Anadolu'nun özü konusunda ben tam da sizin tersinizi düşünüyorum. Bence Anadolu insanı (istisnaları olsa da) özüne dönmüş vaziyette: Bizim insanımız maalesef yağmacı. Tarlasının sınır taşını iki karış öteye taşıyıp arazisini genişletme uyanıklığı yapanlar, komşu uzunca bir süre gelmeyecekse onun arazisine de yerleşip kendine mal etmeye pek meraklıdır maalesef. Başka yerlerden gelenlere üç kuruşluk sebze meyvayı (aradaki navlun ve aracı paylarını hiçe sayarak) İstanbul fiyatından satmayı en doğal hakları görürler. Siz aptalsınızdır, onlar uyanık. Ve bunlar o kadar, ama o kadar çok ki. Örneklerini saymaya kalksam günler aylar boyu yazmam gerekir.
Son yaşadığımı yazmakla yetineceğim: Bir süredir zaman zaman malum siteye girip dört çeker araç bakıyor(d)um. Görece daha hesaplı olduğu için de yine çift kabin kamyonetlerle ilgileniyor(d)um. Yaşadığım şehir olan Giresun'da makul fiyatlı bir Ford Ranger ilanı gördüm. 2003 model 147,000 km.'de idi. İlandaki plakası üzerinden tanıdıklar aracılığıyla kayıtlarını araştırttım. 6 sefer el değiştirmişti. Motor ve şase numarası üzerinden servis kayıtlarına baktırttım, son servis girişi 2008 yılında idi ve o tarihteki km.si 220,000 idi. Rakamı duyduğum zaman ağzımdan çıkan ifade dört ayaklı yük çeken hayvanları durdurmak için kullanılan cinstendi. Hem elimdeki nakiti başka bir işe kullandığım için hem artık umudu kestiğim için artık ilanlara filan bakmıyorum.