Mart Ayı sonlarına doğru havalar da iyi gidince hemen aylık yeşil sigortayı ( 60 euro falan), bir aylık da sağlık sigortalarını yaptırdıktan sonra fırtınalı yağmurlu bir havada yunanistana İpsala dan giriş yaptık. Normalde pasaportlar da yeşil olduğu için yunanlılar belli bir mesafede takip ederlerdi ama hava fırtınalı ve yağmurlu olunca ortada kendilerini göremedik)
Dedeağaç güzel bir yer ve ilk akşam hafif yağmurluydu bu nedenle jumbo denilen alışveriş merkezde biraz vakit geçirdik. Araç park yeri için limanda park yeri var. Günlüğü 3 euro aracı da buraya bıraktık. Bu arada girdi çıktı yaparsanız bi 3 euro daha isteniyor bilginiz olsun. Unutmayın günlüğü 3 euro yani bugün öğlen aracı park ettin sabah alacaksın anlamı 2 gün 6 euro...
Akşam artık klasik hale gelen Makri deki ayayorgi restauranta gittik. fiyatlar biraz yükselmeye başlamış. ayayorgi nin menü ve fiyatları internette aratırsanız bulursunuz. konaklamaya 40 euro civarı verdik. zaten daha az da pek yok. Yunanistan diğer balkan ülkelerine göre konaklama da daha pahalı.
Sabah Selanike yola çıktık. Şapçı güzergahını takip ettik. Şapçı Türk yerleşimin en yoğun olduğu yerlerden biri ve özel karışım kahvesi meşhur . Burdan bir kaç paket kahve aldık.
Burdan Kozlukebir Köyüne geçip Caminin yakınındaki tarihi kahve de kahve içtik. Mutlaka uğrayın burdaki büfe de özel şapçı Kahvesinden alabilirsiniz.
Daha sonra Gümülcine İskeçe güzergahlarını da takiple Karvali köyünde kavala kurabiyesi satan yere gittik. Geçen sene 4 euro olan ufak kutu kurabiye olmuş 5 euro. Müşterileri büyük oranda Türkler olan bu pastane de zamlara devam etmiş. Velhasıl nereye gitsek satıcılar fiyatları nasılsa Türkler alır diye habire yükseltmiş. Kazıklanmaya devam)
Kavala kurabiyeleri sonrası Kavala da biraz mola sonrası Selanik de Atatürk Müze Evi'ne yakın konaklayacağımız pansiyona geçtik. Araç park yeri Selanik de de ciddi problem bu nedenle aracı Selanik in üst tarafında kalenin duvarları dibine park ettik. Allah artık korur diye aracımızından ayrıldık. Selanik de 2 gün kaldık ama bize yetersiz geldi en az 3 veya 4 gün ayırmak gerekiyor. Gezilmesi gereken yerler gezildi, balık vs yenildi. Bunları genelde tripadvisorın forumlarına bakarak yaptık. AVM ler ve outletleri şehrin dışında onları da gezdik. Öyle ucuz birşey yok. Ama THY nin reklamlarını bu AVM ana girişlerinde görmek güzeldi.
Yunanistan da vodafon hattı aldık 2 gb internete 15 euro verdik aslında daha da ucuzları varmış.
Yunanistanı Edessa güzergahı üzerinde Niki sınır kapısından geçerek terkettik. Kapılarda hiç vakit kaybetmedik. Sadece yunana girişte sigara var mı diye sormuşlar ve bagaja öylesine bakmışlardı.
Makedonya da öncelikle Manastır da durduk. İlk dikkatimizi çeken Halkbankdı. Halkbank neredeyse Makedonya nın birinci bankası ve en çok reklamı da Halkbank olarak gördük. Manastırda sokakta lycamobile tanıtım standı gördük. Burdan 2 tane telefon sim kartı (kendi aralarında sınırsız konuşabilen) ve bir sim kartta 1 gb internet yüklü hatlara sadece 2 euro verdik. Bu gerçekten güzel fiyat ve Makedonya da heryerde internetimiz oldu.
Manastır ardından Resne de durduk şehirleri gezdik derken yan taraflarda karlar dolu kıvrımlı yollardan Ohrid e ulaştık. Ohrid normalde 2 gün diye düşünürken 6 gün kaldık.
Burada St Naum diye manastırın olduğu yerdeki sandal gezintisini mutlaka yapın. Sandalcı kendi kitabını falan satmak ister, ayrıca size sessiz mi olayım şarkı mı söylesek derse sessiz deyin ki doğayı hissedin. sandalın bir turu 10 euro. sandal dediğime bakmayın 1hale geit0 kişi rahat alır. bi gruba dahil olup binmekte fayda var. biz 2 kişi daha vardı beraber bindik. 2.5 euro kişi başı oldu.
St. Naum olduğu yerde doğal park.
Ohrid gölünün Arnavutluk tarafı da var biz St Naum dan çıktıktan sonra zaten 2-3 km mesafedeki Arnavutluk sınırına geçtik. bir makedon gümrük görevlisi araçta şu var mı bu varmı gibi abzürt sorular sorular sordu. Yaşlılığına verdik ve ses çıkarmadık. Bunun dışında Arnavutluk da Enver hocanın yazlık olarak kullandığı Drilon da bir balık yedik. Burası ördek ve kazların olduğu kayık turu da yapılan bir yer. Balık aslına bakarsanız pek fena değildi. Alabalık yedik. Ama fiyat kişi başı 20 euro falandı yani buaraya göre acaip pahalıydı. Kazık yer vesselam. Araçla buaraya girince hemen biri gelip restaurant mı diye soruyor. yok deyince muhtemel para isterler bilemiyorum. ama orası yaya olarak gezilen ve halka açık bir yer aslında.
Drilon dan sonra Pogradec e geldik. Arnavutluk un Ohrid kıyısındaki şehri. Öylesine bir yer işte.
Arnavutluk da hırsızlık malı araçlara müsammaha edildiği için araçtan fazla ayrılmadı ve Ohrid in Arnavutluk tarafını bitirerek Türklerin yoğun yaşadığı Makedonya Struga ya giriş yaptık.
Ahrid de yemek yönünden problem sıfır. ohrid de en çok satılan ohrid incisi. gerçekte Ohrid incisini 2 eski aile çiftliklerinde üretiyor gerisi yalan. istiridye kabukları toz hale getirilip hamurlanıp badem şekeri yapar gibi tekrar satılan incilere dönüşüyor arada içine plastik falan da katılabiliyor. Yani o görünen koca koca inciler aslında çok ucuz maliyetli. gerçek incileri de zaten 8. mm yi geçmezlermiş. O iki aile kim zaten 3-5 kişiye sorarsanız gösterirler. birisiyle tanıştım kibar bir insan ama adını hatırlamıyorum.
Ohrid sonrası ver elini Gostivar ve Kalkandelen (Tetovo) üzerinden Üsküp. Gostivarda köfte Kalkandelende Alaca Cami yi görmeden geçmeyin.
Üsküp bildiğiniz gibi. Makedonlar haçlı düşüncelerini dağlara kazıyan insanlar dağa taşa haç yapmışlar. Milenyum haçı da bunlardan biri. Gereksiz yere yapılan işler ama Milenyum haçının olduğu yere giden teleferiğin olduğu yer güzel. Teleferik de yanlış hatırlamıyorsam gidiş 1 euro dönüş ücretsiz.
Bu arada Matka Kanyonuna mutlaka gidin. En az 3 saatinizi ayırın.
Dedeağaç güzel bir yer ve ilk akşam hafif yağmurluydu bu nedenle jumbo denilen alışveriş merkezde biraz vakit geçirdik. Araç park yeri için limanda park yeri var. Günlüğü 3 euro aracı da buraya bıraktık. Bu arada girdi çıktı yaparsanız bi 3 euro daha isteniyor bilginiz olsun. Unutmayın günlüğü 3 euro yani bugün öğlen aracı park ettin sabah alacaksın anlamı 2 gün 6 euro...
Akşam artık klasik hale gelen Makri deki ayayorgi restauranta gittik. fiyatlar biraz yükselmeye başlamış. ayayorgi nin menü ve fiyatları internette aratırsanız bulursunuz. konaklamaya 40 euro civarı verdik. zaten daha az da pek yok. Yunanistan diğer balkan ülkelerine göre konaklama da daha pahalı.
Sabah Selanike yola çıktık. Şapçı güzergahını takip ettik. Şapçı Türk yerleşimin en yoğun olduğu yerlerden biri ve özel karışım kahvesi meşhur . Burdan bir kaç paket kahve aldık.
Burdan Kozlukebir Köyüne geçip Caminin yakınındaki tarihi kahve de kahve içtik. Mutlaka uğrayın burdaki büfe de özel şapçı Kahvesinden alabilirsiniz.
Daha sonra Gümülcine İskeçe güzergahlarını da takiple Karvali köyünde kavala kurabiyesi satan yere gittik. Geçen sene 4 euro olan ufak kutu kurabiye olmuş 5 euro. Müşterileri büyük oranda Türkler olan bu pastane de zamlara devam etmiş. Velhasıl nereye gitsek satıcılar fiyatları nasılsa Türkler alır diye habire yükseltmiş. Kazıklanmaya devam)
Kavala kurabiyeleri sonrası Kavala da biraz mola sonrası Selanik de Atatürk Müze Evi'ne yakın konaklayacağımız pansiyona geçtik. Araç park yeri Selanik de de ciddi problem bu nedenle aracı Selanik in üst tarafında kalenin duvarları dibine park ettik. Allah artık korur diye aracımızından ayrıldık. Selanik de 2 gün kaldık ama bize yetersiz geldi en az 3 veya 4 gün ayırmak gerekiyor. Gezilmesi gereken yerler gezildi, balık vs yenildi. Bunları genelde tripadvisorın forumlarına bakarak yaptık. AVM ler ve outletleri şehrin dışında onları da gezdik. Öyle ucuz birşey yok. Ama THY nin reklamlarını bu AVM ana girişlerinde görmek güzeldi.
Yunanistan da vodafon hattı aldık 2 gb internete 15 euro verdik aslında daha da ucuzları varmış.
Yunanistanı Edessa güzergahı üzerinde Niki sınır kapısından geçerek terkettik. Kapılarda hiç vakit kaybetmedik. Sadece yunana girişte sigara var mı diye sormuşlar ve bagaja öylesine bakmışlardı.
Makedonya da öncelikle Manastır da durduk. İlk dikkatimizi çeken Halkbankdı. Halkbank neredeyse Makedonya nın birinci bankası ve en çok reklamı da Halkbank olarak gördük. Manastırda sokakta lycamobile tanıtım standı gördük. Burdan 2 tane telefon sim kartı (kendi aralarında sınırsız konuşabilen) ve bir sim kartta 1 gb internet yüklü hatlara sadece 2 euro verdik. Bu gerçekten güzel fiyat ve Makedonya da heryerde internetimiz oldu.
Manastır ardından Resne de durduk şehirleri gezdik derken yan taraflarda karlar dolu kıvrımlı yollardan Ohrid e ulaştık. Ohrid normalde 2 gün diye düşünürken 6 gün kaldık.
Burada St Naum diye manastırın olduğu yerdeki sandal gezintisini mutlaka yapın. Sandalcı kendi kitabını falan satmak ister, ayrıca size sessiz mi olayım şarkı mı söylesek derse sessiz deyin ki doğayı hissedin. sandalın bir turu 10 euro. sandal dediğime bakmayın 1hale geit0 kişi rahat alır. bi gruba dahil olup binmekte fayda var. biz 2 kişi daha vardı beraber bindik. 2.5 euro kişi başı oldu.
St. Naum olduğu yerde doğal park.
Ohrid gölünün Arnavutluk tarafı da var biz St Naum dan çıktıktan sonra zaten 2-3 km mesafedeki Arnavutluk sınırına geçtik. bir makedon gümrük görevlisi araçta şu var mı bu varmı gibi abzürt sorular sorular sordu. Yaşlılığına verdik ve ses çıkarmadık. Bunun dışında Arnavutluk da Enver hocanın yazlık olarak kullandığı Drilon da bir balık yedik. Burası ördek ve kazların olduğu kayık turu da yapılan bir yer. Balık aslına bakarsanız pek fena değildi. Alabalık yedik. Ama fiyat kişi başı 20 euro falandı yani buaraya göre acaip pahalıydı. Kazık yer vesselam. Araçla buaraya girince hemen biri gelip restaurant mı diye soruyor. yok deyince muhtemel para isterler bilemiyorum. ama orası yaya olarak gezilen ve halka açık bir yer aslında.
Drilon dan sonra Pogradec e geldik. Arnavutluk un Ohrid kıyısındaki şehri. Öylesine bir yer işte.
Arnavutluk da hırsızlık malı araçlara müsammaha edildiği için araçtan fazla ayrılmadı ve Ohrid in Arnavutluk tarafını bitirerek Türklerin yoğun yaşadığı Makedonya Struga ya giriş yaptık.
Ahrid de yemek yönünden problem sıfır. ohrid de en çok satılan ohrid incisi. gerçekte Ohrid incisini 2 eski aile çiftliklerinde üretiyor gerisi yalan. istiridye kabukları toz hale getirilip hamurlanıp badem şekeri yapar gibi tekrar satılan incilere dönüşüyor arada içine plastik falan da katılabiliyor. Yani o görünen koca koca inciler aslında çok ucuz maliyetli. gerçek incileri de zaten 8. mm yi geçmezlermiş. O iki aile kim zaten 3-5 kişiye sorarsanız gösterirler. birisiyle tanıştım kibar bir insan ama adını hatırlamıyorum.
Ohrid sonrası ver elini Gostivar ve Kalkandelen (Tetovo) üzerinden Üsküp. Gostivarda köfte Kalkandelende Alaca Cami yi görmeden geçmeyin.
Üsküp bildiğiniz gibi. Makedonlar haçlı düşüncelerini dağlara kazıyan insanlar dağa taşa haç yapmışlar. Milenyum haçı da bunlardan biri. Gereksiz yere yapılan işler ama Milenyum haçının olduğu yere giden teleferiğin olduğu yer güzel. Teleferik de yanlış hatırlamıyorsam gidiş 1 euro dönüş ücretsiz.
Bu arada Matka Kanyonuna mutlaka gidin. En az 3 saatinizi ayırın.
Son düzenleme: