Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

seyr-ü zafer · 19 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

İrbid'de La Liga fanatikleri

seyr-ü zafer · 20 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Sodom ve Gomore’nin kıyamet günü.

Kuran ve Tevrat’da anlatılan hikayeye göre gölün kenarında iki şehir varmış, adları Sodom ve Gomore, Tanrı’nın elçisi Lut Peygamber’in de yaşadığı bu bölgede zaman içerisinde toplumsal ahlak yitirilmeye başlanmış. Tanrı durumun böyle sürmesini istememiş, Lut’a düzeltmesi için zaman vermiş. Lut ne yapsa emri yerine getirmeyi başaramamış ve Tanrı buyurmuş:

“Aileni de alıp uzaklara git, kalanlara hakettiklerini vereceğim!”

“Ömrüne andolsun ki, muhakkak onlar, sarhoşlukları içinde şaşkındılar. Onları(Lut Kavmi'ni), doğu yönünden 'sayha'(kuyruklu yıldız) yakaladı. Arkasından, (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine, (Ana Kitap'ta) yazılı taşlar yağdırdık. Muhakkak bunda, 'araştırıp, düşünenler için' ayetler (deliller) vardır. Muhakkak (o kavmin yurdu), bir yol üstünde kalıcıdır. Şüphesiz bunda, iman edenler için ayetler(deliller) vardır.”
Hicr Suresi’nden

Semavi dinlerin mitolojisine inansanız da, inanmayıp hikayeden saysanız da bölgeye gittiğinizde, dünya üzerindeki bu biricik yerde bulunmanın hazzını ve ayrıcalığını yaşayacaksınız. Gölün giderek kuruması sonucu deniz seviyesinden neredeyse 400 metre aşağıya inmiş rakımıyla, yeryüzündeki en alçak karasal noktadır Lut Gölü kıyısı. Göldeki tuz yoğunluğu o kadar fazla ki, sırtüstü yatıp kitabınızı ıslatmadan okuyabilirsiniz. Çok sıcak değilse de boğucu havası, çevredeki tepelerde rügarın şiddetini hissederken, gölde sadece ufak titreşim görülmesi, puslu hava yüzünden sınırlarının sonsuza uzanıyormuşçasına perdelenmesi, gün batımına yakın, ışığın yüzeyden hipnotize edici ve davetkar yansıması, ilk karşılaşma anında edinilen tekdüzelik duygusunu yoketmektedir. Ben manzarayı yukarıdan seyrettiğimde kendimi, yeryüzünden cehenneme açılan devasa geçidin suyla inşa edilmiş kapısına bakar gibi hissetmiştim, sanki bir adım daha atsam ebedi gazaba uğrayanların yanına gidecekmişim gibi. Önce tedirginlik, sonra kapının henüz diğer tarafında bulunmanın huzurunu yaşamıştım. Lut Gölü’ne gidildiğinde, araçla transit geçilmeyip, özellikle güneşin batmasına yakın saatlerde tepelere çıkılıp bu büyülü anların yaşanması, bence bir gezginin ömrü boyunca tatması gereken en özel deneyimlerdendir.

seyr-ü zafer · 20 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

.

seyr-ü zafer · 20 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

.

seyr-ü zafer · 20 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

.

altay41 · 22 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

hocam tekrar merhaba,
keske su fotografların altlarına hangı bolge, sehır,koy vs koysaydınız ,daha faydalı olurdu,bılırdık bu guzellıkler nereye aıt ,vaktın bırınde yolumuz duserse ,sızı anardık

seyr-ü zafer · 23 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

altay41' Alıntı:
hocam tekrar merhaba,
keske su fotografların altlarına hangı bolge, sehır,koy vs koysaydınız ,daha faydalı olurdu,bılırdık bu guzellıkler nereye aıt ,vaktın bırınde yolumuz duserse ,sızı anardık

Altan Bey, geziyi takip ettiğiniz ve öneride bulunduğunuz için sağolun, daha önce de mesajlar bırakarak paylaşım konusunda ciddi motivasyon yaratmıştınız bende. Fotoğraflardan önce koyduğum yazıda, ilgili görüntüleri vurguladığımı düşünüyordum, ama haklısınız, görüntülerle ilgili daha fazla açıklama eklemeliyim bundan sonra, bunu dikkate alacağım. Takip ve önerilerinizi esirgemeyin. Yolunuz hep açık olsun.

seyr-ü zafer · 25 Eki 2010

Ynt: Tek Başıma Arabayla 76 Günde 3 Kıta 14 Ülke Overland 24500 Km

Madaba, Nebo Dağı, Ölüdeniz Kıyısı, Karak Vadisi.

Rotam gereği geri dönmeyip Mısır’a devam edeceğimden, Ürdün’ü kuzeyden güneye tek seferde geçerken elden geldiğince fazla yeri görmek niyetindeydim, eğer yol uzatmaktan çekinmezseniz önereceğim rota şudur: Kuzeybatı sınır geçişini kullanarak ülkeye giriş, İrbid üzeri Amman’a varış. Buradan Madaba’ya inip, batıya yönelip Nebo Dağı’nı ziyaret ve Lut Gölü Sahili’ne varış. Göl kıyısı yolu boyunca ilerleyip zaman müsaitse mutlaka bu bölgede kamplı geceleme. Mevsim uygunsa ve yürümeyi seviyorsanız Vadi Mujib Milli Parkı’nı keşif. Burası bir kanyon ve yağışlı mevsimde sel tehlikesi sebebiyle ziyarete kapatılıyor. Lut Gölü Yolu güneyede artık sahilden uzaklaşıyor ve Karak sapağına varılıyor. Buradan Karak’a giden dağlık çöl yolu tüm seyahat boyunca geçtiğim en manzaralı parkurlardan biriydi. Karak’dan Kral Yolu’nu takip ederek Tafila üzerinden Dana Vadisi ve Petra’ya ulaşabilirsiniz. Petra’dan sonra doğuya yönelip Maan’dan Çöl Otoyolu’na bağlanıp kısa sürüşten sonra Wadi Rum ayrımına varılır. Wadi’den çıktıktan sonra yine çöl yolundan Akabe’ya ulaşılıyor. Özetle kuzeyden güneye üç paralel yol var. Lut Gölü Yolu, Kral Yolu ve Çöl Yolu. Bu üç yol üzerinde doğru geçişleri yaparsanız tüm güzellikleri görebilme imkanınız var. Şehir içindeki ve tüm şehirlerarası yollar Türkiye standartlarının üzerinde, trafik kurallarına uyuluyor, her açıdan Ortadoğu’nun en güvenli ve huzurlu ülkesi Ürdün.

Sabah Emre’den ayrılırken Naim annesinin gelmek üzere yola çıktığını haber aldı ve benimle Amman’a geldi, normalde çevreyolu üzeri kendi yönümü bulabilirdim, ancak kendisini bırkmamı istediği yer biraz sapaydı. Tekrar yola dönmemi sağlamak üzere kendisi inip kuzenini yanıma verdi. O da ünversitede okuyormuş ve okulu yolumun üzerindeymiş, tarifiyle kolayca Madaba yoluna girdim, onu okulunun durağında bırakıp devam ettim.

Madaba buradan fazla uzakta değil. Ellibin civarı nüfusu barındıran bu kasaba, Ortadoğu’daki kaçınılmaz çok dinli hayatın istenirse nasıl iç içe yaşanabileceğini tıpkı Suriye-Maalula’daki gibi ispatlayan bir yer. Özellikle Bizans döneminden kalma Rum Ortodoks Kilisesi, Mozaik Müzesi, Arkeolojik Park’ı ve kitle turizmine uygun hale getirilmiş merkez çarşısı ile Ürdün’nün görülmeye değer kasabası. Mozaik sanatı günümüzde de yaşatılıyor ve yapım şeklini dükkanlarda izlemek mümkün.

Madaba’da geçen saatlerden sonra batıya yönelip Nebo Dağı’na vardım. Burası rivayete göre Hz. Musa’nın hayatının son döneminde gelip “vaat edilmiş ülke” topraklarına baktığı ve öldükten sonra gömüldüğü bölge, Papa’nın on yıl kadar önce ziyaret etmesiyle adını dünyaya duyurmaya başlamış. Tepede müze ve büyük kilise var.

Lut Gölü sahilni geçtip tekrar doğuya yöneldim, derin kıraç vadinin aniden yeşillik manzaraya bürünmesini izleyerek Karak Kasabası’na vardım. Burası tarihi eskiye dayanan,Haçlıların ileri karakolluğunu yapmış, Mısır-Suriye- Anadolu arasında işleyen kervanların geçiş noktasında bulunan bir yerleşim. Tepeye kurulmuş, defalarca el değiştirmiş kalesi en önemli özelliği.
Vardığımda güneş batmak üzereydi, yol kenarındaki yaşlı amcalara yol sordum, İngilizce cevap verdiler, beylerden biri nereden geldiğimi öğrenince Türkçe konuşmaya başladı, Memet Allevi ile böyle tanıştık. Kendisi 75 yaşında emekli bir çocuk doktoru. Uzmanlığını 40 yıl kadar önce Çapa Tıp Fakültesi’nde yapmış, İstanbul’da 8 yıl kalmış, Beyoğlu’nun arka sokaklarından birinde yaşamış. Kahve içme daveti üzerine birlikte evine gittik, eşi çocukları ve gelini de oradaydı. Mehmet Bey sıla hasreti çeker gibi İstanbul’u özleyen centilmen, bilgili bir adam. Eşinin söylediğine göre Türkiye’de geçirdiği yılları sürekli anlatırmış. Aslında yemek ve yatı için de teklifte bulunmuşlardı, ama ben yük olmamak için kalmamayı tercih ettim. Giderayak, içinde birkaç hediyenin bulunduğu torbayı elime vererek beni uğurladılar, merkeze dönüp daha önceden ücretini ödediğim misafirhanede kaldım. Ertesi gün kaleyi gezip Tafila’ doğru yola çıktım.

Not: Geçilen yolları ülke bazında işaretleyerek önceki sayfalarda vermiştim, baştan sona rotam oradan görülebilir.