Delhi 31 ekim 2011
31 ekim Sabah 4:00 de Delhi’deyim. Baharat kokusu... İlk hissettiğim şey bu. Döviz bürosundan rupi alıp taksiyle otellerin yoğun bulunduğu Pahar Ganj bölgesine gittim.
Delhi’de pre-paid denen bir taksi ödeme sistemi var. Havaalanından pre-paid bürosuna gidip gideceğim yeri söyledim ve bir fiş aldım. Bu fişle taksi beni istediğim yere götürdü. Pre-paid, taksicilerin size fazla fiyat söyleyip kandırmaması için iyi bir sistem. Ondan sonraki taksili, rikşalı, pisikletli dolaşmalarımda hep kazık yedim galiba zaten. Taksi ya da rikşaya binerseniz taksimetre konusunda ısrarcı olmakta fayda var. Gerçi taksimetre olmazsa ne nolur? Pahar Ganj’dan Lal Qila’ya 2 liraya gideceğinize 3 liraya gidersiniz. Fiyatlar bu kadar. Konu paraysa çok da sorun yok. Kazık yediğiniz için gururunuz kırılacaksa “taksimetrem bozuk” diyen adama binmeyin. Başka yerlerde oda bulamadığım için Otel Delhi International diye pahalı ama dandik bir otele gittim. Oda parası 700 rupi. Delhi şartlarında pahalı bir oda. Dha ucuza bir sürü yer var. 1 gece idare ederim.
Bu, otelin havalandırması. Apartman boşluğuna bakıyor. Binanın hava boşluğundaki bir tane hava dönüşüm sisteminin ayarını, kapağı az ya da çok açarak ayarlıyorsunuz. Açsanız da gürültü yapıyor kapasanız da.
Delhi’den bir an önce gitmek istiyorum. Sabah ilk işim Rahmi’nin tavsiye ettiği Karol Bagh’daki “Rajeev Bike”a gitmek oldu. Rajeev’le tanıştık. İyi biri. Motor kiralamak için uygun bir yer. Yalnız Delhi’de herşeyde olduğu gibi bunda da pazarlık yapın. Günlüğü 8 dolara 1 aylığına 200 cc kırmızı bir “Honda Hero Karizma” kiraladım. Daha ucuza da kiralanabilirdi, uğraşamadım. Biraz kapora verip, ertesi sabah motorun bakımları yapılmış olarak teslim almak üzere dükkandan ayrıldım.
Günün geri kalanında Delhi turu.
Sokakta ip cambazı bir kız çocuğu.
Rikşalar Delhi’deki en yaygın ulaşım araçlarından.
Lotus Tapınağı. Dünyadaki yedi Bahai Tapınağından biri. İçerde fotoğraf çekmek, konuşmak yasak. Girerken ayakkabılar çıkarıyoruz. Hindistan’daki kutsal yerlerin genel kuralı bu.
Lotus Tapınağı’nın sokağından yeme içme yerleri. İlk gün bunlardan yemek çok iştah açıcı gelmemişti. Yavaş yavaş alışıyorum.
Delhi 31 ekim 2010
ISKCON (Hare Krishna) Tapınağı. Girdiğinizde insanlar size “Hare Krişna” diye selam veriyor.
Lal Qila (Kırmızı Kale), geniş bir alana kurulmuş. İçinde islam etkisini taşıyan güzel yapılar var.
Imperial sinemasında bu hafta!
Ertesi sabah sokağın birinde bulduğum bir kahvaltı salonu.
Menüdeki “ekstra kahvaltı”yı istedim, önce çay geldi. Çayın adı burda da çay. Ama sütlü yapıyorlar. Normal çayın adı “black tea”, ama demleme değil sallama geliyor. Sonra yine süt içinde yüzen bulgurlardan oluşan bir yemek, yağlı ekmek, 2 haşlanmış yumurta ve sebzeli soslu haşlanmış patates geldi. Doydum.
Uyuyamadım, sabah 5:00 gibi otelden ayrıldım. Rajeev’den Motoru almama daha 3 saat var. Bu arada Jain Tapınağı’nı ve aynı bahçedeki kuş hastanesini görebilirim.
Okul servisi.
Jain Tapınağı. İçerde fotoğraf çekmek yasak. Buraya da alınayak girilecek.
Jain Tapınağı’nın bitişiğindeki kuş hastanesinde yaralı, hasta kuşlar iyileştirilip tekrar doğaya salınıyor.
Saat 10:00 da Rajeev’le buluşuyoruz. Motorun belgelerini, filan da alıp yeni motorumla 200 km. mesafede olan Haridvar ve Rishikesh'e doğru yola çıkıyorum.
Haridvar 2 Kasım 2010
200 km yi 8 saatte alabildim. Çünkü Delhi-Rishikesh arasında “şehirlerarası yol” kavramı yok. Her yer şehiriçi ve her yer kalabalık. Trafiğin soldan olması problem olmadı pek. Dönüşlerde filan eski alışkanlıkları bırakıp biraz dikkatli olmak gerekiyor. Hindistan trafiğinin farklı bir dili var. Frene basmak yok... Aralıksız korna... Ufak tefek çarpmalar olabiliyor. Büyütülecek birşey yok. Araçların çoğunun dikiz aynası yok ya da kapalı. Bir süre motor kullanınca dikiz aynasını hiç kullanmadığımı farkettim. Şimdi biri göğe biri yere bakıyor. Düzeltme ihtiyacı hissetmiyorum. Biraz pratik yapınca gündüz motor kullanmak o kadar problem değil. Geceyi çözemedim daha. Gündüz aralıksız çalan kornaları anlıyorum. Ama gece aralıksız yanan uzunları anlamıyorum ve Hint tanrılarından birinin de bana sahip çıkacağını varsayarak nerde karanlık varsa motoru oraya sürüyorum. Karanlığa pek kalmamak lazım.
Haridvar’ı yarına bırakıp otel bulmak için direk Rishikesh’e gittim. Rishikesh, Haridvar’a göre çok daha sessiz sakin ve doğanın içinde bir yer.
Sai Ganga adında bir otele yerleştim. Delhi’den sonra burası iyi geldi. Dağ manzaralı sıcak sulu ve banyo-tuvaleti odaya dahil odamın günlüğü 500 rupi. Yaklaşık 16 liraya geliyor.
Haridvar Rishikesh arası yaklaşık 25 km. Ertesi gün Haridvar’dayım.
Burası Ganj’ın doğduğu yere yakın topraklar ve her akşam 16:30 gibi bir sürü Hindu, Ganj’ın sularında yıkanmak için Haridvar’a geliyor.
Haridvar’ın dev Shiva heykeli.
Sadhular.
Burası Haridvar’ın Har Ki Pairi Ghatı. Hinduların akşam toplandıkları yer.
Haridvar sokakları.
Haridvar’ın eteklerinde olduğu tepenin üstünde Mansa Devi tapınağı var. Buraya teleferikle ya da yürüyerek çıkılıyor. Yol fena değildi, ben motorla çıktım.
Yol boyunca her yer maymun.
Mansa Devi’nin içi. Yine ayakkabısız giriliyor.
Tapınağın oralarda bir yerde yemek molası. Artık önüme konan şeyleri kaşığımla çok fazla dürtüklemiyorum.
Aarti törenlerini izlemek için Haridvar’da akşamı ettim. Otele dönüşüm karanlığa kaldı. Karanlıkta en güvenli şey önüne büyük bir araç koyup onu takip etmek. Yavaş ama güvenli olur. Mesela kamyonlar buraların kralı. Trafikte her türlü üstünlüğe sahipler. Bu özgüvenlerinden olsa gerek yolda hep kamyon kazası gördüm.
Rishikesh 2 Kasım 2010
Burası onlarca ashramın olduğu, yoga, meditasyon gibi öğretilerin merkezi. Huzurlu, sakin, şahane bir yer. Ben otelde kalmayı tercih ettim ama parasız ya da az bir bağış ya da para karşılığı bazı ashramlarda da kalmak mümkün. Ama konfor aramamak lazım tabii. Duşlar filan ortak.
Burası Ganga tapınağı. 16 katlı bir tapınak.
Tapınaktaki zillerden birini çalıp soldaki yapının üstüne yalınayak çıkarak etrafında turluyorsunuz.
Hanuman.
Laksman Jhoola asma köprüsü.
Köprüden Swarga Niwas tapınağı manzarası.
Parmath Niketan Ashramı. Huzurlu, sessiz bir yer.
Ashramın içindeki konaklama yerleri.
Ashramdaki heykellerden biri. Lord Nrisinha, şeytan Hrinyakashyapu'yu öldürürken...
Bu cin mankeni canlı. Aynından yan restoranda da var. Restoranların ismi de aynı; "Chotiwala". Ortakmışlar ayrılmışlar.
Rishikesh sokakları.
Rishikesh'deki önemli ashramlardan biri, Maharishi Mahesh'in ashramı. Merkeze biraz uzak, sapa bir yoldan gidilen bir yer. Maharishi Mahesh, transandantal meditasyonun kurucusu. Burası 60larda Beatles'ın kaldığı ashram. Şimdi terkedilmiş ve girmek yasak. Ama kapıdaki bekçi 50 rupi karşılığı gezmenize izin veriyor.
Ashrama çıkan yol. Tek başımayım. Çarşının karmaşasından sonra sakin güzel bir yer.
Ashramın içi şu an yıkık durumda.
Rishikesh'deki son günümü ormanda geçirdim.
Akşamında otelin sahibi (Hepsi adımı ezberledi, ben hiçbirinin adını hatırlamıyorum.) beni eve davet etti. Oturduk çay pasta bişeyler ikram etti. Televizyonda kriket seyrettik. Türkiye'de futbol, burda kriket sanırım. Yolda da kriket oynayan çocuklara sık rastlıyorum. Şahane bir akşamdı.
Ertesi sabah erkenden Simla yolcusuyum.
31 ekim Sabah 4:00 de Delhi’deyim. Baharat kokusu... İlk hissettiğim şey bu. Döviz bürosundan rupi alıp taksiyle otellerin yoğun bulunduğu Pahar Ganj bölgesine gittim.
Delhi’de pre-paid denen bir taksi ödeme sistemi var. Havaalanından pre-paid bürosuna gidip gideceğim yeri söyledim ve bir fiş aldım. Bu fişle taksi beni istediğim yere götürdü. Pre-paid, taksicilerin size fazla fiyat söyleyip kandırmaması için iyi bir sistem. Ondan sonraki taksili, rikşalı, pisikletli dolaşmalarımda hep kazık yedim galiba zaten. Taksi ya da rikşaya binerseniz taksimetre konusunda ısrarcı olmakta fayda var. Gerçi taksimetre olmazsa ne nolur? Pahar Ganj’dan Lal Qila’ya 2 liraya gideceğinize 3 liraya gidersiniz. Fiyatlar bu kadar. Konu paraysa çok da sorun yok. Kazık yediğiniz için gururunuz kırılacaksa “taksimetrem bozuk” diyen adama binmeyin. Başka yerlerde oda bulamadığım için Otel Delhi International diye pahalı ama dandik bir otele gittim. Oda parası 700 rupi. Delhi şartlarında pahalı bir oda. Dha ucuza bir sürü yer var. 1 gece idare ederim.
Bu, otelin havalandırması. Apartman boşluğuna bakıyor. Binanın hava boşluğundaki bir tane hava dönüşüm sisteminin ayarını, kapağı az ya da çok açarak ayarlıyorsunuz. Açsanız da gürültü yapıyor kapasanız da.
Delhi’den bir an önce gitmek istiyorum. Sabah ilk işim Rahmi’nin tavsiye ettiği Karol Bagh’daki “Rajeev Bike”a gitmek oldu. Rajeev’le tanıştık. İyi biri. Motor kiralamak için uygun bir yer. Yalnız Delhi’de herşeyde olduğu gibi bunda da pazarlık yapın. Günlüğü 8 dolara 1 aylığına 200 cc kırmızı bir “Honda Hero Karizma” kiraladım. Daha ucuza da kiralanabilirdi, uğraşamadım. Biraz kapora verip, ertesi sabah motorun bakımları yapılmış olarak teslim almak üzere dükkandan ayrıldım.
Günün geri kalanında Delhi turu.
Sokakta ip cambazı bir kız çocuğu.
Rikşalar Delhi’deki en yaygın ulaşım araçlarından.
Lotus Tapınağı. Dünyadaki yedi Bahai Tapınağından biri. İçerde fotoğraf çekmek, konuşmak yasak. Girerken ayakkabılar çıkarıyoruz. Hindistan’daki kutsal yerlerin genel kuralı bu.
Lotus Tapınağı’nın sokağından yeme içme yerleri. İlk gün bunlardan yemek çok iştah açıcı gelmemişti. Yavaş yavaş alışıyorum.
Delhi 31 ekim 2010
ISKCON (Hare Krishna) Tapınağı. Girdiğinizde insanlar size “Hare Krişna” diye selam veriyor.
Lal Qila (Kırmızı Kale), geniş bir alana kurulmuş. İçinde islam etkisini taşıyan güzel yapılar var.
Imperial sinemasında bu hafta!
Ertesi sabah sokağın birinde bulduğum bir kahvaltı salonu.
Menüdeki “ekstra kahvaltı”yı istedim, önce çay geldi. Çayın adı burda da çay. Ama sütlü yapıyorlar. Normal çayın adı “black tea”, ama demleme değil sallama geliyor. Sonra yine süt içinde yüzen bulgurlardan oluşan bir yemek, yağlı ekmek, 2 haşlanmış yumurta ve sebzeli soslu haşlanmış patates geldi. Doydum.
Uyuyamadım, sabah 5:00 gibi otelden ayrıldım. Rajeev’den Motoru almama daha 3 saat var. Bu arada Jain Tapınağı’nı ve aynı bahçedeki kuş hastanesini görebilirim.
Okul servisi.
Jain Tapınağı. İçerde fotoğraf çekmek yasak. Buraya da alınayak girilecek.
Jain Tapınağı’nın bitişiğindeki kuş hastanesinde yaralı, hasta kuşlar iyileştirilip tekrar doğaya salınıyor.
Saat 10:00 da Rajeev’le buluşuyoruz. Motorun belgelerini, filan da alıp yeni motorumla 200 km. mesafede olan Haridvar ve Rishikesh'e doğru yola çıkıyorum.
Haridvar 2 Kasım 2010
200 km yi 8 saatte alabildim. Çünkü Delhi-Rishikesh arasında “şehirlerarası yol” kavramı yok. Her yer şehiriçi ve her yer kalabalık. Trafiğin soldan olması problem olmadı pek. Dönüşlerde filan eski alışkanlıkları bırakıp biraz dikkatli olmak gerekiyor. Hindistan trafiğinin farklı bir dili var. Frene basmak yok... Aralıksız korna... Ufak tefek çarpmalar olabiliyor. Büyütülecek birşey yok. Araçların çoğunun dikiz aynası yok ya da kapalı. Bir süre motor kullanınca dikiz aynasını hiç kullanmadığımı farkettim. Şimdi biri göğe biri yere bakıyor. Düzeltme ihtiyacı hissetmiyorum. Biraz pratik yapınca gündüz motor kullanmak o kadar problem değil. Geceyi çözemedim daha. Gündüz aralıksız çalan kornaları anlıyorum. Ama gece aralıksız yanan uzunları anlamıyorum ve Hint tanrılarından birinin de bana sahip çıkacağını varsayarak nerde karanlık varsa motoru oraya sürüyorum. Karanlığa pek kalmamak lazım.
Haridvar’ı yarına bırakıp otel bulmak için direk Rishikesh’e gittim. Rishikesh, Haridvar’a göre çok daha sessiz sakin ve doğanın içinde bir yer.
Sai Ganga adında bir otele yerleştim. Delhi’den sonra burası iyi geldi. Dağ manzaralı sıcak sulu ve banyo-tuvaleti odaya dahil odamın günlüğü 500 rupi. Yaklaşık 16 liraya geliyor.
Haridvar Rishikesh arası yaklaşık 25 km. Ertesi gün Haridvar’dayım.
Burası Ganj’ın doğduğu yere yakın topraklar ve her akşam 16:30 gibi bir sürü Hindu, Ganj’ın sularında yıkanmak için Haridvar’a geliyor.
Haridvar’ın dev Shiva heykeli.
Sadhular.
Burası Haridvar’ın Har Ki Pairi Ghatı. Hinduların akşam toplandıkları yer.
Haridvar sokakları.
Haridvar’ın eteklerinde olduğu tepenin üstünde Mansa Devi tapınağı var. Buraya teleferikle ya da yürüyerek çıkılıyor. Yol fena değildi, ben motorla çıktım.
Yol boyunca her yer maymun.
Mansa Devi’nin içi. Yine ayakkabısız giriliyor.
Tapınağın oralarda bir yerde yemek molası. Artık önüme konan şeyleri kaşığımla çok fazla dürtüklemiyorum.
Aarti törenlerini izlemek için Haridvar’da akşamı ettim. Otele dönüşüm karanlığa kaldı. Karanlıkta en güvenli şey önüne büyük bir araç koyup onu takip etmek. Yavaş ama güvenli olur. Mesela kamyonlar buraların kralı. Trafikte her türlü üstünlüğe sahipler. Bu özgüvenlerinden olsa gerek yolda hep kamyon kazası gördüm.
Rishikesh 2 Kasım 2010
Burası onlarca ashramın olduğu, yoga, meditasyon gibi öğretilerin merkezi. Huzurlu, sakin, şahane bir yer. Ben otelde kalmayı tercih ettim ama parasız ya da az bir bağış ya da para karşılığı bazı ashramlarda da kalmak mümkün. Ama konfor aramamak lazım tabii. Duşlar filan ortak.
Burası Ganga tapınağı. 16 katlı bir tapınak.
Tapınaktaki zillerden birini çalıp soldaki yapının üstüne yalınayak çıkarak etrafında turluyorsunuz.
Hanuman.
Laksman Jhoola asma köprüsü.
Köprüden Swarga Niwas tapınağı manzarası.
Parmath Niketan Ashramı. Huzurlu, sessiz bir yer.
Ashramın içindeki konaklama yerleri.
Ashramdaki heykellerden biri. Lord Nrisinha, şeytan Hrinyakashyapu'yu öldürürken...
Bu cin mankeni canlı. Aynından yan restoranda da var. Restoranların ismi de aynı; "Chotiwala". Ortakmışlar ayrılmışlar.
Rishikesh sokakları.
Rishikesh'deki önemli ashramlardan biri, Maharishi Mahesh'in ashramı. Merkeze biraz uzak, sapa bir yoldan gidilen bir yer. Maharishi Mahesh, transandantal meditasyonun kurucusu. Burası 60larda Beatles'ın kaldığı ashram. Şimdi terkedilmiş ve girmek yasak. Ama kapıdaki bekçi 50 rupi karşılığı gezmenize izin veriyor.
Ashrama çıkan yol. Tek başımayım. Çarşının karmaşasından sonra sakin güzel bir yer.
Ashramın içi şu an yıkık durumda.
Rishikesh'deki son günümü ormanda geçirdim.
Akşamında otelin sahibi (Hepsi adımı ezberledi, ben hiçbirinin adını hatırlamıyorum.) beni eve davet etti. Oturduk çay pasta bişeyler ikram etti. Televizyonda kriket seyrettik. Türkiye'de futbol, burda kriket sanırım. Yolda da kriket oynayan çocuklara sık rastlıyorum. Şahane bir akşamdı.
Ertesi sabah erkenden Simla yolcusuyum.