Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan MK51 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 146
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 36,702
Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

mesut bey iki hikayenizde mükemmel

ama birinci hikayeniz beni çok duygulandırdı..

paylaşım için teşekkürler.
 

Etiketler
Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

beğendiğinize sevindim arkadaşlar,
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

NİYE BEN? DIYEN HERKES İÇİN....

Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.
Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda nın
gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
"Allahım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et."
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı.
Brenda'nın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:
"Allahım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. Ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."

"BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin.....
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)



Felice' Alıntı:
"Allahım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. Ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım...
"BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin...


Mesut biraz geç gördüm ama çok güzel mesajın, teşekkürler :smiley:

Geç gördüm çünkü bu başlık 12. sayfalara falan gerilemişti...

Bir tane de ben ekleyeyim ;)


Bir derviş bir kucak elmayla bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş.

Derviş: nereye gidersin o kucağına doldurduğun da nedir? diye sormuş

Uzak bir tarlayı işaret ederek sevdiğim orda çalışıyor ona elma götürüyorum demiş kız.

Derviş kaç tane ? diye sormuş birden

Kız gayet sakin bir halde demiş ki :

- İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç...

Usulca koparmış derviş zikir çektiği elindeki tesbihini...
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

SDC' Alıntı:
- İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç...

Usulca koparmış derviş zikir çektiği elindeki tesbihini...

bende teşekkür ederim, süpermiş.......
 



Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)



Öğrendim ki...
Kimseyi Sizi sevmeye zorlayamazsiniz.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karsi tarafa birakirsiniz.

Öğrendim ki...
Güveni gelistirmek yillar aliyor,
Yikmak bir dakika.

Öğrendim ki...
Hayatinda nelere sahip oldugun degil
Kiminle oldugun onemli.

Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kiyaslamak degil
Kendi en iyinle kiyaslamak sonuc getirir.

Öğrendim ki...
İnsanlarin basina ne geldigi degil
O durumda ne yaptiklari onemli.

Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her isin iki yüzü var.

Öğrendim ki...
Olmak istedigim İnsan olabilmem
Cok vakit aliyor.

Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrilman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.


Öğrendim ki...
'Bittim' dedigin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha cok var.

Öğrendim ki...
Bazi insanlar sizi cok seviyor
Ama bunu nasil gösterecegini bilemiyor.

Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazilari hic karsilik vermiyor.

Öğrendim ki...
En iyi arkadasla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...
Düştüğün anda Seni tekmeleyecegini düşündüklerinden bazilari
Kaldirmak icin elini uzatir.

Öğrendim ki...
İki insan ayni seye bakip
Tamamen farkli seyler görebilir.

Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatir.

Öğrendim ki...
Duvarda asili diplomalar
İnsani insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...
Ask kelimesi ne kadar cok kullanilirsa, anlam yükü o kadar azalir.

Öğrendim ki...
Karsisindakini kirmamak ve inanclarini savunmak arasinda cizginin
nereden gectigini bulmak zor.

Öğrendim ki...
Gercek Arkadaslar arasina mesafe girmez.
Gercek Aşklarin da !

Öğrendim ki...
Ne kadar yakin olursa olsunlar
En iyi Arkadaşlar da ara sira üzebilir.
Onlari affetmek gerekir.

Öğrendim ki...
Bazen başkalarini affetmek yetmiyor.
Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...
Yüreginiz ne kadar kan ağlarsa ağlasin
Dünya Sizin icin dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pismanligin uzun yillar sürüyor..
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

Of of şeytan diyo çık bütün ömrünü dağda geçir valla insan böyle şeyler okudukça bunalıma giriyo evde oturduğu her saniye batıyo :smiley:
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

Muhteşem tesbitler,harika yorumlar.
Şimdi düşünüyorumda acaba çokmu şey istiyorum ben. bu gibi benzeri konularıları her forumlarda görmek,okumak,yaşamak.nedendir böyle güzel konuların dışında acaip başıbozuk şeyler yazılılır boşuboşuna tartışılır.
İşte sözün özü: MERHABA
Katkılarından dolayı herkesi tebrik ediyorum.
Hoşuma gidenler ise: hepsi ve merhaba nın manası ,ben bu sabah pencereyi erken kalkıp pencereyi sildim , dervişin tesbihi koparması.
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

Kapı çalar...
Sabahın erken saatlerinde. Açarsınız. Sütçünüzdür gelen. Sütçünün litreliğinden kabınıza dökülen beyazlıkta sabahın güzelliğine kavuşursunuz. Gözünüzde pırıl pırıl bir sabah kahvaltısı canlanır. İçinizden "Bugün kahvaltıyı bahçede yapalım" diye geçirirsiniz.

Kapı çalar...
Gelen postacıdır. Kucağında büyükçe bir paket. Uzattığı kağıda imza atarsınız. Daha önceden ısmarladığınız kitaplara kavuşmanın sevincini yaşarsınız. Zaten tatilde olduğunuzdan bu kitaplara çok ihtiyacınız vardır. "Artık canim sıkılmayacak " deyip keyiflenirsiniz. En çok merak ettiğinizi alıp şezlonga uzanırsınız.

Kapı çalar...
Kapıya koşarsınız. Yıllardır görmediğiniz bir dost gelmiştir. Sevinirsiniz. Sohbetleriniz saatler boyu hatta bütün gün sürer. "Yaşamak ne güzel" dersiniz içinizden. Hele böyle dostlar varken.

Kapı çalar...
Dürbünden bakarsınız. Kimseyi göremezsiniz. Dönüp yeniden koltuğa gömülürsünüz. Bir daha çalar. Bakarsınız, yine kimse yok. Tam o sırada bir daha çalınca kapıyı açarsınız. Komşunuzun oğlu, elindeki sopayla zile uzanmakta. Meğer tuzları bitmiş. İçeriden tuz getirirken kendi kendinize söylenirsiniz. "Elbette göremem. Keratanın boyu bir metre." Bu küçük hadise neşelendiriverir ortalığı.

Kapı çalar...
Düşüp bayılacak kadar şaşırırsınız. Askerdeki oğlunuz haber vermeden izne çıkmıştır. "Oğlum benim" diye hasretle kucaklarken göz yaşlarınızı zaptedemezsiniz. Mutluluğunuz oğlunuzun izni kadar uzar...
Kapının her çalışında sanki mutluluğa koşmaktasınız. Huzur tüter gözlerinizden. Her sessizlikte kulaklarınız zil sesi arar...

Ve kapı çalmaz...
O gün en büyük misafiriniz gelir. Adeta kapıyı kırmıştır. Alıp gider sizi, şaşırırsınız. "Niye haber vermedi?" diye içinizden geçirirken; "Doğduğundan beri zile basmaktayım" der.
Bir şeyler söylemek istersiniz o an. Ama o andan sonra diliniz dönmez.
Ölüm sessiz sedasız gelivermiştir...

Can Dündar
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

Güzel bir Can Dündar yazısı daha...

Hayattan ne öğrendim ?

Ağır bir ÖSS sorusu gibiydi Esquire dergisininki... 'Hayattan ne öğrendiniz?'
Verilen süre içinde aklıma gelenleri aşağıda yazdım.
Yanlışların doğruları götürmeyeceğini umuyorum:
* * * * * * * * * * * * * *
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
* * *
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
* * *
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
* * *
İnsanı öğrendim..
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
* * *
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
* * *
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
* * *
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
* * *
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini...
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
* * *
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
* * *
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
* * *
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
* * *
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
* * *
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
* * *
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
* * *
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim...
 



Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

VLİLER OKUYUN... BEKÂRLAR DERS ALIN... )) (Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş...)

Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evlili ğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide kuruma inanmamaktan geçiyor.

Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan... Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına 'hot' dediğinde oturmalı kadın... Yâda yumuşatıyorlar;
-Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı...

Eğitimde de böyle... Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layıkı...

EŞİM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne 'hot' dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü...

Yıllar içinde ben yaş landıkça o gençleşti,

-'Ooo Can bey kapmışınız çıtı rı' esprilerine muhatap dahi oldum.

EŞİM 3 ÜNİVERSİTE BİTİRDİ; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..

Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran...

Bunu unutmadık biz.

Ben konuşurken o dinledi, ben dinlerken o konuştu 17 sen e.

O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o 'haklisin bitanem...' dedik,
Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bi de böyle düşün' de dedik fikrimizi savunurken.

Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç içi n savaşan neferlerdik bu hayatta...

Asla bilmedik ne k adar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..

Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama...

Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'... Ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima...

Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...

Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık...

Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir odasında...

Gece yarısı kapı aç ıldı esim;

-'Ne yapıyorsun burada?' diye sordu kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bi sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... 'k ay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi...

Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...

Ve bence doğrusu da bu...

Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç.

Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...

Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift ol acaktık o listede...

Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu oynanan...

Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence...

Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle...

Sadece gönlünüzden geçtiğince...

Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun;

'...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insan a...

CAN DÜNDAR

Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir.

Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder.

Aşağı çekersin omuzların titrer. Ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker, rahat bir uyku uyumayı başarır...
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

Ellerinize sağlık çok güzel anlatmışsınız, herkesin evliliğinin ömürlük olmasını dilerim.
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

Hayat Sınavı


Ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra Kore'deki bir savaşa katılmak üzere İngiltere'den ayrılacaktı, hiç bir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona.


Ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi, bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu. Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş, etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı. Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan'i da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu.


Kim olabilirdi bu? Hemen kütüphane görevlisine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi. Holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı:
"Büyük Kütüphanede bir kitap okudum. Eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim. 10 gün sonra Kore'ye gidiyorum, sizi tanımak ve sizinle mektuplaşmak istiyorum. Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum."
Holly'den olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı ardına yazılmaya başlandı. Her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip gitti. Ewan ve Holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı tatlar almışlardı. Ewan'ın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti, son mektubunda Holly'yi görmek istediğini yazdı.
"Ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen" diye ekledi. Holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi.
"Resmin ne önemi var ki? Bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi? Yakama kırmızı bir çiçek takacağım" dedi.

Günler birbirini kovaladı ve Ewan ülkeye döndü. Trenden indiği ilk anda gözleri Holly'yi aradı. Bir müddet bakındı, sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi. Uzun boylu, çok güzel, uzun sarı saçlı, masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı. Kadına doğru bir adım attı, ama yakasında hiç bir şey yoktu. Kadın gözlerine baktı ve "Merhaba denizci, benimle gelmek ister misin?" diye sordu.

Tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü. Kısa boylu, şişman sayılacak kiloda, gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. Ewan şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en güzel kadından bir teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu. Kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi. Elinde Holly'yle birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı. Elini uzattı, "Merhaba Holly" dedi gözlerinin içi gülerek.

"Pardon", dedi kadın. "Ben Holly değilim. Az önce buradan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi. Sizi garın çıkışındaki cafede bekliyormuş..."

HAYATA DEĞER BİR YAŞAM, SEVMEYE DEĞER BİR AŞK,
DOSTLUĞA DEĞER BİR ARKADAŞLIKTAN ASLA VAZGEÇME..!!
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

Öykü birde Test..Selamlar
>
> 1. ÖYKÜ
> Ne yazık ki bir çok kişi yasam tabakasını olduğu gibi
> kabul eder ve potansiyeline ulaşamaz.
> Bu kişiler bos bir kavanozun içinde zıplayıp duran
> pireler gibidir. Bu durumu gözleyen kişi
> Kavanozun pireyi içerde tutan bir kapağı olmadığını
> fark eder. Öyleyse bu pireler
> neden kavanozun dışına atlayıp özgürlüğe
> kavuşmazlar?Yanıt basittir. Deneyi yapan kişi
> ilk önce pireleri içine koyduğu kavanozun kapağını
> kapar. Pireler yükseğe sıçrar ve
> küçük beyinlerini şiddetle kavanozun kapağına
> vururlar. Birkaç baş ağrısından sonra
> pireler o kadar yükseğe sıçramaktan vazgeçerler ve
> yeni
> buldukları rahatlığın keyfini sürerler. Artık kapak
> kaldırılabilir ve pireler içerde tutulabilir;
> gerçek bir kapakla değil ama 'Bu çok yüksek, artık
> yeter diyen' bir düşünce tarzıyla.
>
> 2. ÖYKÜ
> Bir fil bir tonluk yükü hortumuyla kolayca
> kaldırabilir. Ama siz
> hiçbir sirke gidip bu dev yaratıkların sessizce küçük
> bir kazığa
> bağlandıklarını gördünüz mü? Bir fil küçük ve
> güçsüzken ağır bir zincirle
> hareketsiz bir demir kazığa bağlanır. Ne kadar çok
> zorlarsa zorlasın zinciri
> kıramayıp kazığı yerinden oynatamadığını keşfeder.
> Sonradan fil ne kadar büyük ve güçlü hale gelirse
> gelsin yerde yanı basında duran kazığı gördüğü sürece
> hareket
> edemeyeceğine inanmaya devam eder.Bir çok akıllı
> yetişkinde sirkteki fil gibi
> davranır. Düşüncelere, hareketlere ve sonuçlara hapis
> olmuşlardır. Asla kendi
> koydukları sınırların ötesine geçemezler.
>
>
> TEST
>
> Büyük gazetelerimizin birinde yönetici semineri veren
> uzman,
> Türklerin dünyada en kötümser milletlerden biri
> oldugunu iddia etmis.
> Pesinden küçük bir test yapmıs.
> Bitisik sözcüklerden olusan asagıdaki cümleyi birkaç
> saniyeligine gösterip
> yöneticilerden okumalarını istemis:
>

> "THEGODISNOWHERE"
>



> Katılımcıların hepsi bu cümleyi:
> "THE GOD IS NO WHERE" diye okumus.
> Yani "Tanrı hiçbir yerde degildir" seklinde.
>


> Uzman acı gülümsemis...


> "Tam bekledigim gibi" diye mırıldanmıs.
> Bati ülkelerindeki seminerlerde katılımcılar bu
> cümleyi söyle okurlarmıs:
> "THE GOD IS NOW HERE"
> Yani: "Tanrı simdi burada"...
>

> SAHI SIZ NASIL OKUMUSTUNUZ???
 

Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

GÜNEŞ VE RÜZGAR

Güneş ve Rüzgar,hangisinin daha güçlü olduğu konusunda tartışırlar.
Ve Rüzgar"Sana benim daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım "der.
"Şuradaki yaşlı adamı görüyor musun hani şu üstünde palto olan.Bahse girerim o paltoyu üstünden senden çok daha çabuk söküp alabilirim."
Bu denemeye razı olan güneş bir bulutun arkasına gizlenir ve rüzgar bir fırtına gücüyle esmeye başlar. Ancak rüzgar şiddetini ne kadar artırırsa yaşlı adam da paltosuna o kadar sarınır.Sonunda rüzgar pes edip durulur ve güneş bulutun arkasından çıkarak yaşlı adama sıcacık gülümser.Bunu gören yaşlı adamın yüzünde bir hoşnutluk ifadesi belirir. Ve paltosunu çıkarır.
İddiayı kazanan Güneş Rüzgara;
"Dostluk ve Naziklik her zaman haşinlik ve zorbalıktan daha güçlüdür."der.
 



Ynt: Hayat Bilgisi (Ders Çıkartılacak Anılar, Alıntılar...)

HAYATIN ALTIN KURALLARI

*Göğün her yerde mavi olduğunu anlamak için dünyayı dolaşman gerekmez.
* Bak,aynı zamanda da baktığını gören ol.
* Geldiğin zaman boşluk dolduran değil,gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.
* Her duyduğuna inanma,elindekinin hepsini harcama ve istediğin kadar uyuma.
* "Seni seviyorum"derken inanarak söyle.
* "Özür dilerim"derken karşındakinin gözünün içine bak.
* Asla başkalarının hayalleriyle dalga geçme.
* Derinden ve inançla sev.
* Kırılabilirsin belki ama başka türlü de hayatını tam yaşayamazsın.
* Anlaşmazlıklarda dürüstçe savaş.
* İnsanlar hakkında konuşulanlara inanıp onlar hakkında karar verme.
* İnsanları yargılarsan,onları sevmeye zamanın kalmaz.
* İnsanlara beklediklerinden fazlasını ver ve bu işi yaparken kibar ol.
* Yavaş konuş,ama hızlı düşün.
* Eğer biri sana cevap vermek istemediğin bir soru sorarsa gülümse ve "neden bilmek istiyorsun?"de.
* Şunu daima hatırla ki,büyük aşk veya büyük yatırım daima büyük risk taşır.
* Eğer kaybedersen,aklını da kaybetme.
* Üç"S"yi unutma:
Sevgi-herkese,
Saygı-kendine, başkalarına,
Sorumluluk-tüm hareketlerin için.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,682
Mesajlar
1,522,152
Kayıtlı Üye Sayımız
166,528
Kaydolan Son Üyemiz
yusufkaptan41

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst