Selamlar,
Değerli Karavan Üreticilerine, (Eğer gerçekten okuyorlarsa)
Binbir sıkıntı, bürokrasi, vergi ve maliyetler ile uğraşıyorsunuz. Sonsuz saygı duyuyorum ve kolaylıklar diliyorum. Ancak neredeyse 2. el otomobil fiyatına sattığınız ürünleri bu kadar ciddi özveri ile yaparken, gerek pazarlamasına, gerek operasyon yönetimine, gerek satışına, gerekse kurumsal iletişimine önem vermeden, hepsini ben yaparım, ben en iyisini bilirim anlayışı ile emeklerinizi boşa çıkarıyorsunuz ya da emeklerinizin tam karşılığını alamıyorsunuz.
Açıkça, yukarıda saydığım işletme fonksiyonları ile ilgili adım atmakta mesele sadece para ile çalışan tutma değil, profesyonel düşünme, kendinizi bu yönde geliştirme (İşletme Yönetimi okuma, master yapma, kurslara katılma vb.) ve gönüllülerinizden faydalanma anlamında da olabilir. Ancak gördüğüm kadarıyla Sizler, bunlara önem vermediğiniz gibi, profesyonel çalışan desteği de almıyorsunuz.
Sonuç ne oluyor? Yanlış pazar konumlandırması, yanlış ürünler, pazara hitap etmeyen ürünler, müşteri kaybı ve maddi sıkıntılar. Hatta ben bu konularda daha yeni öğrenen birisi olarak çok geçmişi haiz olmasam da, okuduğum kadarıyla batan/kapanan firmalarda varmış. Peki, daha çok satmak, daha çok kazanmak, müşterileri en maksimum şekilde memnun etmek, bu sektörü geliştirmek varken neden bunu seçiyorsunuz?
Bu yazımı yazmamda dün gördüğüm Saly markasının XL modeli son damla olmuştur, diyebilirim. Çünkü ben dün gördüm ki, yıllardır tecrübesi olan bu ülkeye karavanı getiren Başoğlunun evlatlarıyım derken, yukarıda saydığım işletme fonksiyonlarını kaçırıp, pazara uygun olmayan ürün ile bu hayıflanma zamanla yerini boşluğa bırakacak.
Diyeceksiniz ki, "Burak yanılıyorsun. Saly vb markalar sen ne desen de satarlar." Gerçekten öyle mi?
3.25 karavanda çift kişilik diye pazarladıkları yatağı 1 metreye düşürüp mü satarlar?
750 kg altı O1 karavanlardan en büyük sıkıntımız olan ağırlığı 20 kg arttırıp mı, daha çok satarlar?
Yoksa 2020 model diyip herhangi bir yenilik sunmadan yaptıkları zammın üzerine bir 2.500 TL daha ekleyip yeni model adı altında, içi daha darlaşan bir karavanı mı satarlar?
Diyeceksiniz ki, "Burak satsınlar, satmasınlar, bize ne?"
Malesef ki kazın ayağı öyle değil. Monopol'den rekbetçi bir piyasaya dönüştürmek istediğimiz çekme karavan pazarını bu amaca ulaştırmak istiyorsak, gelen yeni modellerin/markaların rekabetçi olması ve satması gerekir. Aksi halde bir elin parmaklarını geçmeyen firmalarda kısır döngü ile mekik dokuyarak, bize dayatılan karavanları alırız ya da alamayız. Ayrıca Rekabetin yarattığı fiyat avantajından hiç bahsetmiyorum bile...
Peki, ben somut olarak Karavan üreticilerine nacizane nasıl bir tavsiyede bulunuyorum?
=>Maddi anlamda gücünüz varsa, kendilerini geliştirmelerini (yukarıda bahsettiğim gibi okumalarını, akademik anlamda da okumalarını) ya da güçlü bir işletmeci ve pazarlamayı iyi bilen çalışan almalarını öneriyorum. Maddi güçleri yoksa, herşeyi kendilerinin yapması gerekiyorsa, sosyal medyayı iyi kullanıp, doğru bilgi paylaşımın desteklemek adına düzenli bilgi paylaşmalarını, ara ara tüketicilerin platformlarına ya da kendi sosyal medya platformlarına sadece reklam yapmak için değil de paylaşım için girmelerini öneriyorum.
=>Ürün kanumlandırmalarını iyi yapmalarını, seçtikleri konumlandırmanın tam karşılığı olan ürünler çıkarmalarını ve bir duruşlarının olmasını bekliyorum.
=>Herşeyin sattıkları karavanın kar oranı olmadığını, satış sonrasında da para kazanileceklerini, mutlu müşterinin ilerde onlara herhalikarda kar getireceğini unutmamalarını ve günlük değil de uzun vadeli yaşamalarını bekliyorum.
=>Sundukları hizmetleri geliştirmelerini, bunlar üzerine yeni ürün olarak lanse ettikleri ürünlerin özelliklerini geri almamalarını ve daha da geliştirmek için caba göstermelerini bekliyorum.
=>Geçmişteki kötü örnekleri müşterilere kabul ettirmek yerine, kendilerinin iyi örnek olmalarını bekliyorum.
Eğer okuyorsanız değerli karavan üreticileri, potansiyel müşterilerinizi ve ürün sattığınız insanları dinlemenizi tavsiye ediyorum.
Şu dönemde kimse en iyi bilen, en çok tecrübesi olan ve çok bilen değildir. Şu dönemde en başarılı markalar, böbürlenmeden devamlı okuyarak, kendini geliştirerek, tüketicisini dinleyerek hareket eden markalardır.
Sevgilerimle,
Burak Demiral.