Yaş olarak çoğumuzun yaşadığı ve bugün hayatımızdaki en güzel anılar olarak anımsadığımız çocukluk gezilerimizdeki yaşam şeklimizi ne çabuk unutup,kendimize olmazsa olmazları dayatma sevdasındayız. Çok sevdiğim bir karadeniz türküsünü hep anımsamışımdır. ''DEDEN ÇARIK GİYERDİ UNUTTUNMİ''
Çocukluğumuzda gittiğimiz gezilerde,bahar ise kırlarda,yaz ise deniz kıyılarında yere serilen hasır ve kilimler üzerinde yuvarlanmaktan ne zevk alırdık. Çarşaflardan yapılan gölgeliklerin altına sığınan büyüklerimizin'' Başına güneş geçecek gel biraz gölgede otur'' teranelerine rağmen kumda oynamaktan vazgeçmezdik. Yemek mi? tüm aile sorfada iken ,bize verilen ekmek arası şeylerde ne tad bulurduk. Buzdolabımı? güldürmeyin beni toprak testilerin suyu,'' daha soğuğu boğazlarını şişirir'' lafları ile yeterli gelirdi.Kimsede buzlu su istemeyi bırakın aklına getirmezdik bile.Kesilen karpuzu porselen tabaklarda değil dilim olarak elimize tutuştururlardı,bizlerde yere düşürsek bile üstündeki toprakları temizleyip kabukların dibine kadar kazırcasına yerdik.Böylece vücutlarımız doğal aşı olarak her türlü mikropla tanışmış,savunma sistemimizi geliştirmiş olurdu.(Halende fakir kesimlerdeki çocuklar çamurlarda oynarlar ama evlerde steril olarak yaşayan çocuklardan az hasta olurlar.)
Geziye gidilen araçlarmı onlar ayrı bir filmdi.Mahallemizin kamyoncu veya otobüsçü amcası toplar götürürdü.Yollarda ise en az 2 kez lastik patlayıp zorunlu mola verilmesi ise ayrı bir mutlulukdu bizler için.Nedenmi? kadınlar civara ot toplamaya yayılır,çocuklar ise oyunlarına dalar,'' yarım saatte bir araba çıkmasına rağmen'' Yola çıkmayın haaaa'' tembihlerine gülerdik.
Şimdilerde ise,araçların rampaları yavaş çıkmasını,hangi marka araçların alınması gerektiğini.Tentelerin hangi marka olacağını. Buzdolabının hangi marka,kaç sistem olacağını.TV ve çanak antenlerin olmazsa olmaz olduğunu.Arabistan çöllerine gider gibi su depolarının kaç litre olması gerektiğini.Elektrik mi ?? olmazsa ne yaparız. (Halbuki o lambalar yanmadığı zaman gökyüzündeki yıldızları daha iyi seyretme zevkini tadarız.)
O zaman ortaya şu çıkıyor.Kendi egolarımızı tatmin etme,etrafa hava atmak adına,''onlar için çalışıp çabalıyoruz''dediğimiz çocuklarımızı, yaşadığımız hatırlarken mutluluk ile gülümseyerek ''neydi o günler'' in tadından mahrum ediyoruz. Halbuki full bir hymerin olması çocukların umurunda değil.Onlar sadece kumlarda oynamak,yüzmek,çayır çimenlerde koşmak istiyor.Aracın yavaş gitmesi onalar için sorun değil,etrafı seyrederken bile eğlenir çocuklar.Markalı bir tentenin altında oturmak sadece kendi egomuzu tatmin eder.Çocuk zaten o tentenin farkında bile değildir,koşup oynarken. Markalı şezlonglar onları ırgalamaz,onlar yerlerde yuvarlanmaya hasrettir. Zaten yaşadıkları hayat yarı açık ceza evinden farksız,siz bir yere götürürseniz çıkabiliyorlar dışarı.Götürmezseniz apartmanın bilmem kaçıncı katından dünyayı seyrediyorlar sadece.
Eşlere gelince, EV HANIMLIĞI zor zanaat,hele birde çalışıyorsa yandı gülüm keten helva. Onlarında istediği dört duvarın dışına çıkmak bir nefes almak.Hele birde yapılacak tüm işlerde onlara yardımcı olursanız mutludurlar. Benim yaptığım gibi evde zaten tüm işleri yapıyorsun burada izinlisin der ve işlerin %90 nı yaparsanız varya kaymaklı kadayif olur onlar için.Forumda tartıştığınız teknik konular onları hiç ırgalamaz.Onlara samanyolunun altında yerde de olsa otururken ikram edeceğiniz bir kahve,yanında da iki tatlı sözdür mutlu edecek,yoksa karavanın önünde yazan HYMER değil. (HYMER sahibi olan dostlarımız alınmasınlar onlara gönderme değildir.)
Neticeeeeee....Full bir karavan edinip yapacağınız gezilerde (kimse inkar etmesin) kendi egonuzu tatmin etme adına,çocukların ilerdeki yaşlarında anlatacakları gezi anılarının oluşmasına engel olmayın,doğa ile kaynaşmalarını en basit şekilde olanak sağlayın.Gezilerinizde yaşam ne kadar aksesuarsız ve basit olursa sizin ve eşinizin işide o kadar az olur,birbirinize kalırsınız.
Çocuklarınızı tatil günlerinde büyük alışveriş mekanlarına sözde gezmelere değil,özlemini duydukları doğaya götürün.Bunu yapamadığınız zamanlarda sakın ''full bir karavanımız olsa giderdik'' demeyin.Çünki onlar full karavan değil,en basit şekilde koşmak oynamak istedikleri çayırlar ve kumlar istiyorlar başka bir şey değil.
Cavid hocamın örneği maymun olmayalım.Bırakalım elimizdeki lüks topunu ve özgürlüğümüzü tutalım. İnanın aileniz sizden lüks bir karavan değil,sadece ve sadece doğaya koşabilecek basit,sade bir araç bekliyor.
Sevgi ve saygılarımla Abdi Uçar
http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=41478.50
Bizden de sevgi ve saygıyla Abdi abi.