Orta Avrupa Gezisi

[ddilek]

Geçen sene sömestr tatiline denk getirerek, iki oğlumun da katılımını sağlayınca, Orta Avrupa gezisini ailece yapmayı planladık. Aslında ben Prag’ı çok görmek istiyordum, ama Prag’a uçak biletleri çok pahalı olunca Berlin üzerinden gitmek istedik ve etrafındaki şehirleri de ekleyince ortaya bu gezi çıktı ve çok da iyi oldu. Havalar buraya kıyasla çok daha soğuk olmasına karşın oraları karlar altında gezmek ayrı bir keyif verdi.

Bu durumda alınmış biletler ve yapılan konaklama rezervasyonlarıyla netleşen gezimizin rotası şöyle şekillendi;

Ekli dosyayı görüntüle 1

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

Berliner Dom ( Berlin Katedrali ), Protestanlara ait barok stilde bir katedral, ama içinde hiçbir zaman piskopos yaşamadığı için gerçek anlamda bir katedral değil.

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

3. GÜN - MASAL ŞEHRİ DRESDEN'DE BİR GÜN
Sabahleyin daha önceden aldığımız tren biletimiz ile Dresden'e doğru yola çıktık. Biletleri internette http://www.raileurope.com/ ve http://www.thetrainline-europe.com/ sitelerinden alabilirsiniz. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculukla Dresden tren istasyonunda iniyoruz.

Şehre adımınızı atar atmaz, küçük ve sıcak bir masal şehri sizi karşılıyor. Dresden, Elbe Nehrinin kenarında kurulmuş. Saksonya’nın da başkenti olan bu şehre, ''Elbe’nin Floransa’sı'' da deniyor. Şehir barok stili yapılarıyla August döneminin ihtişamını gösteriyor. II.Dünya Savaşı’nın son günlerinde ABD ve İngiltere tarafından yoğun bir şekilde bombalanarak yanan ve taş taş üstünde bırakılmayacak şekilde harabeye çevrilen şehir, aslına sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş. Öyle ki şehrin tamamen yıkıldığı bilinmese binaların yüzyıllar öncesinden kaldığı zannedilir.

Altmarkt Meydanına geliyoruz. Karşımızda bu masal şehrinin masalsı bir fotoğraf karesi.

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

Bu yapılardan birisi de barok stildeki, kum taşından yapılan kubbeli, Protestan Kilisesi Frauenkirche (Kadınlar Kilisesi).

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

Dresden'de daha fazla kalıp bu şehrin keyfini sürmek isterdik ama zamanımız kısıtlı maalesef. Prag trenine binmek için istasyona doğru hızla geçtik, kaçırmadan binelim ki gece Prag'da olalım.Yarın Prag gezimiz var.

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

Akşam Dresden’den ayrıldıktan sonra, yaklaşık 2 saatlik tren yolculuğundan sonunda Prag’a gelişimiz biraz geç oldu. Direk kalacağımız yere geldik. Old town’da bir apartman dairesiydi. Ertesi günü bütün tarihin ortasında kaldığımızı farkettik. Bookingcom’dan ayırttığımız yerin, bu kadar merkezi olduğunu tahmin edememiştik. Mutfaklı, 2 yatak odalı olan daire, dört kişi için çok idealdi ve evdeki rahatlığımızı sağladığından adını vermek istiyorum, Old Town Square Apartments.

4. Gün – Prag

Sabah keyifle kahvaltı yaptıktan sonra Old Town meydanına çıktık.
Prag, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve ülkenin en büyük şehri. Orta Avrupa’nın en büyük kentlerinden olan Prag yüzyıllarca tarih ve kültür merkezi olmuş. Bunun etkileri günümüzde hala görülmektedir. Öyle ki Hitler bombalamaya bile kıyamamış ve bu şehre dokunmamış.

Vltava Nehri’nin ortasından geçtiği şehir, köprüleri, kanalları, mistik havası, mimari eserleri ve orta çağ esintileri ile tanınıyor. UNESCO tarih mirası listesinde olan şehir, I. ve II. Dünya Savaşlarına şahitlik etmesine rağmen fazla zarar görmemiş. I. Dünya Savaşı sonrasında 1918 de Çekoslovakya’nın başkenti olan Prag, sanatında merkezi olmuş. 1989daki kadife devrim ile komünizm devri kapandıktan sonra, 1993 yılında ülke, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti olarak ayrılınca, Slovakya’nın başkenti Bratislava olurken, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag oldu.

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

Çek dilinde ‘Staromestske namesti’ olarak adlandırılan meydan, farklı dönemlere ait yapıları, renkli binaları, geniş orta alanı ve bir masal kitabından fırlamış gibi duran Tyn Kilisesi ile hemen herkesi kendine çeker.

Tyn kilisesi, Prag’ın en güzel kiliselerinden biri olarak görülüyor. İçi barok tarzda olan kilisenin dışı ise Gotik mimarinin en güzel örneklerinden birisi olup, masalsı bir görüntüye sahip. Prag kentinde, eski şehir merkezinin tamamına hakim konumdaki bu güzel kilisenin inşaatı tam 85 yılda tamamlanmış. Protestan Kilisesi olan Tyn Church’un kuleleri 80 metre uzunluğunda ve kilisenin ön yüzünün üzerinde Hz.Meryem’in bir figürü bulunuyor (iki kule arasındaki üçgen kısım). Kilise, Jan Huss taraftarları olan Husçu’ların yani Protestanların Katolik Kilisesi tarafından öldürülerek susturulma çabalarının olduğu zor bir dönemde inşa edilmiş.

BİDÜNYA GEZMECE - http://bidunyagezmece.com/

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

Charles Bridge (Karl Köprüsü ), Prag’ın en ünlü köprüsü ve Vltava Nehri üstündeki en güzel yeri denilebilir. 14. ve 15. yüzyıllarda, 16 sütunlu olarak, gotik tarzda inşa edilen köprü, şehirdeki en eski köprüsüymüş. Eğer Prag’ın simgeleri hakkında konuşulacak olursa, muhtemelen Charles Köprüsü birinci sırada yer alacaktır. Vltava Nehri üzerinde kurulu bu mükemmel köprü, şehrin Stare Mesto (Eski Kent) ve Mala Strana (Küçük Mahalle) olarak adlandırılan en eski iki kıyısını birbirine bağlıyor.

Her iki tarafında bulunan kuleler, bir zamanlar gözetleme amacı ile kurulmuş olup, aslında köprünün bir zamanlar hem geçiş hem savunma amaçlı kullanıldığını da gösteriyor. Aynı zamanda köprüyü süsleyen 30 heykel ile son derece renkli bir sanat galerisi gibi görünüyor.

BİDÜNYA GEZMECE - http://bidunyagezmece.com/

 

[ddilek]

Ynt: Orta Avrupa Gezisi

Vitus Kathedrali , Çek Cumhuriyeti’nin sembolü ve Prag’ın en büyük dini yapısı, aynı zamanda da pek çok Çek kral ve kraliçesinin taç giymesine ev sahipliği yapmıştır. Bugün yapının üzerinde gotik, romanesk ve barok olmak üzere üç ayrı mimari döneme ait bölümleri görmek mümkündür.
Ekli dosyayı görüntüle 96

 

[ddilek]

Orta Avrupa Bratislava Gezisi -5

6. Gün – Bratislava
Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, 1918- 1992 yılları arasında Çekoslovakya olarak varlığını sürdürürken, Kadife Devrim ile, 1 ocak 1993 tarihinde ikiye ayrıldılar. Çek Cumhuriyetinin başkenti Prag olurken, Slovakya’nın başkenti Bratislava oldu. Çekoslovakya’nın yaşadığı bölünme, dünyada sorunsuz bir şekilde ve tek bir kurşun bile atılmadan olan tek bölünmedir. Bu nedenle de bu modele Çekoslovakya tipi bölünme modeli denilmektedir.

Tuna nehri kıyısında bulunan Bratislava, hem Avusturya’ya hem de Macaristan’a sınırı olan dünyadaki iki başkentten biri, diğeri ise Viyana. Şehir aynı zamanda ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel merkezi durumunda.
Otobüsden indikten sonra akşama Budapeşte otobüsüne bineceğimiz için, bavullarımızı emanete bıraktık ve şehrin içine doğru yürüdük.

Meydan heykelleriyle ünlü. İlk önce girişte Kibritçi Kız masalının yazarı Masalcı Anderson’un heykeli ile karşılaşılıyor. Logar kapağından kafasını çıkaran heykel Cumil var. Şehrin ana meydanında ise bir banka yaslanmış Napolyon heykelini bulunuyor. Napolyon heykeli, istilayı hatırlatmak için yapılmış. Bankı görünce biz de çöküverdik ve bir foto alalım dedik.

Eski Şehrin en dikkat çekici yapılarından biri Kale,St. Martin Katedrali ve St. Michael Tower ve Kapısı. St. Michael Kapısı’na doğru bir çok geleneksel yemek ve hediyelik eşya mağazası bulunan Michalska Caddesi. Kapının bitişiğinde 130 cm genişliğinde bir ev oluşuyla Bratislava’nın en dar evi olma özelliğine sahip Dar Ev diye bilinen yapı.

Gezinin devam yazısını buradan takip edebilirsiniz.Sonraki durak Budapeşte
Orta Avrupa Bratislava Gezisi -5 - BİDÜNYA GEZMECE

 

[ddilek]

Orta Avrupa Budapeşte Gezisi -6
7. Gün – Budapeşte

Bugün Budapeşte’de ilk günümüz. Sabah dinlenmiş vaziyette kalktık, kahvaltı sonrasında her dakikayı değerlendirmeye çalışacağımızdan yorucu, ama bir o kadar da keyifli geçecek bir gün bizi bekliyordu.
Tuna Nehri şehri Buda ve Peşte diye ikiye ayırıyor. Nehrin batı yakasındaki tepelerden oluşan Buda ”Budin” ile, doğu yakasındaki düz ovadan oluşan ”Peşte” nin 1873 yılında birleşmesiyle adı Budapeşte oluyor. Peşte, genellikle şehrin günlük yaşam alanıyken, Buda ise eski ismi Osmanlı’dan anımsayacağınız ”Budin” daha çok tarihi alanları kapsıyor.

İçine girmeyi de çok istediğimiz devasa bina, Parlamento Binasına yöneldik, ama çok kuyruk vardı ve giremedik .

Parlamento Binası: Bu görkemli bina ülkenin bağımsızlığını vurgulamak ve Macarların Budapeşte’ye gelişinin 1000.yılı kutlamak amacıyla yapılmış. Yapılırken Londra’daki parlamento binasının mimarisi örnek alınmış.

Kale Tepesi olarak da adlandırılan Kraliyet Sarayı’nın bulunduğu tepe, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan Matthias Kilisesi’ni ve Balıkçılar Tabyası’nı da içine alıyor.
Aralarında da Aziz Istvan’ın at üzerinde heykeli bulunuyor. Buda Kale bölgesine 16 ve 16A no’lu otobüslerle ya da füniküleri kullanarak ulaşabilirsiniz. Yok ben yürümek istiyorum derseniz, 15-20 dakikalık bir yokuş çıkışından sonra tepeye varacaksınız. Buradan eşsiz Tuna Nehri ve Peşte manzarasını da kaçırmayın derim.

Mathias Kilisesi Kilisenin farklı kısımları farklı dönemlere aitmiş. Kulesinin ortaçağ’dan kalma olduğu söyleniyor. Bizim için ilginç olan yanı ise Osmanlılar’ın 1541’de bu kiliseyi camiye çevirmiş olmaları.

Yazının tamamını buradan takip edebilirsiniz. Sonraki durağımız Viyana olacak.
Orta Avrupa Budapeşte Gezisi -6 - BİDÜNYA GEZMECE

 

[ddilek]

Orta Avrupa Viyana Gezisi – 7

9.Gün – Viyana’da 1.Gün

Sabah bizi kucaklayan ve içine çeken Budapeşte’ye veda edip, daha önceden internetten aldığımız biletlerimizle bizi Viyana’ya götürecek otobüsümüze bindik. Viyana Orta Avrupa gezimizde son durağımız olacak. Biletleri internetten Main page, Main page sitelerini kullanarak alabilirsiniz.

Yaklaşık 3 saat kadar sonra Viyana’daydık. Kalacağımız yer yine merkezde ve her yere yürüme mesafesindeydi. Aperatif birşeyler atıştırıp, hemen yakındaki yerleri görmek için çıktık.
Ve gezimize kentin tam merkezindeki meydan olan Stephansplatz’daki Stephansdom (Aziz Stephan Katedrali ) ile devam ediyoruz.

Stephansdom (Aziz Stephan Katedrali ): Yapımı 1365 yılında tamamlanabilen gotik mimariye sahip katedralin çatısı mozaiklerle kaplı. 2. Dünya Savaşında çatısı yıkılmış ve onarılmasından sonra 1952 yılında açılmış. Kulesi 136 metre yüksekliğinde olan katedralin devasa çanı için, Osmalıdan kalan topların demirlerinin dökülmesinden yapıldığı söyleniyor. Ayrıca senelerce Osmanlı tehlikesi geçene kadar, tehlike anında bu çanı çalmak için bir görevli bulundurulmuş.

 

[ddilek]

Viyana Gezisi devam

Buradan Graben Caddesine geçtik. Graben Caddesi, Aziz Stephan Katedrali ile Hofburg Sarayı arasında kalıyor. Caddenin ortasında çok güzel barok stili bir heykel var, Veba Anıtı. Heykel, 1697 veba salgınından sonra ölenlerin anısına buraya dikilmiş. Çünkü ölenler toplu olarak aceleyle buraya gömülmüşler.

Eski şehirde bulunan Kohlmarkt Caddesi‘nden geçerek, caddenin sonundaki Michaeler Meydanı‘ndaki Hofburg Sarayı’na geldik.
Hofburg Sarayı: Şehrin göbeğinde olan saray, Habsburg ailesinin kışlık sarayı olarak kullanılmış. Ünlü Fransız Kraliçesi Marie Antoinette de Hofburg Sarayı’nda dünyaya gelmiş.

Rathaus (Belediye Binası ): Önünde buz pateni pisti olan, uzaktan bakıldığında saray mı acaba diyeceğiniz güzellikte bir yapı. Hafta sonu olduğunda binanın önü oldukça eğlenceli zaman geçireceğiniz bir yer. Biz de keyifli saatler geçirdik.

Yazının tamamını buradan takip edebilirsiniz.
Orta Avrupa Viyana Gezisi - 7 - BİDÜNYA GEZMECE