Ben de ,ben de……
Ama nereye gitmeli ,gerçekten hazırmıyız ….?
Gerçi burası yeri mi ,bilmiyorum ama bir emeklillik ve İstanbul'dan ayrılık öyküsü anlatmak istedim .
Bacanağım gazeteci ,malum herkes uyurken onlar çalışırlar .Sayfayı baskıya hazırladıktan sonra sabaha
karşı Sefaköy Basın ekspres yolundan eve dönerken ,arkasından bir selektör patlamış ve şöföre en sağ
şeride girmesini söylerken arkadaki araç bir anda sollarından geçmiş ve yavaşlayıp önlerine geçmiş .
Bir süre sonra tekrar sağ şeride geçip iyice yavaşladıktan sonra tekrardan arkalarına takılmış .
Bu arada bir kurşun arka camdan girip ön camdan çıkmış . '' İstanbul'da artık yaşanmaz '' deyip ertesi gün
emekliliğini istedi .Emeklilik işlemlerinin bitmesini beklerken Akçay'a 3 Km.uzaklıkta bulunan bir köyde
2800 Mt.kare bahçesi ve sulama havuzu olan bir ev kiraladı .Ziyarete gittiğimizde '' Bacanak manzara
muhteşem bir taraftan masmavi deniz ,bir taraftan yemyeşil zeytin ağaçları ,havada inanılmaz bir oksijen ,
burası çok tehlikeli bir yer ( aslansütü masrafı açısından )'' dedim ....İstanbul'da betonlar arasında bulunan
mütevazi daireye 450 TL. öderken bu evi 60 TL. ya tutmuştu .Sorunlar ve avantajlar daha sonra ortaya çıktı .
Konuşmalarımızda ( pek konuşmaz ya da bilimsel konuşurdu ) ,tarzını bozmamıştı ama gereğinden fazla
konuştuğunu fark etmem uzun sürmedi .
Bütün dostlarını ve arkadaşlarını İstanbul'da bıraktıklarını ,köylülerin kendilerini dışladığını ,görüşmek
paylaşmak kısaca arkadaş olmak amacı ile büyük şehirlerden oralara yerleşmiş emeklileri arayıp bulduklarını,
ama galiba erken emekli olduğunu ,çünkü buralardaki emeklilerin yaşlılığın getirdiği sağlık sorunlarından
dolayı paylaşımın sadece prostat muhabbeti olduğundan yakındı .Karıkoca yalnız kalmışlardı . :-[
Belki daha iyi olmuştu ,şehirde çalışmanın verdiği tempodan kendilerine zaman ayıramıyorlardı ,artık
bol zamanları vardı ve İstanbul'un keyfini Akçay'a yerleştikten sonra çıkarmaya başladılar .Gösterime
giren bir film ,bir gösteri ,yurt dışından gelen bir sanatçının konseri İstanbul'a gelmek için yeterdi .
Hatta İstanbul'daki tarihi yerleri ve müzeleri gezmek için tekrar tekrar geldiler .Daha önce 600-700 civarında
kitabı olan baldızımla bacanağımın şimdi 4000 civarıda kitabı olmuştu .Sıkıntıdan zaman geçmek bilmiyordu .
Bu arada gözünde bir rahatsızlık ortaya çıkınca önce Edremit Şehir Hastahanesine ,oradan Balıkesir
Devlet Hastahanesine daha sonra da İstanbul'a sevk edildi .Sorunu İstanbul'da çözdüler ,retinasında
ancak özel aletlerle görülebilen bir çatlama oluşmuş ,şansı varmış tam zamanında gözü kurtarabilmişler .
İlk başlarda zeytin ağaçlarının berisinde kalan bölümü ,harfiyat toprağı toplayarak küçük bir tarla haline getirdiler .
Fakat ilk sene ürünler tatsız ,kokusuz ,garip bir şeylerdi .Domates bile tablo güzel durmasına rağmen
sanki domates değildi .Mısır çarşısından hazır tohum alıp organik ürün yetiştiremeyeceklerini anladılar . ;D
Kendi yetiştirecekleri ürünlerin tohumlarını kasaba kasaba ,köy köy toplasalar bile köylerden hazır almanın
daha ucuza geleceğini de anladılar .
Doğa ve yeşilin hastası olduklarından zaten bir taraftan civarda keşif yapıyorlardı ,araçlarının ulaşabildiği
her yeri gezmeye başladılar .Gezi ,denize girme ve piknik yapma bölgeleri zamanla halka halka büyüdü .
Hatta işi fazla abartıp daha kuzeye ,daha doğuya ve daha güneye doğru seferleri arttırdılar .
Aslında gezme işini fazla abarttılar dememem lazım çünkü GEZENBİLİR .
Emeklilikte yaşama tutunmak hele de gezmek görmek tabii ki maddi imkanlarla çok yakından alakalı
bir olgu .Zamanla ; çok fazla gelen emeklilik maaşları ve İstanbul'da babadan kalma evlerinden aldıkları
kiralar enflastyonist ortama yenik düştü . :'(
Şimdi eve hapis olmuş durumdalar ,zamanları gereğinden fazla ve geçmek bilmiyor .
Evet ben de gitmek istiyorum ,yeşilliklerin arasına .
Ama çevrenin baskılarına da maruz kalmayacağım ,
Deprem kuşağında olmayan ,hava kirliliği bulunmayan ,trafikten uzak ,
Doğal ürünleri yetiştirebileceğim veya en azından satın alabileceğim ,
İhtiyacım olduğunda hemen ulaşabileceğim imkanlara sahip bir yerleşim merkezine yakın .
Ben de bilinçaltı önce kıstasları belirleyip buna göre bir yer araştırıyordum ,Nejat Bey'in konuyu açması
ile fiziki araştırmada geç kaldığımı farkettim .Kendisine teşekkürlerimi iletiyorum .
Sevgiler