Ynt: Neden Enduro?
Merhaba ;
Motosikletimi almaya karar verdiğim ilk günden beri bu motosiklet ayrımcılığını duyar dururum. Hem herkez motosiklet kardeşliğinden bahseder, hemde birbirinin motosikletine uygun dille taş atmaya çalışır.
Eskilerin bir deyişi vardır "Gönül kimi severse güzel o'dur" . Bizlerse çoğu zaman bunu atlayıp, bizim için güzel ve doğru olanların başkaları içinde güzel ve doğru olmasını bekliyoruz. Halbuki herkezin kendine göre doğruları ve alışkanlıkları var.
Mesela bu konuyu başından ele alırsam ve kendime göre eleştirirsem ne olur diye baktığımda aşağıdaki yorumlar oluştu.;
- Abi dağda taşta ne işim var neden enduro alayım?
--> Dağ, taş, tepe vs. tek başlarına ele alındıklarında cross'u tanımlıyor aslında. Endurolar düz yolda da gitmek üzere tasarlanmıştır. Gireceği arazi de sert ve taşlı arazi olarak düşünülmüş değildir, toprak ve hafif engebeli arazi için uygundur. Amacı hem aslfaltta, hem bozuk yolda, hem de köy yollarında vs. konforlu bir şekilde gidebilmektir. Hatta bu yüzden isimleri yavaş yavaş "funduro" olarak değişiyor. Enduronun dar ve engebeli yoldaki avantajı, manevra kabiliyetinden de geliyor. Ülkemiz yol şartları göze alındığında otoban hariç (ki kısmen bazı kesimlerde o da dahil) çoğu yolumuz yamalı bohça gibi olduğundan ne zaman karşımıza ne çukur çıkacak önceden kestiremiyoruz. Gittiğimiz yolun %90 ı asfalt olsa bile geriye kalan kısımda karşılaşabileceğimiz arazi problemlerinin aşabilir olması hiç kimsenin hayatında görmediği manzararları görmemizi sağlayabilir.
Doğrudur ama inanın başka motosikletlerle'de o yollara girilebilir (zor olsa bile) sonuçta yaptığımız yolun çok azını o yollar kapsamaktadır. Biraz zaman ve dikkat bu problemi aşmaktadır. Zaten bu % 10 luk kısımla'da her zamana karşılaşılmamaktadır. O manzaralara ulaşmak imkanı birçok motosiklet'de vardır.
- Abi bu endurolar kocaman ya şehir içinde ne yapacağız?
--> Yüksek cc'li endurolar biraz daha touring'e yanaştıkları için bu söylem doğru ancak 650cc'lik bir enduronun ön çatal açısının dik olması motorun manevra kabiliyetini artırıyor ve dar yollarda daha az sorun çıkarıyor.
Haklısınız Enduro Motosikletler daha çok manevra kabiliyetine sahiptir. Ancak unutmamak gerekir ki şehir içi için belki de en uygun araçlar 100 cc civarındaki Scooter tipi motosikletlerdir.
- Endurolar çok yüksek abi...
--> Sele yükseklikleri endurolar ile diğer motorlar arasında 3 ila 5 cm civarı oynar. Endurolar cross'a yaklaştıkça bu yükseklik daha da artar. Endurolar standart motorlardan arazi özelliğinden dolayı yüksek olmak zorundalar... Ancak üreticiler ağırlık merkezlerini çok daha aşağılara çekerek dengeli motorlar üretiyorlar (F650'nin deposunun sele altında olması bu nedenledir). Bu yükseklik bir handikap gibi görünsede süspansiyon yapısı nedeniyle (çok esnek) arazide ve yolda diğer motorlardan çok daha dengelidir. Sele yükseklikleri diğer motorlarla aynıdır ve hatta en alçak seleli motor yine bir endurodur (F650GS)... Sele yüksekliği R6 dan daha alçaktır.
Enduro motosikletler sadece F650 'den oluşmuyor. Enduro motosikletlerin birçoğu yüksek makinalardır.
Özellikle uzun yolculuklarda şehir içinde sürekli dur kalk yapma problemi yaşandığında ayaklarınızı yere koyup destek alma motosikleti yatırmayayım düşüncesine girdiğinizde bu fark çok önemli bir handikap olarak ortaya çıkabilir.
- Enduroların oturuş pozisyonları da çok dik ama..
--> En rahat oturuş pozisyonu budur. Sadece rüzgarı daha fazla aldığınız için bir dezavantajı vardır, ancak saatte 120-140 km süratleri arası yorulmadan, rahatlıkla yol alabilirsiniz. Aksine yumuşak seleli oldukları için poponuz ile motorunuz büyük bir uyum içindedir.
Bu cins oturuş sürücü açısından anatomik olarak daha doğru olabilir. Ama sele yumuşaklığı vs konularda özellikle yanınızda pilyon/artçı varsa cruiser yada turing tipi motosikletlerle bir enduro asla kıyaslanamaz.
- Endurolar genelde tek silindir ya da iki silindir, bunun da titreşime neden olduğu söyleniyor.
--> Düşük devirlerde tek silindir enduroların bir titreşim verdiği doğru ancak bunu size yolu işkenceye çevirecek diye düşünmenize gerek yok. Aksine tek silindirin bakım kolaylığı gibi bir avantajı vardır. Hatta kendi bakımınızı kendiniz bile yapabilirsiniz.
Biraz gayretle her türlü motosiklet bakımı yapılabilinir. Servis garantisi aramazsanız tabii.
- Neden dört silindirli değiller?
--> Dört silindir motorlar düşük süratlerde hararet yaparlar ve bu yüzden 90-100 km hızla seyreden grup sürüşünde, önceden gidip sizi ilerdeki benzinlikte beklemek zorunda kalırlar. Ancak hiç sıkılmazlar çünkü benzin almakla meşguldurler.
Bu teknolojiyi burada anlatmaya başlarsak bu forumun birçok sayfalarını işgal etmemiz gerekebilir. Ama unutmayalım ki birçok Enduro motosiklet 4 zamanlı motorlarla donatılmıştır ve elbette ki yakıt tüketimleri tek silindirli motosikletlere göre daha fazladır. Ancak adı üzerinde olan grup sürüşleri tek bir motosiklete değil grupta bulunan tüm motosiklet özelliklerine göre yapılmakta ve insan hayatını, trafik kurallarını göz önüne alarak yapılmaktadır. Dolayısıyla ülkemizdeki hız limitleri ve radar kontrolleri' de göz önüne alınırsa zaten ortalama sürüş hızları 90 km'yi geçmemektedir.
- Biz sürekli otoban ya da güzel asfaltı olan yerleri seçiyoruz gezmek için. Neden enduro alayım ki?
--> Bu sorunun cevabı kısmen ilk cevapta verilmiş olmasına rağmen birkaç noktaya daha değinmek istiyorum. Güzel gezi yapacaksınız, eşyalarınızı nereye koyacaksınız? Artçınızın sırtına mı takacaksınız? Yoksa bir fileyle selenin arkasına mı sabitleyeceksiniz? Tabi yol boyunca durmadan, "lan noldu bizim çanta düştü mü acaba?" diye düşünerek yol zevkinden mahrum mu kalacaksınız? Peki diğer yandan endurocular gideceğiniz yere bir depo benzinle giderken, siz tekrar benzin almak zorunda kalacak mısınız?
Bu konuda Enduro tarzı dışında motosikletlerle yapılmış olan birçok kamp ve gezi anılarını herkezin okumasını tavsiye ederim. Her türlü motosikletle insanlar tatile gitmekte ve eşyalarını yanında taşımaktadırlar.Yakıt tüketimi ise motosiklet modelleri ile ilgili değil hacimleri ile ilgili bir konudur.
- Ön kısımları çok çirkin be bu enduroların.
--> Bunun sebebi yumuşak amortisörlerdir. Amortisörlerin yumuşak olması, bozuk yollarda motorun zıplayıp yol tutuşunun azalmasını engellemektir. Bazen çirkinlik motoru devirip canınızı acıtmanızdan daha önemlidir.
Estetik konulardaki bakış açısı herkezce farklıdır. Ama Enduro tarzı yada cross tarzı motosikletlerin amortisörleri için benim birşey söylemem çok doğru olmaz. Sonuçta bu cins bir makina kullanmıyor ve aradaki farkı bilmiyorum.
- Alaşım jantlar daha çekici değil mi?
--> Yüksek cc'li endurolarda da yavaştan bu jantlar kullanılmaya başlandı. Alaşım jantların enduroda kullanılmamalarının sebeplerinden birisi, bu jantlar kırıldıklarında yapacak bir şey kalmıyor.
Bunun yanıtı yukarıdadır
- Sahi motoru devirirsek ne olacak?
--> Hiçbir şey (altında kalmadıysanız tabi). Motor koruma demiri, elcik koruma, karter koruma... Özetle her tarafı korunuyor. Yine bunlara rağmen başka bir sorun çıktığında parçası çok daha ucuzdur. Bir de full grenaj bir spor motosikletle düştüğünüzü düşünsenize Üstelik enduroların tip gibi bir kaygıları olmadığı için (yani modern deyimle "şekilci" olmadıkları için) kırılan sinyal yerine Çin malı bir motosiklet sinyali bile takabilirsiniz. Uysa da taktık, uymasa da..
Motosiklet devirmek her türlü araç için sorundur. 50-100 kg arası bir aracı bile kaldırmak eğer tekniği bilinmiyorsa çok güçtür. Yeni motosikletler ise ortalama 200 kg civarında seyretmektedir (örneğin benim motosikletim yanılmıyorsam boş haliyle 260 kg) bundan daha ağır enduro motosikletler var. Estetik kaygı ise sadece full grenaj motosikletlerde değil tüm motosikletlerde var. Önemli olan düştüğümüzde yada devrildiğimizde motosiklete birşey olmaması değil bize birşey olmamasıdır. Bu nedenle gördüğüm neredeyse tüm motosikletler koruma demirleri ile donatılmışdır. İyi bir endurocunun işe yarayacak her parçayı kullanacağına inanıyorum ancak unutmayalım ki sadece ve sadece enduro makinalar için aksessuar üreten ve bunları oldukça pahalıya satan firmalar var. Ne hikmetse Şekilci olmayan Enduro sahipleri bunlara çok ciddi paralar verip alıyorlar. Çünkü aldığında ne kadar kullanacağının hiçbir garantisi olmayan çin malı parçalar yerine kendilerinin ve motosikletlerinin hayatını uzatacak parçalar almayı şekilcilik olarak görmüyorlar.
- Nasıl yani şekilci?
--> Endurocu adam, "lan bu dizlikler de çok sırıttı, çıkartayım en iyisi", "kaskı şöyle janjanlı bir şey alayım", "dur motoru biraz öne koyayım da görülsün", "len daha 10 dakika oldu yıkatalı kuş pislemiş bak" tarzı şeyler düşünmez. Hatta onun tek şekili bulandığı çamurdur. Öyle ki temizlerken bile keyif alır bu çamuru, çünkü her çamura bir kahkaha saplanmıştır.
Yukarıda endurocu tanımı verilirken yaptığı yolun belkide sadece % 10 luk kısmını bu cins yollara sokan kişilerden bahsediyorduk. Eğer öyleyse geri kalan yollarda sürekli motosikleti ve kendisi çamurlar içinde dolaşan kişiler algılamamız' mı gerekecek. Sanmıyorum. Elbette' ki Enduro sürücüsü diğer motosiklet sürücüleri gibi hayattan çok zevk almayı bilen kişlerdir. Belki bir cruiser sürücüsü motosikletinin kromajı ile daha fazla ilgilidir ama aradaki fark çok azdır Her motosikletini seven insan onu temiz tutmaya çalışır ve her kirlendiğinde olmasa da tuhh yeni yıkatmıştım ama olsun bir daha yıkatırım" diye düşünür.
- Otobanda gazlayamayacak mıyız bu endurolarla?
--> 650cc bir enduro 140 km hızla konforlu olarak götürebilir sizi. Sürat yükseldikçe bu konfor tek silindirin titreşimine yenik düşüyor ve çok rüzgar yemeye başlıyorsunuz. Zaten izin verilen hız limitleri belli. E5'te 90'la radara giren biri olarak iyi ki daha yüksek değildi süratim diye düşünüyorum. Üstelik kötü haber, yakın zamanda otoban polisi uygulaması başlayacak.
Bunun yanıtı zaten verilmiş.
- Bu enduronun bir felsefesi var mıdır?
--> Enduroların felsefesi, motosikletin felsefesi ile aynıdır. "Motosiklet özgürlüktür", "Enduro da özgürlüktür, yolun hiç bitmemesidir". Enduro, "bir yere gidilecekse, bir gezi yapılacaksa yol durumunu düşünmemektir, lastiğim biter mi acaba dememektir, bu kadar eşyayı neremize sokacağız diye küfür etmemektir, grenaj çizilirse kaç paradır araştırmamaktır, yol kapalıyken ya da park etmek için kaldırımdan aşmak gerekirse altı sürtecek mi diye kafayı uzatıp bakmamaktır".
Hem motosiklet ve enduro felsefesini böyle düşünmek hemde yukarıdaki tanımlar arasında sürekli dört zamanlı makinalardan ve diğer araçların sürekli benzin alması gibi bir kaygıdan bahsetmek.. garip bir ikilem. Nasıl bir enduro felsefesidir bence karışıyor. Bence önemli olan şu soruyu kendimize sormamız.Önemli olan gitmek mi? Yolda olmak mı?
- Endurocuların muhabbetleri nasıldır?
--> Endurocular çok muhabbet adamlardır Bu insanlar sadece trafikte ya da otobanda gitmedikleri için, değişik yerler görebiliteleri fazladır. Oturduklarında "şurda 200 bastım, 20 derece kadar yattım, 30 metre tek teker gittim, 20 litre benzin yaktım, lastikleri değişeli 10 gün oluyor" muhabbetlerinin değişen tek yanı rakamlar değildir. Hatta bu muhabbetleri neredeyse hiç yapmamaktadırlar. Onlar için çadırda kalınan bir gece, yakılan kamp ateşi, dağ başında yenen öğle yemeği çok daha önemlidir. Üstelik yeni muhabbetler de burada türemektedir. Zaten dikkat ederseniz en kalabalık motorcu grupları genelde enduro-touring gruplarıdır.
Tüm motosikletçiler (aralarında elbette farklı olanlar vardır ama ben rastlamadım) sohbeti ve yardımlaşmayı seven insanlardan oluşur diye düşünmekteyim. Elbette farklı arazide süren kişilerin farklı deneyimleri olacak ve onları paylaşacaktır. Ama unutmayalım ki her yolun herkezde ayrı bir hikayesi vardır. Benim en çok yol yaptığım arkadaşım bir enduro kullanıyor yaptığımız yollarda onun hikayesi aynı yolu yapmamıza rağmen daha farklıdır. Bence bu cins motosiklet gruplarında gruplardan ne aldığınız kadar o gruba sizin ne verdiğinizdir. Yoksa en eğlenceli en coşkulu diye katılınılan bir grup kısa süre sonra size hiçbirşey ifade etmeyebilir.
Niyetim hiç kimseyi düşüncelerinden ötürü yargılamak yada eleştirmek değil sadece farklı bir pencereden bakış açısı sunmaktır.
Eskilerin dediği gibi "Sürçü lisan ettiysek, affola"
Saygılarımla.
Toaxe