Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1,172
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 198,197
Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

oort cloud' Alıntı:
Elinize sağlık muhteşem çekimler ,resimlerde inanılmaz bir derinlik var ,sanki çıplak gözle bakıyoruz gibi .
Uçsuz ,bucaksız bir boşluk gibi duruyor ,milyonlarca yıl önce denizin altında olduğu gerçeği ve ıssızlık biraz ürpertici ,
Her ne kadar oraları çok sıcak olsa da ,resimler o kadar gerçekçi ki ,seyrederken ürperdim .
Tekrar teşekkürler .... :smiley:

Sağolun güzel sözleriniz için. Daha iyi fotoğraf makinasıyla gündoğumu, günbatımı ışığını bekleyip mükemmel fotoğraflar çekmek isterdim. İşin içine girdikçe hep daha iyisini yapabilmek istiyor insan. Ben fotoğraf gezgini değilim, o an ne denk gelirse görüntülemeye çalışıyorum. Paylaşmak adına, kusurlu da olsa çok fotoğraf koymaya çalışıyorum. Buralarda dediğiniz gibi ıssızlık ve yalnızlık duygusu hakim. Önce ürpertici gelse de, insanı içine çekiyor ve bırakıp gitmesi zorlaşıyor. İnanın oraların havasını solumak çok etkileyici, dilerim herkes gitme imkanı bulur.

freegraf' Alıntı:
çokiyi paylaşimlar teşkürler

Takip ettiğiniz için teşekkürler.

mayıstosböce' Alıntı:
İlgimiz hiç azalmadan takipteyiz.

Ben de Yol-da konusuna merak saldım, arada fotoğraf ekliyorum. Sizin eklemeleriniz için de teşekkür ederim, takip ediyorum. Profildeki kamyoncu sözünü arabamın arkasına yapıştıracak kadar çok sevdim, bana çok uydu :smiley:
 

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Aşkı yolda bulmak .

Seyahat etmeye en iyi ne eşlik eder? Bence aşk.. Çok şey mi istiyorum? Seyahat niyet edilip hasbel kader gerçekleştirilen bir şey, ama aşk öyle değil, maalesef planlayamadıklarımızdan.Yıllar önce motorsikletle Olimpos’a gittiğim bir yaz, ne mutlu ki hiç hesapta yokken ben de aşkı yolda bulmuştum. Olimpos o zamanlar güzel sakin bir yerdi, geceleri bangır bangır tekno müzik çalınmazdı, esnafı kazıkçı değildi, müdavimleri dünyanın dört yanından gelen gerçek gezginlerdi. Eylül ayında, kalabalağın seyreldiği dönemde oraya varmıştım. Denize en yakın kamp yerinde, ağaçların üzerinde kerevetler vardı. Kampta sadece ben ve Fransız 4 kişilik arkadaş gurubu kalıyordu. Lisa onlardan biriydi, tanıştık.
Gezginler genelde bu tarz büyüleyici yerlerde benzer ruh hallerine bürünüyorlar. Lisa ile gecenin yarısında Olimpos’dan inip, ay ışığında uzun Çıralı Kumsalı boyunca yürürken o an ne hissettiğini sorduğumda, duygularımı, benim ifade edebileceğimden daha iyi dillendirmişti, sanki zihnimi ve kalbimi okur gibiydi. Bugün bile orada yaptığımız konuşmanın tamamını hatırlıyorum. Tek günde aşık olunur mu, üç-beş gün için aşk yaşanır mı, ayrılma zamanı baştan bilindiği halde bu sürece aşk denir mi ? Yaşamayanlar fazla zorlama ve edebi bulabilir durumu, yaşayanlar hiç düşünmeden hepsine “Evet.” cevabını verir.
Ben çevremde bu duyguyu ilelebet yaşatabilen insana rastlamış değilim, aksine aşkla hayatlarını birleştirmiş çoğu insanın şimdilerde acı çekerek, zor kabullenerek yollarını ayırdıklarına üzülerek şahit oluyorum. Zaten nadiren yakalanan bu duygunun sıkı ahlaki ve muhafazakar prensiplere takılmasının(tabii ki geldiğiniz yerde duygusal bağınız veya sadakat yükümlülüğünüzün bulunmaması şart, kastettiğim bunun dışında kalanlar) ne gereği var? “İki gün sonra yollarımız ayrılacak, duygularımı bastırmalıyım .” demek kendimize iyilik etmek midir?
Yolculukta başlayan aşklar daha net ve dürüst yaşanıyor bence, dönülecek hayatlar, yerler belli, ayrılma vakti belli, nazlanmadan, kapris yapmadan, her saniyenin kıymeti bilinerek ve karşıdaki insanı mutlu etmeye çalışarak paylaşılıyor duygular, daha telaşlı ve yoğun…

Dünya sinemasının en yaratıcı kadınlarından July Delphy’nin eliden çıkmış “Before Sunrise” ve “ Before Sunset” filmlerini izlemem sonraya rastlar. …. İle ….. nin ilişkisini çevremdeki çoğu insan fazla kurgusal ve romantik bulmuştu, bana ise benzer şeyi yaşama şansını elde etmiş biri olarak gayet gerçekçi gelmişti hikaye. Hem yolculuk hem aşk öyküsü izlemek isteyenler bu filmleri kaçırmasın, bir de Fatih Akın’ın “Temmuzda” filmi var, üzerine mizah da ekleniyor onu da tavsiye ederim.

Birlikte Wadi Rum’u gezdiğimiz Amy ve Silvano’nun hikayesi de benzeriydi, Mısır’da karşılaşmışlar, birlikte İsrail, Ürdün ve Suriye’yi gezmek için yola çıkmışlar. Buradan sonra Sharm El-Sheikh’e gidecek, yollarını ayırıp ülkelerine döneceklerdi. Birbirleriyle kurdukları katıksız, beklentisiz ilişkiyi gördüğümde imrenmedim desem yalan olur. Yaşadıkları bu kısa süreli , ama nitelikli aşk, halen şahitlik ettiğim, bitkisel hayatta dönüşmesine rağmen uzatılıp, acı, nefret ve pişmanlık duygularıyla nihayetlendirilen uzun süreli bütün ilişkilerden daha saygıdeğer ve onurluydu bana göre…

IMG_6487p.jpg


IMG_6498p.jpg
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Akabe, Kızıldeniz ile buluşma.

Akabe, Ürdün’ün kısacık sahil şeridindeki tek önemli yerleşimi, deniz ulaşımını sağlayabildiği liman kenti. Gitmeden önce olumlu şeyler okumuştum, Çeşme ya da Bodrum gibi bakımlı turistik bir belde bekliyordum, sukut-u hayale uğradığımı söyleyebilirim. Plaj kısmını ve çarşısını gezdikten sonra gece kalmaktan vazgeçtim, o derece özelliksiz geldi bana. Belki dünyanın farklı yerlerinden gelen çoğu insan görünce beğenebilir, ama Türkiye’de belli başı tüm sahil kentlerini görüp gelirseniz fazla cezbetmez sizi de burası.
Şehir turunu tamamladıktan sonra Mısır feribotunun sefer saatini öğrenmek üzere güney yönünde altı kilometre uzaklıktaki limana gittim. Geceyarısı hızlı feribot varmış, biletimi aldım.
Hareket saatine daha çok vardı, tekrar şehire gidip vakit geçirmeye karar verdim, limandan çıkarken küçük bir aksilik yaşadım, giriş kapısında belgelerimi kontrol ederlerken, Mısır’a gideceğimi söylediğimden, arabanın “Ürdün İçinde Seyahat Müsaadesi” belgesine çıkış damgası basmışlar, bu yüzden çıkmama izin vermediler önce, amirleri Ahmet’i bulup derdimi anlatınca kapıyı açtılar. Limanla Akabe arasındaki plajlardan birinde durup kendi yemeğimle karnımı doyurup çay içtim.
Saat onikiye doğru limana dönüp araç sırasına girdim, uzun bekleyişten sonra küçük feribota arabayı geri manevrayla yerleştirip, pasaportları son kez kontrol eden görevlinin yanına gittim. Buyurun bakalım, çıkış damgası yokmuş, ben bunun gemiye binme aşamasında yapılacağını sanıyordum, meğer bilet aldığım salonun uzak köşesindeki bankoda basılıyormuş çıkış damgası, koşarak gidip damgalattım ve üst kattaki yolcu salonuna çıktım. Feribot yarım saat rötarlı yola çıktı, Afrika Kıtası’na doğru yolculuğumuz başladı…

Ürdün Ortadoğu’nun en turistik ülkesi; Gitmesi, gezmesi, kalması, yemesi, içmesi rahat. Ülke misafirlerine lüks veya ekonomik seyahat imkanlarını yeterince sunuyor, tercih size kalmış. Genel anlamda şehirler ve kırsal bölgeler güvenli, trafik ve yol kalitesi Türkiye’dekinin çok üzerinde, ana yollarda çok sayıda trafik polisi var, Yön levhaları mevcut, yol sormaya gerek kalmıyor, benzinin fiyatı bir liranın altında ve kalitesi iyi. İletişim sorunu pek yaşanmıyor, turistik bölgelerdeki gençlerin çoğu İngilizce biliyor, gümrük kapıları düzgün çalışıyor, gidenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
 







Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

eliinize sağlik ...heleki yeşilli aman allahım dememek mümkün değil.Ayrıca fotğraf konusundaki tutum ve tevazunuza teşekür ederim.kendini bilmez bi sürü sürü sürünerek kendini sürü başı gören sürübaşıyeyicilerede küpe olsun entel olmayan tarafından.selamlar.
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

seyr-ü zafer' Alıntı:
Akabe, Kızıldeniz ile buluşma.

benzinin fiyatı bir liranın altında ve kalitesi iyi. İletişim sorunu pek yaşanmıyor, turistik bölgelerdeki gençlerin çoğu İngilizce biliyor, gümrük kapıları düzgün çalışıyor, gidenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

İki katına bile razıyım. Araçlarımızı yürütebilmek için ekstradan ne fark ödediğimizde ortaya çıkıyor. Tabi alırken verdiğimiz 1/3 vergi ve bandrollerde cabası. Özür dilerim konuyla alakası yok ama dayanamadım.
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

ilker 72' Alıntı:
İki katına bile razıyım. Araçlarımızı yürütebilmek için ekstradan ne fark ödediğimizde ortaya çıkıyor. Tabi alırken verdiğimiz 1/3 vergi ve bandrollerde cabası. Özür dilerim konuyla alakası yok ama dayanamadım.

Akaryakıt pompa fiyatlarına en son baktığımda İzlanda'dan sonra ikinci sıradaydık. Benim bu seyahatleri yapmamı kolaylaştıran temel unsur benzin maliyetiydi. Litre başına ödediğim tutar İran, Azerbaycan ve Mısır'da 50 Kuruş civarıydı, Libya'da 25 Kuruşa 90 oktan benzinle gittim. 12 Liraya depo fullemek Libya ile ilgili en tatlı hatıramdır. :smiley:
 



Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Değiştir butonunu kaçırdım. Aşkı yolda bulmak yazısındaki film karakterleri Jesse ve Celine'dir. Nokta nokta yerleri dolduralım. :smiley:
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Yazılarınızı ve fotoğrafları imrenerek izliyorum, derslerden kafam sıkıldıkça sizin bu başlığınızı açıp bakıyorum, gerçekten çok güzel bir gezi olmuş, bizimle paylaştığınız için de tekrar teşekkürler.

Bir de gözüme Suzukinizdeki bir iki farklılık takıldı. Mesela sürücü tarafı tavan tutacağı, kapıların çıtasının gövde rengi olması, tavan rayı olmaması gibi... Bunları siz mi yaptınız yoksa araç farklı bir versiyon mu??
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

sinaa' Alıntı:
Yazılarınızı ve fotoğrafları imrenerek izliyorum, derslerden kafam sıkıldıkça sizin bu başlığınızı açıp bakıyorum, gerçekten çok güzel bir gezi olmuş, bizimle paylaştığınız için de tekrar teşekkürler.

Bir de gözüme Suzukinizdeki bir iki farklılık takıldı. Mesela sürücü tarafı tavan tutacağı, kapıların çıtasının gövde rengi olması, tavan rayı olmaması gibi... Bunları siz mi yaptınız yoksa araç farklı bir versiyon mu??

Sina,
Galiba bizim arabalar aynı model, aynı renk. Benimki 2005 model 1.6 otomatik. Alalı bir sene olmadı daha. Aslında günlük hayatımda arabaya ihtiyacım yok, seyahat fikri aklıma düşüp de hareket aşamasına geldiğimde uygun araç aradım. Sağlam, kilometresi az, fiyatı erişilebilir. Çoğu seçenek zaten maliyetten elendi. Bu modelde karar kıldım, iyi durumda bulunanının düşmesini bekledim ve bu denk geldi. Bence fiyat performans açısından çok iyi araba, yer yer gayet zor koşulların üstesinden rahatlıkla geldi. Hiçbir değişiklik yapmadım. 24000 km'de aldım şimdi 71000 km'de sadece filtre ve yağ değişimleriyle sorunsuz gidiyorum. Otomobil Almanya'dan işçi permisiyle gelmiş olabilir, ülkeden ülkeye bu tarz ufak değişiklikler olabiliyor. Yeri gelmişken bahsedeyim, bu tür gezilerde sağlam yürüyen aksamlı 4 çeker araç yolculuğun tadını arttırıyor, binek otomobille de gidilebilir ancak yol dışına çıkılıp keşif yapılamaz. Diğer avantaj da değişken kaliteli yollarda aksilikleri telafi edebilmesi.. Tunus'da görüş mesafesi kısa, roller coaster gibi bir çöl yolunda giderken asfalt üzerine birikmiş bir kum tepesiyle karşılaştım ve kelimenin tam anlamıyla uçtum, tekerleklerin yerden kesildiğini hissettim, binek otomobil kesinlikle dağılırdı, ben hasarsız atlattım, döndüğümde kontrol amaçlı aracın yürüyen aksamına ve geometrisine baktırdım, hiç hasar çıkmadı. Dediğim gibi, aldıktan sonra araca ekleme yapmadım.
Konuyu takip ettiğin ve bunu belirttiğin için teşekkürler, sonuna dek yazmayı düşünüyorum fırsat buldukça. Geziyi yalnız yaptım, ama burada paylaşacak iyi bir ortam yakaladım, ekleme yaptıkça ziyaretçi sayacının ilerlediğini görmek, beğeni mesajı almak da en az gezinin kendisi kadar mutluluk verici..
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

seyr-ü zafer' Alıntı:
Sina,
Galiba bizim arabalar aynı model, aynı renk. Benimki 2005 model 1.6 otomatik. Alalı bir sene olmadı daha. Aslında günlük hayatımda arabaya ihtiyacım yok, seyahat fikri aklıma düşüp de hareket aşamasına geldiğimde uygun araç aradım. Sağlam, kilometresi az, fiyatı erişilebilir. Çoğu seçenek zaten maliyetten elendi. Bu modelde karar kıldım, iyi durumda bulunanının düşmesini bekledim ve bu denk geldi. Bence fiyat performans açısından çok iyi araba, yer yer gayet zor koşulların üstesinden rahatlıkla geldi. Hiçbir değişiklik yapmadım. 24000 km'de aldım şimdi 71000 km'de sadece filtre ve yağ değişimleriyle sorunsuz gidiyorum. Otomobil Almanya'dan işçi permisiyle gelmiş olabilir, ülkeden ülkeye bu tarz ufak değişiklikler olabiliyor. Yeri gelmişken bahsedeyim, bu tür gezilerde sağlam yürüyen aksamlı 4 çeker araç yolculuğun tadını arttırıyor, binek otomobille de gidilebilir ancak yol dışına çıkılıp keşif yapılamaz. Diğer avantaj da değişken kaliteli yollarda aksilikleri telafi edebilmesi.. Tunus'da görüş mesafesi kısa, roller coaster gibi bir çöl yolunda giderken asfalt üzerine birikmiş bir kum tepesiyle karşılaştım ve kelimenin tam anlamıyla uçtum, tekerleklerin yerden kesildiğini hissettim, binek otomobil kesinlikle dağılırdı, ben hasarsız atlattım, döndüğümde kontrol amaçlı aracın yürüyen aksamına ve geometrisine baktırdım, hiç hasar çıkmadı. Dediğim gibi, aldıktan sonra araca ekleme yapmadım.
Konuyu takip ettiğin ve bunu belirttiğin için teşekkürler, sonuna dek yazmayı düşünüyorum fırsat buldukça. Geziyi yalnız yaptım, ama burada paylaşacak iyi bir ortam yakaladım, ekleme yaptıkça ziyaretçi sayacının ilerlediğini görmek, beğeni mesajı almak da en az gezinin kendisi kadar mutluluk verici..

Evet aynı model aynı renk olduğu için gözüme takıldı benim de, dediğiniz gibi bir şey olabilir. Suzukiler gerçekten mükemmel sağlamlıkta, basit ama son derece dayanıklı araçlar, seçiminiz oldukça doğru olmuş bence. tam suyunu koy git modunda araçlar :smiley: hatta su koymaktan çok kontrol etmek bile yetiyor :smiley:

konuyu severek takip ediyorum diğer bir sürü insan gibi, asıl size teşekkür etmek lazım böyle güzel bir paylaşım yaptığınız için, tekrar teşekkürler :smiley:
 

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Saat 02:30..Gemimiz Nuweiba Limanı’na kapak attı.

Feribot gerçekten hızlıymış, yolcu salonundaki ekranlarda gösterilen fantastik Mısır Sineması’nın nadide filmi bitmeden anons yapıldı, sıraya girip, gemiden çıkmadan pasaportlarımıza giriş damgalarını bastırttık. Aşağıya inip arabaya bindim ve karaya çıktım. Nereye gideceğime, ne yapacağıma dair hiç fikrim yoktu, yorgunluk ve uykusuzluk düşünmemi engelliyordu, liman bölgesinde geçirdiğim bu gece, tüm yolculuğu düşündüğümde yaşadığım zorluk ve sıkıntı açısından ilk üçe rahat girer. Konteynerlerin dizildiği alanlarda rastgele dolaşıp, çıkışı soracak adam aradım, sanırım gemideki diğer yolcuların ilk seferleri değildi, hepsi kaşla göz arasıda sırra kadem basmıştı, takip edecek adam bulamamıştım. Işıklı bir binanın önünde durup bekledim, yaklaşık on dakika sonra görevliler fark edip yanıma geldiler ve daha ağzımı açmadan el kol işaretleriyle ilerideki bir noktayı gösterdiler, o tarafa doğru arabayı sürdüm, neyse kalabalığı tekrar bulmuştum. Tahmin ettiğim gibi, buraya ilk kez gelen sadece bendim, diğer yolcular, sağa sola koşturup işlerini hallediyorlardı, arabayla gelenler ise yan yana dizilmiş, bagajlarındaki tüm eşyayı indirmiş, valizlerini, torbalarını açmış, kontrol edilmesini bekliyorlardı.
Bu sınır kapısında turizm polisi beklediğini daha önceden öğrenmiştim, ama yerlerini göremiyordum. Aramaya gerek kalmadan beş dakika sonra geldiler ve kendilerini tanıttılar. Görevleri turistlere yardım etmek , ancak pek yabancı dil bildikleri söylenemez. Elimdeki bütün seyahat evrakını önlerine koydum, gerekli olanlarını alıp işlemleri yapmaya başladılar. Mısır’a araçlı giriş yapmak için uluslararası sürücü belgesi,triptik, arabanın kendi tescil belgesi, kendi ehliyetim gerekiyordu, ilk yardım çantası ve yangın söndürücüyü kontrol ediyorlar. Motor ve şasi numaralarına bakıp kaydettiler, bagajı fazla karıştırmadılar, eşyaları indirtmediler, daha sonra beş-altı tane köhne ofisi dolaşıp evraklar alıp verdik, imzalar attık, harçlar ücretler ödedik, hepsinin karşılığında makbuz verdiler, kendimi kaderin akıtısına bıraktım dakikalarca dolaştık..İşlemlerin kalan kısmı için sanırım gerekli değildim, arabada beklememi söyledi turizm polisi. Gittim oturdum, ama uyuyamadım tabii ki. Sabah yediye doğru hava aydınlanırken polis gelip iki adet geçici sarı plakamı ve kredi kartı büyüklüğündeki araç seyahat ve sigorta belgesini verdi, gidebileceğimi söyledi. Yolculuk boyunca geçtiğim en zahmetli sınır açık ara burasıdır, zaten Mısır Devleti de mevcut bürokratik karmaşanın farkında ki, Arapça bilmeyen bir adam buradan asla tek başına işlemleri tamamlayıp çıkamayacağından, girişte sürekli turizm polisi bekliyor.
Çıkış kapısındaki bariyer kalkınca, azıcık enerji ve moral geldi yola koyuldum, açıkçası Mısır için en ufak yol planlamam yoktu, “Hele varayım da, açarım kitabı haritayı beş dakikada karar veririm” havasındaydım. Önce görüş mesafesindeki benzinciye yöneldim ve gümrükte bozdurduğum parayla depoyu litresi elli kuruştan doldurdum. Benzinin ülkede geçireceğim günler boyunca hiç kafa yormayacağım bir masraf kalemi haline gelivermesi, moralimi daha da yükseltti ve yediğim gofretlerin de etkisiyle kafam yine çalışmaya başladı.. Önce Nuweiba’dan İsrail sınırına kadar uzanan sahil şeridi boyunca gitmeye karar verdim..Mısır maceram böyle başladı...


Not: Gezinin rotasını daha somut görmek isteyenler ilk sayfadaki ülke haritasına bakabilirler, geçtiğim yolları yeşil kalemle işaretlemiştim.
 



Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Sina’da inziva.

Sina, Mısır’ın doğusunda yeralan, kuzeyi Akdeniz’e, güneyi Kızıldeniz’e (Akabe ve Süveyş körfezleri) bakan genelde dağlık ve kıraç bir yarımada. Bölgenin en büyük yerleşimi, bir turizm projesi olarak gelişip büyümüş, Sharm El-Sheikh.
Nuweiba’dan kuzeydoğu yönünde İsrail sınırındaki Taba kasabasına kadar gittim, dönüşte, sahil şeridindeki kargıdan yapılma, bungalovlarla dolu sıra sıra kamplar dikkatimi çekti. Hepside boştu, hiç yaşam belirtisi yoktu, oysa deniz tatili yapmaya müsait mevsim mevcuttu. Bu yerlerden birine sapıp, yetkilisini buldum ve sohbet ettim. Kamp açıkmış, istersem kalabileceğimi söyledi. Yörenin neden şu ara ıssız olduğunu anlattı:
Bu bölgeye genelde batılı turist pek gelmezmiş, özellikle kafileli organize turların kapsamı dışındaymış. Buranın müdavimleri yakındaki İsrail’den gelen turislermiş, on gün öncesine kadar İsraillilerin tıklım tıklım doldurduğu bu plajlara ziyaretçi akını bıçak gibi kesilmiş, sebebi o tarihlerde Mısır ile İsrail arasında meydana gelen ufak bir sürtüşme sonucu, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın fetva vererek(evet fetva, çünkü İsrail özünde şeriat devletidir) , vatandaşlarının o bölgeye gitmelerinin önünü kesmesiymiş.
Kampı beğenmiştim, bakımlı ve temizdi. Sanırım dünyanın başka köşesinde 6 liraya mercanlarla ve renk renk balıklarla dolu bir denize beş metre mesafedeki bungalovda kalınamaz. Mercan resiflerini görmek için dalmaya bile gerek kalmıyor, deniz maskesi takıp kafayı batırmak yeterli, tasvir etmesi güç, gerçekten çok özel bir deneyim.
Daha önce bahsetmiştim, uzun turlarda zaman zaman birkaç gün mola verip tempoyu düşürmek gerekiyor devam edebilmek için. Nuweiba sahili bunun için idealdi, toplam iki gece üç gün kadım, denize girdim, yakınlardaki Renkli Kanyon ve Taba Milli Parkı taraflarına keşif turu yaptım.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,784
Mesajlar
1,523,728
Kayıtlı Üye Sayımız
166,598
Kaydolan Son Üyemiz
emerer

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst