Arabayla Polonya (transilvanya-lviv'den Devam) 2017

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan myguldo Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 46
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,930
Kazimierz'den manzaralar








Krakow halkı savaş sırasında çok ağı bir kan kaybeden bölgeyi el birliğiyle canlandırmış. Bu gün Kazimierz bir çok sanat evi, kafe, lokanta – pub, müze ve sergiye ev sahipliği yapan hareketli sokaklarıyla turistler için göz alıcı bir çekim merkezine dönüşmüş durumda.







Stara ve Remu Sinagoglarının çevrelediği meydan çok sayıda lokantanın yan yana sıralandığı bir merkez.



 

Bu restoranlar arasında binanın dış görünümü ve iç atmosferiyle dikkatimizi en çok çeken mekân, Hamsa – Hummus and Happiness (Humus ve Mutluluk) Yahudi restoranı oldu.



Yanında lavaş ekmeğiyle şiş köfte, kuzu şiş, bulgur pilavı, humus, falafel, babaganuş, muhammara gibi tanıdık ama farklı tatlar barındıran yiyeceklerle tamamladık geceyi.


Acılı geçmişin izlerini taşıyan yapılarıyla ünlü Schindler’in Liste’si filmine plato olan Yahudi mahallesini yavaş yavaş terk edip, nehrin karşı kıyısındaki evimize dönerken keyifli olduğumuz kadar biraz da hüzünlü bir yorgunluk çökmüştü hepimizin üzerine.

***


Yarın yolculuk Auschwitz Toplama kampı ile Wieliczka Tuz Madeni'ne doğru.
 


Krakovda gerçekten güzel şehir, simitçiyi görünce çok şaşırmıştıksizde rastladınızmı?

Ekli dosyayı görüntüle 498673
Evet, yedik bile. Oldukça meşhur bir ürünleriymiş. Koyduğum resimlerden birininde lokantanın duvarında kocaman bir resmi var.
Ama ne Yunanistan'daki ne de buradaki simit "bizimkini" tutmuyor benim için.
Gerçi epeydir Türkiye'de yediğim simitlerin de o bizim bildiğimiz çıtır simitlerin yanına yaklaşmadığını söylemeliyim.
 

Krakovda gerçekten güzel şehir, simitçiyi görünce çok şaşırmıştıksizde rastladınızmı?

Ekli dosyayı görüntüle 498673
Ayrıca bu vesileyle Krakov-Varşova karşılaştırmasına dönmek isterim.

Gerçekten Krakov tarihsel yapıları ve genel atmosferiyle harika bir şehir. Wavel-Meydan ve Yahudi mahallesi her biri başlı başına bir şah eser.

"Şehir altındaki bodrum ve mahzenler" olayını kaçırdım, eğer bu yazıyı okuyanlar arasında Krakov'a gitmeyi düşünen varsa, bu noktayı bir kurcalamasında yarar var" diyebilirim.

Sonuç olarak, eğer Polonya'ya gelen bir misafirin sadece 1-2 günü varsa, Krakow'a gitmeli, ama eğer 1 günü daha varsa, Varşova'yı da görmeli diyerek ben de genel koroya katılacağım, anlaşılan.

Saygılarımla
 



Wieliczka Tuz Madeni

Belki anımsarsınız, Romanya'da Cluj Napoja (Kaloşvar)yakınlarındaki Turda Tuz Madenini es geçmiştik. Bunun nedeni işte bu madene gitmeyi planlamış olmamızdı. Umarım hata etmemişizdir.

Vieliçka, Krakov'a 25 kilometre uzaklıkta, büyükçe güzel bir parkın içinde yer alıyor. Etrafında oteller, kafeler ve hediyelikçiler sıralanmış. Artık ilk gördüğüm otoparka dalmayı bıraktım, madenin girişine iyice yaklaşmak in parkın içindeki ücretli otoparkı tercih ediyorum.


İçinde astım tedavi merkezi ile madene ait ayrı bir bölümün bulunduğu parktan girişe kadar biraz yol var.

Madene Krakow’dan turlar düzenleniyor; ulaşım içinde 150 Ziloti dolayında. Özel gelirseniz sıraya girip (dil seçimi yaparak tabi) biraz bekleyerek, rehberli tura 80 Zlotiye katılıyorsunuz. (ayrıca bir de fotoğraf çekme ücreti var)


Maden milyonlarca yıl önce denizin altındaymış, sonradan su yüzüne çıkmış. 700 yıldır tuz çıkan madendeki tuz gölünün tuzluluk oranı % 33 % imiş. Günde 15 ton kaya tuzu elde ediliyormuş.


Tuz, tarih boyunca her tür gıdayı ve çeşitli malzemeleri saklama aracı olarak kullanıldığından, ayrıca birçok sektörde (örneğin dericilik) temel madde olduğundan, zamanında son derece değerli bir madenmiş. Maaşların tuzla ödendiği dönemler olmuş. İngilizce’de “maaş” anlamındaki “salary” sözcüğünün kökeninin “sale-salt,” yani tuz olduğu söylenir.


Böyle kale kapısı gibi bir noktadan merdivenlere doğru ilerliyoruz.

İçerisi oldukça soğuk. Yaz kış 14 derece. Üstümüze bir şeyler almamız tavsiye ediliyor.



Tuzun nasıl çıkarılıp yukarıya aktarıldığı temsili canlandırma yoluyla anlatılıyor


64 metre derinlikte 1.kattayız.



Tuzdan heykellerle karşılaşıyoruz. Efsaneye göre, Leh kralının Macar prensesi Kinga’ya evlilik teklifini anlatan tuzdan heykel: madenci tuzların arasından çıkardığı yüzüğü prensese uzatıyor.


Madenin toplam derinliği 340 metreymiş. Biz 135 metreye kadar ineceğiz. İniş ahşap merdivenle, çıkış hızlı asansörle. Toplam 378 basamak. Eskiden tuzdan yapılmış merdivenler çöktüğü için sonradan ahşaba çevrilmiş. 300 km tünel var. Bütün sistem ahşap payandalarla destekleniyor, zira bu neme demirin dayanması mümkün değil.
 

Karşımıza Papa II Paul'un tuzdan heykeli çıkıyor. Anlaşılan ülkede önem verilen birçok şahsiyetin heykelini göreceğiz bu madende.

ikinci kat 110 metrede. Adam Mickiewicz katı


Bazı dönemlerde tuz yeryüzüne insan gücüyle çıkarılmış


Sonraları atlar kullanılmış

MAden de yalnız erkekler çalışırmış. Çalışanların yüzde 10'u nemden ötürü burada ölür kalırmış. Atlar arasında da telefat hayli yüksekmiş



Ülke tarihinde önemli bir yere sahip olan Kral Büyük Kazimierz
 


Kutsal Haç Şapeli - içerdeki 2 şapelden biri



Büyük salon
Burada çeşitli gösteriler, düğün ve yemekli toplantılar düzenleniyormuş




Duvarlar tuzdan rölyeflerle bezenmiş

Zemin komple tuz



Ortalığı şıkır şıkır aydınlatan bu gösterişli avizeler de tuzdan yapılmaymış



Ünlü Alman edebiyatçı Goethe'nin heykelini bile yapmışlar


Son aşamada tuz gölüne doğru yaklaşıyoruz
 






Buz ve kireçli taş sarkıtı bilirdik de, Tuz Sarkıtıyla ilk kez karşılaşıyoruz






135 metre derinde cafe


Artık jet hızıyla giden asansöre atlayıp yeryüzüne çıkma zamanı.

Çıkıştaki zengin mağazada tuzdan yapılma biblolar ve farklı ebatlarda tuz satılıyor.
 



Programda Katowice yönünde 80 km mesafedeki Auschwitz (Öşvitz) ya da Lehçe Osvieçim toplama kampı var.

Auschwitz toplama kampı, ya da diğer adıyla 'ölüm kampı'nda hayatta kalmaya başarabilenler 27 Ocak 1945'te Sovyet birlikleri tarafından kurtarıldı.”

Federal Almanya Cumhuriyeti, 1996 yılından beri 27 Ocak'ta Nazi kurbanlarını anıyor.






***

Aslında sevimli ve hareketli bir belde Osvieçim. Kamp müzenin girişindeki koca park dünyanın dört bir yanından gelmiş onlarca otobüs ve otomobil dolu. girişte büyük bir kalabalık var. Turla randevulu gelmeyenleri çokça bekletiyorlar. Bizi saat 16'da alacaklarını söylediler. 2 saate yakın dolandık park çevresinde. Müzeden tanıtıcı broşür, kafeden yiyecek bir şeyler alıp vakit geçirdik






Dörtte yanımızda sularımız ve yiyecek bir iki şeyle birlikte sırayla sıkı bir kontrol sonrası kamp alanına giriş yaptık.


 

NOT : Önceki gönderimde bu yazılar gözükmediği için, buraya koyma gereği duydum.



“Auschwitz toplama kampı, ya da diğer adıyla 'ölüm kampı'nda hayatta kalmaya başarabilenler 27 Ocak 1945'te Sovyet birlikleri tarafından kurtarıldı.”


Federal Almanya Cumhuriyeti, 1996 yılından beri 27 Ocak'ta Nazi kurbanlarını anıyor.



***

Aslında sevimli ve hareketli bir belde Osvieçim. Kamp müzenin girişindeki koca park dünyanın dört bir yanından gelmiş onlarca otobüs ve otomobil dolu. girişte büyük bir kalabalık var. Turla randevulu gelmeyenleri çokça bekletiyorlar. Bizi saat 16'da alacaklarını söylediler. 2 saate yakın dolandık park çevresinde. Müzeden tanıtıcı broşür, kafeden yiyecek bir şeyler alıp vakit geçirdik

Saat dörtte yanımızda sularımız ve bir iki parça yiyecekle sırayla sıkı bir aramadan geçirilerek, kamp alanına girdik.
 

Krakow gezimizde zaman ve harcama açısından tuz madeni veya auschwits toplama kampından ancak birini gezmemiz gerekiyordu tercihimizi tuz madeninden yana kullandık yer altındaki dünya çok ilginçti ama aklımız toplama kampında kaldı,siz ikisinide gezmişinizdir. auschwits toplama kampının fotoğraf ve bilgilerini bekliyoruz
 





Polonya’nın Krakov kentinin 80kilometre güneybatısındaki Auschwitz, 1940 yılında inşa edilmişti. 1941 Eylülü’nde kampa tutukluların öldürülmesi için (kapalı alanda yaydığı buharla insanları birkaç dakika içinde öldüren) zehirli Ziklon B gazı gönderildi.

1942’den başlayarak Auschwitz’e Avrupa’nın dört bir yanından kapalı yük vagonlarına tıkıştırılarak yüz binlerce Yahudi yollandı. Yaklaşık 1 milyon 300 bin. 1943’ten itibaren Romanlar, Sintiler ve diğerleri Nazi güçleri tarafından ‘endüstriye imha’ sürecine dahil edildi. Buradaki dört gaz odasında öldürülüyor ve ardından cesetleri yakılmak üzere krematoryuma gönderiliyordu.




Auschwitz’e getirilenlerin tümü gazla öldürülmüyordu. Hayvan taşımacılığında kullanılan vagonların içinde sıkış tepiş kampa
getirilen insanlar, Nazi terminolojisine göre ‘tasnif‘ ediliyordu. Kimin gaz odasına gönderileceğine kimin gönderilmeyeceğine SS doktorları karar veriyordu.






‘25’inci blok, ölüm bloğuydu.


Bu doktorlardan biri de “Auschwitz Azraili‘ olarak adlandırılan Josef Mengele’ydi. Mengele, ‘tasnif‘ işinin yanı sıra kampta aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu çok sayıda kişi üzerinde vahşi deneyler gerçekleştiriyordu.


 

Ben üsteki yazıyı yazarken auschwits kampının fotoğraf ve bilgileri gelmiş bile,teşekkürler
 



Şu anda onları yüklemekle uğraşıyorum. Umarım yeterince tanıtıcı olur. İç yapısıyla ilgili fazla ayrıntı yazmayacağım, görüntüler yetiyor zaten.

Haklısınız gezilerde hep bu tür tercihler yapmak durumunda kalıyoruz ne yazık ki.
 

SON KONULAR - FORUM