nejat ural
Kamp II
Ynt: İstanbul'da Yaşamak İstemiyorum!... Peki ama Neresi?...
Değerli dostlar her birinize verdiğiniz fikirler, yorumlar için çok ama çook teşekkürler.
Teşekkürler.
Mehmet bey bakmadığım bir çok açıyı ele almışsınız.
Çok kişiye referans olacak bu saptamalarınız.
teşekkürler.
teşekkürler Sami bey.
Özellikle Satın almadan - kiralayarak bir dönem yaşamak fikri önemli.
Sevgili Dostum:
Mecidiye yi iyi bilirim.
yıllarca orada ve Gülçavuş civarında kaldım - daldım av yaptım
Evet halkı da gayet iyidir.
Değerli dostlar her birinize verdiğiniz fikirler, yorumlar için çok ama çook teşekkürler.
Harika bir analiz.oort cloud' Alıntı:Konuyu dağıtığım için Nejat beyden de özür dilerim .Tekrardan toplamaya çalışarak kendimi affettireyim …
Terk ettiğimiz ortamdaki ,bizi etkileyen olumsuzluklardan kurtulabiliriz ama beynimizdekilerden asla …
Özgür müyüz ; hiç zannetmiyorum ;tabiatımızın ,duygularımızın ,alışkanlıklarımızın ,etrafın şartlamalarının
esiri iken nasıl '' özgür '' olabiliriz ?
Bilinç altı bir yöne ; kaçmak ,gitmek isteriz ama , gitmek yönsüzdür .
Gitmek isteriz ama bizi ilerleten istek değil attığımız adımlardır .Bu adımları atarken kendimizi özgür
bırakmayan şartları iyi değerlendirmek hatta gideceğimiz yerdeki şartları çok iyi irdelemeliyiz .
Gitmeyi düşündüğümüz yerlerdeki gerçekler asla değişmez ,değişenler de zaten gerçek değil ,
bizim bakış açımızdır .Kaybettiğimiz anda bulmuş ,bulduğumuzu hissettiğimiz anda kaybetmişizdir .
İşin maddi kısmını bir tarafa bırakırsak ,( ki çok önemli olmasına rağmen ) ,her insanın dolayısı ile her
ailenin normalleri ve ihtiyaçları farklı olduğundan aklıma ilk gelenleri sıraladım ,pek çok ilave yapabiliriz .
alışkanlıklar
beklentiler
denize yakın olma arzusu
gürültü
iklim
koku
nem
ormanlık alan
rüzgar durumu
sağlık ve hastahane ilişkisi
ulaşılabilen tatlı su
yerleşim merkezine yakınlık
yöre halkı ve yalnızlık
Büyük şehirlerden kaçıp ,başka bir büyük şehrin yakınına gitmek istiyoruz ama ortaya konan
hipotezleri de unutmamak lazım ,ne demişler '' Büyüklere yaklaştıkça tehlike artar '' ;D
Bu yaştan sonra geriye kalan ömrümüzü ortaya koyduğumuz kumarda ,yanlış numaraya oynamanın
bedeli çok ama çok ağır olur diye düşünüyorum .Tekrar tekrar düşünelim ,yaşadığımız sürece iş işten
geçmemiştir . Nasıl olsa her halikarda gideceğiz … ;D ;D ;D
Teşekkürler.
oort cloud' Alıntı:Ben de ,ben de……
Ama nereye gitmeli ,gerçekten hazırmıyız ….?
Gerçi burası yeri mi ,bilmiyorum ama bir emeklillik ve İstanbul'dan ayrılık öyküsü anlatmak istedim .
Bacanağım gazeteci ,malum herkes uyurken onlar çalışırlar .Sayfayı baskıya hazırladıktan sonra sabaha
karşı Sefaköy Basın ekspres yolundan eve dönerken ,arkasından bir selektör patlamış ve şöföre en sağ
şeride girmesini söylerken arkadaki araç bir anda sollarından geçmiş ve yavaşlayıp önlerine geçmiş .
Bir süre sonra tekrar sağ şeride geçip iyice yavaşladıktan sonra tekrardan arkalarına takılmış .
Bu arada bir kurşun arka camdan girip ön camdan çıkmış . '' İstanbul'da artık yaşanmaz '' deyip ertesi gün
emekliliğini istedi .Emeklilik işlemlerinin bitmesini beklerken Akçay'a 3 Km.uzaklıkta bulunan bir köyde
2800 Mt.kare bahçesi ve sulama havuzu olan bir ev kiraladı .Ziyarete gittiğimizde '' Bacanak manzara
muhteşem bir taraftan masmavi deniz ,bir taraftan yemyeşil zeytin ağaçları ,havada inanılmaz bir oksijen ,
burası çok tehlikeli bir yer ( aslansütü masrafı açısından )'' dedim ....İstanbul'da betonlar arasında bulunan
mütevazi daireye 450 TL. öderken bu evi 60 TL. ya tutmuştu .Sorunlar ve avantajlar daha sonra ortaya çıktı .
Konuşmalarımızda ( pek konuşmaz ya da bilimsel konuşurdu ) ,tarzını bozmamıştı ama gereğinden fazla
konuştuğunu fark etmem uzun sürmedi .
Bütün dostlarını ve arkadaşlarını İstanbul'da bıraktıklarını ,köylülerin kendilerini dışladığını ,görüşmek
paylaşmak kısaca arkadaş olmak amacı ile büyük şehirlerden oralara yerleşmiş emeklileri arayıp bulduklarını,
ama galiba erken emekli olduğunu ,çünkü buralardaki emeklilerin yaşlılığın getirdiği sağlık sorunlarından
dolayı paylaşımın sadece prostat muhabbeti olduğundan yakındı .Karıkoca yalnız kalmışlardı . :-[
Belki daha iyi olmuştu ,şehirde çalışmanın verdiği tempodan kendilerine zaman ayıramıyorlardı ,artık
bol zamanları vardı ve İstanbul'un keyfini Akçay'a yerleştikten sonra çıkarmaya başladılar .Gösterime
giren bir film ,bir gösteri ,yurt dışından gelen bir sanatçının konseri İstanbul'a gelmek için yeterdi .
Hatta İstanbul'daki tarihi yerleri ve müzeleri gezmek için tekrar tekrar geldiler .Daha önce 600-700 civarında
kitabı olan baldızımla bacanağımın şimdi 4000 civarıda kitabı olmuştu .Sıkıntıdan zaman geçmek bilmiyordu .
Bu arada gözünde bir rahatsızlık ortaya çıkınca önce Edremit Şehir Hastahanesine ,oradan Balıkesir
Devlet Hastahanesine daha sonra da İstanbul'a sevk edildi .Sorunu İstanbul'da çözdüler ,retinasında
ancak özel aletlerle görülebilen bir çatlama oluşmuş ,şansı varmış tam zamanında gözü kurtarabilmişler .
İlk başlarda zeytin ağaçlarının berisinde kalan bölümü ,harfiyat toprağı toplayarak küçük bir tarla haline getirdiler .
Fakat ilk sene ürünler tatsız ,kokusuz ,garip bir şeylerdi .Domates bile tablo güzel durmasına rağmen
sanki domates değildi .Mısır çarşısından hazır tohum alıp organik ürün yetiştiremeyeceklerini anladılar . ;D
Kendi yetiştirecekleri ürünlerin tohumlarını kasaba kasaba ,köy köy toplasalar bile köylerden hazır almanın
daha ucuza geleceğini de anladılar .
Doğa ve yeşilin hastası olduklarından zaten bir taraftan civarda keşif yapıyorlardı ,araçlarının ulaşabildiği
her yeri gezmeye başladılar .Gezi ,denize girme ve piknik yapma bölgeleri zamanla halka halka büyüdü .
Hatta işi fazla abartıp daha kuzeye ,daha doğuya ve daha güneye doğru seferleri arttırdılar .
Aslında gezme işini fazla abarttılar dememem lazım çünkü GEZENBİLİR .
Emeklilikte yaşama tutunmak hele de gezmek görmek tabii ki maddi imkanlarla çok yakından alakalı
bir olgu .Zamanla ; çok fazla gelen emeklilik maaşları ve İstanbul'da babadan kalma evlerinden aldıkları
kiralar enflastyonist ortama yenik düştü . :'(
Şimdi eve hapis olmuş durumdalar ,zamanları gereğinden fazla ve geçmek bilmiyor .
Evet ben de gitmek istiyorum ,yeşilliklerin arasına .
Ama çevrenin baskılarına da maruz kalmayacağım ,
Deprem kuşağında olmayan ,hava kirliliği bulunmayan ,trafikten uzak ,
Doğal ürünleri yetiştirebileceğim veya en azından satın alabileceğim ,
İhtiyacım olduğunda hemen ulaşabileceğim imkanlara sahip bir yerleşim merkezine yakın .
Ben de bilinçaltı önce kıstasları belirleyip buna göre bir yer araştırıyordum ,Nejat Bey'in konuyu açması
ile fiziki araştırmada geç kaldığımı farkettim .Kendisine teşekkürlerimi iletiyorum .
Sevgiler
Mehmet bey bakmadığım bir çok açıyı ele almışsınız.
Çok kişiye referans olacak bu saptamalarınız.
teşekkürler.
züğürt gezençi' Alıntı:Balıkesir Gömeç'te emekliliğini yaşayan Ankara'lı züğürt gezençi'nin tavsiyeleri...
1.Daha önce tatil yaptığınız yerlerde gölgesinde oturduğunuz ceviz ağacından başınıza ceviz düşen bir yer olmuşmuydu iyice düşünün.Eninde sonunda yerleşeceğiniz yer o yörededir. ;D ;D ;D
2.Yerleşmeyi düşündüğünüz yöreden hemen ev SATIN ALMAYIN.En az bir yıl kirada oturun.!5-20 gün değil 6 ay kalmak bile yeterli değildir.Dört mevsimi orada yaşamak gereklidir.
3.Satın almayı düşündüğünüz ev site içinde ise kışın oturan varmı araştırın.Karavancı olarak yazın zaten başka yerlerde olacaksınız.Kışın sitenin gönüllü bekçisi olursunuz.
4.Manzara ve güzellik kişilere göre değişir,Ormanlar da çöller de kişilere göre ayrı ayrı güzel görünebilir.Tercih yaşayacak olanlar tarafından yapılmalıdır.
teşekkürler Sami bey.
Özellikle Satın almadan - kiralayarak bir dönem yaşamak fikri önemli.
doruk5910' Alıntı:yazılanları merakla okudum ve sanırım birçoğumuz şunu unutuyoruz.İSTANBUL hastalıktır bağımlılıktır ve sayamayacağınız kadar özelliği vardır kendine çeken ve boşuna da dünyanın merkezi olmamıştır.dönüş yine istanbula ve haddim olmayarak da olsa bunca yazılandan sonra nejat beye tavsiyem edirne keşana bağlı mecidiye köyü diyorum.hem denize yakın(beş dakika) hem ormana yakın(beş dakika) hem istanbula yakın(3 saat) görmeden karar vermeyin derim.dostlukmu?görmeye gidin ve yolda kaldık deyin tüm kapılar açılacaktır emin olun.sağlıcakla kalın
Sevgili Dostum:
Mecidiye yi iyi bilirim.
yıllarca orada ve Gülçavuş civarında kaldım - daldım av yaptım
Evet halkı da gayet iyidir.