[font=times new roman, serif]Yine Park Canavarları Yine Otopark Derdi![/font]
[font=times new roman, serif] Gemiden iner inmez hemen iskele önündeki otoparka girdik. [GPS45]. Liman bölgesinde, hem kalabalığın dağılması için hem de ne yapacağımıza karar vermek için oyalandık. Otoparkta bir de alkovanlı karavan vardı. Avrupa'da bütün otoparklarda artık “Otopark Canavarı” adını taktığımız parkmetreler var. Parkmetrenin yanına varınca burada durulmaz dedik. Saatliğine 4€ istiyor. 3 saatten sonra saatliğine 2.4€ alıyorlar. Böyle 77 saate kadar her saat için ücreti yazmışlar. Tevekkeli değil kocaman otopark ama kimseler yok. 24 saati 30€ ediyor hemen TL'ye çeviriyoruz, bizim paramızla 75TL, insaf yani. Rahatlıkla bu paradan daha ucuza, bir kampta kalınır. Daha iyi bir park yeri bulmamız lazım. Her yerde park canavarı var. Bazı park yerlerinde süre 1 saatle kısıtlanmış. Hem pahalı hem de süre az. Park yeri ararken hem de şehir turu yapmış olduk. Neredeyse bir saat dolaştık ve sonunda bir hastane ya da fabrika türü bir işyeri olduğunu düşündüğümüz bir alana girdik. Yasak, park canavarı filan görülmüyor. Ama her an birileri hop ne oluyor, niye geldiniz filan diyebilir. Aklımız Küheylan'da kalarak merkeze yürüdük ve ilk işimiz turizm danışmaya gitmek oldu. Turizm danışmada hem gezilecek yerlerin bilgisini ve harita aldık hem de parkların çok pahalı olduğunu, uygun park yerinin nerede olduğunu sorduk. Görevli de park buralardaki park yerlerinin çok pahalı olduğunu söyledi. 3Km kadar ilerideki stadyum bölgesinde park yerlerinin ücretsiz olduğunu ve oradan otobüsle ve tramvayla merkeze ulaşım olduğunu söyledi. Aklımız zaten Küheylan'da kalmıştı hemen geri dönüp Küheylan'ı oradan kurtardık. Neyse bir problem yok. Çevremizde malzeme getirenler götürenler var arada bize bakıyorlar ama kimse bir şey demedi.[/font]
[font=times new roman, serif] Aldığımız haritadan yararlanarak, Zeynep'e stadyumu öğrettim ama Zeynep'in inadı tuttu, uyduyu bulamıyor. Zaten, ne zaman lazım olsa, böyle yapıyor. En zorlu bölümleri Zeynep'in yardımı olmadan aştık. Stadyuma yaklaşırken ayıldı, zahmet etmeseydi artık. Otoparkta geldiğimiz yer ücretsiz ama 4 saatlik park yeriymiş. [GPS46]. Finlandiya'da böyle park yerlerinde, ön camdan görünecek şekilde parkettiğiniz saate ayarlandığınız bir kartı bırakıyorsunuz. Eee bizde böyle bir kart yok. Ne yapacağız derken, yakınlarda arabasındaki birisine sorduk. Bu kartlar “Kiosk”larda satılıyormuş. Biraz önce kiosktan otobüs biletini almıştım ama burada etrafta satan yer de görülmüyor. Kocaman bir otoparkın ortasındayız. Finli'nin de önerisiyle artık bir kartın üzerine saat ve dakikayı kalemle yazdık. Umarız sorun çıkmaz. Helsinki'de bu otopark sorunu ne kadar da dertliymiş. Bir sorunu çözüyoruz başka bir sorun çıkıyor. Daha sonra gerçi bu otoparkta süre kısıtlaması olmayan serbest park olan bir bölgesi de varmış ama onu daha sonra keşfettik. Ne de olsa bunun yarını da var. Küheylan'ın önünde Nermin'i beklerken bir Finli çift yabancı olduğumuzu anlayınca muhabbete geldi. Finliler gerçekten konuşkan ve sıcak kanlı insanlar. Çevrede gezilecek yerlerden, buralara yakın bir yerde ama yolumuz üzerinde bulunmayan kendi kasabalarının güzelliklerinden, Finlandiya'nın doğusundan geçen rotaların ve göllerin güzelliklerinden bahsettiler. Bahsettikleri yer Helsinki'nin doğusunda Rusya sınırı yakınındaki Kotka adlı yerleşim imiş, “biutiful, biutiful” deyip durdular. Özellikle bayan bayağı konuşkandı. Adamın kafası da epeyce kıyaktı. Bu akşam yola çıkmamamızı, herkesin sarhoş olacağını ama yarın sabah yolların bomboş olacağından filan bahsettiler. O kadar çok konuya girdiler ki pek azını hatırlıyorum. Kotka'yı da hafızamıza kaydettik ama yolumuz çok var bu gezide uğrama şansımız olamayacak. Ülkenin doğusundan geçen yol önerisini ise değerlendireceğiz. Saat 14' civarında Küheylan'dan ayrıldık. Geri gelmek için 4 saatimiz var yani akşam 18'e kadar zamanımız var. Ama saat 18'den sonra da otopark serbest hale geldiğinden, herhalde geç gelmemizde de sakınca yok. [/font]