Türklerde Kimlik Problemi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan mete Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 95
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 14,292

mete

Zirve
Mesajlar
1,851
Tepkime Puanı
4
Bilge Kagan’ın 732 yılında kardeşi Kül-Tigin için diktirdiği anıtta, Bilge yöneticilerin ölmesi ve yerine bilgisiz Kaganların gelmesi, cahilce buyruklar vermesi üzerine halkın ayaklandığı ve Türk birliğinin bozularak ülkesinin dağıldığından bahisle “Ey Türk Milleti birçoğunuz Çinlilerin tatlı sözleri ve hediyeleri ile bozularak öldünüz. Çin milletine beylik erkek evladınızı kul kıldınız, hanımlık kız evladınızı cariye kıldınız. Türk beyleri Türk adını bıraktınız Çin adı aldınız, Çin hakanına itaat ettiniz ” demektedir.
Karahanlılar, İslam’ı benimserken (932) yazı dilinin Arapça olmasını tercih etmişlerdir. Böylece, Gök Türklerden beri devam eden yazı dili, İslamiyet’in kabulü ile yön değiştirmekte ve Araplaşma sürecine yönelik bir eğilim içine girilmektedir. Kutadgu Bilig ve Divan-ı Lügat-it Türk bu dönemde ele alınmış, Türk dilinin önemi ve zenginliği ileri sürülerek, yöneticilerin Arapçaya olan eğilimleri önlenmeye çalışılmıştır.
Horasan merkez olmak üzere, İran’da kurulan Büyük Selçuklu Devletinde bir adım daha atılmış, yönetim (Bürokrasi) İranlılara devredilmiş, resmi dil olarak ta Farsça tercih edilmişti. Acemleşme olarak ifade edilen bu durumla birlikte Araplaşma ve Acemleşme adeta Türk tarihinin alın yazısı oluyordu.
Osmanlılarda Resmi dil Türkçe olarak kabul edilmiş ancak, Türkçe diye anılan bu dil Arapça ve Farsçanın ağırlıklı olduğu Osmanlıca olarak isimlendirilen halkın anlayamadığı bir dil olmuştur. Bu arada okullarda eğitim dili olarak ta Arapça kabul edilmesi Araplaşma sürecini hızlandırdı. Yabancı dille eğitim Türk milletini zamanla taklitçi ve üretimden uzak miskin bir toplum haline getirdi. Ve İmparatorluğu bir arada tutmanın çaresi olarak görülen ümmetçililik politikası milli değerlerin yok edilmesi şeklinde uygulandı.
Oysa o dönemlerde, Osmanlı modelinin aksine, benzer coğrafya ve dini değerleri paylaşan İran ve Arap kavimlerinde milli değerlerin kaybolmasına şahit olmuyoruz aksine, hem Araplar hem de İranlılarda kavim asabiyesi veya sosyal dayanışma şuuru son derece güçlüdür. Ne Arap ne de İran toplumları, dil ve kültürlerini bir başka toplumun hegemonyası altında değişimine asla izin vermemişlerdir. Bu iki kavim İbn Haldun’un tarih felsefesinin özünü teşkil eden asabiye bilincine bağlı kalmak suretiyle kimliklerini korumuşlardır. Hatta Fazlur Rahman’ın belirttiği gibi, “Emevi ve Abbasi politikası, aslında Arapçılığın İslamileştirilmesi” veya Seyyid Hüseyin Nasır’ın yerinde teşhisiyle, “İslam’ın millileştirilmesi” anlamına geliyordu.
Gerçekte, “Araplar, İslam dinini adeta Araplaştırmışlardır.” Bu nedenle, İranlılar ve Araplar, İslam şemsiyesi altında milli kültürlerini korumuşlar, Türkler gibi kimlik kaybına uğramamışlardır. Bilindiği üzere, bir Türk boyu olan Afşinliler, bu süreçte Araplaşmışlardır.
Son yıllarda ele geçirilen İngiliz Gizli Servisi M15’in tespitleri bile; “İslam’ın milli özellikleri yok edici etkisi, Osmanlıların doğudaki akrabalarını unutmalarına yol açmış, bunun neticesi olarak da Asya’dan uzak düşmüşlerdir” tarzındadır.
Halil İnalcık’ın isabetli teşhisiyle: “ İlkin devletin sırf kullara (devşirmelere) dayanan bir hanedan imparatorluğu haline gelmesi, öbür yandan Türkmenlerin dışlanması sonucu, saray ve bürokrasi artık Türklük kimliği üzerinde durmamıştır. Osmanlının, kendini Türk’ten ayrı tutması, bu tarihi ve siyasi şartlarla açıklanabilir. Yine, İnalcık’ın belirlemesiyle: “Türklük, halk şiirleri, tüm hayat tarzı, yani dili ve kültürü halkta yaşamakta ve kendi, ayrı etnik varlığının bilincinde idi”. Bu durum, bize, Osmanlı toplum yapısında yönetici sınıf veya aydın-halk farklılaşmasının kesin çizgileriyle belirlendiğini gösteriyordu.
Osmanlı düzeni, gerek Saraylı veya Enderun, gerekse Yeniçeri adı altında oluşturulan modellerle, hem bürokrasisini hem de ordusunu, küçük yaşlarda kazanılmış Hıristiyan çocuklarla teçhiz ederken, çiftçi veya Reaya (köylü-halk) sınıfı kendi asli unsurunu oluşturuyordu. Bürokrasi ve militarist kadro doğrudan Ermeni, Rum, Slav, Boşnak, Arnavut ve Hırvat gibi ayrı etnik kökenlilerden oluşuyordu.
Bu kimlik problemi Celali isyanları ile iyice su yüzüne çıkmıştır. Hatta Celali isyanlarından önce, Yavuz Selim’e karşı Şehzade Ahmet ve oğlu Murat’ın Amasya’daki mücadelelerinde, yörenin çoğu Türkmen boylarının destek verdiği bilinmektedir. Keza, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, sarayın gözdesi-Hürrem Sultan’dan doğma- II. Selim’e karşı mücadelede, Anadolu’daki Türkler öteki şehzadelerin yanında yer almışlardır. Benzeri ayaklanmalar yanında Kiziroğlu, Karayazıcı, Abaza Mehmet Paşa ve deli Hasan türü başkaldırılarda eksik değildir. Bir kısım padişah veya çoğunlukla şehzadelerde gözlenen, merkezi sisteme yönelik psikolojik tepkiler zaman zaman çevre ile bütünleşmeyi gündeme getirmiş, fakat bu düşünceler (II. Osman, III. Selim olaylarında görüldüğü gibi) çok sert tepkilerle karşılaşmıştır.
İlk Padişah Osman Gazi, kardeşi oğlu Aydoğdu şehit olunca, mezarına “Türk Han Mezarı” ibaresini kazdırdı. Ancak Türklük zaman içerisinde yok olmuş, sadece Aydoğdu’nun Mezar taşında kalmıştı.
Yaklaşık 1000 yıl boyunca, yönetim hakkı elinden alınan, kendi dilini konuşamayan, kendi dili ile eğitim yapamayan ve hatta kendi dili ile tanrısına yalvaramayan Türk toplumunun kimliğini uzun süre muhafaza etmesi beklenemezdi. Her şeye rağmen bu halk, hala “Türk Milleti” olarak anılıyorsa bunun sebebini 10.000 yıllık güçlü kültüründe ve bilgi birikiminde aramak gerekir.
 

Etiketler
Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Mete Bey ;dünden beri nasıl katkı yapayım diye düşünüyorum bu başlığa.Aslında kendi başına bile o kadar devasa bir konuki.Neresinden tutayım,neresinden gireyim ,bilemedim doğrusu.Aslına bakarsanız bu konuyu analiz etmek için o kadar çok alt başlık altına bölmeliyizki,Sanırım her alt başlıkta devasa bir konu olur.Sanırım bu alt başlıkları yazarak başlamam daha doğru olur.Sonra belki o başlıklar üzerindede konuşuruz.
1.Türklerin kökeni
2.Tarihteki Türk kavimleri
3.Türk kavimlerinin etkileşim içinde oldugu farklı uluslar
4.Türk kavimlerinin kültürel hayatı
5.Tarihteki Türk devletleri
6.Türklerin yayılması ve olası yayılma sebebleri
7.Anadoluda Türkler
8.Özelde Osmanlı inparatorluğu
9.Türklerde başlangıçtan günümüze din
10.Bugün yaşayan Türk kökenli uluslar
11.Atatürk ün Türklük ve milliyetçilik anlayışı,bugün Türk milletini etkileyen kavramlar
12.Nereye gidiyoruz.

Tabi bir çok alt başlık ta yazılabilir.Ancak yukarıda yazılan başlıklar bile işin büyüklüğünü anlamaya yeter sanırım.Selcuk Atahan
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Tabi ki bunların herbiri ayrı bir tartışma sohbet konusu. Ben yukarıda sadece Türklerdeki Araplaşma ve Acemleşme sürecindeki safhalara değindim bu bile günler sürecek bir konudur.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Evet tam olarak kasttediğim buydu.Biz kökenimizi anlayamazsak,neden araplaşma ve acemleşme süreci yaşadığımızı anlayamayız.Bugün ve gelecek içinde bir reçete sunamayız.Yani kuru kuru Türk milleti asildir dememiz bir çözüm olmuyor.Sadece söylem olarak kalıyor.Diğeri maden asildik neden etkilendik kardeşim diyor.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
Evet tam olarak kasttediğim buydu.Biz kökenimizi anlayamazsak,neden araplaşma ve acemleşme süreci yaşadığımızı anlayamayız.Bugün ve gelecek içinde bir reçete sunamayız.Yani kuru kuru Türk milleti asildir dememiz bir çözüm olmuyor.Sadece söylem olarak kalıyor.Diğeri maden asildik neden etkilendik kardeşim diyor.

Türk Milletinin genel özelliği iyi veya kötü. Komşu kültürlerden çok etkileniyor. Bunu Bozkır kültürünü yaşamamıza bağlayabiliriz. Biz Çinliler gibi doğduğu Coğrafyada bu güne ulaşmış bir millet değiliz. Biz 10.000 yıldır yürüyoruz. Dağa çıkmışız devlet kurmuşuz Düze inip devlet kurmuşuz çölde devlet kurmuşuz. özetle komşu olmadığımız kimse kalmamış. Bu bozkır hayatıda bize çok güçlü egemenlik ve bağımsızlık duygularını kazandırırken komşu kültürlerden bir şeyler almayıda öğretmiş. Ancak kötü olan Hanedanların bu kültürleri Devlet erk'ine hakim kılması olmuş. Yabancı kültürlerin hakim olduğu devletimizde yıkılmaya mahkum olmuş.
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

On bin yıldır yürümemiz meselesini sanırım Nilüfer Göle yada Şerif Mardin (yarın bakarım) bir açıklama getirmişti.Türklerin sürekli göç etmelerini ,hiç bir yerde kendilerini (bozkır hayatı ve sürekli kabileler arası baskın) güvende hissetmemeleri.Ve sürekli yayılmalarınıda baskın basanındır mantığı içinde ele almıştı.Yani sürekli baskına uğrama içgüdüsü ile sürekli önce davranma içgüdüsü yayılmamıza sebeb olmuştu.Bu kurama göre yerleşik hayata geçmemiz ile bu güdü zamanla kaybolmuş ve her seferinde Türk devletleri yıkılmıştır.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
On bin yıldır yürümemiz meselesini sanırım Nilüfer Göle yada Şerif Mardin (yarın bakarım) bir açıklama getirmişti.Türklerin sürekli göç etmelerini ,hiç bir yerde kendilerini (bozkır hayatı ve sürekli kabileler arası baskın) güvende hissetmemeleri.Ve sürekli yayılmalarınıda baskın basanındır mantığı içinde ele almıştı.Yani sürekli baskına uğrama içgüdüsü ile sürekli önce davranma içgüdüsü yayılmamıza sebeb olmuştu.Bu kurama göre yerleşik hayata geçmemiz ile bu güdü zamanla kaybolmuş ve her seferinde Türk devletleri yıkılmıştır.

Orada baskın basanındırdan çok, ekonomik sebepler yatar. Türkler o yıllarda 100.000 leri bulan hayvan sürüleri olan, Hayvancılıkla geçinen bir milletti. Tabi olarakta bu hayvanları beslemek için yer değiştiirmeleri gerekiyordu. Düşünün bir ilin bulunduğu yere konacaksınız. bu ilin etrafına ki otlar 100000 lerce hayvanın kaç günlük yiyeceğidir. Tabi bunu hava sıcaklıklarının yükselmesi veya düşmesinide katarsanız. Aynı yerde uzun süre durmaları söz konusu olamazdı. Bu dinamik hayat içerisinde de çocuğundan kadınına herkese bir iş düşmekteydi. Dışardan gelecek bir düşman karşısında direnirler ama sürüieri zarar görecek duruma gelirsede orayı terk ederlerdi. Yani onlar için toprağın o kadar önemi yoktu, bağımsızlık duygusu böylegelişti.(Gerçi ben bu konuya başka bir konu başlığında değinmek istiyordum ama neyse) Yerleşik hayattakiler ise malına canına namusuna dokunulmamak şartı ile bağımsızlığından vaz geçer gelen baskın güçlere vergi ödemeyi kabul ederdi çünkü onların geçim kaynağı topraktı. Ve sırtlarına alıp gitmeleri söz konusu değildi.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Uzun yıılar orta asya Türk cumhuriyetlerinde bulundum.Binlerce hayvanlık sürüler farklı çin kaynaklarında hatta Dede korkutta bile geçer doğrudur.Örnegin her sene ilkbaharda Taşkent ve çevresindeki kabileler kuzeye ve kuzey doguya,Astana civarına kadar binlerce km yol kateder.Vardıklarında bir kaç hafta bekler tekrar hayvanlarını otlata otlata güneye dönerlerdi.Bu binlerce kez aynı güzergahta yaşanmıştır.Anadoludaki yaylaya çıkılması gibi bir yolculuk yani..Ancak bu süreğen bir step hayatıdır.Türklerin yayılması ile alakalı değildir.Nüfusun çoğalması ,yaşanan kıtlıklar,Türklerin dört yöne doğru zorunlu olarak göçüne etken olmuştur.Bu göçler farklı ve yeni topraklar anlamına gelirki ,buralar hiç bir zaman boş olmadı.Bu sebeble bir önce yazdığım kuramı bu açıdan değerlendirmek gerekir.Yeni bir varlık sorunu olarak.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cculsuzz' Alıntı:
Türklerin yayılması ile alakalı değildir.Nüfusun çoğalması ,yaşanan kıtlıklar,Türklerin dört yöne doğru zorunlu olarak göçüne etken olmuştur.Bu göçler farklı ve yeni topraklar anlamına gelirki ,buralar hiç bir zaman boş olmadı.Bu sebeble bir önce yazdığım kuramı bu açıdan değerlendirmek gerekir.Yeni bir varlık sorunu olarak.

Tabiki değil, ben kimliği şekillendiren hayat tarzından bahsediyorum. Göçler konusu apayrı bir konu. Bozkır hayatı bu gün üzerinde tartıştığımız kimliğimizin güçlü taraflarının ve zaaflarının oluştuğu dönemdir. Bağımsızlık, egemenlik, Adalet, namus, lider seçimi, kadın hakları,çocuk sevgisi, anayasa (törelerin) meydana getirilmesi, dini inançlar vs. Bütün bunlarının tamamının şekillendiği ortamdır. Ve her kurulan yeni devlette bunlar yeniden ele alınmıştır. Bu değerlerin kaybedildiği dönemlerde devlet yıkılmış yeni devlet kurulurken de bu değerler halka anlatılmaya tekrar kazanılmaya çalışılmıştır. Bunu Bilge Kağan'ın yazıtlarından Atatürk'ün Nutkuna kadar bütün devlet kayıtlarında bulabiliriz.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

Mete hocam yeni birşeyler çıktı bu aralar, Türklerin Orta Asya göçünün sanıldığı gibi yoğun olmadığı ve Türkiye'de Orta Asya genlerinin maksimum %10-15 lerde olduğu yönünde bazı iddialar var, sizce nedir bu durum ?
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

fastjunkie' Alıntı:
Mete hocam yeni birşeyler çıktı bu aralar, Türklerin Orta Asya göçünün sanıldığı gibi yoğun olmadığı ve Türkiye'de Orta Asya genlerinin maksimum %10-15 lerde olduğu yönünde bazı iddialar var, sizce nedir bu durum ?

Bu tür bilimden uzak, ideolojik iddialar her zaman ortaya atılacaktır. Avrupa'da bile Türk genleri bu kadar yoğunken ve fakat gerek Avrupalı misyonerlerin çalışmalarıyla, gerek Slav milliyetçiliğinin etkisiyle, gerekse Sovyet rejiminin bilim ve tarih üzerindeki ideolojik baskısıyla gerçekler bu kadar çarpıtılmışken, bugün Bulgarlar bile kendilerini Slav zannetmekteyken Türkiye'de Türk genlerinin %10-15 olduğunu iddia etmek hiç de akılcı bir sav değildir.

Okunması gereken on binlerce kaynaktan sadece bazıları;

http://tr.wikipedia.org/wiki/Runik
<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Etrüsk">http://tr.wikipedia.org/wiki/Etrüsk</a>
<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Ön_Bulgarlar">http://tr.wikipedia.org/wiki/Ön_Bulgarlar</a>


Ayrıca hoşuma giden bir de fotoğraf paylaşmak istiyorum. Kızılderili olduklarını zannetmeyin, Tuva türkleri ;)

[attachment=1]

Tuva nightdrumming a.jpg
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

fastjunkie' Alıntı:
Mete hocam yeni birşeyler çıktı bu aralar, Türklerin Orta Asya göçünün sanıldığı gibi yoğun olmadığı ve Türkiye'de Orta Asya genlerinin maksimum %10-15 lerde olduğu yönünde bazı iddialar var, sizce nedir bu durum ?

Onur sorunu Sedat bey benden önce görmüş ve çok güzel cevaplamış her satırına imzamı atarım. Bu tür iddialar bizim Anadoluda yerimiz olmadığını iddia edebilmek için ortaya atılmış siyasi yazılardır hiç bir gerçeği yansıtmaz. İngilizlerin bir ata sözü varmış "Türkiye Türklere Bırakılamayacak kadar Güzeldir." Bütün mesele bu.

Sedat Bey Fotoğraf çok güzel hemen arşivime ekledim
 


Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

cihanülker' Alıntı:
hocam çok güzel bir yazı ,inanılmaz duygular içinde okudum kalemine sağlık ,bir dahaki kamp buşumamızda biraz daha bu konuyu açarsak çok sevinirm

Tabii Cihan Osmaniye ye geldiğinizde bizim yaylalarda ateş başında bu konuyu sohbet ederiz. Ateş başında geçmişe gitmek dahada lezzetli olur.
 

Ynt: Türklerde Kimlik Problemi


Konuyu dağıtmış olmayayım ama bunu mutlaka yazmam gerekiyordu ;)

Çok severek izlediğim Tarih bölümü çok güzel bir olgunluğa ulaştı :smiley:

Fikirlerini saygıyla paylaşan, emek veren, araştıran tüm arkadaşlarıma ve özellikle de Mete Gürel Hocamıza teşekkür ederim.

Selamlar...
 



Ynt: Türklerde Kimlik Problemi

SDC' Alıntı:
Konuyu dağıtmış olmayayım ama bunu mutlaka yazmam gerekiyordu ;)

Çok severek izlediğim Tarih bölümü çok güzel bir olgunluğa ulaştı :smiley:

Fikirlerini saygıyla paylaşan, emek veren, araştıran tüm arkadaşlarıma ve özellikle de Mete Gürel Hocamıza teşekkür ederim.

Selamlar...

Teşekkür ederim Sevtap Hanım bu iltifatınızdan sonra çok daha büyük bir şevkle yazmaya devam edeceğiz.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,740
Mesajlar
1,522,991
Kayıtlı Üye Sayımız
166,557
Kaydolan Son Üyemiz
Takezo

SON KONULAR



Geri
Üst