muratsahin
Kamp I
böyle bir rota planladık... fazlası var eksiği yok tamamladık
Öncelikle sabah sıcak yatağını bırakıp sırf bize iyi yolculuklar dilemek için gelenleri selamlayarak başlayalım. Dost elinden sıcak bir kahvenin şekere ihtiyacı olmaz. Ama Erhan hem şekeri hem ekstra tatlandırıcıyı da kapıp gelmiş... Sağolasın Erhan
Panora park yeri 6:45'den itibaren damla damla dolmaya başladı... Falanca geldi mi filanca şimdi telefonla aradı derken herkes zamanında hareket noktasındaydı. Zihni abi sabah hastasını kıramamış bizi görmeye geldi. İki satır sohbet edip doğru muayenehaneye koştu. Sonra bizi Cihanbeyli'de yakaladı... Haymana ve Yenice yolunun yumuşak virajlarında ilk alıştırmalarımız yaptık.
Sabah kahvaltısı 115. km.de yaklaşık saat 9 gibi biz gittiğimizde hazırdı. Hazır sofraya oturmanın keyfi başka tabi
Cihanbeyli'ye çıkana kadar gayet keyifli gğüzel bir yol izledik. Guruplar biribirinden kopmadan uyumlu bir sürüş oldu. Cihanbeylide keşif sırasında Suat v Erhan'ın tanıştıkları motorcu bir pastacının dükkanına uğradık. Orada epey bir çay pasta ikramını severek kabul ettik. Oradan aayrıldıktan kısa süre sonra Zihni abinin debriyaj teli yerişnden çıkmışl. Sağolsun pastacı arkadaş bize tamirci buldu. Ama bizim ekip kendi mekanik becerisi ile işi halletmişti bile...
Cihanbeyliden Karamana'a kadar git gel konya altı saat türküsü söyleterek sürdük. Ta ki Karamandan Yeşildere sapağına sapana kadar. Karaman Yeşildere Taşkent arası nefis bir doğa asfalt kalitesi ikinci sınıf olmakla beraber tehlikesiz güzel bir yoldu. Önce Yeşildereyi geçip Taşkale'ye geldik. Yolda Manazan mağaralarını geçitik. Taşkale girişindeki tahıl ambarları önüne motorları çekip bir kaç fotoğraf çektik.
Bu köyle üçüncü gelişim. Yoksul ve insansızlaşmış bir yer. Gençlerin hemen hepsi köyden göçmüş; yaşlılar kalmış geride. Orta yaşta olanlar hala halı dokuyarak geçim dünyası dertleri ile uğraşıyorlar. Köye gelen giden pek olmuyor yaşlı bir teyze gelip bize el işi örgü bir şeyler satmak istedi ama kimse ilgi gösteremedi. Sonuçta yanında taşıdığı mini tezgahı toplayıp gitmek durumunda kaldı.
Tahıl ambarlarının önü doğal bir fotoğraf sütüdyosu gibiydi biz de bolca fotoğraf çekerek değerlendirdik.
Tekrar geldiğimiz yoldan Yeşildereye kamp alanımıza gittik.
Önce motorları çadırların arasına sokmayın diye uyardılar ama bizimle baş edemediler... Motor çadırın önünde olunca hem karizma daha sağlam oluyor hem de eşya taşımaktan kurtuluyorsunuz.
Süha kızı Aysın ile birlikte gurubun epey bir eşyasını taşıdı. kendi kamp malzemesini o hengamede nasıl ayırıp buldu bilmiyorum ama becerdi... Bu kadar yük taşıyıp bu kadar içten bir şekide gülen çok az adam tanıdım. Çocukluğumuz aynı mahallede geçmiş ama birbirimizi teğet geçmişiz. Keşke onu daha önce tanımış olsaydım. sağlam adam vesselam.
Gerçi bu fotofa sadece poposu görünüyor ama ilerideki karelerde daha rahat tanınmasını sağlayacak kareler de çektim...
Ömer Targutay bizimle ilk kez sürdü aslında başka bir gurubun aktif üyesi. Bir kereliğine de olsa bizimle sürdü, sürüşü uyumlu yüzü gülen bir arkadaşımız. İnsan gurubunda daha başka ne ister ki. Hitit de bizim kardeşimiz, onlara da buradan Ömer vesilesi ile selam olsun.
Bu arkadaşlar ise kedi... bildiğiniz pis kedi.