Biraz da Gülelim

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan phobios Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 1,106
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 171,583
Ynt: Biraz da Gülelim

Komik mi acıklımı yorumu size bırakıyorum.

TÜRK YÖNETİM FELSEFESİ

Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verildi.
Her iki takımda, performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçti.
Büyük gün geldi ve iki takımda, kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazandılar...
Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmıştı.Türk Şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi.
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu hata bulundu ve çözüm önerisi getirildi.

Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu.
Türk Takımında ise 1 kişi kürek çekiyor, 8 kişi dümeni kullanıyordu.
9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandı.
Yeni yapılanma şekli şöyleydi;
- 4 dümen müdürü,
- 3 bölgesel dümen müdürü,
- Kürek çekmekle görevli kişinin performansından sorumlu 1 Dümen yöneticisi,
- ve 1 kürek çekme elemanı.
İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazandılar. Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçti. Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovuldu ve müdürlere sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verildi
 

Etiketler
Ynt: Biraz da Gülelim

Siyasi olarak yorumlamazsanız güzel espri.


Başbakan Erdoğan, dış destek aramak için İngiltereye ziyarete gitmiş.
Ziyareti sırasında Kraliçe tarafından çay içmeye davet edilen
Erdoğan,Kraliçeye kendi liderlik felsefesinin ne olduğunu sormuş.
Kraliçe de 'çevremi akıllı insanlarla doldurmak' cevabını vermis.
Erdoğan bunun üzerine kraliçeye çevresindeki insanların akıllı
olup olmadiklarını nasıl ayırt ettiğini sormuş.
Kraliçe, 'onlara doğru soruları sorarak ayırt ediyorum' diye
yanıtlamış ve 'izin verin gösterey im' demiş.
Kralice hemen Tony Blair'i aramış ve: ' Sayin Başbakan, lütfen
bu soruya cevap verin :
Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk
sizin : ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu ? diye sormuş.
Tony Blair : ' Bu, benim majesteleri ' diye yanıtlamış.
Kraliçe: ' Doğru. Teşekkürler. İyi çalışmalar Blair ' demiş ve
Erdoğan'a dönerek : ' Gördünüz mü sayın Erdoğan ? '
Erdoğan ; ' Evet majesteleri, çok teşekkür ederim, bu metodunuzu
kesinlikle kullanacağım ' diyerek oradan ayrılmış.

Yurda dönüp hemen Unakıtan'ı yanına çağıran Erdoğan,
' Kemal abi sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum '
demiş.
Unakitan : ' Tabii efendim, nedir ? '
Erdoğan : 'Annenin bir çocuğu var, babanın bir çocuğu var, ve bu
çocuk senin ne kız ne de erkek kardeşin. Kimdir bu ? '
Unakıtan sağa bakmış , sola bakmış düşünmüş taşınmış ve en
sonunda:'Efendim bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem?'demiş.
Erdoğan kabul etmiş ve Unakıtan oradan ayrılmış, vakit kaybetmeden danışmanlarını toplantıya çağırmış, saatlerce bu soru üzerinde düşünmüşler, ama kimse bir cevap bulamamış.
En sonunda Kemal Unakıtan Kemal Derviş'i aramış ve durumu
açıkladıktan sonra :
'Anneniz in bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var, ve bu çocuk
sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu ? ' diye sormuş.
Derviş: ' Bunda bilemeyecek ne var, tabii ki benim ' diye
yanıtlamış.
Cevabi alan Unakıtan hemen Erdoğan'ı arayarak : ' Cevabı buldum
efendim, kim olduğunu biliyorum.
Cevabım : Sayin Kemal Derviş ' demiş.
Erdoğan büyük bir hayal kırıklığıyla cevap vermiş:
' Yanlış cevap Kemal Abi, doğru cevap Tony Blair idi
 

Ynt: Biraz da Gülelim

80'ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen -45 yaşında ve saygın bir işi olan- oğlu salonda oturuyorlardı.

Hal-hatırdan, çoluk-çocuktan, havadan-sudan sahbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti.


O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu.

Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan sonra oğluna sordu:



- Bu ne oğlum?



Oğlu şaşkın, cevapladı:



- O bir karga baba.



Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu:



- Bu ne oğlum?



Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı:



- Baba, o bir karga



Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı baba üçüncü defa sordu:


- Bu ne?



Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü:



- O bir karga baba, üç oldu soruyorsun. Beni işitmiyor musun ?!



Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini yükseltti:



- Baba bunu neden yapıyorsun?
Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun, sana cevap veriyorum ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun.

Sabrımı mı deniyorsun ?!



Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme- yerinden kalktı,

içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü.

Bu bir hâtıra defteriydi.

Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu.

Sevgiyle gülümseye devam ederek
sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı ve o sayfayı okumasını söyledi:



'Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu.
23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak,
onun bir karga olduğunu söyledim.
Rahatsız olmak mı? Hayır! Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu...'
 

Ynt: Biraz da Gülelim

Baba'ya mektup ;D

> > > > Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
> > >
> > > Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli
> toplu görünüyordu.
> > >
> > > Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti.
> > >
> > > Üzerinde -Babama- yazıyordu.
> > >
> > > Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve
> titreyen elleriyle
> mektubu okudu:
> > >
> > >
> > > Sevgili baba;
> > >
> > > Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum.
> > >
> > > Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi
> yaşanacak rezaletten
> uzak tutmak istedim.
> > >
> > > Gerçek tutku ve aşkı ben jale ile buldum ve o öyle tatlı ki
> anlatamam...
> > >
> > > Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri,
> derisine
> işlettiği dövmeleri,
> > >
> > > kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla
> onaylamayacaktınız ve tabi
> benden çok büyük olmasıda bir sorundu.
> > >
> > > Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk...
> > >
> > > Baba jale hamile!
> > >
> > > Jale'nin dediğine göre çok mutlu olacağız.
> > >
> > > Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadarda
> yakacağı var.
> > >
> > > Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor.
> > >
> > > Jale benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki
> esrar kimseye
> zarar vermez.
> > >
> > > Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede
> ihtiyacımız
> olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız.
> > >
> > > Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu
> AIDSin çaresi
> bulunsun ve Jale sağlığına kavuşsun diye.....
> > >
> > > O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor.
> > >
> > > Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın
> çaresine bakabilirim.
> > >
> > > Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını
> tanıyacak,seveceksin
> > >
> > > Oğlun cihan
> > >

> > > NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil.
> > > Ben Mehmet'lerdeyim.
> > > Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü
> şeylerin olduğunu
> hatırlatmak istedim. :smiley::smiley::smiley:
 

Ynt: Biraz da Gülelim


Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş. Karsısına çıkan kaplumbağa:

-'Tilki kardeş ne bu telaş?' -'Ormana maliyeciler gelmiş' demiş tilki.


-'şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk,
dünyanın
vergisini yazarlar....'

Bunu duyan kaplumbağa telaşla yürümeye başlamış.

Onu telaşlı gören leylek:

-'Hayrola kaplumbağa kardeş ne bu telaş?' diye sormuş.

-'Maliyeciler ormanda' demiş kaplumbağa.

-'Bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev, yakalanırsak dünya kadar vergi
alırlar.'

Leylek de hemen uçuşa geçmiş. Ağaçların üzerinden maymun seslenmiş:

-'Leylek kardeş, ne iş? Bu ne acele?'

-'Vergi memurları herkese ceza yazıyormuş. Bende yazlık, hanımda
yazlık,
çocuklarda yazlık, vergi borcundan batarız...'

Maymun bunu duyar duymaz koşarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış.

Papağan sormuş,

Neden ve kimden kaçıyorsun? diye.

-''Maliyeciler ormanda' demiş Maymun,

-'Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık... Alacak
bir şey bulamayınca bunların ne yapacağı belli olmaz...
 



Ynt: Biraz da Gülelim

Matematik asla yalan söylemez !

A B C Ç D E F G Ğ H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29

Z E K A
29+6+14+1= 50% BAŞARI

Ç A L I Ş M A K
4+1+15+11+23+16+1+14= 85% BAŞARI

D E N E Y İ M
5+6+17+6+28+12+16= 90% BAŞARI

Y A L A K A L I K
28+1+15+1+14+1+15+11+14= 100% BAŞARI

T O R P i L
24+18+21+20+12+15= 110% BAŞARI
 


Ynt: Biraz da Gülelim

pesehodka' Alıntı:
Bu ne Ceyhun bey, coşmuşsunuz koptum yaa :D
Teşekkürler. Sadece eski e-postalarımı karıştırıyordum. Bayağı bir malzeme çıktı. Daha var.
 


Ynt: Biraz da Gülelim

demir59' Alıntı:
80'ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen -45 yaşında ve saygın bir işi olan- oğlu salonda oturuyorlardı.

Hal-hatırdan, çoluk-çocuktan, havadan-sudan sahbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti.


O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu.

Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan sonra oğluna sordu:



- Bu ne oğlum?



Oğlu şaşkın, cevapladı:



- O bir karga baba.



Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu:



- Bu ne oğlum?



Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı:



- Baba, o bir karga



Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı baba üçüncü defa sordu:


- Bu ne?



Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü:



- O bir karga baba, üç oldu soruyorsun. Beni işitmiyor musun ?!



Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini yükseltti:



- Baba bunu neden yapıyorsun?
Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun, sana cevap veriyorum ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun.

Sabrımı mı deniyorsun ?!



Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme- yerinden kalktı,

içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü.

Bu bir hâtıra defteriydi.

Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu.

Sevgiyle gülümseye devam ederek
sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı ve o sayfayı okumasını söyledi:



'Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu.
23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak,
onun bir karga olduğunu söyledim.
Rahatsız olmak mı? Hayır! Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu...'

çok güzeldi teşekkürler paylaşım için
 



Ynt: Biraz da Gülelim

komik resimler

13.jpg


0154.jpg


0242.jpg


1092.jpg
 


Ynt: Biraz da Gülelim

Bir Trakyalının Aşk Mektubu


Nufut Gözlü Sevgilim Asibe
Te büle akşam oldu mu epten akılcımı alır, gözümü göğnümü bir oş edersin beyav... Abe Allah belacımı versin seni çok severim. Yatmaz mıyım yatacıma abe bi direm uyku girmez güzlerime.. Dünerim u tarafa dünerim bu tarafa ep gene silinmez ayalin beya. Ekmekten sudan kesildim artıkın. Tarlada elim çapa tutamaz, kaavede desen ne bi laf ederim ne de kiyaat oynarım. Üldürdün beni beyaa... Düşün bobam düşün.. Amet Aganın sıpası gibi önüme baka baka solurum. Akşamları sizin maallede sülerim "Yarim sende vifa yokmu" şarkısını. Duyarsın elbet. Ölmüş nenem bile dinner. "Anlarım kızanım seni anlarım ama unda u boba varkene vermez sana asibeyi" der ep.. İşte u zaman çeltik tarlasına döner gözlerim. Epten gene vıcık vıcık olur aalamaktan...
Şu boban olcak kapçık aazlıyı yola getiremez misin beyaa.. Aşıklık çekeriz bilirsin işte. Eriye eriye göndöndü sapına döndük anacını satımının. Agana da süle düümesin artıkın beni. Sankim u iç aşık ulmamış. Düver Alla düver, sırtım gırnatacı Asan gibi kapkara oldu beyaa... Takarım sana cumuriyet altını, alırım uzun tüülü mantu, cazlı düün bilem yaparım taa ne olsun beyaa... Süle anana akşama çıtlatsın bunları bobana. Yosa atar em vallahi em billahi damarları beynimin. Buzmayasın adamın aklını. Yarın gece Alil'le İsiin'i alırım yanıma, atarım seni Ismayıl'ın arabaya undan sonra bulsunlar bakalım bulabilceklermi..Te ben adama bukuda sülerim başkada bişey sülemem...
Seni er şeyden çok seven sevgilin;
Yolsuzların Kara Mümin
 

Ynt: Biraz da Gülelim

Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış yolda ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış. Sokaktan geçenler, yaşlı adamı hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman yapmışlar, ama 'biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler. Yaşlı adam huzursuzlanmış ve acelesi olduğunu, tetkik istemediğini söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuşlar. Adamcağız da: "Karım huzur evinde kalıyor, her sabah onunla kahvaltı etmeye giderim, geç kalmak istemiyorum." demiş.
"Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde." Demiş bir hemşire. Adam üzgün bir ifade ile "Ne yazık ki karım alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor." demiş.
Hemşireler hayretle: "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşturuyorsunuz?" demişler.
Adam buruk bir sesle "Ama ben onun kim olduğunu biliyorum." demiş.
SEVDİKLERİNİZİN KİM OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMANIZ DİLEĞİYLE .....!!
 

Ynt: Biraz da Gülelim

Bacağından böceği tanımak

Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip
çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın
yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok
sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki,
"Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından
böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemiş, hoca dediği
dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey
yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca
arkasından seslenmiş :

''Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış
ve bir bacak uzanmış :
"Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu"
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,688
Mesajlar
1,522,204
Kayıtlı Üye Sayımız
166,533
Kaydolan Son Üyemiz
Beratin

SON KONULAR



Geri
Üst