İstikamet Sinop

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan takil Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 16
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 14,820

takil

Ana Kamp
Mesajlar
40
Tepkime Puanı
0
Yer
kocaeli
Güzergah ; (1750 Km 5 Gece 6 gün)
Darıca (Kocaeli) , Sakarya, Düzce, Bolu, Yenice*, Karabük, Safranbolu, Kastamonu, Ilgaz*, Tosya, Boyabat, Sinop*, Ayancık;(Kuğu Yalısı*), Abana, Cide(Gideros Koyu*), Amasra, Bartın, Zonguldak, Ereğli, Akçakoca*, Karasu(Acarlar Longozu) , Darıca(Kocaeli)

17 Temmuz 2009 yılında yaptığımız Türkiye-İtalya gezisindeki notlarımız gibi yararlanabileceğiniz seveceğiniz bir gezi paylaşımı olmasını umut ediyoruz:smiley:

24 Temmuz 2011 Pazar sabahı Mehmet Taner Kılınçlı ve Özlem Dalkılınç ve motorumuz R 1150 R (Kızılcık:smiley:) 09:30 ‘da Bismillah diyerek çıkıyoruz yola. Bu yıl için güzergah olarak spontan Batı Karadeniz (Darıca –Sinop) “İstikamet Macera 2 ” adını koyduğumuz parkur başlıyor.

İlk Durağımız Yenice Şeker Kanyonu; Yenice'deki Şeker Çayı 6,5 km. uzunluğunda kenarları dik ve yüksek kayalardan oluşan Şeker gibi Kanyon:smiley: Planımız kanyonun kıyısına çadır kurup geceyi burada geçirmek. “İncebacaklar” mevki adıyla bilinen “Kent Ormanı” girişindeki büfede mısır kaynatan gençle tanışıyoruz. İçerisi piknikçilerle dolu gökyüzü duman dumana. Kanyonun kıyısındaki “Yeşil Vadi” restaurantta bir mola çayımızı içip vakit kaybetmeden kanyonda kaybolmak istiyoruz :smiley: Tek kelimeyle ŞAHANE kanyonun akışı kayaların gökyüzünde ufak bir pencere bırakacak kadar yükselmesi birer sanat eseri. Kanyona düşen ağaçlar suyun etkisiyle değişlik şekiller almış motorsikletle götürebilseydim hepsini bahçemizde korumaya alırdımJ
Hava karardı tabiat harikası olan kanyondan kimsenin ayrılmaya niyeti yok:smiley: yeşil vadi restaurantta saç kavurma hamurdan kase içinde yeşil salata ve kola:smiley:

kanyon-01.jpg


kanyon-02.jpg


kanyon-03.jpg


kanyon-04.jpg


kanyon-05.jpg


kanyon-06.jpg


kanyon-07.jpg


kanyon-08.jpg


Nihayet kanyonun kıyısına çadırmızı açıyoruz. Uyku tulumlarımızı şişmeye bırakıyoruz. Bir yandan kanyonun sesi çadırın çevresinde dolanıp bizi yalnız bırakmayan ördekler cins cins horozlar, tavuklar ani başlayan deli yağmur hatırımdaki eğlenceli kareler. Kendi yatağımızda bile Uzuncaaa zamandır bu kadar güzel uyku uyumadığımızı konuşuyoruz sabahleyin:smiley:
Dünya Ormancılık Örgütü FAO'nun dünya üzerinde belirlediği korunması gereken alanlar biride Yenice Ormanı nedeni bu ormanda dünyada pek az görülen ağaç, bitki ve yaban hayvanının bir arada yaşamakta olmasıymış. Daha önce bölgede National Geographic Channel 2 defa belgesel çekmiş.
Kanyonda sabah soğukkk duşumuzu alıp:smiley: vedalaşıyoruz “İncebacaklar” :smiley: mevkinden son çektiğimiz fotograflarımızla.




Safranbolu :
Karabükte yol çalışması nedeniyle Safranbolu yoluna girebilmek için mecburen şehriçi turu yapıyoruz. Yol yeni Safranboluya varıyor. Dönerek inen ve eski Safranbolu manzaralı bir rampa sonrası çarşıya ulaşıyorsunuz. Eski Safranbolu evlerinden çevrilmiş tarihi karakol sokağında park ediyor ve şehri gezmeye çıkıyoruz. Önce Cinci Han (çok bir özelliğini göremedik!) ardından şirin Asmaaltında Minik berber dükkanında Yılmaz amca ile tanışıyoruz. Tarihin içinden gelen zanaatkarları küçücük ve şirin dükkanlarında izliyoruz.

Arasta kahvesinde dinlenip eski Safranboluyu yukarıdan izlemek için yukardaki seyir terasına çıkıyoruz. “Zafranbolu” uçağının önünde ve Şehitlikte fotograf çekip devam ediyoruz.

Safranboludan yaklaşık 8 km uzaklıktaki Bulak Köyüne Mencilis Mağarasını görmek için yol alıyoruz. Toprak yolda Kızılcığı parkedip tırmanışa geçiyoruz. Yabancı plakalı kocaman yeşil bir karavanla karşılaşınca duraklayıp Tanerin hayalindeki araçla fotografını çekiyoruz.
Mağaraya yaklaşık 150 basamaklı zorlu merdivenlerden tırmanarak ulaşılıyoruz. Mağaranın uzunluğu 3-4 km. civarı bir çok bölüm kapalı yer yer aydınlatma var. Mağaranın içinde duvarlardan damlayan sular hala yaşayan bir mağara olduğunu gösteriyor. Üzerine pırlanta serpiştirilmiş gibi yer yer duvarlar parlıyor küf yeşili kahvengi sarı her tonu görmek mümkün. Mağara çıkışında ahşap seyir terasında soluklanıp devam ediyoruz
Safranboludan sonraki durağımız Kastamonu. Hava bir yandan bozar, saat ilerlerken önce Kastamonu kalesini ardındanda Şeyhinşah Kaya mezarında fotograf çekip yola çıkıyoruz. Yağmura yakalanmadan Ilgaza varmak niyetindeyiz.

safranbolu-01.jpg


safranbolu-02.jpg


safranbolu-03.jpg


safranbolu-04.jpg


safranbolu-05.jpg


safranbolu-06.jpg


safranbolu-07.jpg


safranbolu-08.jpg


safranbolu-09.jpg


safranbolu-10.jpg


safranbolu-11.jpg





Macerada 2.durağımız Ilgaz;
Ilgaz dağlarına tırmandıkça yağmur bulutlarına daha çok yaklaşıyor ve sonunda aniden başlayan yağmurun ortasında kalıyoruz. Yağmurlukları çekip, açlıktan guruldayan midelerimizi, kuyu kebap tabelasını gördüğümüz yerde susturduktan ve bir temiz ıslandıktan sonra Ilgaz Dağı inişindeki Derbent Otel’e atıyoruz kendimizi. Güzel bir banyo ve dağ havasında nefis bir uyku çekiyoruz. Güzel bir köy kahvaltısıyla güne başlayıp yola koyuluyoruz. Ilgazdan geri Kastamonuya dönmemek için Tosya üzerinden Boyabat Sinop yapmak niyetindeyiz.

ilgaz-01.jpg


ilgaz-02.jpg


ilgaz-03.jpg


ilgaz-04.jpg


Pirinç tarlalarının rehberliğinde Tosyaya varıyoruz. Şirin ve çok sayıda motorsikletin olduğu küçük bir ilçe. Yol sormak için yanaştığımız Belediye görevlileri misafirleri olmamızı teklif ediyorlar. Gözünü seveyim diyor Taner:smiley: Anadolu insanı farkı:smiley: bu.

Bölgede çalışan arkadaşlarını arayıp bizim bozuk olduğudan şüphelendiğimiz Kargı –Saraydüzü (35 km ) yolu hakkında bilgi alıyorlar. Evet yol booozukmuş ama Tosyadan geri Kastamonu’ya dönmekte işimize gelmiyor. Şansımızı zorluyoruz:smiley: Bu zorlama bize bir arka lastiğe mal oluyor berbat ötesi bir yolda inşaat makineleri, büyük mıcır kamyonları, kızılcığın rengini değiştiren (tabi ki bizimde) toz toprak çamur ve guruldayan midelerimiz arasında geçen 35 km sonrası yarı havası inik arka lastik ve yaklaşık yarım saattir yanan benzin ışığımızla hep duyduğumuz ama hiç ilgilenmediğimiz bir güzellikle karşılaşıyoruz. BOYABAT:smiley: Bir an önce benzin almak ve lastiği şişirmek için ilk benzinciye yanaşıyoruz. Pompacıya (taksici ve pompacılarla aramız iyidir:smiley: buranın nesi meşhur arkadaş deyince cebinden çıkardığı kartviziti uzattı:smiley: Boyabat tercih Sırık kebabı:smiley: Murat Sarıdoğan ve oğulları yazan karvizit Büyük cami yanında diyede tarif edildi.
Şehre girişte bir köprü üzerinde duruyoruz Gazidere çayı akıyor çok güzel manzara fotograf çekiyoruz. Karşınızda kılıçla kesilmiş gibi duran iki dik bir kaya bulunuyor. Gazidere çayı iki kaya arasından akıp geçiyor Boyabatlılar buraya “Kayaarası” diyorlarmış Soldaki kayanın üzerinde kale bulunuyor.
Sırık kebapçısının olduğu sokağı büyük camiyi arıyoruz karşımıza çıkan camiye şaşırdık :smiley: meğerse adı büyükmüş. Hemen arkasında küçük bir dükkan cam bir vitrinde asılı kocaman pişmiş koyun. Hava sıcak olduğu için içerisi ağır et kokuyor önce yemek istemedim ama sonra keyifle bitirdik. Sahibinin ikram ettiği çayımızı ve sigaramızı kapının önünde içerken güzergahımızdan bahsettik. Sıcak hoş sohbet biri yaklaştı kaleyi gezmediyseniz ben gezdireyim dedi. Kendisi Ankara İbni Sina Hastanesinde görevliymiş Asım abi. Tatilini memleketinde geçirmeye gelmiş ve Ankaraya döner ayak bizi gezdirmek istedi Kentini öyle seviyor ki doğru yanlış:smiley: bilinen tarihini anlatarak kaleye varıyoruz. Kaleye aslında iki giriş var ama bizi Asım abi yönlendirdiği için zoru seçtik:smiley: Kalenin merdivenlerinin yanından bir kanal içinde değirmene giden buz gibi suda yüzümüzü yıkayıp tırmanmaya başlıyoruz. Basamaklarının sayısını baş dönmemden sayamadığım bilmem kaç basamağı nefes nefese çıktık. Taner notlarımızı yazarken nefesine ve ...ötüne güvenen çıksın arkadaş diye not düşelim dedi:smiley: yazılanlara göre tünelin bütün merdiveni 252 basamakmış. Birkaç mola verdikten sonra kaleye varıyoruz. Geçmiş yıllarda kazı yapılmış bazı iskeletlere bazı tarihi değeri olan eserlere rastlanmış büyük bir su sarcını çevrelerine tel gerilerek sözde koruma altına alınmış ama inanılmaz ot sarmış o güzelliklerin üstünü. Avrupa Birliğinden alınan hibe kredisi ile restore edilmiş geziye açılmış.
Kaleden önce orada bir yaşam olduğu ortada, kimler nasıl yaşamış biraz araştırdım ama çok bilgi bulunmuyor. Boyabat eski kale (M.Ö 600) yıllarında Paflagonyalılar tarafından kurulmuştur.
Asım abiyle veda limontası içip Boyabat çıkışında lastiğimizi tamir ettirip istikamet Sinop diyoruz:smiley:


boyabat-01.jpg


boyabat-02.jpg


boyabat-03.jpg


boyabat-04.jpg


boyabat-05.jpg


boyabat-06.jpg


boyabat-07.jpg


boyabat-08.jpg



Macerada 3.durağımız Sinop;
İsmi ve güzelliğine yakışmayan bir girişi var kentin.
Sinop amazonlu kadınların cengâver kraliçeleri Sinova’nın isminin bu şehre verildiği rivâyet ediliyormuş. Fâtih Sultan Mehmed Han Sinop’a Cezîretül-Uşşak demiş. Türkler şehri fethettiklerinde bu şehre Sinop ismini vermişler ve isim devam ediyor.

Kentin girişinde bulunan Sinop cezaevinin önüne park edip bize ayrı bir hüzün ve heyecan veren cezaevine kişi başı 3 tl ödeyerek giriyoruz.


Cezaevinin girişinde “Sinop kalesi “büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları kolları demir parmaklılıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun oradan kaçmak değil, kuş bile uçurtmazlar” Evliya Çelebi” tabelası ile karşılaşıyorsun ve hemen yanından içinde zincirlerin prangaların işkence askılarının bulunduğu zindanla karşılaşıyorsun.
Üç tarafı denizle çevrili tarihi kale içerisinde yeralan Sinop cezaevi şimdi müze. Selçuklu sultanı izzettin Keykavus tarafından tersane olarak yaptırılan tarihi yapı ilk kez 1568 de cezaevi olarak kullanılmış. 90 lı yıllarda cezaevi koşullarına dair tartışmalar nedeniyle yenilenmesi gündeme gelerek tutuklular kentin dışındaki kurulan binaya nakledilmiş 1996 yılında kültür bakanlığına devredilerek müzeye çevrildi. . Ve zaman ve yaşam bir anda donmuş sanki bu mekanda.
Bu sürgün cezaevinin bu kadar bilinir olması ünlü isimlerinde burada kalmış olmasındandır. Uğur Mumcu, Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş, Kemal Tahir Burhan Felek, Kerim Korcan, refik Halit Karay, Zekeriya Sertel, Nazım Hikmet, Necip Fazıl ve Sabahattin Ali.

Cezaevi 3 kısımdan oluşuyor 3 kısım 3 katta Sabahattin Alinin koğuşu var camından dışarıya baktığınızda masmavi bir gökyüzü hemn yanıbaşında deniz ama surlardan görünmüyor. Denizi görmemiş ama dalga sesleri kulaklarına çarparken parmaklıkların yanındaki duvara kazımış dizelerini Cezaevi yönetimi Allah’a küfür ettiği gerekçesiyle (Bir küfür yolla Allah’a) duvarın o kısmını kırmış ama bugün metal bir plaka üzerine yazılarak tekrar asılmış ne acı dimi?

Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz gibidir gökyüzü
Aldırma gönül aldırma
Dışarıda deli dalgalar ……

Her şeyi mizah penceresinden görebilen, yaşamın tüm zorluklarına neşeli canlı hareketli kişiliği ile karşı koyan Sabahattin Ali hakkında polisle ilgili şöyle bir anekdot anlatılırmış paylaşmak istedim : Bir defasında tren istasyonunda arkasından gelen sivil polisi fark edince durup ona: “Nasıl olsa eve kadar peşimden geleceksin. Hava çok sıcak, hiç olmazsa valizlerin birini al da yardım et.” der. Polis de -ilginçtir- valizi alıp eve kadar refakat eder.

Kapıları özgürce hepimize açılmış olsa da bu mekan eskisinden bile korkunç ve kasvetli. Yüzyıllarca ayakta kalan birçok kader mahkumunu misafir eden bu tarihi yapının, insanlarımızın saygısızlığı öznesizliği sebebiyle kısa sürede rezil olmuş her birimizin ismi elbette kıymetlidir ama bunu bu duvarlara yazmanız sevdiğin erkeğe kadına olan aşkını ilan etmenizde neyin nesi???
Masumu, suçlusu, kader kurbanı binlerce insanına hiç mi saygınız yok??? Bu insanlarımı şimdi hapse koysak diye düşünüyor insan.
Avluda tutukluları taşıyan paslanmış içi dışı parçalanmış çürümeye terkedilmiş lastikleri patlak mavi bir kamyon var o da bizlerin saygısızlığının kaderini yaşıyor. Kendimin içinde olduğu fotograf çektirmekten çekinsemde birkaç kare fotograf çektik ama suratlarımızda buruk zoraki bir tebessüm vardı sanki.
Devlete , şehir yönetiminde yeralan değerli büyüklere sivil kuruluşlara sesleniyorum neredesiniz??? Kültür ve Turizm Bakanlığına sesleniyorum kapıda aldığınız 3 tl ile Sinop cezaevi müze yazısı ile müzecilik olmuyor…
Kapıdan aldığımız Sinop kitapçığına 10 tl vererek söylene söylene kendimize kalacak bir yer bakıyoruz. Şehrin dokusuna uygun ahşap “ Denizci Otel “ e yerleşiyoruz. Liman ayaklarınızın altında… aç karnımızı doyuralım diye sahildeki balıkçıları geziyoruz ama hiç biri bizi çağırmıyor kendine sanki. Mısırcıya yanaşıp danışırken ayağımıza gelen ilaç mümessili Selçuk ile tanışıyoruz bu kentin keyfine vardığı Sinop Yat Liman Restaurantı tarif ediyor. Sahibi Sıtkı beyi bulmamızı söylüyor. Üzerinde önlük ter içinde elinde tabak olan kişiye Sıtkı beyi soruyoruz. Benim deyince şaşırmadık dersek yalan olur. Misafirlerine öyle özen gösteriyor ki mutfağında bile kendisi çalışıyordu. Deniz kıyısında bir masada barbun ve mezgit dolu tabağımız kavun ve rakımızı yudumluyoruz. İzmitli sinopta öğrenci bir genç utla sanki sipariş ettiğimiz tüm şarkıları çalıyor.
Gecenin sonunda Sıtkı beyle sohbet ediyoruz ve kahvaltı için randevulaşıyoruz. Otele dönüp fotograflarımızı yükledikten sonra derinnnnnnnnn ve rahat bir uyku…
Kahvaltıdan önce şehrin diğer kıyısına doğru yol alıyoruz İncekum, Karakumda çadır kamp alanları ve bungalov evlerin olduğunu görüyoruz. Sıtkı bey ve eşi ile kahvaltıdan sonra vedalaşıp kuğu yalısına yol almadan önce çarşı içinde dünyaca ünlü hediyelik kotra ve taka maketlerinden dostlarımıza alıp kargoya verip yola çıkıyoruz. İstikamet Ayancık.,
İlgilenenler için; Sinop Yelken Klup Restaurant
sinop-01.jpg


sinop-02.jpg


sinop-03.jpg


sinop-04.jpg


sinop-05.jpg


sinop-06.jpg


sinop-07.jpg


sinop-08.jpg


sinop-09.jpg


sinop-10.jpg


sinop-11.jpg


sinop-12.jpg


sinop-13.jpg


sinop-14.jpg



İnceburun: Hamsilos Fiyordu'ndan yola devam ediyoruz ülkemizin en kuzey ucu İnceburun'a orman yolunda geçerek ulaşıyoruz Sinop il merkezine 19 km uzaklıkta. Beş Kuşaktır tarihi deniz fenerine ev sahipliği eden aile ile tanışıyor çaylarını içiyoruz. Bugün hala Karadeniz'in gemicilerine yol göstermeye devam ediyor olsa da Feneri koruyan ailenin reisi “Biz son nesiliz burada bulunan teknoloji ilerledi bize ihtiyaç kalmayacak diye iç geçirdiL” dostlarla fotografımızı çektikten sonra yola devam yol boyunda tazecik böğürtlenlerini 3 TL satan bir küçük ile karşılaşıyoruz hem onunla hemde kendini yollara atmış eşeklerle fotograf çekip devam ediyoruz

Sinop denince akla gelen bir diğer cennet ise Erfelek İlçesi‘ne bağlı Tatlıca Köyündeki şelaleler. İrili ufaklı 28 şelaleden oluşan ve 2 km devam eden bir vadi Erfelek Şelaleleri, bu özelliği ile dünyada tek.

inceburun-01.jpg


inceburun-02.jpg


inceburun-03.jpg


inceburun-04.jpg


inceburun-05.jpg


inceburun-06.jpg


inceburun-07.jpg


Hamsilos Fiyordu ; Sinop il merkezine 11 kilometre uzaklıktaki 2007 yılında Milli park olarak ilan edilen Hamsilos Fiyordu (Koyu). Hamsilos Türkiye`nin tek fiyordu olma özelliği taşıyor. Türkiye`nin 22. doğal milli parkı olan `Hamsilos fiyordu` Sinop sınırları içinde Bozburunda Yaban Hayatını Geliştirme Sahası yakınlarında yer alıyor. Hamsilos Koyu sualtı meraklılarının ilgisini çekiyor dalmak için zira motorsikletle dalmaya gelen arkadaşlarla karşılaştık.

Deniz, bir nehir gibi karanın içine yaklaşık 400 metre giriyor, çevre orman, koy tam bir doğa harikası. Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslardan kaçan gemiler burada saklanmış deniyor. Piknik alanı yanına motorumuzu parkedip fotograf çekmeye başlıyoruz.Taner kamp kuran kişilerle sonraki istikametimiz hakkında konuşurken bende kıyıdan kurumuş denizatlarını topluyorum ve “Kızılcık” ın nazar boncuğunun yanına bir tanesini asıyorumJ

hamsilos-01.jpg


hamsilos-02.jpg


hamsilos-03.jpg


hamsilos-04.jpg


hamsilos-05.jpg


hamsilos-06.jpg



Macerada 4.durağımız Kuğu Yalısı; Ayancık belde çıkışından 3 km sonra varılan Kuğu Yalısı yolu, büyük kamyonların geçmesi sebebiyle yol demeye şahit gerektirecek kadar bozuk cinstenJ Kendinden geçmek üzere olan lastiğimiz tamamen yerlerde. Arkası orman önü deniz harika bir yere yanaşıyoruz sonunda.

Boran adında Mersinli genç istersek çadırda kurabileceğimizi söyledi. Ama odalardan birine yerleştik ? Tedbirli Tanerim yanına aldığı kompresör ile biraz hava bastı bir yandan Kızılcığın adını katır olarak değiştirmeyi düşünüyordu (KIZIL KATIR) bir yandan da 500 kg taşımayacaksa neden bu motoru yaparlar diye Adanaca söyleniyordu:smiley:

Yan çantalarımızıda indirdikten sonra sabah vakit kaybımız olmasında diye tarif edilen sanayideki lastikçiğe gitti . Telaştan ne kaskını almış nede bana çantaların anahtarını bırakmış. Mecbur deniz kıyısına indim:smiley::smiley::smiley: keşke bütün mecburiyetlerimiz böleee olsa dimi:smiley: Boranda bana buz gibi bir bira verdi. Bütün gezimiz sırasında Sinop Yelken Klubü hariç hiçbir mekanda içki satılmıyordu:smiley:

Tanerin dönüşünde hava kararmış olsa da tüm tatil boyunca ilk kez denize kendimizi attık. Kayalık bir deniz amaç tuzlanmaktı:smiley:
Coğrafya bilgisi derin J Boran ve Serkan adlı Mersinli iki genç hem mutfakla hemde tüm mekanla ilgileniyor. Akşam yemeğimizi ve biramızı L içtikten sonra biraz işletmecisi ile sohbet edip odamıza çıkıyoruz. Telefonun bile çekmediği ŞAHANE KUĞU YALISI. Sabah mavi ladin yanında deniz kıyısında mükellef bir kahvaltı ve yola çıkıyoruz.
İlgilenen arkadaşlar için; Kuğu Yalısı Tatil Köyü -Ömer Çaylı- Ünlüce Köyü Ayancık Sinop
kugu-01.jpg


kugu-02.jpg


kugu-03.jpg





Macerada 5.durağımız Gideros Koyu (Cide);
İstikamet Gideros koyu Nurcan ablanın yeri dantel gibi kıvrım kıvrım yolları aşarak Cide
ye varıyoruz. Darıcadan Tanerin eczacı arkadaşının anne babasının yaşadığı Kültür Bankanlığı tarafınmdan koruma altındaki her köşesi sarı lacivert boyalı tarihi eve konuk oluyoruz.
Evin arkası meyve bahçesi yeşilin her tonu mevcut sonunda vedalaşıyoruz. Hava kararmadan Gideros Koyunda olabilmek için yola çıkıyoruz.
Telefondan tanıdığımız Nurcan hanımın çalıştırdığı beş odalı gündoğdu pansiyon varış noktamız. çok umursamıyoruz yer yoksa bile çadırımızı koya atarız diye planlıyoruz. Cide’den 13 km sonra muhteşem bir koya sığınmak isterseniz o minik Gideros Koyu tabelasını kaçırmamalısınız yoksa bu güzelliği görmekten mahrum olursunuz  Deniz suyunda yüzen ördek ailesi kayadan tırmanıp masaların arasına karışan yengeç sülalesi kızağa çekilmiş “ Oy Nurcanım” sandalıyla bakir ve yaşanması gereken bir güzellik:smiley:
Mekanın sadeliği ortamın güzelliği ile güzelleşen balık ve salatadan oluşan akşam yemeği (alkol olmadığı için Taner doymadı:smiley:) sonrası denizin huzur veren sessizliği ve Cide yolunda ki araçları izleyerek saatin kaç olduğunu unutmanın tadı yaşanmalı.
Sabah hep bir elden hazırlanan kahvaltı öncesi yaşanan deniz keyfi sonrası kısıtlı zamanlara sıkıştırılmış programlar gereği tam tadında yaşanamayan sohbetler ve yeniden YOL :smiley: (buraya yine gelmeli ve daha uzun kalmalıyız)

gideros-01.jpg


gideros-02.jpg


gideros-03.jpg


gideros-04.jpg


gideros-05.jpg


gideros-06.jpg


gideros-07.jpg


Sırada Fatihin “lala çeşmi cihan bu mu ola?” dediği Amasrada minik bir tur atıp, alıştığımızdan farklı sesler çıkartan Kızılcığı bakıma almak için Bartın Sanayideki Erdoğan Bayar(kardeşler motorsiklet) buluyoruz:smiley:
İhtiyaç duyarsanız; yeni sanayi sitesi 1. Cad. no:35 Bartın

amasra-01.jpg


amasra-02.jpg


amasra-03.jpg


amasra-04.jpg


amasra-05.jpg


amasra-06.jpg


amasra-08.jpg


amasra-09.jpg


amasra-10.jpg



Biz atölyesinin arkasındaki karavanda dinlenirken Kızılcığa bakımlarını yapıyor ve Çine kadar gidebilirsiniz artık diyerek vedalaşıyoruz.
Sırada Zonguldak var emeğin ve kömürün kenti:smiley: minik bir şehir turu ve akşam olmadan akçakocaya varma isteği Ereğliye doğru yol almamıza neden oluyor. Yolumuzun üzerine kadar burnunu uzatmış gemilerin olduğu tersaneler eşliğinde ereğliyi geçiyor ve ramazandan önceki son hafta sonunda yer bulabilme umuduyla Akçakocaya ulaşıyoruz.
Akçakoca: şirin bir sahil kasabasıdaha önce dostlarla gittiğimiz otelde kalıyor ve kayıkçı barınağındaki balık restauratında balığımızı ve rakımızı yeşil salata ve kavun eşliğinde sonlandırıp uzunnnnnnnnn bir yolun yorgunluğunu atmak için otele geçiyoruz. Her güzel şeyin bir sonu varmış, yarın tatil bitiyor ilk kez normal hayata uyum için tv açıyoruz ve Haberleri izliyoruz. Keşke daha uzun gezebilsek ve keşke hiç tv izlemeksek
akcakoca-02.jpg


akcakoca-03.jpg


Karasu Acarlar Longozu (Subasar ormanı) :smiley: ; çoook sevdimmm
Karasu ile Kaynarca İlçe sınırlarının birleştiği noktadaki Acarlar gölü ve dişbudak, kızılağaç, karaağaç söğütle çevreli ŞAHANE ormanı görünce duraklıyoruz. Gözünüzün alabildiğine Nilüferler , su menekşeleri, nilüferler yaprakları üzerinde yürüyen :smiley: balıkçıllar, karabataklar, minik yılanlar, kaplumbağalar, balıklar ve karada ördekler.
Acarlar gölünde yılan balığı, kefal , sazan, yayın vb balıklarda yaşıyormuş. İsterseniz deniz bisikleti ile isterseniz tekne kiralayarak bu güzelliği birde içersen izleyebilirsiniz. Taner yılanları görünce deniz bisikletine binmek istemedi. Birinci derece sit alanı ilan edilmiş 4 km gezi yolunun sonuna kadar fotograf çekerek ohhhh cennet burası diyerek eğlendik:smiley:
acarlar-01.jpg


acarlar-02.jpg


acarlar-03.jpg


acarlar-04.jpg


acarlar-05.jpg


İstanbul ve Kocaeli’nin burnu dibinde böyle güzel bir yerin bilinmezliğini kendi cehaletimize veriyor kazasız belasız bir dizi güzellik yaşayarak :smiley: yine eve dönmenin KEYFİYLE bir sonraki programı yapmaya başlıyoruz:smiley:
 

Etiketler


Ynt: İstikamet Sinop

Resimler harika özellikle sinop cezaevi fotoları çok güzel paylaşım için tşk ederim
 








Ynt: İstikamet Sinop

Beğenilerini belirten arkadaşlara teşekkürler,umuyorum çok daha üzel programları hep beraber yaparız...
 



Ynt: İstikamet Sinop

muhteşem bir anlatımla yaptığınız geziyi,gerekli notları (inş.birgün bende gidecek olursam diye) alarak zevkle izledim.paylaşım için teşekkürler.ADANA'dan selamlar.
 

Ynt: İstikamet Sinop

merhaba ve teşekkürler,bir Adana'lı olarak,bir hemşehrimin beğenisi farklı güzel.Burada paylaşmadığım ve mutlaka yeniden yapmayı istediğim çok keyifli doğu_güneydoğu parkurunu beraber yapmaya ne dersiniz?
 



Ynt: İstikamet Sinop

ilginiz ve beğeniniz için teşekkürler,çok daha güzel programları hepberaber yapabilmek ümidiyle...
 



Ynt: İstikamet Sinop

takil' Alıntı:
merhaba ve teşekkürler,bir Adana'lı olarak,bir hemşehrimin beğenisi farklı güzel.Burada paylaşmadığım ve mutlaka yeniden yapmayı istediğim çok keyifli doğu_güneydoğu parkurunu beraber yapmaya ne dersiniz?

biz 2 yıl önce,5 motor 19 mayıs'ta adana'dan çıkıp,ş.urfa-mardin-midyat-hasankeyf-ş.urfa-g.antep rotası yapmıştık.oldukça keyifliydi.ama uygun bir zamanda tekrar neden olmasın.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,763
Mesajlar
1,523,423
Kayıtlı Üye Sayımız
166,579
Kaydolan Son Üyemiz
Esra elçin

SON KONULAR



Geri
Üst