün aracım olursa her el edeni alacağım diye yemin etmiş.bizde el ettik durdu işte.beni ilk gördüğünde yabancı zannetmiş,şimdi nasıl konuşacağım diye düşünmüş.muhabbetimiz hoşuna gitti herhalde.
- normalde hızlı giderim ama seninle konuşmak için yavaş gidiyorum dedi.

PICT0061 1

abdulhalim abi

D. Bayazıt girişinde bir petrol istasyonuna gidiyor.orada durduk.ille sana yemek ısmarlayayım diyor.abi dedim biraz geç kaldım .normalde benim ısmarlamam lazım zaten.müsade aldık.petrolden karsa giden bir tır’a 5 km kadar ilerde kavşakta inmek üzere bindik.tır dan indik yine hızlı bir yağmur başladı.kavşağı karşıya geçtim.
Fazla beklemedim bir kango aldı sağ olsun ilerde sınıra giden minibüs duraklarına kadar bıraktı.ilk otostopunu birgün önce yapan ben olaya çabuk alıştım.ondan in ona bin.az sabır işi..neyse baktım 1 minibüs birde reno 11 duruyor.
Renodan emre kafayı uzattı.-
-* Sınıramı dedi.
- Evet , ne kadar.?
- kimseyi beklemeden gidersek 15 tl dedi.
Bendeki tepki belli.direk pahalı dedim.
- oda normalde 30-35 tl ya gidiyorlar.kaç km yol dedi.

Niyetim zaten binip gitmekte.uzatmayalım bindik iyi oldu tapagaz sınıra.emre araçlar için sınır geçiş işlemlerinde takip de yapıyormuş.kendiside sınırı geçip makuya gidecekmiş.sınıra vardık.1 otobüs İranlı sırada pasaport çıkışı için bekliyor.bizimki gitti polise baktı.tanıdığı imiş aldı pasaportumu gel dedi.
Ayıp olmasın dedim girelim sıraya.sevmem bu işleri.
Ne gireceğiz dedi.kafadan çıkış işlemlerini yaptık.iran sınırındaki demir parmaklı kapının önüne gittik.o arada arkamaızdaki türk kapısınıda kapattılar.2 kapı arasında 50 cm yerde 7-8 kişi 10 dakika kadar bekledik. Kapı açıldı iran girişini hemen hallettik.çantalara bakmadılar.devam.biraz tümen aldım.iranın para birimi iran riyali ama vatandaş hayali olarak paradan 1 sıfır atıp isminide toman-tümen koymuş.1 dolares 1000 toman gibi kapıdan bazargana inen minibüse bindik.ücreti emre ödedi.bende ona 20 tl verdim üstünü almadım.bazargandan tebrize taksi dolmuş için pazarlık yapıyorum 10000 tomandan aşağıya düşmüyorlar.300 km yol adam başı 10 dolares.neyse dolmuşçularla ayak üstü biraz tartıştık.tr deki benzin fiyatları.iran Tebriz ücreti normalmi hesabı.
Tebrizli Azeri şahap geldi. Gel hadi gidelim işte dedi.baktım fiyat düşecekleri yok bindim.az biraz 3.kişiyi bekledik.gelmeyince yola çıktık. Tatlıses eşliğinde yollardayız.ilk kmlerde aşırı türk tırı trafiği var.yollar tek gidiş geliş şeklinde ama asfalt kalitesi bize göre özellikle doğumuza göre çok çok iyi.hedefim akşamki tahran trenine binmek.yol boyu şahap ile lafladık.tebrize dönünce beni illa ara seni gezdireceğim dedi.
O benden önce indi.inerkende 15.000 toman ödedi.3.kişiyi beklemeden yola çıkmamızın nedeni anlaşıldı.ben 15000 veririm gidelim demiş.paylaşalım dedim kabul etmedi.
Tren istasyonunda indim.yürüyerek gara gittim içeri girdim bir baktım in ile cin maç yapıyor.hemide çift kale.neyse birkaç abi geldiler.tahrana tren sabaha var dediler.
Nasıl olmaz yüce kitapta 19:30 da var diye yazıyor dedim.iyide saat 19:37 dediler.kafa dank etti o an.benim saat tr saatinde kalmış.değiştirmeyi unutmadın.çünkü hiç aklıma gelmedi.hayırlısı dedik. Çıktım az yürüyüp taksiye bindim istikamet otogar.taksici - - canıımmm galatarasaray tebrize gelecekti.niye gelmedi ,bizde türk’üz kardeşiz dedi.
Öyle bir canı ı ı ı mmm deyişi vardıki tutup galatasarayı getiresim geldi.nerden bileyim desem olmaz ,anlamaz.
-Galatasaraylımısın dedim.yine anlamadı
-yok tebrizliyem.özünden dedi 
Terminalde 2 firmaya sordum.ikiside 9500 toman deyince seyrü seferden aldım bileti.vatandaşın biri otobüse kadar mihmandarlık etti. Ama nerden geldi kim gönderdi bilmiyorum.otobüse yaklaşırken gencin biri atıf abi hoş gelmişsen dedi.dedim tebrizde ne ara meşhur olduk.telefonla yazıhaneden arayıp ismimi söylediler herhalde.otobüsün hareket saatini beklerken yazıyorum bu satırları.hareket 21:00 da.yol 8 saat sürüyormuş.sahap yolda gelirken ben söyleyeyim iranda ulaşım araçları vaktinde hareket etmez demişti.bende tren’e yetişeceğimden emin trenler eder herhalde demiştim.keşke trenler vaktinde hareket etmese imiş trene yetişirdik.hasılı kelam diyeceğim saat 21:30 u geçti hala terminaldeyiz.gerçi sabahın köründe tahrana ineceğimiz için benim için değişen pek bir şey yok.otobüsler scania marka genelde.
Scania nın eski bir kasası oghap adında iranda üretiliyor anladığım kadarıyla .koltuklar rahat ikram varmı zaman gösterecek…ikram yoktu.1 defa kısa bir mola verdik.kamyoncu parkı gibi bir yer.tr deki gibi otobüs mola yerleri yok.şöför amca çay ısmarlayayım dedi.teşekkür ettim.güzel Türkçe konuşuyor molada bayağı bir lafladık.
5:00 gibi tahrana vardık.terminalde üst katlarıda gezerek uykuya müsait bir zemin aradım.alt katta uzak bir köşede 3 lü koltukları kendime yatak belledim.karşılıklı ötüşen 2 çığırtkan amca olmasa deliksiz uyurdum herhalde.1 saat kadar uyudum .taki 2 güvenilçi veya polis gelip dürtüp uyandırana kadar.

PICT0062 1

TEBRİZ-TAHRAN OTOBÜSÜ
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN


10.05.2010 TAHRAN


Nerede kalmıştık.en son uyandık daha doğrusu uyandırıldık.1 büyük bardak çay aldım.yanımdaki bisküvi ile birlikte sabah kahvaltısı tamam.otogarın dışına çıktım.dolmuş taksiler duruyor kalkıyor.biri durdu.imam meydanı dedim.atla işaret ile birlikte arkayı 3 ledik.şöför az biraz Türkçe biliyor.imam meydanında indim.2-3 kişiye sorarak meşhed oteli buldum.görevli benim içeri girmemle girişteki yatağından doğruldu.
Dormitory denilen koğuş odalara 7 $ anlaştık.5 yatak var. 3 ünde sarı sarı uşaklar.muhtemelen İskandinavlar.gitmez iseler akşama sorarız.vatandaşı uyandırmadan yavaş yavaş hazırlanıp çıktım.yürüyerek imam meydanındaki metro istasyonuna gittim.varsa 2 günlük bilet alacaktım ama 1 ve 3 günlük olduğundan 1 günlük aldım.istikamet mirdamad istasyonu.imam Humeyni ana istasyon olduğundan ve sabah iş vakti oluşundan istasyon aşırı kalabalık.2. denemede binebildim.mirdamad istasyonunda indim.çıkışta sadabad sarayı için taksicilerle yine pazarlık.8000 tomandan başladık 6000 tomana anlaştık.sadabad sarayı farklı farklı müze ve sarylardan oluşan büyük yemyeşil bir parkla çevrili bir kompleks.ben beyaz ve yeşil sarayı gezdim.yeşil sarayın içinde aynalı bir oda var.4 senede yapmışlar.normalde foto çekmek yasak.her yerde uyarılar var.gezerken bir odaya girişten değil bilerek çıkıştan girmek istedim.görevli genç uşak görev aşkıyla beni doğru yere yönlendiriyor ben girmeye çalışıyorum.diğer görevli 3 kız şaka yaptığımı anladı.başladılar gülmeye.çoçuğada takıldılar.diyeceğim biraz o muhabbetten biraz türk oluşumuzdan dolayı foto için müsaade ettiler.çıkışta yine tersten girmeye çalıştığım kapıyı göstererek gireyimmi dedim gülerek geç geç dedi.onların güle gülesine bende gülerek huda hafız ile cevap verdim.sonra beyaz sarayı gezdim.çıkışta istikametimiz taksi ile niyavaran sarayı .

Iran008

Iran012

Iran015

Oradada sadece sahip kiraniye kısmını gezdim.

Iran023

tahranın kuzeyindeyiz.her yer yeşillik ,ağaçlar ,parklar, yol kaldırım araları kanallar var.tertemiz sular akıyor.biraz aşağılara doğru yürüyeyim dolar bozdururum dedim.2-3 bankaya sordum değiştirmiyorlar.saaman bankı tarif ettiler onun change kısmı varmış.gittik değiştirdik.sırada reza Abbasi müzesi var.bir taksi dolmuş durdu.o tarafa gitmiyormuş.peşinden ali durdu.müzenin ismini söyledim haritada gösterdim çıkaramadı.hanımını aradı.ingilizce biliyormuş telefonu bana verdi.bende haritadaki cadde ismi ve Arjantin meydanına göre konumunu anlattım.tekrar aliye verdim biraz konuştular kapattı.alinin tipi Hindistanlıya benziyordu. Hintlimisin dedim güldü.aradı hemen hanımını anladığım kadarıyla beni Hintliye benzetti babından bir şeyler söyledi.güldüler.sonra telefonu bana verdi.kadın bir şeyler anlattı anlamadım.camı kapattım tekrar ettirdim ama yine anlamadım ama ok ok deyip kapattık.sonra bir kez daha aradı ne kadar daha tahranda kalacağımı sordu. Dedim yarın akşam gidiyorum.alinin tel numarasını alın ihtiyacınız olursa arasınız dedi.ali tam müzenin önünde indirdi.borcumuz 5000 toman aliye nazar boncuklu anahtarlık eşi için bileklik verdim.müzeye girdim.şok.müze bugün kapalı imiş.görevli biraz canımın sıkıldığını anladı herhalde özür diliyor .müsebbibi oymuş gibi.yolun karşına geçtim.bir taksi dolmuş ile metro istasyonuna gittim.1 günlük kartımız var nasılsa tekrar metro.sadi istasyonunda indim.haritayı açıp pusulamı çıkardım.yön tayinimi yapıp istikametimizi mücevher müzesi olarak belirledik.haritaya göre yürüdüm.tam karşına gelmişiz ama herhangi bir işaret tabela yok.varsa da ben görmedim.durduğum yerde türk büyükelçiliğinin önü.oradaki güvenlikçiye sordum.gülerek tam karşıyı gösterdi.kocaman demir parmaklıklı bir kapı.geçtim karşıya.kapıyı zincirleyip kilitlemişler.ilerden bir adam geçiyordu.seslendim agaa cannn kapalımıyız.
Saat 2 de açılacakmış.haritaya göre yakında seramik ve cam müzesi var.oraya gideyim zamandan tasarruf ederim dedim.gittim orasıda bugün kapalı.kapıdan 1 foto çekip çıktım.yol kenarında gölgelik bir yerde kaldırıma oturup günlüğe bir şeyler karaladım.vakit gelince kalkıp mücevher müzesine gittim.girişte çanta,foto makinası,cep telefonu v.s her şeyi topluyorlar.2 de güvenlik aramasından geçiyorsunuz. liseli kız talebeler ve iran da gördüğüm ilk turist grubu ile müzeyi dolaştım.ilk girişte her tarafı mücevherler ile kaplı bir taht karşılıyor sizi.daha sonra içeriye fazla büyük olmayan karanlık bir odaya alıyorlar sizi.dört bir yanda ve ortadaki camekanlarda envai çeşit mücevher ,ince el işi takı,taç,kılıç vs var.üzerindeki spotlardan dolayı her yer değiştirişinizde farklı bir ışıltı geliyor gözünüze.benim dikkatimi en çok altın ve mücevher ile kaplı altın küre çekti.çıktım imam Humeyni meydanına doğru yürüdüm.hedef national müze.orasıda kapalı.içerde görevli 3 kişi var.türk olduğumu öğrendiklerinde yine ilgi,alaka muhabbet.türkleri ve istanbulu çok çok seviyorlar.her yerde hakketmediğim bir ilgi alaka.zaten oldum olası fazla ilgiden hoşlanmam.bundan sonra sorana İsrailliyim mi desem 
İmam Humeyni meydanından yine metroya bindim.baharestan istasyonunda inip medrese sepahsalara gittim.giriş kapısı hafif aralık.girdim içeri.bir genç kulubemsi bir yerde oturuyor.kapalı dedi.dedim ben müslümanım.burası mescit değimli.namaz vakti gel açık dedi.girişten bir fotosunu çekeyim dedim.bekle bende geleyim işareti yaptı.birlikte avluya doğru gittik.karşımıza nasır çıktı.erdebilli Azeri türkü nasır.bu medresede okuyormuş.diğer uşağı geri gönderdi.yattığı oda dahil her yeri gezdirdi.arkadaşları ile tanıştırdı.çok sevindi ne yapacağını bilemedi.burada kalabilirsin dedi.dedim bir dahakine ya nasip.adreslerimizi alıp verdik.fotoğraf çektirdik,1 nazar boncukta ona verdim.göz taşı dermiş onlar.kucaklaşıp ayrıldık.

Iran032

Iran038

Iran040

Iran041


medrese sepahsalar

haritaya göre yakınlarda bir seyahat acentesi var.gittim girdim içeri.artık yorgunluk ve uykusuzluktan mı yoksa 5 acem güzelini karşımızda gördüğümüzden mi bilinmez yarın yerine dün için tren bileti sordum.kızlar halime güldüler tabi.tren dolu imiş.dedim tren istasyonundan alsam var mıdır.olmaz dedi sistem birbirine bağlı.uçak bileti sistemine de o an bağlanamadıkları için çıktık.tekrar metro ile imam Humeyni yine metro ama diğer hatla terminali cenuba gittim.yarın için isfehan otobüs biletimi aldım.tekrar metroya mowlavi istasyonunda indim.istasyon çıkışındaki fırından ayak üstü birkaç tatlı atıştırdım.yürü yürü kan şekerimiz düştü biraz.tatlıcıdaki ihtiyara azari galyanhanesini sordum.buralarda yok şu tarafa git bulursun dedi..yine harita pusula.gösterdiğinin tam tersi istikamet gözüküyor.dedim ihtiyar salladı bize bildiğin gibi git.yolda biri saat sordu bende ona tren istasyonunu sordum.istasyonda gideceğim tarafta.tamam doğru yoldayız.ilerde bir adama daha sordum.otobüse bin git dedi.dedim yürüyeceğim.piyade gidemezsin uzak dedi.o ana kadar haritanın ölçeğine bakmamıştım.baktım nerden baksan 3 km.daha fazlasınıda yürüyoruz çoğu zaman ama hazır otobüs var.geçtim yolun karşısındaki durağa.istanbuldaki metrobüs gibi ayrı bir hat yapmışlar.tıklım tıkışık otobüsler sefer yapıyor.biraz gözlem yaptım.ne para veren var ne bilet soran.arkadan boş bir otobüs gelince atladım ona.bir taraftan gelecek seçim oyum tahran belediye başkanına diye düşünüp gülerken diğer taraftan yolu kesiyorum.gittiğimiz caddeyi dik kesen diğer caddeyi geçtikten sonra inmeyi planlıyorum.indimde yine birine sorayım dedim.bu bölgede motor parçaları satan dükkanlar var.bir dükkanın önünde ufak racing tipinde sarı afili bir motoru 2 kişi parlatıyor.kurban olarak onları seçiyorum.dışarıdaki içerde daha genç olana sesleniyor.genç yeri biliyormuş atla motora götüreyim diyor.gerek yok diyorum tarif et giderim.atla 5 dakika diyor..ilk artçı deneyimimi tahran trafiğinde apaçi marka bir motorla yaşıyorum.allahım galiba ölmek istiyorum yola 3 şeritli gelişi olan yolda ters giderek başlıyoruz.sonra 3 şeridi enine çapraz geçiyoruz.şimdi doğru yöndeyiz ama yine 3 şeridi enine kesip geçiyoruz.ışıklı bir kavşakta dar aradan yine ters istikamet gidiyoruz.araçlar motorlar üzerimize üzerimize geliyor.birazda kaldırımda gidip dükkanın önünde duruyoruz.borcumu soruyorum.dostuz diyor.gitmek istiyor.yolu da kapattık.yol dediğim yaya kaldırımıda arkadan başka motorlar geliyor dur bir dakika para vermeyeceğim az bekle diyorum.çekiyor kenara.bir boncuklu anahtar verip ayrılıyoruz.bu gaalyanhaneler-bu arada galyan nargile demek-hem nargile,hem çay hemde abguşt servisi yapılan yerler.
Abguşt et,patates ve nohutlu bir yemek.bizim sarımsak dövdüğümüz kaba benzer çömlek bir kapta pişirilip servis ediliyor.yanında boş bir çorba kasesi veriyorlar.çanaktaki suyu kaseye boşaltıp üzerine lavaş kırıp yiyorsunuz.çanaktaki et,patates ve nohutu dövüp ezerek yiyorsunuz.mideyi doyurduk.azda olsa ayakları dinlendirdik.bu satırları yazıyoruz.türk olduğumu öğrenince bütün garsonlar toplandı .2 si kürt ama dedeleri türkmüş .onlarla Türkçe-azerice,diğer garsonla farsça karşı masadaki amca ile İngilizce konuşuyoruz demeyelimde anlaşıyoruz.her yerden ayrı bir soru bombardımanı.kürt olan çoçuk birini aradı telefonu bana verdi.bir kadınla görüştüm.garsonun amca oğlunun hanımı imiş herhalde.çok güzel Türkçe konuşuyorsunuz dedim çok hoşuna gitti.bugün bir Türkçe birde İngilizce bağlantı yaptık sırada farsça var.toparlanıp ücreti ödeyerek çıktım

Iran049

Iran050

yürüyerek otobüs durağına.ücretsiz otobüs ile metro durağına.metro ile Humeyni meydanına.metrodan çıkmadan yarınki son seferin saatini öğreneyim dedim.bakındım biraz herhangi bir bilgilendirme ofisi yok.bir odada birkaç vatandaş var onlara sorayım dedim.görevlinin biri gel işareti yaptı.zannettim danışmaya veya İngilizce bilen birine götürecek.turnikeyi açtı.yolu gösteriyor.ücretsiz metroya bindirecek beni.a canımın içi dedim bende bilet var.baktım anlaşamayacağız kara düzene döndüm.cepten kalem kağıdı çıkardım.ferda-yarın- dedim gideceğim istasyonu yazıp son saat olarak düşündüğüm 22:00 ı yazdım.22:40 mış.aslında Türkçe sorsam Türkçe bilen illa çıkardı. - iranda bu durumla çok karşılaştım.ingilizce sorarken sorduğum vatandaşlardan Türkçe de Türkçe diye çok söyleyen oldu –teşekkür edip metrodan ayrıldım.gece susarım hesabına bir su alayım dedim.bir lokanta var ama biraz yürüyeyim bir sebil çeşme bulurum dedim.az daha yürüdüm baktım ufak bir sokak çeşmesi.suyu fulledik.iranda suya an itibarı ile para ödemedim.her yer soğuk su sebili.şişem boşalmamışsa da taze soğuk suyla hep yeniledim.otele döndüm.odada 1 rus.1 danimarkalı,1 de Belçikalı var.biraz lafladık.birer boncukta bunlara verdim.rus ta Sibirya novosbirskte yaşıyormuş.oranın kartlarını verdi.otelde Çinli ve Hintli dolu.boşalırsa bir duş alıp uyuyacağım.yarı uykulu yarı uykusuz geçen gecenin üstüne tam 14 saat tahranı adımladım.
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN



11.05.2010 TAHRAN

Sabah 7:30 gibi uyandım.kendim ve çantayı güne hazırladım.büyük sırt çantasını akşam almak üzere otelde bırakacağım.belçikalı uyanık diğerleri derin uykuda.belçikalı ile vedalaşıp çıktım.ilk hedef reza Abbasi müzesi.metrodan tek günlük bilet aldığımı sandım.fiyatı çok uygun geldi.daha sonra bakınca tek gün değil tek yön bileti olduğunu anladım.gişedeki abla way ile day i karıştırdı herhalde.mosalla istasyonunda indim.çıkışta yine bir güvenlik görevlisimi polismi tam anlayamadığım birine yönü doğrulatayım dedim.o ara yanımıza dedesi türk olan hasan geldi.az çok Türkçe konuşuyor.dedim dolmuş yokmu o tarafa.atla motora götüreyim dedi.bu dünküne göre doğru yönde gidiyor ama söylediği İbrahim Tatlıses şarkılarına motoruda sağa sola yatırarak katılıyor.aynaların direkleri var kendi yok.burada gerek yoktur diyor.istediğin yerden git.yolda hanımını aradı.bununla 3 oldu.birazda hasanın hanımı ile konuştuk.o da çok güzel Türkçe konuşuyor.bu arada hasan kaldırımda yürüyen kızlara öpücük atıp duruyor.
-hasan dedim devrim poliside bizi öpmesin.
-Problem yok dedi. Hoşum geldi. ;)
-Ver dedim telefonunu hanımına söyleyeceğim.
-telefonum yoktur dedi gülerek.
hala yoldayız.dedim bence çok gittik.soracağım dedi.bir taksiciye sordu adam bilmiyor.telefonu yokmu müzenin dedi. Baktım kitapta var.aradı hemen çok gitmişiz dedi.döndük geriye.müzenin telefon numarasına bakarken kitapta açık olduğu günlerinde yazıldığını gördüm.dün adam gibi okusaydık boşuna gelmeyecektik.neyse geriye doğru gidip tam müzenin girişinde indirdi beni hasan.ona ve hanımına nazar boncuklu kolye hediye ettim.öğlen belki yanına gelir beraber yemek yeriz dedim.müze 3 kat. 1. katta minyatürler,2 ve 3 te seramik bronz gümüş altın parçalar var.

Iran055

çıkışta yine bir taksi dolmuş ile metro istasyonuna gittim.imam humeynide indim.doğru national müzeye.orayı gezdikten sonra hemen arka tarafındaki malek müzesini gezdim.içinde para ve eski yağlı boya tabloların olduğu alt kısım;halk kütüphanesi ve eski kitapların restore edildiği üst kısım var.

Iran071

Iran067

national müze

oradan çıkıp gülistan sarayına gittim.yanılmıyorsam içinde 8 farklı müze var.ben tahte mermer, neger khane ve şems el emarat için bilet aldım.tahte mermer ismindende anlaşılacağı gibi mermerden bir taht.negar hanede eski yağlı boya tablolar var.ben içlerinden sadece bir karakalem çalışmasını beğendim.prenses ve kralların resmedildiği tablolar dikkatimi çekti.onlarmı tipsizdi ressamlarmı yeteneksizdi bilemeyeceğim.darwin kanunlarına inanasım geldi.anlayın yani.şems el emaratta aynalı mozaikler ile kaplanmış 3 odayı geziyorsunuz.

Iran078

Iran076

Iran087

Iran094

Iran103

oradan çıkıp tahran kapalı çarşısı ve imam camiini gezdim.caminin avlusunda foto çekerken yaşlıca bir görevli geldi.yasak babından farsça bir şeyler söyledi herhalde.emice müslümanım dedim anladı. gülerek ve elini çek babından sallayarak gitti.camiye girerken şiilerin üzerine secde ettiği taşdan bir adet alıp çantaya koydum.çıkışta nasıl olduysa ! unutmuşum.allah affetsin.hatıra olarak dursun.

Iran112

Iran115

.tekrar çarşı içini geçip imam Humeyni meydanına oradan metro ile mollawi istasyonu.baktım hasan sabah durduğu yerde yok.sabahta fark etmiştim metro çıkışındaki parkın girişinde bir hazırlık vardı.hasana yolda giderken sormuştum.kitap fuarı var demişti.tahrana gelmeden netten kitap fuarının tarihlerine bakıp ziyaret edilecek yerler listeme eklemiştim.ama ben fuarın uluslar arası fuar merkezinde yapılacağını zannediyordum.meğer burada yapılıyormuş.benim sabah .gördüğüm kısım aysbergin görünen kısmından bile az diyeyim .biraz gezeyim sonra döner hasana bakarım dedim.park içi ve etrafında.daha aşağılarda inşaatı süren bir kompleksin içinde etrafında her yerde büyük çadırlar içinde kitaplar sergileniyor ve muazzam bir kalabalık var.yorulanlar çimlere uzanmış,uyuyan,yemek yiyen,sohbet eden fuarı gezenlerden müteşekkir mahşeri bir kalabalık.boş bir kalabalık değil yalnız.herkes bir şeyler alıyor,kitapları karıştırıyorlar.metroda,parkta yolda,esnaf dükkanında-hatta bu satırları yazdıktan sonra bir inşaattaki işçinin mola anında kitap okuduğunu gördüm-bir şeyler okuyor.bizdeki gibi duvarın rengine göre tablo;raf boş durmasın diye kitap alma durumu yok.tekrar hasanın sabah durduğu yere gittim yine yok.baktım Mercedes polis otosu.içerde oturan polis Türkçe biliyormuş.
-fotoğrafını çekeyim dedim.
-düşünme dedi.
-No problem dedim.
-No dedi.
1 fotosunu çektim o ara bir adam önümden geçti düzgün olmadı.1 tane daha çektim baktım polis otosunun hoparlörü hışırdıyor.1 polis daha geldi.içerde oturan polise sana sorduk ya dedim.o çekmeyi düşünme demiş ben düşünme çek anladım.olur böyle şeyler.onların yanında fotoları sildim.vatandaşların şaşkın bakışları arasında hasanın sabah durduğu yerde duran motorlu bir vatandaşın yanına gittim.hasanın ad soyad ve telini deftere yazmıştım.motorcuya sorarken oradan geçen İranlı bir yardımsever aile durdu.adam telefonla hasanı ararken annesinin kucağındaki ufak çoçuk bana sakız verdi.bende ona şeker.hasan ile görüştüm gelmem uzar dedi.tamam dedim uğrayabilirsem tekrar ararım.tekrar parka girdim.fuara gelen insanları bir çekeyim dedim.baktım kenardan sivil ,benim yaşlarımda bir vatandaş çıkageldi.yassah hemşerim dedi gel kenera.kaldırıma yanaştık.orada durup foto çeken ,boynunda gazeteci kartı olan birini gösteriyor.kart izin lazımmış.bizimki telaşlı bir şekilde cep telden birini arıyor ama ulaşamıyor.panik halde bir sağa bakıyor bir sola.ufluyor pufluyor.zannedersin İsrail ajanı yakaladı.neysse o ara başka bir görevli genç çocuk geciyordu onu çağırdı bir şeyler konuştular.en son hurda bir motorun üstünde başka biri geldi.bunların hepsi sivil kıyafetli ve üzerlerinde görevli olduklarına dair bir emarede yok.neyse son gelen daha yetkili idi herhalde cepten birilerini aradı.
- atla motora dedi.
- -hayırdır.
-Sanada gazeteci kartı vereceğiz dedi.
alt tarafı gariban bir seyyahız ne gazeteci kartı.kızmışım zaten.
Dedim ben giderim.bir dahada tahran kitap fuarına gelmem :D

Iran119

Iran122

güzide medyamız gibi yapalım.işte tahran kitap fuarını karıştıran o fotğraf



Biraz ironik olacak ama bu 2 fotograf olayından sonra gitmek istediğim yer İran fotoğrafçılar merkezi.metroya bindim darvazeh istasyonunda indim.niyetim önce yakınlardaki seyahat firmalarından uçak bileti almak sonra fotoğraf merkezini ziyaret.iran air bürosundan meşhed-tebriz uçak biletimi aldım.haritaya bakıp İran fotoğrafçılar merkezine doğru yürüdüm.1-2 turdan sonra orası olduğunu tahmin ettiğim binanın önünde durdum.girişte oturan görevliye sordum bilmiyor.o ara yanımızdan geçen bir genç duyup kapıyı gösterdi.bir binanın zemin katından içeri girdim ama merkezi bulamadım.sonra birine sordum gösterdi.aradan geçip ana binanın giriş katında sağda.önce sergilenen eserleri inceledim sonra anı defterine bir şeyler karaladım.karaladım derken yazdım yani :D girişte tabelada bir afiş dikkatimi çekmişti.görevli abladan istedim ama ellerinde başka olmadığı için vermedi.dönüşte sora sora zorda olsa bir internet cafe buldum.ayak üstü para bozanlardan 100 dolar bozdurdum birde banana milk içtim biraz kendime geldim.metroya indim ama vagonlar nasıl kalabalık anlatamam.kapılar açıldımı insanlar kelimenin tam anlamıyla dışarıya fışkırıyor.sonra binecekler içeri yükleniyor.tam bir keşmekeş.kadınlar en ön ve arkadaki vagonda oturuyorlar.kocası ,kardeşi veya tek olarak erkek vagonuna binen kadın gördüm ama kadın vagonunda erkek görmedim.ama bu harem selamlık iyi olmuş.yoksa özellikle imam meydanındaki istasyonda karışık binilse humeyninin kemikleri sızlar.vagona binmedim resmen bindirildim.vagonun önündeydim ama içeri girmek mümkün değil.arkadan bir yüklendiler. Benle birlikte 15 kişi vagona bindik.düşünün durumu işte.inerken de zor bela indim


2zoy92f


14o6qnd


tahran metrosu

.yürüyerek shaz parkına gittim.oturdum bu satırları yazıyorum.tahran özelliklede kuzeyi yemyeşil.her taraf ta parklar var.yol boyu ağaçlar.bu gece isfehan yolcusuyuz.gidip hazırlanma vaktidir.hostele döndüm baktım Belçikalı fabrice de girişte oturmuş bekliyor.bu akşam tren ile isfehana gidecekmiş. tren biletini bugün gardan almış.dün özellikle seyahat acentesine sormuştum.nasip değilmiş.çok yürüyüp terleyip arada rüzgarı yiyince mideyi biraz üşütmüşüz. Gidip fırından tek lavaş alıp yedim mideyi bastırsın hesabı birde ishal hapı yolu çıkarırız herhalde.çantalarda hazır.metro ile terminali cenuba gittikmi tamam.
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

İSFEHAN

Bu ara moda olan bir konu.ölmeden yapmanız gereken 50 şey.görmeniz gereken 100 yer.benim ölmeden görmek istediğim tek şehir isfehandı.
Artık ölebilirim sanırım.farsça nefse jahan,Arapça nısfı cihan,İngilizce half of the world.dünyanın yarısı isfehan.isminin telaffuzu bile kulağa hoş geliyor aynı Nakşi cihan gibi.isfehan-esfehan.
İsfehanı 1600 lü yıllarda yeniden imar eden şah abbasın ve onun takipçilerinin eserleri hala ayakta.
Chahar bag caddesi.4 sıra ağaçların arasında 5 km uzunluğunda bir cadde.ben oynamaktan pek anlamam ama bilenlerin malumu tavla oynarken farsça sayılar söylenir.char 4 demek bag da bağ.4 bağ demek yani.Kimine göre yolun kenar ve ortasındaki 4 sıra ağaçtan.kimine göre yolun etrafındaki bağlardan bu ismi almış.

Ve birbirinden güzel 3 köprü si ose pol-khaju –chubi köprüleri.gece ayrı gündüz ayrı güzeller.zayende nehrinin gerdanları.

Nakşi cihan meydanı.512 metreye 163 metre ile dünyanın ilk veya 2. büyük meydanı olduğu söyleniyor.bence önemli olan büyüklüğü değil 1600 lü yıllarda yapılan planlı şehirleşme.bunların düşünülüp uygulanması.başta ben olmak üzere zamanı geldimi hem şehrim laz müteahhitlere saydırıyoruz.şu belediyelerimize laf demeden bu bahsi kapatmak olmaz.1600 lu yıllarda yapılan planlı şehirleşme ve 2010 yılında bizim hala sürdürdüğümüz planlı ,köyleşen sehirleşme.mezun olan mimarlarımız bankacılık ilaç mümessilliği yaparda belediyede eski zabıta amirimi imar müdürü olur nasıl olur bilemem.
Benim bildiğim yurdumuzda bir yöreye mimari olarak hayat vermiş,yeni bir anlayış getirmiş tek kişi nail çakırhan ve fakat oda mimar değil.demin yazdığımla çelişiyormu,biraz ironikmi, ülkemiz gerçeğimi,ya mimarlık eğitimi alsaydımı demek daha doğru.herhalde en sondaki en güzeli, en anlamlısı olurdu.
 



Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

12.05.2010 İSFEHAN
Yarı uykulu yarı uyanık İsfehana vardım. Yine terminalin içinde bir köşeye çekildim. Buradaki çığırtkanlar daha yüksek sesle çığırıyor. Bandanayı kulaklarım hizasına çekip uyumaya çalıştım. 10 dakika geçmedi yine bir görevli kalk diyor. Kıpırdamadım bile .1 saat kadar uyur uyanık vaziyette yattım. Kalkıp Cuma günü akşamına Siraz bileti aldım. 65.000 dedi 52.000’e anlaştık. Otogar çıkışı yine taksiciler 50.000 istiyorlar.Dedim şimdi o paraya Şiraz bileti aldım.Otobüs 40 kişi götürüyormuş. Ben tek gidecekmişim 40.000 derken 30.000-3.000 tamam. Biriyle anlaştım. amir Kabil Hostelde indim. Resepsiyonda konuşurken baktım içerden biri sesime kalkıp geldi. Belçikalı Fabrice benden önce gelmiş yolculuğumuzun nasıl geçtiğini konuştuk. 2 gece için anlaştım gecelik 8 $. Geçtim odaya biri yatıyor. Diğer yataklar boş. Bende 1 saat kadar uyuyayım dedim.Uyumam zor oldu. 1 saat kadar sonra kalktım. O uyuyan Japon veya Çinli bir kızmış. Dişlerini fırçalıyor. O sordu ama ben uyku sersemi nerelisin diye sormadım. Hemen çıktım bir otobüs durağına gittim. Menar Jombana gideceğim. Neyse bir aga can yardımcı oldu. O duraktan kalkıyormuş otobüsler. Bir otobüs şoförüne söyledi. O, otobüslerin kalktığı yere kadar beni ücretsiz götürdü.
100 Tomama 2 bilet aldım.atladım otobüse. Şoföre de tembihledik indirirsin bizi diye. Baktım ………ateşgede.. önündeyiz. Kendimi şoföre hatırlattım. Gülmeye başladı unutmuş beni, neyse otur dedi. Kavşaktan dönüp otobüs durağına geldi. İlk kalkan otobüsün şoförüne söyledi. Bu şoförde telefonla konuşuyor devamlı. Dedim merkeze gideriz şimdi. Arka koltuktaki genç burası deyince şoförde tamam burası dedi. Az yürüyüp Menar Jombama geldim çok güzel bir bahçe içerisinde. Olcayto Han zamanında yapılmış. İçinde Ebu Abdullah isminde bir zatın türbesi var. Meşhur olma sebebi ise minarelerin sallanması.Saat başında görevli minarenin birine çıktı. Başladı sallamaya sanki kauçuktan imal edilmiş gibi minare sallanıyor. Çanda asmışlar sallandıkça çınlıyorlar.


Iran134

Iran136

Minareye giderken sokak arasında bir berber amca görmüştüm. Dönünce uğradım. Hem saç hem sakal usturaya vurduracağım.
Yurt dışında hep böyle enteresan berberleri buluyorum.
Taylandda çıtkırıldım bir kız
Halepte sakalımı traş yerine cildimi yüzmeye çalışan berber
Esfehanda da herhalde İsfehan mezbahasından emekli bu amcayı bulduk.Kafaya sadece su sıktı. Dedim sabun yok mu? Kendinden gayet emin okey dedi başladı traşa. Allah var hiç kanatmad.ı jiletten çatır çatır sesler gelse de acı hissetmedim.
Traş bitti bu sefer su bile sıkmadan tersine almaya başladı. Dedim birazdan komando bıçağını çıkarıp derimi yüzer bu.
Bu arada gözlerim tezgahta sabun veya traş kremi arıyor. Sabun göremedim ama köşede dikdörtgen kesilmiş eski gazete kağıtlarını görünce biraz rahatladım. Neyse sabun arkadaymış. Yüzümü sabunladı başladı traşa. Benim cildim yumuşak sakal sert olduğundan traş hep problem. Zor bela 1. Geçişi bitirdik baktım tekrar sabunlayıp 2. Yi vuracak. Gerek yok dedim ama bu hızını alamayıp sabunsuz bir tarafa tersten jileti vurdu. 10-15 yerden kanı minik minik dışarı verdik. Neyse bir selpak verdi bastırdım. Hayli memnum dedim. memnunsuz yani kelleyi de burada bırakabilirdik.

Iran138

Çıktım yolun karşısındaki duraktan otobüse binip geriye Char Bagh döndüm

Iran139

İlk önce Hesht Beheşt (Sekiz Cennet), sonra Chehel Sütun (Kırk Sütun) saraylarını gezdim.hesht behest çok güzel bir parkın içinde 2 katlı bir yapı.

Iran141

Iran142

chehel sütun da 20 sütun var ama önündeki havuza yansıyınca 40 oluyor. 20 Aslı 20 Süreti hesabı. İçerde çaldıran savaşını anlatan tablo dahil 6 büyük boy tablo var

Iran151

Iran159

Oradan Nakşi Cihana bir uğradım

Iran172

Hafız caddesi üzerindeki kebapçılardan birinde kebap kubide yedim. Suriyede mezeler müthiş ama kebapların tadı damağıma pek uymamıştı. Buradaki kebabı çok beğendim. Az yürüyüp İran usulü ballı muhallebi (fereni) yedim.

Iran173

Iran174

Pazarı biraz turlayıp Jameh Mosqueye gittim. İngilizce söylenişi bu. Cami camisi gibi bir şey çıkıyor ortaya. Cami dilimize bildiğim kadarıyla Farsçadan geçmiş. Mosque- oda cami. İsmi neyse öyle kalsın diyelim fazla kurcalamayalım.

Iran179

Cami çıkışında ilerde uzun bir minare ve çinili bir kubbe gördüm. O meydanda da metro çalışması var her yer karışık. İlerleyip dar bir sokağa girdim aralardan geçe geçe minareyi buldum. Minarenin olduğu caminin adı Ali Camii. Safevi zamanında yapılmış ama kilitliydi. Karşıdaki çinili kubbeli yere girdim. Dış duvara portreler işlenmiş. İçeri girdim baktım bir türbe üzerinde çiçekler falan. İçerdeki 2 ablaya ismini sordum. HARUNİYE imiş. Türbe çıkışındaki gence de sordum. Halk arasındaki ismi Haruniye, tam adını da söyledi ama 5 parçalı bir isimdi aklımda kalmadı. İmam Rızanın kardeşi imiş.

Iran190

Iran194

Oradan da yine çarşıyı kullanarak azedegan çayhanesine gittim . İlginç bir yer. Tavanda 50 çeşit lamba zil, saatler, tablolar, şamdanlar aklınıza ne geliyorsa orada. 3 tane büyük bardakta çay içtim çok tatlıydı. Yarın yine buraya gelirim herhalde

Iran197
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

Sonra sırasıyla lütfüllah camii,ali gapu sarayı ve imam camiini gezdim.
Lütfüllah camiinin hem iç hem dış mozaik-çinileri ve mozaik-çini renkleri müthiş.

Iran224

Iran209

Iran210

Iran213

Ali gapu ve imam camide tarihten birer parça


Iran225

Iran231

Otele döndüm. Gece çekimleri için Tripodumu yanıma alıp Si o Se pol köprüsüne doğru ağır adımlar ile yürüdüm. Burada İsfehan kızlarından bahsetmemiz lazım. Şimdi diyeceksiniz acem kızları nerden girdi mevzuya. Seyyahın o taraklarda da bezi yok ama mevzunun sebebi var. İnsanın gözünün içine içine ceylan gözleri ile bakıyor bu acem güzelleri. Hele biri işveli işveli harici dediki…..
Neyse girdiğimiz gibi bu mevzudan hızlıca çıkalım.
Köprü kenarına indim. 1-2 foto çektim. Öğlen parkta yürürken yarı Amerikan yarı İranlı genç bir uşak gelmişti Mayk adında. Gel oturalım arkadaşlarla hesabı. Benim ziyaret etmem gereken yerler var deyip savdıydım. Baktım yanımda bitti köprü altındaki çayhanede 2 Kanadalı ile oturmuşlar. Biraz lafladık. Bir de meraklı yaşlı bir İsfehanlı geldi takım tamam. Hava kararınca ben kalktım. Bu sefer anası Alman, babası İranlı kendi Hristiyan garip bir tip yapıştı. Bir savdım baktım yine peşimde beraber yürüyelim iyi okey köprü etrafında bir tur atıp foto çektim. Köprüde falan peşimde kırık dökük İngilizcesi ile (benim ki çok farklı ya) bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Frankfurt’ta yaşıyormuş. Taksi şoförüymüş . Beraber Nakşı Cihana kadar yürüdük ben foto çekerken bu devamlı hanımıyla konuştu.

Iran269

Iran277

Arada farsça kız-Dohtora demekmiş onu anlatmaya çalıştı. Ben yanlış anlamış olabilirim ama onun gibi bir şey. İranlı kızları soruyor telefonda hanımının resmiymiş gösteriyor. Nasıl güzel mi? diyor.
Almanya’da yaşıyor. Hristiyan, hanımının olduğunu söylediği fotoğraf başı yarı kapalı manken gibi bir foto. Çözemedim tam tipi. Kaldığım otele kadar geldi telefonunu verdi yarın illa beraber gezelim diyor. Bu sülükten de kurtulacağız bir türlü ama nasıl bilmiyorum. Bu arada şunu belirtmek lazım Tahranda yoktu böyle olay. Esfehan görece küçük olduğundan ve belki fazla turist geldiğinden metre kareye düşen turist rehberi sayısı bir hayli fazla. Özellikle Nakşi Cihan meydanı civarında çok sık karşınıza çıkıyorlar. Bir yerden sonra sıkıyor.
Halkıda turistlerle ilgili hello mello hele birde Türküm dedin mi yandın. Herkesin bir hikayesi var TR ile ilgili. Tabi Türkiyeli olduğumuzdan dolayı yapılan yardımları unutmayalım bu arada. Otele döndüm bir duştan sonra bu satırları yazdığım bahçedeyim. Saat gece yarısına yakın. Yatma Vaktidir.
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

Acele etmeden yatakta döne döne uyandım. Daha doğrusu Japon sato, Adaşı eski F1 pilotu Sato gibi odaya kamikaze girişi yaptı. Çantamı hazırladıktan sonra sabah çorbası içmek için dolaşmaya başladım. Nakşı Cihan meydanı çıkışında yolun iki tarafını gezdim. Herhalde nohuttan yapılmış katı çorbalar vardı. Dün kebap yediğim dükkana gittim. Safran renginde katı bir yemek ismi Bademcan’mış. Bademcan’ı etli yemekler içinde kullanıyorlar herhalde içinde, patlıcan, safran, tarçın, pirinç olan çektikçe kaşar gibi az uzayan bir yemekti. 2000 toman

Iran290

Yemeğin üzerine Azadi çayhanede bir çay gider değil mi? Yemeğimizi yedik, çayımızı içtik sırada Parka gidip yan gelip yatmak var. İlk önce pazara gidip bir örtü alayım dedim. Bir dükkanda istediğim gibisini gördüm ama kullanılmış. Sağolsun dükkan sahibi seferber oldu komşu dükkanların birinde bulup aldık. Bir poşette erik. İstikamet Sekiz Cennet Sarayı’nında içinde olduğu park. Önümde saray, sağımda havuz ve fiskiyelerin hoş sesi bu satırları yazıyorum.

Iran149

Iran292

2 saat kadar uyudum. Uyandıktan sonra Faruk Budak’ın Gezginin el kitabı isimli kitabını yarıladım. Genç aşıklar, yaşlı çiftler, aileler, grup halinde öğrenciler, yaşlı amcalar herkes parkın serin bir yerinde. Yavaştan toparlandım. Nakşi Cihana doğru yürüdüm. Öyle bir meydan ki her seferinde insanı etkiliyor. Kendimi tutamayıp yine meydanın, Lütfullah Camiinin, İmam Camiinin, Ali Gapu sarayının fotosunu çektim. Dün yediğime değil başka bir kebapçıya gittim. Yaşlı İranlı bir amcanın karşısına kuruldum. Farsça bana kebap nasıl yenilir onu anlatmaya çalışıyor. Ben başladığımda o yarıdaydı beraber bitirdik. Biz su altında bile kebap yeriz ağa can diyesim geldi. Aynı kebabı yediğimizden fiyatı sordum amcaya. Kasaya gittim garson ilk önce nereli olduğumu sordu. Ona göre fiyat verecek belli. 500 Toman üstüne koyup makinaya yazdı. Öğrendiğim fiyatı makinaya yazdım öylede ödedim. Yemek sonrası istikametimiz belli Azadi Çayhanesi ve bu satırlar.

Iran299

lütfullah camii kubbesi

Iran295
Hotel dönüşü net cafeye uğrayıp mail kontrolü yaptım. Sonra otele dönüp kısa bir hazırlık. İstikamet Chubi ve Khaju köprüleri. İranlılar da Suriyeliler gibi akşam oldu mu kendilerini dışarı atıyorlar. Bütün parklar, nehir kenarları insanlarla dolu. Ailece oturmuş yanında getirdikleri veya orada satın aldıkları yemek, tatlı, dondurma v.s yiyorlar ve bariz belli ki insanlar mutlu. Suriye’ den farkı orada her yerde değil ama bazı yerlerde parklarda atıklarını bırakıyordu insanlar. Burada parklar bahçeler tertemiz. Devamlı dolaşan temizlik görevlilerinin de bunda payı vardır. Khaju köprüsünün karşısında oturdum. Köprünün ışıklarını da yaktılar. Müthiş bir görüntü. Sırasıyla köprülerin fotolarını çekip Siesepol’e doğru yürüyorum. Khajunun fotosunu çekerken ensem ve başımda ıslaklık hissettim. Tamda anlayamadım.arkama döndüm Bir kızla erkek arkadaşı yürüyor.su şişesi kızın elinde çocuk özür diledi yürümeye devam ettiler. İnsanın nutku tutulur derler ya. Nutkum tutuldu. Konuşamadım.
şu İsfehan kızları .Dün laf , bugün su attılar
Yarına Allah Kerim.

Iran309

Iran327

Siesepolun üstünde çekim yapıyorum. Genç bir üniversite öğrencisi ile konuşuyoruz. O ara boğazında poşu biri geldi. Hello dedi kel kafamı okşayıp gitti. Yanımdaki çocukta Perşembe – Cuma akşamları –Redneck-ler geliyor dedi. Benim bildiğim bu tabir Amerika’da güneyliler r için söyleniyor ama çocuk olayı tam ifade etmek için kullandı herhalde.bizdeki apaçi gibi yerleşmiş bir tabirde olabilir. Köprü kemerlerine oturdum. Bu satırları yazarken 2 üniversiteli daha geldi. Biraz da onlarla lafladık. Yavaştan dönme vaktidir.
Köprüde yürürken tam eşkıya tipli bir adam yaklaştı
- Hello
– Hello.
-Where are you from dedi. Biraz durdum sakin ve şaşırmış bir şekilde
- İran dedim.
- No turist dedi.
- No dedim. Adamın o anki yüz ifadesini görmeliydiniz. Beyni gözlerine mi, bana mı inanacağına karar veremedi. Ufaktan resetledik adamı.
Otele dönüşte birde talibi (kavun suyu) içtim. Odanın yeni misafiri İtalyan Fabricio- Belçikalı Fabrice’e, İsmin İtalyan ismi Fabricio diye takılıyordum. hakikisi geldi. Gün içinde uyuduğumdan bu gece biraz geç yatarım herhalde.

Iran344

Iran346
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

14.05.2010 Cuma İSFEHAN
Bugün resmi tatil bu gece Siraz yolcusuyum. Önce kahvaltı yaptım. Dün verdiğim çamaşırlar yıkanmış. Görevliyle beraber bahçenin altında mahzen gibi bir yere indik. Oraya asmışlar çamaşırları. Başka çamaşırlarda var. Rutubetli bir ortam olduğundan bazısı pis halinden daha kötü kokuyor. Biraz da ufalmışlar gibi. Ufak sırt çantamı hazırladım. Büyük olanı akşam almak üzere emanet odaya bıraktım. İstikamet Park ve Bahçeler Müdürlüğü. Serdim örtüyü bir kenara. Karşımda Liseli kızlar, arkamda iskambil oynayan 4 kadın, solumda ailecek yakan top oynayan bir grup. Faruk Budak’ın kitabını bitirdim. Biraz uyuyup yemek için Nakşi Cihana doğru gittim. Kebap Kubideyi mideye indirdik. Yemek sonrası standart adresimiz Azadi çayhanesi. Tekrar parkta biraz uyku biraz kitap faslı niyetim son kez Nakşı Cihana gidip foto çekmekti ama baktım hava kapalı. Hostele döneyim. Açıksa internete göz atarım dedim. Yolda Fabrice ile karşılaştım. O da benle geri geldi. Fabrice de değişik bir tip. Sessiz, donuk, 1-2 soğuk espirimle onu da güldürdüm tabi. Benden kaçmaz. Öğrenci misin? Yok, Çalışıyor musun? Yok. Ne işsin oğlum tekrar başlamak zor olacak diyor. Sabah akşam hostelde sağda solda sürtüyor. Pek yer gezdiği de yok. Her şeyi bırakıp yola düşenlerden midir nedir.Tekrar vedalaştık. Kaçıncı kez bilmiyorum.
Net cafede internet hızı çok yavaş Google da daha önce “Türke Kadın Bayanlry” aranmış:smiley:
Hostele döndüm. Çantayı alıp ufak bir hazırlık terminale yola çıkma vaktidir. Yolun karşısına geçtim ilk gelen otobüs durdu ama terminale gitmiyormuş. Bir dakika geçti geçmedi bir otomobil durdu. Genç bir uşak İngilizce bilmiyor ama anlaştık. 2000 tomam otogarın karşısında indirdi. Üst geçit biraz harap olsada yürüyen merdiven çalışıyor. Hareket saatine 2 saat var. 1 saatte geç kalkar 3 saat. Gideceğim şehirlerle ilgili notları kontrol ediyorum. 1-2 not daha ekledim. Gündüzde uyumuştum ama hafif uykum geldi. Hareket saatim geldi. 1 saat rötar şimdiden garanti. Otobüslerle ilgili bir diğer hususta peronda çalışır halde beklemeleri 2 saat evvelden başlıyorlar. Onlarca bu şekilde otobüs düşünün. Hem ses hem hava kirliliği 1 saat dediler ama bu seferde otobüs erken dolunca 30 dakika sonra kalktılar. Yolda içinde bisküvi, kek, mendil olan bir poşet dağıttılar. Mola vermedik herhalde. Yarı uyku, yarı uykusuz Şiraz’dayız
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

15.05.2010 ŞİRAZ
Otobüsten inince kendime kanepe aradım arka tarafta otogarın dışında bir yerde yerleştim İsfehan’ dan aldığım örtüyü de üstüme çektim güneş sıcaklığını hissettirince uyandım. Tekrar yattım. Baktım yine bir görevli sabah şerifiniz hayır olsun efenim diyor. Ben de Türkçe bir şeyler dedim. Hee dedi gitti. Bir çay alıp otobüste dağıtılanla birlikte yanımdaki bisküviyi yedim. Yezd bileti almak için turladım. Fiyatlar 65.000 – 75.000 aralığında 65.000’e aldım. Otogardaki taksicilerden kurtulup dışarda eski bir aracın başında bekleyen amca ile İstiklal otele kadar 20.000 Tomama anlaştım. Otele girdik. Resepsiyondaki amca tam İngilizce bilmiyor. Toman, Riyal, Dolar derken 2,5 $ demişti 25 dolar istiyor. Neyse Azeri bir kadın temizlikçi vardı onun vasıtası ile anlaştık. Normalde bu fiyata kalmam ama 2 saattir zor bela pasaport bilgilerini yazıyor. Giriş yapıyor. 18 $ banyosu içinde TV, buzdolabı çift yataklı odayı tuttum. Dormıtory’lerde alışmıştık 8-10 $’a kalmaya buda bir tecrübe oldu işte.
Hemen hazırlanıp çıktım. Kerim Han Kalesini kalabalık öğrenci grubuyla birlikte gezdim. Bu kaleyi savunma amaçlı mı yoksa şehir içinde saray gibi mi yapmış Kerim Han tam anlayamadım. İçinde havuzlu bahçe. Hamamı tavanı yıldızlarla Döşenmiş odalar. Dış duvarları da çeşitli motiflerle süslenmiş bir Sur’uda dışa eğik vaziyette duruyor

Iran374

Iran371

Iran366

Iran367

Oradan sonra istikametimiz Vekil Camii, sonra Vekil pazarı ve içindeki saraya mushir. Burası da genelde takı kolye satanların mekanı olmuş

Iran387

Iran389


. Oradan çıkınca Şiraz usulü dondurma Şiraziden yedim. Kadayıftan kalınca dondurma parçaları üzerine limon suyu dökülerek yeniyor. Biraz damak!a garip geliyor ama fena değil.


Iran399

Oradan da Şah Cerag Türbesine gittim. İmam Rıza’nın kardeşi Seyyid Mir Ahmet’in kabri burada. İçeri girişte çantayı emanete alıyorlar. Yine ayna-cam mozaiklerle kaplı içerisi ama şimdiye kadar gördüklerimin en afillisi bu. Türbe genişçe bir alanın içinde. Müze, bir köşede mescit falan var.

Iran401

Çıkışta çantayı alıyorum. Bir kontrol İran kitabımız yok. Aklıma dondurmacıda unuttuğum geliyor. Geldiğim yerden Pazar içinden şaşırmadan terse yürüyerek dondurmacıyı buluyorum. Kitabı alıp teşekkür ediyoruz istikamet Hafızın Kabri yürüyerek kabre kadar gidiyorum. Yine güzel ve büyük bir bahçenin içinde. Girişte bilet olayı vardı fakat ben kalabalık arasından sızdım Allah affetsin. İran bir çok şair yetiştirmiş ama en fazla sevileni Hafız herhalde hoparlörlerden devamlı eserleri okunuyor. Mezarı başında da İranlılar yanlarında getirdikleri kitaplardan şirlerini okuyor bende Fatiha’ mı okusam yunustan beyit mi derken unutmuşum. Çıktım türbenin hemen karşısındaki Melli parkta oturdum. Bu satırları yazıyorum. Tek tük görüyorum ama burada bayağı bir çadır populasyonu var. Park içine kaldırımlara çadırı kurup uzanıyor İranlılar. Kimi yerde çadır kurmanın yasak olduğunu gösteren levhalarda var ama pek dikkate alınmıyor gibi. Hem notları yazdım hem ayakları biraz dinlendirdim yürüyerek merkeze. Sabahta düzgün bir şey yemediğimizden hafif acıktık. 1 savırma yedim. Burada sandviç ekmeğinden biraz büyükçe ekmeğe koyuyorlar etleri .bizim döner ekmek gibi bir şey, Suriye’dekiler hem lavaşa koyup hem de içine humus koyduklarından çok güzeldi. Yolda birde buzlu meyve suyu gibi bir şey aldım.

Iran406

hafızın kabri
 



Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

Atladım bir taksi dolmuşa eram bağlarına geldim. 3’te açılacakmış yarım saat kadar bekleyeceğiz Yolun kenarına oturdum beklerken 2 motosikletli polis geldi. Pasaport çanta kontrolü çok teşekkür edip ayrıldılar. Vakti gelince içerdeyim 2 katlı bir saray .envai çeşit ağacın olduğu geniş bahçe içinde. Tabi sarayın önünde büyükçe bir havuz var. Havuzdan çıkış verilerek kanallarla diğer yerlere de su verilmiş.Kacar Hanedanı zamanında yapılmış bu yer ve hala müthiş ama vakti zamanında nasıl bir yerdi tahayyül etmek zor değil

Iran431

Iran429

Çıkışta biraz yürüdüm. Yol boyu çok lüks villalar var. Dolmuş taksi ile tekrar Şüheda Meydanı otele gidip biraz kestireyim dedim. Sabahki çok az Azeri Türkçesi konuşan kadının yanında 2 kız daha var. Tekrar pasaportumu alıp işlediler. Azeri olan Persepolis turuna katılacak mısın? Dedi. Sabah sormuştum 35 $ demişlerdi çok gelmişti. Gün içinde başka bir yere de sormadım. Kızlardan biri patronun kızı herhalde 30 $ indi. Tamam dedim yaz. Bende birer şeker ikram ettim. Teşekkürün Türkçede kullanıldığını öğrettim. Geçtim yattım.
Havanın kararmasıyla kendimi dışarı attım. Tabi neredeyse bütün Şiraz dışarıda. Öğlen bomboş olan sokaklarda kalabalıktan yürünmüyor. Bu sefer dana etli savırma aldım. Etini pek beğenmedim. Yürüyerek eskiden nehir olan kuru yatağı geçtim. Taksi dolmuş ile dervazei Kuran’a çıktım. Zendli Kerim Han buraya bir kapı yaptırıp üstüne Kuranı Kerimden bazı ayetler koymuş. O sebeple Kuran Kapısı deniyor. Kapının olduğu tarafta dağın sırtı taraçalanmış çok güzel ışıklandırılıp dağın tepesinden de aşağıya su verilmiş. (Hacı Kirmani ve 1 vatandaşın daha kabri burada. Çok güzel bir Şiraz manzarası da bu tepeden izlenebilmekte. Kapının + yolun- karşısına da tribün gibi taş basamaklar yapıp aradan suları vermişler aşağıya. Müthiş bir serinlik Vatandaş yine çadırını gergisini sermiş yatıyor. Çay içiyor muhabbette.Dönüş için taksici 2 dolar istedi hemen 1,50$ düştü ama ben yürüyeyim dedim. Rampa aşağıya 30 veya 40 dakika kadar yürüyüp meydana geldim. Hızımı alamamışım ki oteli 1 sokak geçmişim. Daha doğrusu meyve suyu satan dükkanı görünce oraya kilitlendim. Adını sordum ama anladıysam farsi olayım. İçinde incir çekirdeklerine benzer bir şeylerin yüzdüğü bir içeceği içtim. Peşine Banana milk. Savırma gibi bunlarda Suriye’dekilerin tadını vermiyor. Kebaplarda ise bence İran daha iyi. Mevzu yine yemeklere geldi. Nerden geldiyse. Gece yarısına 10 var. Yatma vakti.


Iran438

Iran443

Iran455

Iran461
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

16.05.2010 SİRAZ – PERSEPOLİS
Saati kurmuştum ama gerek kalmadı. Bir bisküvi ile kahvaltı işini hallettim. Otelin karşısındaki bakkaldan da gün içinde yemek için 1-2 bisküvi daha aldım. Dolaptan da soğuk su. Güne hazırız. İstikametimiz Persepolis (İranlıların deyimi ile) Tahtı Cemşit. 8:00 da sözleşmiştik. Hacı Agada gelmiş. Dün sorduğumda 1 kişi daha var demişlerdi ama tekim herhalde. Yol yaklaşık 55 km. Hacı Aga hiç İngilizce bilmiyor. Biraz farsça biraz Türkçe bir şeyler konuştuk. Persepolis girişte indik. 2 saat sonra buluşuruz dedi. İçeriye çanta sokmuyorlar. Emanete bıraktım. Kitap ve foto makinasını yanıma aldım. Başladık gezmeye. Akamenidlerin kurduğu bu şehir büyük İskender burayı yakıp yıkana kadar muhteşem bir yermiş. Yine de bir çok eser günümüze kadar gelmiş ama özellikle heykel ve rölyeflerin ya kafası ya kolu bir yeri yok. Basamaklarla şehre giriş var. Basamakları korumak için üstüne tahta merdiven yapmışlar sonra tüm milletler kapısı, Apadana Sarayı, Kışlık ve Yazlık Saray sıradan Gezdik, Eskiden ziyarete açık olduğunu tahmin ettiğim yerlerin etrafını kapatmışlar uzaktan bakıyorsun. Şehrin arkasındaki dağ oyularak 2 Kral mezarı yapılmış. 2. Ve 3. Artaxerxes’in mezarı. Böylece Persepolis turunu bitirdim. Dikkatimi İranlı yerli turistlerin çokluğu çekti. Tarih bilincine sahipler ve bizdeki gibi herkes kendi meşrebince tarihin bir kısmını kabul edip gerisini yok saymıyor. Kendi toprağında tarihte neler yaşanmışsa kabul ediyor.

Iran466

Iran467

Iran479

Iran495

Oradan hedefimiz Nakşı Rüstem. Yine dağa oyulmuş 4 Kral mezarı var burada Xerkes, Büyük Darius, I. Artaxerkes ve II. Darius. Birde kule şeklinde taştan bir bina var. Ka’bayı Zerdüşt diyorlar. Zerdüştlerin tapınağı imiş. Şiraz merkeze döndük.

Iran508

Iran504

Otelde ufak bir çanta hazırlığı yapıp doğruca Savırma yemeğe üstüne birde portakal suyu. Sonra yürüyerek melli parka gittim. İsfehanda aldığım örtü parasını çıkardı. Parklarda yere, otogarlarda üstüme seriyorum. 1 saat kadar uyumuşum. Baktım hafif yağmur damlaları yüzüme vuruyor. Ne zaman parka yatsam hava bir bozuyor. Otele döneyim dedim. Yolda ufak bir fırtına çıktı ama ıslanmadan oteldeyiz. Akşam içinde kavun, çilek, peynir aldım. Gün içinde Hacı Ağamız kivi, elma vermişti. Niyetimiz akşam meyva salatası yapmak. Sırt çantamı, eşyaları hazırladım. Sabah erken yolculuk var. Çıktım biraz şehir turu, ağır aksak bir bağlantı ile nete bağlandım döndüm odaya. İsfehandan aldığım orijinal Çin malı örtüyü sofra bezi yaptık bu seferde önce kivi ve muzu sonra peynirle kavunu mideye indirdim. Kavun hem kokusuz hem tatsızdı. Çıktım öylesine çarşı Pazar dolaştım.
Yine yürüdük, yürüyünce yorulduk. Yorulunca acıktık. Acıkınca aramızda kalsın 1 Tavuk Burger yedim. Üzerine birde dondurmacıya uğramak farz .bu dondurmacı kalenin hemen arka tarafındaki sokakta.ilk gün fark etmiştim ama denememiştim.sonra zafer bozkayanın kitabında tarif edilen donduramıcı olduğunu anladım.hava kararınca kapanana kadar önünde devamlı bir kuyruk var.fiyat çok uygun ve tadı müthiş.şirazi değilde normal dondurmasından yedim.otele döndüm. Resepsiyonda akşamları bekleyen amca muhabbete meraklı çağırdı yine farsça, Türkçe, Arapça, İngilizce bir muhabbet ettik sorma. Türkiye’de fabrika çalışanları polis öğretmen ne kadar maaş alıyor onu merak etmiş.iranda 600-800 $ alıyormuşlar. İran için müthiş bir rakam geldi bana veya komşunun tavuğu hikayesi. Evli misin diye sordu. Bekarız dedik. Burada evlenirsin belki diyor. 1 oğlu, 1 kızı varmış. Oğlu merkezde üniversite okuyormuş. Adamın yaşını soruyorum. Kızımın yaşı mı diyor. Birisi parmağımıza yüzük takmadan İran’ı terk etsek iyi olacak.
Mevlanayı sordu. Onlar Rumi değilde Belhi diyor malum doğum yeri Belh’tir. Doğrusuda Belhi demek. 1 beyit okudu mevlanadan . Hafızdan oku dedim ondan da okudu, ben dahil kaçımız mesneviden beyt okuruz.
Ne olursan ol gel diyenleri duyar gibiyim 
Yüzüm Avrupalı yüzüymüş dedim yok. Benim yüzüm İranlıya benziyor, sokakta adres soran sorana. Genelde İspanyol, Alman veya İtalyan’a benzetiyorlar. Arada direk tutturanda oluyor. Çek Cumhuriyeti gibi. 40 sene düşünsem aklıma gelmeyecek ülkeyi söyleyenlerde. İspanyol ve Almana benzetmelerini anlıyorumda İtalya Taacübüme gidiyor. Bizde bir kanı var ya yakışıklı İtalyan erkekleri.italyanlar yakışıklı ise beni niye benzetiyorlar. o kanı yanlış herhalde veya sadece bize mahsus . neyse uzattık yine duş alıp yatma vaktidir.
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN


17.05.2010 YEZD

Sabah yine alarm çalmadan kalktım. Yol kenarında taksi bekliyorum.biri 5 dolar istedi.bir başkası o tarafa gitmiyormuş.yine eski bir araç denk geldi.kaç lira 5 işareti yaptı.2 dedik. 3 e anlaştığımızı zannettim.neyse otogara geldik. TAARUF –iranda gelenek gibi bir şey.para istemez diyor, sen israr ediyorsun.o ısrar ediyor sonra parayı veriyorsun.vermezsen ne olur bilmiyorum.deneyecektim deneyemedim - yaptı.olmaz aga can dedik.3000 tomanı verdik.bu itiraz etti.ulan dedim demin istemem diyordun şimdi itiraz.meğer fazla vermişiz.2000 toman geri verdi.otogara girdim.1 çay ve dünden aldığım bisküvi ile sabah kahvaltısı tamam.otobüsün kalkacağı perona gittim.üni öğrencisi reza ile tanıştım.otobüs kalkana kadar lafladık.bakalım bu otobüs ne kadar rötar yapacak.fazla beklemeden hareket ettik.yolun ilk kısmı problemsiz geçti.bende içimden iyi gidiyoruz dedim.demez olaydım.ilk önce mazot ve ihtiyaç molası,sonra bir kavşakta 10 dakika kadar bekledik,sonra bir tamirciye geri geri yanaştık motor kapağını açıp bir şeyler yaptılar.orada fazla beklemeden hareket ettik az ilerde bir tamirci kaynakçı gibi bir yerde daha durduk.aracı stop ettiler,kapılar kapalı.içerisi durdukça ısınmaya başladı.otobüsün içi bunaltıcı hale gelince şöför kapısından kendimi dışarı attım.şöför mıstır mıstır diyor.içeri geç işareti yapıyor.yerim mıstırını içerisi cehennem..tamirhanenin önünde çardak vardı geçtim oraya oturdum.benim dışarı çıkmamı bekliyorlarmış.fazla sürmedi tamir işi bitti.çıktık yola.yol başında yeşillik ova ve tarlalardan geçmiştik.şu an yol kenarları sap sarı taş, kum ile kaplı çöl gibi bir düzlüğü geçiyoruz.yezd’e daha 110 km var.yanımda Şirazlı ama yezd’de üni okuyan saman var.1-2 kelime İngilizce biliyor.benide yazdınmı notlarına diye sorunca yazmış olduk onuda.geç ve güç olarak yezd’e vardık bir taksici ile 2000 tomana silk road otele kadar anlaştık.2 vatandaş vardı.onları yolda indirdi.benide tahran motel diye bir yerin önüne getirdi.dedim silk road dedik ya ağa cannn.baktım olmayacak haritayı açtım.yolu gösterdim. O geçtiğimiz yerleri söyledikçe sola sağa dön düz git .silk road hotelin olduğu sokak başına geldik.parasını verdim otele gidiyorum buda peşimde.anladım tabi olayı hemen.hotelden ben getirdim ayağına para isteyecek.bu hotel sahibine gitti.dedim herhangi bir para ödemeyin ben ödedim.baktım Belçikalı fabrice yine orda.dormitory odaya kahvaltı dahil 10 $ anlaştık.çok güzel otantik bir hostel burası.saat olmuş 4 sabahtan beri mideye bir şey koyduğumuz yok.1 aş e jo bir pilav birde yoğurt söyledim.aş koca bir tasta ,pilav benim gibiler için 2, normal vatandaşlar için 3 kişilik geldi ama yüzümüzün akı ile hepsini temizledik ;D

Iran512

yemek yerken isfehanda tanıştığımız Kanadalı kardeşler jared ve lucas geldi. Dün buraya gelmişler buradan şiraza geçeceklermiş.çıktım cameh camiine gittim. Ana giriş kapısı restore ediliyor .çok güzel çinileri var ve kapısındaki ahşap işçilikler muhteşem.

Iran516

Iran597

oradan yezd’in dar sokaklarını kullanarak lari hana gittim.havuzlu bir yezd evi.biraz dolaştım çıktım.yezd’in ara sokaklarını fotoğraflıyorum.handan beraber çıktığımız 3 genç vardı.onlarda peşimdeydi.bir ara sokağa girdim bunlarda peşimden girdi.fotoğraf çekip arkamı döndüm baktım bunlar arkamda dikilmiş beni bekliyor .gülerek selam verdiler.başladı bir muhabbet.kız ile uşaklardan biri arkadaş.diğer uşak hiç İngilizce bilmiyordu.ilk soruları neden tek gezdiğim oldu.beyin beraber gezen turist gruplarına şartlanınca onu arıyor herhalde.seyyah mı desek backpacker mi desek o kültürden bahsettim biraz.kız mimarlık okuyormuş elinde çizimleri vardı.onları uzman ! olarak ayak üstü değerlendirdim.birlikte konuşa konuşa yürüdük.araçları varmış.benide amir çakmak komplekse kadar bıraktılar

Iran525

.bir tur attım birkaç foto çektim. Hemen yakındaki sahip zaman zurkhaneye gittim.zurkhane iranın geleneksel sporu.bizim 3 üni öğrencisi orda.mani nin yanına oturdum.oda normalde katılıyormuş ama bugün katılmamış bana zurkhanenin tarihinden bahsetti merak ettiğim soruları sordum.ilk başlangıçta savaş aletlerini rahat ve etkili kullanmak için yapılıyormuş bu spor.mani her hareketin hangi savaş aleti için yapıldığını anlattı.yanlış anlamadıysam sporcuların altına giydikleri şortun adı TONOK.sporcular bu arada idman yapıyorlar.antreman hızını ayrı bir yerde oturup tef çalan mürşid ayarlıyor.bazı hareketler zorlayıcı.gençler de var ,yaşlı amcalarda.ihtiyar bir amca çay servisi yaptı.sporcular yorulunca mola verdiler

Iran533

mani ile birlikte binanın altındaki ab ambara bakmaya indik.su ambarı.bu binadaki badgirler- yezd lilerin kullandığı baca sistemi.bu sistem ile evin içi veya su soğutuluyor.doğal klima diyelim.- suyu soğutmak için kullanılıyormuş.5 tane büyük badgir var binanın tepesinde.çıkışta mani ile iran’ın dünü bugünü ve yarını üzerine konuştuk.yine bir yerlerde denk geliriz diyerek ayrıldık.mani ninde baba tarafımı ne Azeriymiş

Iran530

şehre ilk girdiğimizdede fark etmiştim.bütün dükkanlar kapalı ortalarda kimsecikler yoktu.otelde Kanadalı uşaklar söylediydi bugün tatil diye.para bozduracak yer bulamamışlar.otel sahibi aracılığı ile hallettiler o işi.irana gelmeden araştırmıştım.ziyaret tarihlerim içinde resmi tatil gözükmüyordu irana .ilk girdiğimde taksi ile tebrize giderken shahab a sormuştum 15 gün içersinde resmi tatil varmı diye.oda tam emin olamayıp taksi şöförüne sormuştu.yok demişlerdi.ama böyle sürprizler oluyor.ünili gençlere sordum tam bilmiyorlar ama peygamber efendimizin kızı hz fatımanın ölüm yıl dönümü imiş herhalde.siyahlara bürünmüş insanlar araçlar ve yürüyerek kortej yapmışlar.şehri dolaşıp duruyorlar.arada bazı camilerin önünde kurdukları standlardan gül sulu ve şekerli buz gibi su dağıtıyorlar.otele dönerken bende bir tane içtim.otelde kötü haber beni bekliyor meşhed treni full.yer yok.yarın istasyona gidip yerinde inceleyeceğim bu sefer olayı.ufak bir Fransız çoçuğu var hostelin avlusunda .sarışın şirinmi şirin ve aşırı haylaz.biraz onunla şakalaştım.fabrice geldi o ara.ailesinde bir sıkıntı yaşadığını tahmin ediyordum, uygun zamanda sorarım demiştim kendi kendime.biraz lafladık.tahminim doğru çıktı.babası annesini terk edip bir Çinli ile evlenmiş.roma da yaşıyorlarmış.bizimki annesi ile Brüksel de. Başını önüne eğdi yüzü yine donuklaştı.çok zor oldu bizim için dedi.olsun değişik kültürler ile yaşamak tanışmak güzeldir diyerek moral vermeye çalıştım.umarsız omuzlarını silkti.1-2 soğuk espri yapıp yine güldürdüm fabrice ‘yi.normale döndü.bu hızla gidersem belçikanın cem yılmazı olurun.bahçedeki sedirlere oturdum bu satırları yazıyorum..burayı çok sevdim.birazdan çıkar gece fotoğrafları çekerim.çıkıp eski şehrin dar sokaklarında güzel fotoğraflar çektim.en azından ben güzel olduğunu düşünüyorum

Iran549

Iran550

Iran553

Iran556

emir çakmak komplekse gidip oranın da gece fotolarını çektim.gidiş ve dönüşte hala dağıtılan buz gibi sulardan yine içtim.pala bıyıklı bir amcada mis gibi kokan bir gül verdi.isfehanlı kızlardan beklerken pala bıyıklı amcadan aldık gülü.buda anma törenlerinin bir parçası herhalde.amir çakmakın önünde yine bayraklarla yürüyen bir gruba denk geldim.bunların arasında zincirle sırtlarını dövenlerde vardı.hotele döndüm bir duşun ardından bahçede sedir üstünde fabrice ve Hollandalı tom ile muhabbete devam.şam daki al Rabia gibi burayıda çok sevdim.

Iran563
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN


18.05.2010 YEZD

Sabah açık büfe kahvaltımız vardı.hostel şartlarında tabiî ki.kahvaltıdan sonra tren istasyonuna gidip bilet sorayım dedim.beheşti meydanına kadar yürüdüm.vatandaşın biri durdu. Ben train station dedim, o katar çuf çuf dedi bir şekilde anlaştık gittik.adamda benle birlikte biletlerin satıldığı odaya geldi.tam tarihi anlamadım ama ilerdeki bir tarihe kadar meşhed bileti olmadığını yazıp cama asmışlar.yinede sordum.adam yarın meşhede tren yok dedi.bileti geçtik tren yok. Nasıl iş anlamadım..beni taksi ile getiren adama ateşgedeyee bırak dedim.2500 toman verdim.ateşgede ufak bir bahçe içinde müze tadında bir yer.giriş kapısının üstünde kuş adam – fravahar- sembolü var.içerde zerdüştün temsili bir resmi avestadan bazı kısımların yazılı olduğu tablolar ve devamlı yanan ateş var.mecusi denmesinin sebebi bu ateş.ateşe taptıkları kanısı bu şekilde oluşmuş ama aslında tanrının ahura Mazda olduğuna ve zerdüşte avesta isimli öğretileri aktardığına inanıyorlar.böyle buyurdu Zerdüşt diyerek topu Nietzsche ye atalım yolumuza çıkalım.

Iran564

Iran566

Iran570

istikamet baghe devlet abad.kerim han yaptırmış burayıda.yine genişçe bir bahçe içinde .nerdeyse 100 metre uzunluğunda ince bir havuzu olan 33 metre ile yezd’in en uzun badgirine sahip 2 katlı saray tadında bir ev burası.camlardaki renkler ve ahşap işçilik müthiş

Iran582

Iran581

tapınaktan buraya yaklaşık 3 km yürüdüm.hem ayakları dinlendirmek hem bu satırları yazmak için bahçedeki sedirlerden birine kendimi attım.yezd gezdiğim şehirler arasında en sıcağı olduğu için; gölgelik serin bir bahçe şu an benim için en ideal mekan.biraz dinlenip yola çıktım.yürüyerek beheşti meydanına döndüm.meydanın bir köşesindeki baherestan restorantta khorest yedim..et ,kızarmış ve haşlanmış patates,yeşil mercimek ve bolca karabiberli bir yemek.yanında yine 2 kişilik pilav.yemeğin katı yerlerini yiyip kalanını pilavın üstüne boşalttım.böylece tatsız tuzusz iran pilavıda biraz tatlandı

Iran586

güzelce mideyi doyurduktan sonra istikamet su müzesi.bugün ücretsizmiş.müze çok güzel bir binanın içinde, yeraltına inip qanat – yezd lilerin yeraltındaki suyu uzun kanallardan çok az meyille geçirerek yeryüzüne çıkardıkları sistem- sisteminin bir kısmınıda görebiliyorsunuz..yukarısı kavrulurken aşağısı acaip serin.ganat sisteminin geçtiği yerde ufak birde havuz yapıyorlarmış.kenardada oturma yerleri ondan sonra gelsin pizzalar gitsin tom yang kung çorbası.olmadı galiba  gelsin Şiraz üzümleri gitsin talibiler

Iran587

Iran588

hostele döndüm.vurdum kafayı yattım.ne kadar uyudum emin değilim sersem bir şekilde uyandım.yukarı çıktım.bizim yatakhanede yer altında Allahtan öyle sep serin.baktım isfehanda 1 gece aynı odada kaldığımız.italyan fabricio gelmiş.fabrice ve tom ile birlikte karpuz yiyorlar.banada 2 dilim düştü.güneş biraz etkisini kaybedince dışarı çıktım.tekrar jameh camii 12 imam müzesi ve iskenderin hapishanesini ziyaret ettim.dar yezd sokaklarında nereye gittiğimi bilmeden dolaştıktan sonra otele döndüm.duş aldım. Çantayı biraz düzenleyeyim dedim.o sıra koğuşa alaman Thomas girdi.dün görmüştüm ama konuşamamıştık.kriz çıkınca işini kaybetmiş bisiklet ile kendini yollara vurmuş.çok çok az kekeme ve ağır alman aksanı ile konuşuyor.avrupadan sonra tr yi geçip irana kadar gelmiş.buradan sonra Türkmenistan,Kırgız Tacik ve çine gidecekmiş.oradanda çalışma ve turist vizesi alırsa avustralyaya geçmeyi düşünüyor.nazar boncuklu bir bileklikte ona verdim.açtı hemen çantasını trde bir vatandaş tesbih vermiş onu gösterdi.tesbihi çekip no stres diyor 
Tekrar yukarı çıktım.yarın için fabrice ve tom ile konuştum.belki birlikte kharanag -chak chak turu yapacağız.telefonunu aldıkları taksi şöförünün numarası cevap vermiyor.ulaşabilirsek gideriz.fiyat uygun gibi.
Fabrice’e -relax men – diye lakap takmıştım.her gördüğümde artık öyle sesleniyorum.onunda hoşuna gidiyor.onunla takılmaktan bende fazla relax oldum herhalde.yarın meşhede gideceğim ama hala biletimi almadım.karanlık çökünce hostelin çatıya çıkıp 1-2 foto çektim.

Iran623

Iran628

sonra amir çakmaka doğru yavaş yavaş yürüdüm.bir kaç gece fotoğrafından sonra dönüşte içinde İranlı vatandaşların bol olduğu salaş bir hamburgerciden hamburger aldım.hamburgerin hazırlanmasını beklerken hanımı ile bir şeyler atıştıran İranlı sorular sormaya başladı .yalnız her şeyi how much ile soruyor.
- how much your country gibi.
- tüpraş,Telekom ,limanlar kaçtan gitti biliyoruzda 1 çakıl taşının ederi nedir. Sormak lazım..

Elimde hamburger paketi 300 metre kadar gerideki dondurma ve meyve suyu satan dükkana gittim.bir banana milk ile birlikte hamburgeri götürdüm.muzlu süt iranda şimdiye kadar içtiklerimin en iyisi idi.üzerine normal ve Hindistan cevizide serpmiş.ooohh.
1 tane daha içtim 
Bu aralar düzenli olarak ,düzensiz besleniyorum.
Hostele dönüp yattım.

Iran634

amir çakmak
 

Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN


19.05.2010 YEZD

Net bir programım olmadığından geç uyandım.kahvaltı yaparken fabrice geldi.biraz lafladık. Fabricio da uyanmış.traş olmaya gitti.o arada tom ‘u uyandırdık.fabricio döndü ekip tamam.karar verirsek bir yerlere gideceğiz..gerçi saatte biraz ilerledi..baktım hareket yok.bugünün programı hotelde uyumak diyerek gençlere verdim gazı.toparlandık.hostelden çağırdıkları bir taksi ile kharanaga gittik.taksi şöförü afillisinden pala bıyığı olan bir abi.sadece İngilizce thank you yu biliyor.durmadan onu söylüyor.arada,uzun boylu olduğu için öne oturttuğumuz tom,un çektiği fotolara bakarken diğerlerinin ağzı yüreğine geliyor.kharanag yezd e 70 km mesafede .eski kırık dökük toprak evleri.sallanan minaresi eski bir camii var.he birde kervansaray var.turladık.yıkılmak üzere olan çatılarda kediler gibi gezdik.fabrice arada kayboldu.tom ve fabricio acıkınca restoran aramaya başladık.fabricio .bir ara bize selam veren yaşlı bir kadınada İngilizce restoran sorunca dur dedim biraz nefeslen. öğlen sıcağında kimsecikler ortada yok.western filimlerindeki ıssız kasabalar gibi o ara fabrice de geldi. yanımızdan daha önce fabricionun restoran sorduğu motorlu bir amca geçiyordu.durdurdum.dedim nerde restoran.motora atla işareti yaptı.atladım ilerde ana yol kenarında kamyoncuların mola yerinde bir restoran varmış.orada indirdi.dedim arkadaşlarıda tek tek getir.baktım 2 sini genç bir uşak diğerini amca getirdi.para istemediler.restoranda da tercümanlık yaptık.italyan vegetable diyor.ne anlasın gariban İranlı vegetable den - gerçi aynı günün akşamı minibüsle yezd’e dönerken tom ,şirazdan dubaiye uçacağını ellerini açıp fiiişt diye efektle destekleyerek anlatmaya çalışıyor İranlılara.iranlı amca flying diyerek hepimizi dumur etmişti.-türkçemize çok uzak olan sabzi diyorum.yoğurtu gösteriyor.aşçı dahil hepimiz gülüyoruz.o sabzimi rahatsız.iranda her yerde kebab.otlu yemek bulmak çok zor.işi üstleniyorum.4 kebab.pilavları bol verdiklerinden 2 pilav.bir büyük boy cola söylüyorum.kebabla birlikte soğan,domates,yoğurtta servis ediliyor haliyle.yemek bitince vatandaşın yanına gidiyorum.al takke ver külah bütün yediklerimize 10$ hatta biraz daha azını ödüyorum.sabahtan beri birkaç kez fabricio ya takılmıştım.bugün patron sensin ödemeler senden diye.fabrice de çünkü o Londra da yaşıyor evet o ödesin diyerek beni desteklemişti. Döndüm masaya arkadaşlar bugün patron benim ücreti ödedim diye söyledim.bunlar itiraz ettiler taaruf yaptılar biraz  tamam sana para vermeyeceğiz ne kadar ödedin dediler.bende tahmin etmelerini istedim baktım desteksiz sallıyorlar.kamyon şöförlerinin durduğu yerlerin bu coğrafyada ucuz ve lezzetli olduğunu açıkladıktan sonra Ne kadar ödediğimi söyledim

Iran659

Iran650

Iran666
.arada yazmayı unuttum.ilk geldiğimizdede genç güler yüzlü bir polis vardı.isimlerimizi almak istedi ama Latin harfleri ile yazıp okuyamıyor.ver dedim yazayım.yazdım verdim.sonra yine seslendi bana ne kadar burada kalacaksınız diye.bugün yarı ingilizce yarı farsça baya bir tercümanlık yaptık..yemekten sonra yürüyerek kerevansarayın önüne döndük.saat 3 te otelin minibüsü ile döneceğiz. 7 iranlı,3 afgan,1 türk,1 belçikalı 1 hollandalı 1 italyan aynı minibüsün içinde şen şakrak yezd’e doğru yola çıktık.afganlıların üstü başı dökük.birazda ezik duruyorlar.yıllardır çektikleri sıkıntı.savaş,ülkeyi terk edip buraya yerleşmişler.iranlılarda takılıyor onlara.bunlar el kaide diye.yolda giderken yanımdaki Afgan cebinden bir tarafında ayna diğer tarafında süslemeler olan yuvarlak ufak bir kutu çıkardı.açtı içinde yeşilimsi bir toz.kağıt mendilden az koparıp içine çok az bu tozdan koydu.kağıdı büzüp arkadaşına verdi.oda dil altına veya diş arasına sıkıştırdı.bir tanede kendine hazırladı.haş haş mı dedim bir şeyler söylediler ama anlamadım.otele dönünce hızlıca bir duş aldım.otel sahibinden de taksi çağırmasını rica ettim.ekip ile vedalaştım.fabrice ile herhalde 10. kez vedalaşıyoruz 
Taksici sabahki pala bıyıklı abi yine.3000 tomana otobüs terminaline bıraktı.hemen bir çığırtkan karşıladı.irana gelmedende ismini biliyordum seyrü seferden biletim var deyip atlatıyorum her seferinde.bu sefer gerçekten seyru seferden aldım 14500 toman.saat 7 de hareket etmeyi umuyoruz.geç hareketi geçtik.seyru seferden bilet almıştık ham sefere bindirdiler.numaram 14 tü.oraya yerleşirken 2 firmanın temsilcisi geldi en arkaya..kızdım baya bir söylendim geçtim en dip köşeye.sonra gelip ortaya alalım hesabı yaptılar ama istemedim.motor gürültüsü eşliğinde artık 16 saat mi olur 20 saat mi. Gideceğiz.yanarım yanarım iranda rahat rahat tren yolculuğu yapamadığıma yanarım..30 dakika gecikmeli hareket ettik.yola çıkmamız ile birlikte yavaş yavaş motorun sıcaklığı alttan kendini hissettiriyor.önce ayakkabıları çıkardım.sonra pantolon paçalarını dize kadar kaldırdım.üstten klimanın soğukluğu alttan motorun sıcaklığı alttan yanmış kadayıf gibi olacağız herhalde.1.5 saat geçti anca bugün bizim geldiğimiz kharanaga kadar gelebildik.burada polis kontrolu var.-iranda yol üzerlerinde polis kontrol noktaları var.otobüsleri bazen binerek çoğu zaman sadece evrak üstünden kontrol ediyorlar.o noktadan geçtiği saati yazıyorlarmış- koridorda fazladan 5-6 yolcu var.onları indirip ileri yolladılar.polis ilkönce bagaj kapaklarını açtırdı sonra içeri girip tek tek saydı.koridordan biri inmemiş onu indirdi.adam polisten sonra geri bindi.göstermelik işler.az gidip bugün yemek yediğimiz yerde mola verdik.vücut sıcaklığımız biraz düşer umarım.zor bir yolculuk olacak gibi.
 



Ynt: Yanı Başımızdaki Uzak Ülke İRAN

20.05.2010 YEZD-MEŞHED

Saat gece yarısı 01:00 civarı .yoldayız.tahammülü zor bir yolculuk.daha önce rize Kocaeli arasını en dip koltukta yapmış ama böyle bir şey yaşamamıştım.motorun etrafında herhangi bir izolasyon malzemesi yok herhalde.koltuk aşırı sıcak.çaresi koltukla teması azaltmak.üzerimdeki tshirtüde çıkardım.birara normalde başımızı koyduğumuz yere popomu koydum.başım ilerde.bir elim ön koltukta diğeri tavandaki rafa tutunur vaziyette garip bir şekilde yolculuk yaptım.koridora geçeyim dedim ama bir ufak bebek dahil koridor ful dolu adım atacak yer yok.şimdi bir mola verdik.biraz nefeslendim.farsi kardeşlerden birini koltuğa gönderip koridorda takılmak gerekiyor.mola bitince ayakta duran gençlerden birini arkaya gönderdim.koridordaki peştuna benzeyen genç mani olmaya çalıştı.o varken sen oturma hesabı.neyse ikna ettik yolladık .bu sefer ön taraftan muavin geldi en ön koltuğa davet etti.dedim problem yok.arka kapının merdivenlerine oturdum.iran misafirperverliği işte benim o şekilde yolculuk yapmama razı değiller ama benim canıma minnet.otobüsün en sıcak yerinden en soğuk yerine gelince üzerime yanımdaki sweat shirtüde giydim.biraz uyumaya çalıştım ama başarılı olamadım.ağzıma küçük el fenerini aldım bu satırları yazıyorum.romantik oluyor böyle.romantizmi arttıran diğer etkenler 20 cm ilerimdeki 2 çift ayakkabı ve 2 çift ayak.arada başka kokularda geliyor sanki.sen misin memleketin güzide doğu otobüslerine dil uzatan 
Doğru düzgün uyuyamadık.hiç uyumadım desem yeridir.yarın sabah uçağım 06:00 da olduğu için otelde kalmayıp havalimanında gecelemeyi düşünüyordum.ama 2 gece üst üste uykusuzluk zor.gün içinde bir parkta kestirebilirim belki.son moladan sonra otobüsün en önüne geçip koridora oturdum.tabi hemen çay servisi.muhabbet.yasak olan şeye insanların meyli olur derler ya.muhabbet daha öncede çok karşılaştığım gibi viski,şarap bira ekseninde başlıyor.neticede 14 saatte meşhede vardık.

Iran673

şöför uyku kabininin kapağındaki güzel.sabaha kadar bakıştık.netice uykusuz gecelerin sabahını bana sor

Iran676

otogarda biraz kendime gelip tus şehrine doğru gitmeyi düşünüyorum.tus için istenen ücretler aşırı yüksek.dün 77 km ye 15 $ ödedik bugün burada 30 km ye 30 + isteniyor sonradan 20 ye düştüler ama bende biraz yorgun ve isteksiz olunca gitmedim.doğruca imam rızan türbesininde içinde olduğu haram denilen büyük komplekse gittim.çantaları bırakıp akşam havalimanına giderken almayı planlıyordum ama sadece 2 saatliğine bırakabiliyormuşuz.mecbur gün boyu sırtımızda taşıyacağız.içeri girdim.aşırı büyük bir kompleks.her tarafında inşaat çalışmaları bir taraftan devam ediyor.insan seli .giren çıkan.turlayan.kabrin olduğu kısma ulaşmak için ilk önce başka bir kapalı mekandan geçiyorsunuz.oturanlar.dua edenler.muhabbet edenler.türbenin olduğu kısım aşırı kalabalık.her yer yine müthiş cam mozaiklerle kaplı.pırıl pırıl parlıyor.şii türbe geleneğinde bu cam mozaik işi var herhalde.
Dua eden,ağlayan,türbe demirlerine yüz süren,bir kenara oturup insanları izliyorum.sonra birazda türbe dışında dolanıp 2 saat dolmadan çıkıyorum.çantalarımı emanetten alıp gölge bir yerde haritaya bakıyorum..yardımsever bir İranlı amca türbeyi ziyaret etmediğimi düşünerek çantamı emanete bırakıp türbeyi ziyaret edebileceğimi anlatıyor.onu ziyaret edip çıktığıma ikna ederken başka bir amca geliyor.bu seferki İngilizce yine çantalarımı bırakabileceğim yeri gösteriyor.yandaki gençler gülüyor.ona da ziyaretten çıktığımı anlatıp hemen oradan uzaklaşıyorum. 1 banana milk.istikametimiz hazerdestan traditional tea house.bütçem el verirse gittiğim ülkelerdeki tavsiye restoran lardan birine uğramaya çalışıyorum.irandada burayı seçmiştim.hem turun sonuna doğru bütçe durumunun belli olması hem meşhed programımın diğer şehirlere göre zayıf olmasından dolayı.
Neyse mekanı bulduk bir binanın zemin katında .cüce kebab-tavuk şiş- hellim bademcan sipariş ettim.sofraya ilk önce kuru meyve,kuru pasta,kuru yemiş geliyor.sonra karpuz,meyve suyu,çay,muhallebisi bir tatlı,yoğurt insan hangisinde başlayıp ne yiyeceğini şaşırıyor.sonra bademcan geldi.isfehanda yediğimden farklı.buradakinde patlıcan,et,soğan,Şiraz hellim peyniri birazda baharat var.tadı enfesti.sonra cüce kebaba giriştik.bugüne kadar yediğim en güzel tavuk etini lazkiye Halep arasında otobüsün durduğu salaş bir restoranda yemiştim.bu ondan kat ve kat güzeldi.kebab ile birlikte servis edilen pilav ise iran genelinde olduğu gibi buradada aynı.bizim damak tadımıza pek uygun değil.yemeği yedik göz kapakları yavaştan kapanıyor.ufaktan melli parka gitme zamanıdır.bu arada unutmadan mekan sahibi abimiz Diyarbakır asıllı Bakülü Azeri türkü imiş.türkçe konuşabiliyor .tabi türk olduğumuzdan ilgi alaka had safhada yine.bende kendisine böyle bir mekan hazırladığı için teşekkür ettim anı defterine de bir şeyler karaladım.

Iran683

Iran685

yürüyerek melli parka geçtim.uygun bir oturakta ufak sırt çantasını yastık yaparak 1-2 saat kadar uyumaya çalıştım.iranda ne zaman bir parka uzansam hava bozuyor.
.yaratıcı :
-hem seyahat ya Allah diye dua ediyorsun ,hem de gittiğin yerde yatıyorsun mu diyor  günlük güneşlik sıp sıcak hava birden kapandı.sert bir fırtına arada yağmur ve dut damlaları.iranda her parkta bolca dut ağacı var.bende birkaç yerde tadına baktım.restoran da o kadar fazla tat ve çeşitte şey yedik ki mide biraz bozuldu haliyle.restoran da ödediğimiz ücreti yazmayı unuttuk.25 $ iran için büyük bir rakam ama yediğimiz yemek ve mekana göre normal.hayat garip dün yol üstü lokantasında 4 kişi 10 dolara doyduk.bugün 1 kişi 25 $.şimdi söyleyin bu kadar para ödedikten sonra parklarda akşamlayıp, havalimanında sabahlamayayım da ne yapayım 
meşhed ‘in ülkenin en doğusunda kalması nedeni ile ulaşım sıkıntılı oldu.sadece bir günlüğüne gelmemde cabası.buraya gelmeyip kaşhanı mı gezseydim diye düşünmedim değil.neticede imam rızayı ziyaret etmiş olduk.
Fırtına bastırınca tamda kendime gelemedim.yorgun,uykusuz,mide karışık yarı sarhoş ayakları sürüyerek sora sora bir net cafe buldum.biraz orada takıldıktan sonra 500 tomana haram meydanı diyeyim oraya döndüm.bir kaç gece fotosu çektim.tam girişin orada foto çekerken orta yaşın üstünde siyah kıyafetli bir bayan geldi.nerden geldiğimi ve ilk defamı ziyaret ettiğimi çok güzel bir İngilizce ile sorup iyi akşamlar dileyerek hızlıca gitti.başta türbe olmak üzere camiler diğer kısımlar dışarıdan net gözükmüyor.çevredeki otellerin birinden ricacı olsam da çatı veya balkonlarından tripod ile çekim yapsam diye düşündüm plan yaptım .o ara şimşekler çakıyor devamlı.yağmur bastırırsa taksi bulmak zor ve pahalı olabilir diyerek bu fikirden vaz geçtim.meydana gittim 4000 tomana bir vatandaş ile anlaştık.az yürüyüp ilerdeki otoparkta taksiye binmemle müthiş bir sağanak başladı.iyi zamanlama ile ucuz atlattık.havalimanına varınca ufak bir tur attım.asma katta bir kolon dibindeki kuytu yere kapağı attım.bu geceki mekanımız burası. Buradaki güvenlikçilerde gelip kalkın uşaklar demez herhalde.tek sıkıntı aşırı aydınlık.şalter odası nerededir acaba ?


Iran692
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,522
Mesajlar
1,519,202
Kayıtlı Üye Sayımız
172,180
Kaydolan Son Üyemiz
onurcel

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst