SEVAL
www.sevalduban.com
Çok uzun zamandır yapmayı planladığım Lübnan gezisini 19 Mayıs tatili sırasında yaptım nihayet. Aslında niyetim Suriye, Lübnan ve Ürdünü gezmekti fakat Suriye’ deki karışıklardan dolayı sadece niyet olarak kaldı. İyi ki de öyle kalmış çünkü 4 günde hepsini gezemezmişim. 4 gün Lübnan için idealdi.
18 Mayıs akşamı iş çıkışı doğru Sabiha Gökçen Havaalanına gidip 20:30 uçağına atlayıp Beyrut’ a gittik. Tatil olduğu için havaalanı kalabalık olur diye düşünmüştüm ama hiç öyle değildi. Sakin sakin işlemlerimizi yaptık ve rötarsız bir şekilde yolculuk tamamlandı. Sorunsuz geçen yolculuğun ardından Beyrut havaalanına indik, bagajlarımızı beklemeye başladık. Toplamda 3 tane olan bagajlarımızdan biri eksik çıktı. Tüm bavullar gidene kadar bekledik ama geriye sadece biz ve sahipsiz iki bavul kaldı. Muhtemelen biri yanlışlıkla bizim bavulu aldı. Gidip kayıp eşya bölümünde tutanak tutturduk. Sonra da rezervasyonunu yaptırmış olduğum kiralık aracı teslim almak için Avis standına gittim. Otomatik vites vites bir Kia Rio Sedan. Şimdiye kadar ki yurt dışı seyahatlerinde hep Avis’ ten kiralamıştım. Bu sefer de öyle yaptım. Şimdiye kadar hiç pürüz çıkmadı. O yüzden firmayı önerebilirim. İşlemler tamamlandıktan sonra araç geldi. Aracın hasarlı olan yerleri işaretlendi. Aracın tamamında çizikler vardı. O yüzden komple çemner çizin yeter dedim. Ama sonradan anladım ki Beyrut’ ta trafik kuralı diye bir şey yok. O yüzden az bile olmuş o kadar çizik.
Biz arabanın ıvır zıvırıyla uğraşırken telefonum çaldı fakat yetişemedim. Baktım numara da görünmüyor, içime bir kurt düştü. Sonra gelen mail’ e bakınca arayanın kayıp eşya bürosu olduğunu anladım. Biz bavul geri gelmiş. Neyse ki getiren adamı göremedim yoksa kafasını gözünü kırmaya niyetliydim.
Tüm bunlar olurken saat oldu 00:30. Neyse bindik arabaya başladık oteli aramaya. Otelimiz Hamra caddesinin bir arka sokağı. Ama gel kör ki ne tabela var ne sokak adı. Manara, Unesco, Hamra civarında dolanıp duruyoruz. Telefonun GPS’ ine bakayım dedim, baktım “no data” yazıyor. İyice hüsrana uğradım. Yol soruyoruz millete tarih ediyorlar biraz sonra arap saçına dönüyor yine yollar. Mozart diye bir otel vardı, oraya gidip sordum yolu adam tarif etti ama ne mümkün anlamak. Sonra yüz ifademe bakıp halime acıdı sanırım, tekrar tarif etti. Bulamazsan gel, ben seni götürüp otele bırakacağım dedi. Yine düştük yollara ama saat oldu 02:00 ve ben sinirden cinnet geçirmek üzereyim. Tabii biz yine kaybolduk. Baktım ilerde 3 tane zırhlı askeri araç var. Yanlarında durup yolu sordum. Onlarda anlattı durdu, yüz ifademe bakıp güldüler. Sonra tepe lambalarını yakıp bizi takip et dediler. 3 zırhlı askeri aracın peşine düşüp nihayet bulabildik oteli. O şekilde gelince ister istemez lobideki görevli şaşırdı. Zaten uyku sersemi hatun, savaş çıktı sandı herhalde
Otelin haritası Ama ne mümkün oteli bulmak.
18 Mayıs akşamı iş çıkışı doğru Sabiha Gökçen Havaalanına gidip 20:30 uçağına atlayıp Beyrut’ a gittik. Tatil olduğu için havaalanı kalabalık olur diye düşünmüştüm ama hiç öyle değildi. Sakin sakin işlemlerimizi yaptık ve rötarsız bir şekilde yolculuk tamamlandı. Sorunsuz geçen yolculuğun ardından Beyrut havaalanına indik, bagajlarımızı beklemeye başladık. Toplamda 3 tane olan bagajlarımızdan biri eksik çıktı. Tüm bavullar gidene kadar bekledik ama geriye sadece biz ve sahipsiz iki bavul kaldı. Muhtemelen biri yanlışlıkla bizim bavulu aldı. Gidip kayıp eşya bölümünde tutanak tutturduk. Sonra da rezervasyonunu yaptırmış olduğum kiralık aracı teslim almak için Avis standına gittim. Otomatik vites vites bir Kia Rio Sedan. Şimdiye kadar ki yurt dışı seyahatlerinde hep Avis’ ten kiralamıştım. Bu sefer de öyle yaptım. Şimdiye kadar hiç pürüz çıkmadı. O yüzden firmayı önerebilirim. İşlemler tamamlandıktan sonra araç geldi. Aracın hasarlı olan yerleri işaretlendi. Aracın tamamında çizikler vardı. O yüzden komple çemner çizin yeter dedim. Ama sonradan anladım ki Beyrut’ ta trafik kuralı diye bir şey yok. O yüzden az bile olmuş o kadar çizik.
Biz arabanın ıvır zıvırıyla uğraşırken telefonum çaldı fakat yetişemedim. Baktım numara da görünmüyor, içime bir kurt düştü. Sonra gelen mail’ e bakınca arayanın kayıp eşya bürosu olduğunu anladım. Biz bavul geri gelmiş. Neyse ki getiren adamı göremedim yoksa kafasını gözünü kırmaya niyetliydim.
Tüm bunlar olurken saat oldu 00:30. Neyse bindik arabaya başladık oteli aramaya. Otelimiz Hamra caddesinin bir arka sokağı. Ama gel kör ki ne tabela var ne sokak adı. Manara, Unesco, Hamra civarında dolanıp duruyoruz. Telefonun GPS’ ine bakayım dedim, baktım “no data” yazıyor. İyice hüsrana uğradım. Yol soruyoruz millete tarih ediyorlar biraz sonra arap saçına dönüyor yine yollar. Mozart diye bir otel vardı, oraya gidip sordum yolu adam tarif etti ama ne mümkün anlamak. Sonra yüz ifademe bakıp halime acıdı sanırım, tekrar tarif etti. Bulamazsan gel, ben seni götürüp otele bırakacağım dedi. Yine düştük yollara ama saat oldu 02:00 ve ben sinirden cinnet geçirmek üzereyim. Tabii biz yine kaybolduk. Baktım ilerde 3 tane zırhlı askeri araç var. Yanlarında durup yolu sordum. Onlarda anlattı durdu, yüz ifademe bakıp güldüler. Sonra tepe lambalarını yakıp bizi takip et dediler. 3 zırhlı askeri aracın peşine düşüp nihayet bulabildik oteli. O şekilde gelince ister istemez lobideki görevli şaşırdı. Zaten uyku sersemi hatun, savaş çıktı sandı herhalde
Otelin haritası Ama ne mümkün oteli bulmak.