Rusya;ural Etekleri Ve Idil(=volga) Boyları;1-9.ağustos.2015

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 152
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 36,707
Seyahat için plan yaparken Haziran ayı ortasında Sabantoy şenliğinin olacağını göz önüne alarak geziyi 12-21.Haziran tarihleri arasında yapmak istemiş ancak beklenmedik bir rötar yüzünden Sabantoy’u da kaçırmıştık.Şansımıza otelin hemen önündeki alanda Başkurtistan Kültür Bakanlığı’na ait tanıtım çadırları ile karşılaştık.Burada,hem Başkurt kardeşlerimizin geleneklerinin anlatıldığı hem de yöresel kıyafetler ürünler ve hediyelik eşyaların satıldığı çadırları ziyaret ederek hem bilgi sahibi olduk hem de kaçırdığımız şenliklerin üzüntüsünü biraz hafiflettik.


Başkurtistan Kültür Bakanlığı tanıtım çadırları

Başkurtistan bayrağı

Almadığıma sonradan pişman olduğum samur kürklü şapka.Fiyatı 3.000 ruble (~150 TL.)


İki yüz kilogram ağırlığında ve ayağa kalkınca boyu iki metreye ulaşan bu sevimli ayı ile yan yana gelince "acilen zayıflamalıyım" dedim.
 

Sabantoy,Türk kardeşlerimizin çok tanrılı pagan inanışı döneminden beri her sene tarladaki çalışmaların bitiminde geleneksel olarak kutladıkları bir bayramdır.Sabantoy şenliği, Tatarcada (=CaБahtyи=Sabantuy), Çuvaşçada (=Акатуй=Akatuy)ve Başkurtçada(=Xабантуй=Habantuy) olarak anılır ve her ülkede farklı günde olmak üzere genellikle 15.Haziran -1.Temmuz arasında saptanan bir tarihte kutlanır.O devirlerde bu bayram doğadaki ruhların ve olabildiğince çok tanrının beğenisini kazanmak için yapılırmış. Başlangıçta sadece kırsal kesimdeki çiftçilerin bayramı olarak kutlanırken günümüzde Ural havzasındaki tüm cumhuriyetlerdeki şehirlerde hatta Litvanya,ABD ve Türkiye'de de kutlanmaktadır.Festival boyunca yerel yemek pişirmek,ok atmak,at nallamak,at yarışı,çuval yarışı ve yarışmacıların birbirlerine havlu ile bağlanmak suretiyle güreştikleri tatar güreşi(=Kurusu) yapmak gibi faaliyetler yanı sıra müzik dinletileri yapılması esastır.



Kuray

Çadırda karşılaştığımız İldar isimli kardeşimiz bize kuray çalgısını gösterdi. Kuray bizdeki neye benzemekte olup Başkurtistan’ın en önemli müzik aleti imiş.Başkurt bayrağında da bulunan kuray çiçeğinin saplarından yapılan ağızlıksız ve dilsiz bir boru şeklindeki kurayda biri arkada olmak üzere beş tane delik bulunuyormuş.
Dudak ve diş arasına yaslanıp dil ve güçlü bir nefes yardımı ile çalınabilen bu müzik aletinin tınıları ise son derece etkileyici idi.
 

Çadırları gezdikten sonra aracımızla bu ülkenin en önemli ürünlerinden olan bal satın almak üzere Novosibirsk Caddesi(=улица Новосибирская =Ulitsa Novosibirskaya ),No:2 adresindeki Başkurt Balı(=Башкирская медовня =Başkirskaya Medovniya) mağazasına geldik.Şehirde bal satılan pek çok dükkan var.Ne var ki bizim ülkemizde de olan sahte bal üretimi burada da görülmeye başlamış.Bu mağazayı sertifikalı bal sattığı için tercih ettik.





Başkurt Balı Mağazası

Balcılık,Başkurtların atalarından beri sürdürdükleri ananevi öneme haiz bir uğraştır. Başkurtlar için en kaliteli balın üreticisi olmak büyük bir gurur kaynağıdır.Başkurtistan’da bal iki şekilde elde edilmektedir.Bunlardan ilki ve dünya çapında şöhrete sahip olanı Ural dağlarındaki köylerde eski usüllerle, doğanın dengesine zarar vermeden toplanan Bortevoy balıdır.Bu balın anavatanı Ufa’dan 380 kilometre uzaklıktaki Güney Ural Dağları’nın eteklerinde yer alan ve Kayıp Taş anlamına gelen Şölgen Taş(=Шульган-Таш) Ulusal Park’ıdır.1958’de kurulmuş olan 225 kilometrekarelik bu devasa park burzian ya da burziyanka olarak anılan avrupa yaban arılarına ev sahipliği yapar.Bortevoy balı,işte bu avrupa yaban arılarının, endemik,yani çoğu sadece bu bölgede bulunan beş yüze yakın bitkiden toplayarak,bizzat kendilerinin ağaçta açtıkları deliklere bıraktıkları baldır. Yani,bu balın oluşumunun hiçbir aşamasında insana ait bir unsur bulunmamaktadır.Tamamen doğal olan bu kovanı ve balı hangi köylü önce bulursa o ağaca adının baş harfini kazır ve sonrasında balı alırmış . Kadim Türklerin göçerlikten yerleşik düzene geçtiğinin simgesi olan tamga(=damga) geleneğinin de bir uzantısı olan bu gelenek uyarınca hiçbir Başkurt,üzerinde başkasının damgası olan ağaca el sürmezmiş.
Bortevoy balı dışında çiçek balı(=seske) ve ıhlamur balı(=yüke) da Başkurtistan’ın ünlü ballarıdır.Ülkede ıhlamur ağaçlarının çokluğu balın kokusunun güçlü,renginin altın gibi, çok tatlı ve kekremsi olmasına neden olmaktadır.Başkurt balının lezzeti çok eskiden beri meşhurdur ve başkurtlar için gurur kaynağı haline gelmiştir.Üreticiler kurt(=Başkurtça arı)larını Haziran ayında çiçekler açınca doğaya salarak önce yüke birkaç hafta sonra da seske elde ediyorlarmış.Gerçek başkurt balı olmadan bir başkurt çayı düşünülemez; üzerine taze köy kaymağı ve bal sürülmüş ekmek ise insan yapımı tüm tatlılara meydan okuyacak niteliktedir. Başkurt balı,Mir Uzay İstasyonu astronotlarının uçuş programında haftalık yemek listesinde bulunmaktadır.Ufa’da tanıştığımız bir meslektaş bize başta tüberküloz olmak üzere akciğer hastalıklarında Bortevoy balı ve taze kımız ile yapılan dört haftalık kürün olağanüstü sonuçlar verdiğinden bahsetti. Bortevoy balı sadece Ağustos ayının son günlerinde piyasaya çıktığından bu balın tadına bakma fırsatımız olmadı.Ancak satın aldığım ıhlamur ve kestane balları çok iyiydi. Bunca özelliklerine karşın Başkurt balı ne yazık ki fazla para etmiyormuş.Ihlamur ve kestane balının kilosu yaklaşık 50TL civarında idi.






Satın aldığımız ballar
 

Ufa’da ikinci gün yemeğimizi Başkurt ve Tatar mutfağı ağırlıklı çalışan ve Karl Marks Caddesi(=улица Кapла Mapkca=Ulitsa Karla Marksa),No:12 ve Devrim Caddesi (=улица Революционная=Ulitsa Revolutsiyonnaya) No:169 adresinde şubesi olan Kafe Pışka(=Пышка)'da aldık.





Burada; at sucuğu(=Казылык =Kazılık),


Beliaş
Bizim tatar böreği olarak adlandırdığımız beliaş ve pirog denedik.Et ve patates doldurulmuş hamur işi beliaş(=беляш=Beliaş)

Pirog
ya da onun küçüğü olan pirog(=Пирог с мясом=Pirog sı miasom)'un Tataristan’da denediğimiz peremiyaçi'den farkı içinde kıyma değil parça et olmasıdır.Ayrıca bu böreklerin kayısı(=Пирог с курагой=Pirog sı kuragoy) hatta çileklisi bile yapılıyormuş.

Tatlı olarak bizdekinden farkı içinde taze lor bulunması olan Ballı Lokma(=Баурсак=baursak) tatlısı,

ve Ballı Kek(Торт Медовник=Tort Medovnik) tercih ettik.

Kefir
İçecek olarak kefir tercih ettiğimiz bu yemeğe 460 ruble(~23 TL) ödedik. Yiyecekler lezzetli hesap ise çok uygundu.
 

Yemek sonrası hemen restoranın yakınında bulunan ve 1866 yılında neoklasik mimari tarzıyla inşa edilmiş olan Ticaret Merkezi(=Гостиный двор=Gostinıy Dvor)ne geçtik.Burası Dostoyevski’nin Suç ve Ceza adlı eserinde de söz edilen mekandır.





Alışveriş Merkezi



Ticaret Merkezi ve yanıbaşındaki Ural Havacılık Üniversitesi'nin gece görünümü
 



Başkurtistan,bir destanlar ülkesi ve Ural-Batır(=Урал-баtыр) destanı da bunların en ünlüsüdür.Bu destan,kubair isimli eski Başkurt halk şiir edebiyat türüne aittir.Eser,4576 şiir ve 19 nesir satırından ibarettir.Ural-Batır,Başkurt halkının mitolojisini ve köklerini ilkel komün yaşantısının egemen olduğu döneme uzanan görüşleri ve inançları yansıtan bir eserdir.Destanın temelinde yatan hikayede Ural-Batır’ın insanların mutluluğu için canavar görünüşlü kötü ruhlar ile mücadelesi anlatılır.Destan üç kısımdan ibaret olup ihtiyar adam Yanbirde ve karısı Yanbike,çocukları Ural ve Şulgen ile torunları Yayık, İdel, Nuguş ve Sakmar’ın yaşam öyküleri anlatılır.
Birinci kısımda dünyanın oluşumundan söz edilir;Büyük Tufan meydana gelir,ilk insanlar Yanbirde ve Yanbike ortaya çıkarlar ve sonra oğulları Ural ile Şulgen dünyaya gelir.
Destanın kahramanlıkları anlatan ikinci kısmında Ural ile Şulgen ölümsüzlük arayışlarına koyulurlar.Ural,zalim Katil Han’ı yener,Yılanlar Kralı Kahkahi’nin boynunu eğdirir,yeraltı ve sualtı dünya kralı Azraka’yı öldürür,kötülük tarafını seçen kardeşi Şulgen ile savaşır ve sonunda yeryüzüne dirilik suyunu serperek onu ölümsüzleştirmeyi başarır.
Son kısımda üçüncü nesil kahramanlar ortaya çıkar.Babalarının işine devam eden Ural ve Şulgen’in oğulları kötü ruhlar ile mücadele ederek Yenşişma adlı dirilik suyunu elde ederler.Destan,Ural’ın ölümü ve gövdesinin Ural Tau Dağı’na dönüşümü ile son bulur.
“Ural Batır” destanının kahramanı Ural’ın ölüm öncesi söylediği ve Başkurtlar için vasiyet niteliği taşıyan son sözleri ile bitirmek istiyorum:
İyilik olsun adınız,
İnsan olsun zatınız;
Yamana yol vermeyiniz,
İyiden uzaklaşmayınız!



Ural Batır Destanı kitabının kapağı
 

İtiraf etmeliyim ki bu gezide Başkurtistan'a ayırdığımız iki gün yetersiz kaldı.Bu yüzden çok istememize rağmen Ufa'ya 110 kilometre mesafedekiSterlitamak(=Стерлитамак) şehrini ve hemen yakınındaki üzerindeki mercan resifleri kalıntıları nedeniyle bir zamanlar okyanus tabanı olduğu düşünülen Yurak Tau(=Yürek Dağı), Kush Tau (=Kuş Dağı),Shakh Tau (=Şah Dağı) ve Tra Tau(=Kaplan Dağı) dağlarından oluşanŞihan Dağ(=Шихан гора) sinsilesini görmek ve hipodromun hemen komşuluğunda bulunan ülkenin tek su parkı olan Planeta(=аквапарк Планета = Akvapark Planeta)'daRus Banyosu(=Баня=Banya) yapmak mümkün olamadı.Bence en az dört gün ayırıp bu ülkenin tabiat güzelliklerini doyasıya gezmek gerekir diye düşünüyorum.
Rus banyosu,içinde seksen derece gibi yüksek sıcaklıkta kuru buhar banyosu bulunan bir hamam türüdür.Genellikle kırsal kesimde ahşaptan yapılmış kulübeler şeklinde olurmuş.Burada on-onbeş dakika kadar terledikten sonra sıcak suda ısınmış huş ya da defne ağacından çalılarla vücudunuza hafifçe vurularak bir nevi masaj yapılıyor ve kan dolaşımınızın iyice arttırılması sağlanıyor.Bundan sonrasında ise kışın karların üzerine yazın da serin havuzlara atlanarak vücuda bir nevi şoklama uygulanarak vücuda zararlı toksinlerin atılması ve rahatlama sağlanıyormuş.
Ufimet(=Ufa kentinde yaşayanlara verilen ad)lerin güler yüzlü olması, sürücülerin yayalara çok kibar davranması,sokakların temizliği, yeşilin şehrin her yerinde bolca bulunması gibi nedenlerle daha önce gezdiğim Moskova,Saint Petersburg ve Ekaterinburg ile karşılaştırınca Ufa bana biraz daha zayıf ancak daha sakin ve daha huzur veren bir şehir gibi geldi.Umarım bir gün siz de Ufa’yı gezer ve beğenirsiniz.
 

Bundan sonra aracımızı teslim ettik.Rent a car firmasının şoförü Rahim kardeşimiz sağ olsun bizi saat 19.30’da Ufa güney otogarına ulaştırdı. Aracımızın hareket saati 20 idi,bizim bineceğimiz peronda Ulyanovsk isimli şehre giden bir otobüs bulunuyordu ve üzerinde Kazan tabelası olan bir otobüs ise çalışır vaziyette bekleme alanında duruyordu.Biz de peronun önündeki banka oturup Kazan otobüsünü beklemeye başladık. Buraya kadar her şey iyi.
Ulyanovsk otobüsü saat tam 20’de hareket etti fakat Kazan yazan otobüs bir türlü perona yanaşmadı.Beş dakika sonra görevliye gidip durumu sorduğumda bizim otobüsümüzün hareket eden otobüs olduğunu söylemesi üzerine yıkıldık.Neyse ki turist olduğumuz için bize kişi başı 100 ruble(~5 TL) ceza ödetip saat 22 otobüsü için bilet düzenlediler.Bu durum bir bakıma iyi oldu çünkü Ufa ile Kazan arasında iki saat fark olduğunu gözden kaçırmıştık ve 20 arabası ile gitsek sabah 03-04 gibi Kazan’a varacak ve sıkıntı çekecektik.Saat 22’de otobüs perona yanaşınca biz de valizlerimiz ile otobüse binmek üzere hareketlendik.Ancak altmışlı yaşlardaki görevli teyze “sizin bagaj ücreti ödemeniz gerekir” diye tutturdu. Kendisine bu aracın uçak değil otobüs olduğunu ve bu kadar küçük valizler için uçakta bile para ödemediğimizi anlatmaya çalışsam da baktım bu otobüs de kaçacak iki valiz için 200 ruble (~10 TL) bagaj ücreti ödeyip otobüse binmeye hak kazandık. qaz6 qaz6
Ufa-Kazan arasındaki otobüsümüz Hyundai marka,oldukça düzgün ve en önemlisi klima sistemi olan bir araçtı.İki şehir arasındaki 530 kilometrelik çoğu bölünmüş yolu on saatte kat edip 5.Ağustos.Çarşamba sabahı yerel saatle 06 sularında Kazan’a indik.Otogarda biraz vakit geçirdikten sonra Hertz oto kiralama firmasından üç gün için 360 TL ödeyerek kiraladığımız aracımızı almak üzere otobüse binip Korston Oteli’ne hareket ettik.Burada kiraladığımız araç benzinli 2014 model Renault(=Dacia) Logan’dı.

Kazan’da kiraladığımız araç
 

Rusya'da araçlar da bir hayli değişmiş.Daha önceleri sıklıkla gördüğümüz rus yapımı Lada ve Volga marka araçlar yerlerini Çin ve Kore malı araçlara terk etmişler.

Volga 3102.
GAZ firmasının ürettiği ve Amerikan otomobillerinin tasarımından izler taşıyan bu araç bir zamanlar statü simgesi idi.


VW Beetle ve Ford T modellerinden sonra dünyanın en çok satan üçüncü otomobili Lada 2105 Fiat 124 bazlı olup 1980’den bu yana VAZ tarafından üretilmektedir.




1984’te üretilmeye başlanan Lada Samara 2115 sedan ve hatchback kasalarının üretimine 2013’te son verilmiş.


2014 Lada Granta 1.6 sedan
 

Rus malı 4x4 denildiğinde akla gelen ilk araç Lada Niva'dır.



Lada Niva'nın üretimi 1976-2014 arasında yapılan ve ülkemizde de çok satılan 2121 modeli




Lada'nın Chevrolet ile birleşmesinden sonra 2004'ten sonra başlayan üretilen ve bizim ülkemize getirilmeyen Chevrolet Niva modeli




Bu da 2015 model Lada Patriot 4x4
 



Bundan sonra A-295 yolunu takip ederek iki saatlik bir yolculuk sonrasında 152 kilometre ötedeki Mari-El Cumhuriyeti’nin(=Марий Эл Республика = Mari El Respublika) başkenti Yoşkar-Ola (=Йошкар-Ола)’ya ulaştık.Mari-El Cumhuriyeti,23.000 kilometrekare gibi küçük bir yüzölçümüne ve sadece 700.000 kişilik bir nüfusa sahip olsa da topraklarının %57’si ormanlarla kaplı bu ülkede tam iki yüz adet göl bulunmakta imiş.Çar Korkunç İvan’ın emriyle Prens Nogotkov-Obelenski’nin Kokşaga ırmağı kenarında 1584 yılında bir uç kale olarak kurduğu başkent Yoşkar-Ola Mari dilinde “kızıl şehir” anlamına gelmektedir.Yaklaşık 250.000 nüfuslu bu şehir aradan geçen beş asır boyunca kayda değer bir gelişme gösterememiştir.Ülke nüfusunun yarısını oluşturan mariler Fin-Ugor kökenli çirmişçe ya da marice denilen bir dile sahip olsalar da ülkede egemen olan konuşma dili rusçadır.Yol boyunca mis gibi havayı ciğerlerimize çekerek ilerledikten sonra Yoşkar-Ola’ya vardık.

Mari-El Cumhuriyeti Bayrağı
 

Şehirde Sovyetler Birliği döneminden kalma resmi binalar ve evler bakımsız görünüyorlardı.Tam bu esnada şiddetli bir yağmur da bastırınca Zafer Bulvarı(=Бульвар Победy=Bulvar Pabedu),No:5 adresindeki Kamelot Restoran(=Ресторан Камелот)'a girdik.















Restoranda tabeladan iç dizayna hatta Kral Arthur'un kılıcına kadar her ayrıntı düşünülmüş ve ortaya etkileyici bir mekan çıkmış.
 

Yediklerimiz de doğrusu son derece lezzetli idi.

Peynir çeşitleri tabağı(=сортов сыра=sortov sıra)

Ev yapımı ekmek çeşitleri(=сорта домашний хлеба=Sorta damaşni hleba)

Abhazya'nın Radeda kırmızı şarabı(=Радеда вино) Böğürtlen aromalı bu şarabın özelliği Abhazya'da gelin damadın evine girerken ikram edilmesi imiş.

Biftek(=стейк=steyk)

Tavşan yahnisi(=фрикасе из кролика=Frikase iz krolika)
Seyahat boyunca yediğimiz bu en pahalı yemeğe ise 1800 ruble(~90 TL) ödedik.
 

Karnımız doymuş,yağmur da dinmişti.İnternette bu şehir hakkında okuduklarımdan iki yapının görmeye değer bulunduğunu öğrenmiştim. Bunlar Çarlık Kremlini ile Peter ve Fevronia Şapeli idi.
16. yüzyılda yapılmış olan Çarlık Kremlin’i(=Царевококшайск Кремлин = Tsarevokokşaisk Kremlin),Rusya topraklarında inşa edilmiş en son kremlindir.Asırlar boyunca,idari,ticari ve sosyal yaşamın merkezi olan Kremlin,günümüzde kültür ve tarih merkezi görevi üstlenmiştir.Kremlin’in içinde birkaç eski top ve bir şapel dışında görülebilecek fazla bir şey bulunmamaktadır.Giriş ücretsiz olup,Salı hariç her gün 10-20 arası açıktır.


Çarlık Kremlin’i

Petar ve Fevronia Heykeli(=Памятник Петру и Февронии=Pamiatnik Petru i Fevroni)
Prens Petar,aşık olduğu Fevronia için tüm ünvanlarından vazgeçerek sevdiği kadınla sade ve mutlu bir hayat sürer.Her ikisi de neredeyse aynı anda hayata veda ederler.Bunun üzerine kilise,onların rus aile yaşantısının en iyi örneğini oluşturdukları gerekçesiyle her ikisini de aziz ilan eder.Bu heykelde her ikisi de çevresi ışıklandırılmış bir fıskiye ile çevrelenmiş bir gemi içinde tasvir edilmişlerdir.

Brugge şeridi,Danimarka stilinde inşa edilmiştir.Burada pek çok resmi kuruluş yer almaktadır.Geceleri ırmağa yansıyan çok hoş bir ışıklandırması bulunmaktadır.



12 Havari Alışveriş Merkezi(=Торгово развлекательный комплекс 12 апостолов=Targovo razblekatelni kompleks 12 apostolov).Her saat başı burada bir eğlence başlar.Kuleden yükselen müzik eşliğinde 12 havari kuleden balkona ilerleyip sonra da bir başka kuleye geçip saklanır.

Çar Feodor İvanoviç Heykeli(=Памятник царю Фёдору=Pamiyatnik tsario Fedoru)
 




Patrik Katedrali ve İsa'nın Dirilişi Kilisesi(=Собор Вознесения Господня=Sabor Vaznesenniya Gaspadnia).1759 yılında yaptırılmış olan katedral 1961'de devlet eliyle yıktırılmış olup 2010 yılında yeniden yapılmıştır.

Spaskaya Kulesi(=Спаская башня=Spaskaya Başniya)

Bu kule,Kremlin'deki kulenin bir kopyasıdır.Halkların dostluğu kulesi olarak da adlandırılmaktadır.

Müjde Kulesi (=Благовещенская башня=Blagoveşenskaya Başniya)
Spaskaya Kulesi gibi bu kule de Kremlin'deki benzerinin bir kopyasıdır.Orjinalinde olduğu gibi bu kulede de her saat başı çalan bir çan mevcuttur.



Kokşaga ırmağı (=Больша́я Кокша́га=Balşaya Kokşaga)



Su ve köprü olan her şehirde gördüğümüz türden manzaralar.Aşıklar kilitlerin üzerine isimlerini yazıp kilidi köprünün parmaklıklarına takıp anahtarı suya atarlar.Böylece aşklarının ölümsüz olacağına inanırlar.

Hava tekrar bozmaya başladı.Biz de Yoşkar-Ola gezimize burada nokta koyup Çuvaşistan’ın başkenti Şupaşkar’a doğru yola çıktık.
 



Yoşkar-Ola kentindeki bu kısa geziden sonra aracımızla 93 kilometre daha kat ederek Çuvaşistan'ın İdil Nehri'nin kıyısında yer alan 450.000 nüfuslu başkenti ve Rusya’nın Volga’daki incisi olarak tanımlanan Çeboksarı(=Чебоксары) ya da çuvaş dilinde kale anlamına gelen Şupaşkar(=Шупашкар)’a ulaştık.Burada hava serindi fakat yağış yoktu.Moskova’nın 650 km. doğusunda kalan şehirde kışları oldukça sert geçen karasal bir iklim hüküm sürüyormuş.Şupaşkar,Antalya’nın da kardeş kentidir.
Çuvaşistan,Rusya’da 18.300 kilometrekare yüzölçümüne sahip nüfusunun çoğunluğu çuvaş ağırlıklı olmak üzere tatar ve ruslardan oluşan 1.5 milyon nüfuslu bir özerk cumhuriyettir.Ülkenin üçte biri ormanlık alan kalanı ise bozkır görünümündedir.Çuvaşistan ekonomisi tarım ve sanayi ağırlıklıdır.Ülkedeki büyük çiftliklerde başta tahıl,patates,sebze,şeker pancarı,şerbetçi otu,kendir ve tütün yetiştirilir.Küçükbaş hayvancılık da yaygındır.Sanayi ise alkol,kimya ve makine imalatı ağırlıklıdır.
Ülke,eski zamanlarda ürettiği çanlar nedeniyle çok ünlü imiş. Çuvaş çanları günümüzde Rusya,İngiltere ve Fransa’daki pek çok kilisede bulunuyormuş.Yine tahta oymacılığı ve örgü ülkenin en eski el sanatlarıdır.Örgülerinde kullandıkları ana renk koyu kırmızı olup, örgülerin arasında yeşil, koyu mavi, sarı renkler ve kenarlarında siyah bordürler hakimdir ve kullanılan motifler farklı anlamlar içermektedir.
Kazan Hanlığı’nı yıktıktan sonra çuvaşların yaşadığı bölgeyi de ele geçiren ruslar burada uyguladıkları asimilasyon taktiklerinde başarılı olarak onlara Hıristiyanlığı ve rus dilini konuşmayı kabul ettirmişlerdir.Çuvaşlar ya da kendi dillerindeki tanımıyla Çavaşlar,Gagavuzlar ile birlikte ortodoks Hıristiyan inancına sahip olan Türk kökenli ikinci halktır.



Çuvaşistan bayrağı
Çuvaşistan bayrağındaki üç yıldız,geçmiş, bugün ve geleceği;sarı güneşi ve güzelliği, kırmızı hayatı;hayat ağacı ise kalıcılığı simgeliyormuş.Çuvaş dilinin moğol ve macar dillerine benzerliği bu dilin aslında Türkçe’nin en eski lehçelerinden biri olduğu gerçeğinin fark edilmesini geciktirmiş.Çuvaş dili üzerinde son yüz yılda yapılan çalışmalar sonucu bu dilin,Hun Türklerinin kullandığı R Türkçesi ile benzerlikleri ortaya çıkarılmıştır.
Uzaya giden Türk soylu ilk adam ve üçüncü kozmonot,Andrian Nikolayev Çuvaşistan’ın gururudur.Başkent yakınlarındaki Şorşel Köyü’nde onun adına yapılmış bir müze ve anıt mezarı bulunmaktadır.
Çuvaş kelimesi sakin,durgun anlamına geliyormuş.Zaten Rusya’da Çuvaşlar çalışkan, güleryüzlü ve diğer halklarla uyumlu bir halk olarak kabul ediliyormuş. Şupaşkar’da da son derece dingin,insana huzur veren bir ortam var ancak 450.000 nüfuslu bir şehir için sokaklar fazla tenha idi.
 

SON KONULAR - FORUM