PrometheusTR
BMW R1200GS & T5 CamperVan
Eski gezilerimden bir tanesi
İzinli olmam sebebiyle evde canım sıkılıyordu. Saat 12 gibi kafama esti, biraz yol yapayım dedim. Tabi daha sonra biraz dediğim yolun 250 km civarı olacağından haberim yoktu
Annemin dün akşamdan hazırladığı kuru köfteleri ve ufak termosuma doldurduğum suyumla birlikte yola çıkmaya hazırdım. Fotoğraf makinamı rahat taşımak için depo üstü çantamı da yanıma aldım (her gördüğüm yerde durup fotoğraf çekmem açısından çok faydalıydı).
Şehrin içini çıkana kadar fotoğraf falan çekmedim. İlk fotoğrafı Kırıkkale'ye 50 km kala çekmeye başladım.
Uzun zamandır Elmadağ'a tırmanmamıştım. Yol kenarında park edip de fotoğraf çekecek yerler olmadığı için ancak iyice sağa yanaşıp birkaç poz çekebildim. Gördüğünüz gibi emniyet şeridi benzeri bir şey yok ne yazık ki.
Arada bir bizim düldülden inip onu da çektim Kırıkkale'de rafineriyi geçince kola almak için bir market önünde durmuştum.
Rafineri ve Kırşehir yol ayrımı öncesinde ufak toprak bir yol Kızılırmak'ın kenarına iniyormuş. Ben o yolu göremediğim için tekrar geri döndüm ve toprak yola girdim. İşte o toprak yol:
Burada da kendimi çekme çalışmam.
İşte Kızılırmak'tan birkaç fotoğraf. Beklediğim güzel görüntüleri yakalayamadım ne yazık ki. Ancak bu son olmayacak elbette Kızılırmak'la ilgili projelerim var
Bu da Kızılırmak kıyısına eğerlenmiş Capo.
Çok acıktım o yüzden hemen üzerimdekileri çıkardım ve Capo'ya serdim
Ekmeğe yumulup makinayı otomatik çekim moduna aldım.
Yine Caponord'umuzun yakışıklı bir fotoğrafı:
Kırıkkale'den Keskin'e giden yol mükemmel. Kırıkkale'nin içindeki yollar da güzeldi, bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Depo üstü çantamdan motor 50 km hızla giderken makinayı çıkararak çektim bu fotoğrafı.
ve Keskin'e geldik. Keskin girişini geçtikten sonra 200 metre ilerde bir Petrol Ofisi var. Ben bu kadar sıcak insanlar görmedim. Çaya davet ettiler, hal hatır sordular, acelem olduğunu çay içemeyeceğimi söylediğimde "bir sonraki sefere diğer arkadaşlarınızla birlikte kahve içmeye bekleriz" o zaman dediler
Keskin'den sonra geri dönmek için Çelebi yoluna saptım. Yollar hiç fena değildi, basit bir arayol olmasına rağmen beklediğimden daha iyiydi.
İç Anadolu'nun bozkırlarından başka bir manzara yoktu ne yazık ki Işık dik geldiği için fotoğrafların da pek tadı yoktu..
ve devam ediyoruz Bala yol ayrımına kadar.
Capo manzarayı görünce dayanamadı, sür beni tarlaya dedi. Ben de kırmadım kendisini ve şu sahneler çıktı ortaya
Dönüş yolu üzerinde Köprüköy diye bir yer var. Balık tutmaya elverişli bir yapısı var. Yolu da çok güzel, hem manzaralı hem virajlı. Motorculara tavsiye olunur.
İşte köye adını veren köprü. Yanında bir de dinlenme tesisi vardı ama akşam motosiklet grubumuzla haftalık toplantımız olduğu için uğrayamadım.
Bala'yı geçtikten sonra yol bitiyordu. Evet evet gerçek anlamda bitiyordu, bozuluyor kelimesi çok iyimserdi bu yol için.
Ancak beterin beteri vardır derler doğruymuş. Ankara Gölbaşı'nın Beynam Beldesi'nde belediyenin yol çalışması sebebiyle, bundan en az 2 kat daha kötü bir yol vardı. Evet evet abartmıyorum hiç, bir ara kayaların arasından sürdüm motoru (görmek isteyenler Beynam'a uğrayabilir ), tam düştüm derken motor kendini topladı ve 4x4 edasıyla aştım engelleri. İyi ki endurom var dedim bu gezide defalarca Motoru durdursam düşebilirim diye düşündüm, düşmesem bile tekrar harekete geçirmek zor olacaktı o yüzden orada fotoğraf çekmemeyi motorun ve benim sağlığım açısından uygun buldum
Prometheus ve Capo'dan hepinize keyifli geziler...
İzinli olmam sebebiyle evde canım sıkılıyordu. Saat 12 gibi kafama esti, biraz yol yapayım dedim. Tabi daha sonra biraz dediğim yolun 250 km civarı olacağından haberim yoktu
Annemin dün akşamdan hazırladığı kuru köfteleri ve ufak termosuma doldurduğum suyumla birlikte yola çıkmaya hazırdım. Fotoğraf makinamı rahat taşımak için depo üstü çantamı da yanıma aldım (her gördüğüm yerde durup fotoğraf çekmem açısından çok faydalıydı).
Şehrin içini çıkana kadar fotoğraf falan çekmedim. İlk fotoğrafı Kırıkkale'ye 50 km kala çekmeye başladım.
Uzun zamandır Elmadağ'a tırmanmamıştım. Yol kenarında park edip de fotoğraf çekecek yerler olmadığı için ancak iyice sağa yanaşıp birkaç poz çekebildim. Gördüğünüz gibi emniyet şeridi benzeri bir şey yok ne yazık ki.
Arada bir bizim düldülden inip onu da çektim Kırıkkale'de rafineriyi geçince kola almak için bir market önünde durmuştum.
Rafineri ve Kırşehir yol ayrımı öncesinde ufak toprak bir yol Kızılırmak'ın kenarına iniyormuş. Ben o yolu göremediğim için tekrar geri döndüm ve toprak yola girdim. İşte o toprak yol:
Burada da kendimi çekme çalışmam.
İşte Kızılırmak'tan birkaç fotoğraf. Beklediğim güzel görüntüleri yakalayamadım ne yazık ki. Ancak bu son olmayacak elbette Kızılırmak'la ilgili projelerim var
Bu da Kızılırmak kıyısına eğerlenmiş Capo.
Çok acıktım o yüzden hemen üzerimdekileri çıkardım ve Capo'ya serdim
Ekmeğe yumulup makinayı otomatik çekim moduna aldım.
Yine Caponord'umuzun yakışıklı bir fotoğrafı:
Kırıkkale'den Keskin'e giden yol mükemmel. Kırıkkale'nin içindeki yollar da güzeldi, bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Depo üstü çantamdan motor 50 km hızla giderken makinayı çıkararak çektim bu fotoğrafı.
ve Keskin'e geldik. Keskin girişini geçtikten sonra 200 metre ilerde bir Petrol Ofisi var. Ben bu kadar sıcak insanlar görmedim. Çaya davet ettiler, hal hatır sordular, acelem olduğunu çay içemeyeceğimi söylediğimde "bir sonraki sefere diğer arkadaşlarınızla birlikte kahve içmeye bekleriz" o zaman dediler
Keskin'den sonra geri dönmek için Çelebi yoluna saptım. Yollar hiç fena değildi, basit bir arayol olmasına rağmen beklediğimden daha iyiydi.
İç Anadolu'nun bozkırlarından başka bir manzara yoktu ne yazık ki Işık dik geldiği için fotoğrafların da pek tadı yoktu..
ve devam ediyoruz Bala yol ayrımına kadar.
Capo manzarayı görünce dayanamadı, sür beni tarlaya dedi. Ben de kırmadım kendisini ve şu sahneler çıktı ortaya
Dönüş yolu üzerinde Köprüköy diye bir yer var. Balık tutmaya elverişli bir yapısı var. Yolu da çok güzel, hem manzaralı hem virajlı. Motorculara tavsiye olunur.
İşte köye adını veren köprü. Yanında bir de dinlenme tesisi vardı ama akşam motosiklet grubumuzla haftalık toplantımız olduğu için uğrayamadım.
Bala'yı geçtikten sonra yol bitiyordu. Evet evet gerçek anlamda bitiyordu, bozuluyor kelimesi çok iyimserdi bu yol için.
Ancak beterin beteri vardır derler doğruymuş. Ankara Gölbaşı'nın Beynam Beldesi'nde belediyenin yol çalışması sebebiyle, bundan en az 2 kat daha kötü bir yol vardı. Evet evet abartmıyorum hiç, bir ara kayaların arasından sürdüm motoru (görmek isteyenler Beynam'a uğrayabilir ), tam düştüm derken motor kendini topladı ve 4x4 edasıyla aştım engelleri. İyi ki endurom var dedim bu gezide defalarca Motoru durdursam düşebilirim diye düşündüm, düşmesem bile tekrar harekete geçirmek zor olacaktı o yüzden orada fotoğraf çekmemeyi motorun ve benim sağlığım açısından uygun buldum
Prometheus ve Capo'dan hepinize keyifli geziler...