Ynt: İki İhtilal
Evet Onur özetle bu söylediklerin oldu. Şimdi biz bu olayların biraz daha detayına girerek Fransız ihtilali döneminden başlayarak gelişen fikir akımlarını ve Osmanlının o günkü yönetim durumunu ele alıp olayı tam manası ile masaya yatıralım.
Fikri alanda diğer Avrupa devletlerinden daha ileride olan Fransa’da, Montesquieu (1698–1755) gibi bir hukukçu, Voltaire (1694–1778) gibi bir yazar, Jan Jacqes Rousseau (1712–1778) gibi bir düşünür ve filozof hep aynı dönemde yetiştiler. 1789’da Aydınlar tarafından yönlendirilen sokaklar dolusu aç insan, önce Bastil’i basarak mahkûmları kurtarması, sonra krallık rejimine karşı yönlenerek, hürriyetçilik hareketi ve beraberinde anayasal düzeni getirmesi, özellikle, Avrupa’daki çok uluslu devletlerde panik havası estirmişti. Kendilerini koruma içgüdüsü ile düşman olanlar dahi bir araya gelerek, Fransa ve Fransız etkisine karşı birlik oluşturdular. Sınırların ve rejimlerin korunması adına yapılan bu çalışmalar birçok savaşa sebep oldu. Aynı yıllarda (1789), Annesi ve birinci karısı Fransız olan I. Abdulhamid ölmüş, III. Selim tahta geçmişti. Avrupa’da halk hürriyetçilik akımı tesiri ile krallıkları yıkıp anayasal düzeni kurmak isterken, krallar tahtlarını korumaya çalışıyorlardı. Osmanlı içerisinde ise tam tersi bir durum vardı. Saray içerisinde hâkimiyeti kaybetmiş olan Padişahlar, en azından sarayda egemenliği ele geçirmek ve savaşlarda sıkça yaşanır olan mağlubiyetleri durdurmak adına yenilik peşinde idi. Buna karşı ise hem halk, hem de sarayda hâkimiyeti elinde tutan Enderuniler yeniliklere direniyorlar, yeniçerilerin ve din’in gücünden istifada ederek durumu muhafaza etmeye çalışıyorlardı. Avrupa’daki kralların aksine, Selim yenilikçi bir politika gütmüştü. Yani bir manada Avrupa sarayları yeniliğe karşı birleşip, yenilik taraftarı halk'a karşı kendilerini korumaya çalışırken, Osmanlıda tam tersi halk'a rağmen yenilikler yaparak saltanatı koruma gayreti vardı.