Ynt: Motokaravan Olarak VW Grubu Araçlar Hakkında Herşey
Ahmet Abi
Öncelikle şunu hatırlamak gerekir ki herkese kendi aracı kral tahtı gibi gelir doğal olarak.
VW T2 lere her insan gibi bir hayranlığım olsa da benim amacıma uygun olarak çocukluk hayalim olan T3'ü tercih ettim. Yani T3'lere karşı duyduğum his başka birşey.
Ama ben mümkün olduğunca gerçekçi cevaplar vermeye çalışayım
Benim kullandığım 1988 model 1.6 TD 5 ileri 8+1 koltuklu. Açılabilir tavanlı Westy olmasını çok isterdim ama bütçem buna elverdiği için bunu aldım.
Ben bu şekliyle arabamı karavanmış gibi kullanmaya çalışıyorum. içinde şimdiye kadar 4 kişi uyuduk, diğer araç gereçler de bagajda falan duruyor. Yani bu aracın kamper olarak yeterliliği konusunda benim bir endişem ya da olumsuz tecrübem yok. Buna sığabiliyorum, Westy olsaydı kral dairesi gibi gelirdi.
Gelelim teknik konulara
Bu aracın kullanımı için kolaydır ya da değildir demek biraz zor. Neye göre kıyas yaptığınız çok önemli, son model binek otomobillerle yada yeni nesil abileri olan T4 - T5 lere göre tabi ki biraz hantal ve eski kalırken birçok japon işi minibüsten ya da Doğan - Şahin kullanmaktan çok daha kolay ve rahat olduğunu söyleyebilirim.
Tüm dünyada kabul gören bir gerçek var ki, bu araçların motorunun arkada olmasından kaynaklanıyor. Ön/arka ağırlık dengesi %50 / 50 şeklinde dağılıyor. Bu durum da birçok ortamda (viraj alırken de, kaygan zeminde de, kalkış anında da) bir avantaj sağlıyor. Japon örneklerinde olduğu gibi virajda kıçı savurma, yokuşta patinaja kalma gibi sorunlar çok daha az rastlanıyor. Ayrıca araçların tümünde görülen, belirli bir ortamdan farklı bir ortama birden geçiş yapıldığında (örnek: asfalttan mıcıra, kuru zeminden ıslak zemine, buzlu zemine) birçok otomobilde görülen yalpalama ve dengesizleşme huyları bu arabada daha az rastlanıyor. Bunlar tecrübeyle sabit...
Araç içindeki ses seviyesi tabi ki yeni nesil otomobillerde önemsendiği kadar önemsenmemiş zamanında. Bu konuda açıkçası bir fiyasko olduğunu söyleyebilirim. Motor arkada olduğu için öne çok fazla motor sesi gelmiyor (mesela peugeot yada magiruslarda olduğu gibi olsaydı yanmıştık). İlginçtir ki arkada oturanlar da arkadaki motor sesinden şikayetçi değiller, fakat öndeki rüzgar sesi bile bazen dikkat çekiyor.
Gelelim motoruna, birçok kişinin ortak kanısı 1.6 motorun bu kasaya küçük geldiği yönünde hele ki turbo olmayanlarını hiç tavsiye etmiyorlar. Turbosuzunu ben hiç kullanmadım, ama evet bu motorun bu kasaya belki biraz küçük geldiğini söyleyebilirim. Belki 80'li yıllarda otomobiller bu kadar atak ve seri değilken kimseye sorun yaratmıyordu ama şimdilerde otobanlarda trafik daha hızlı akıyor
Ama yine de şunu söyleyebilirim ki esasen Audi markalı motor olan bu motor kadar sorunsuz ve hacim / tork verimliliği yüksek başka motor üretilmiş midir o tarihlerde bilemiyorum. Yani çoğu zaman Alman mühendislerine şaşıp kalmamak mümkün değil. Bir örnek vereyim, japon minibüslerde rampa çıkarken eksozlarına bakın simsiyah duman atarlar, ben bu güne kadar kendi aracımda hiç bu tip siyah duman bilmiyorum. Arkadan gelen arkadaşıma rica ettim o da gözlemledi ve o da aynı şeyi söylüyor. Başka bir örnek, bir keresinde rampa çıkarken yakıt bitti ve araç sanki rampada bayılır gibi takatten düştü ve motor stop etti. Kendi hızımla ilerledim ve sağa çektim. Kendi hızımla ilerlerken rampanın başına gelmiştim zaten. Dizellerdeki pompa - enjektör olaylarından ötürü çok tehlikeli bir durumdur ve yeni nesil motorlarda direk servislik bir olaydır. Ben de eyvah tüh tüh derken aralıklarla yaklaşık 1 dakika marşa bastım ve motor çalıştı, gerçekten inanamadım.
Benim şimdiye kadar hararetle ilgili ciddi bir sıkıntım olmadı, defalarca yüklü olarak İzmit Kartepe gibi yerlere de çıktım. Ama motor arkada radyatör önde olduğu için biraz daha hassas olduğu doğru. En basitinden önden arkaya giden hortumlarda kaçak olursa yanarız...
Yakıt tüketimi konusunda tabi ki ne kadar basarsanız ve yüklerseniz o oranda artacaktır ama değerler şöyle,
eğer araba çok dolu değilse, rampasız düz otobanda 80-90 km hızı geçmezseniz 6.5 lt / 100 km, eğer 100'ü geçerseniz 7.5 lt, eğer araç yüklü ise ve 100 km hızı aşıyorsanız 8.5 lt yakıyor. Bu değerler fabrika verisi olup neredeyse birebir tutuyor. Ben aldığım günden beri aldığım her yakıt fişini alır saklarım ve onlardan bir excel tablosu yaptım bu tabloya göre 100 km'de 8.2 lt yakmışım. Buna şehir içi, şehir dışı, stabilize yollar, düz yollar hepsi dahil tabi ki.
Ben arabamı Ocak 2009'da aldım, şimdiye kadar sekiz bin km yol yaptım. Bunlardan kimisi kısa şehir içi ulaşımı olduğu gibi kimisi de Ağustos sıcağında arabanın üstünde 3 tane kano ve full kamp yükü yüklüyken 1300 km yol gittiğimiz geziler oldu. Hiçbirinde motor tık demedi, şimdiye kadar yağ - filtre değişim haricinde tamirciye, sanayiye gitmedim. Kısacası bana hiç masraf çıkarmadı. Motordan kaynaklanacak arızalarda parça sorunu yaşayacağımı sanmıyorum, çünkü aynı tip motor o yıllarda birçok arabada kullanıldı. Sıfırı biraz zor belki ama çıkması boldur.
Hidrolik direksiyonlu örnekleri az da olsa mevcuttur fakat çok samimi söylüyorum ben şimdiye kadar tek bir gün bile "ah keşke hidrolik olsaydı" demedim.
Dönüş yarı çapı birçok binek otomibilden bile daha küçüktür, manevrası rahattır. Bu anlamda park etmesi yanaşması çok rahat fakat bir süre bu arabanın ebatlarına alışmak gerek. Alıştıktan sonra eğer sığacağı kadar yer varsa her türlü park ediyorsunuz.
Şaseleri oldukça sağlam olmakla birlikte 20 küsür yaşında olduğunu unutmamak lazım. VW T2'lerin şaselerindeki zayıflık bir ayıp olarak görülmüş ve T3'lerde giderilmeye çalışılmış.
Dıştan bakıldığında küçük görülmesi sizi şaşırtmasın T4lerden daha geniştir.
Ben şimdiye kadar bana sıkıntı veren bir iki huyundan da bahsedeyim.
Arabanın şöför mahalinden görüş açısı çok iyidir, her yöne hakim olabilirsiniz fakat aynalar tam bir mühendislik faciasıdır. Sebebi de aynaların bombeli yani dış bükey olmayışıdır. Özellikle sağ taraftaki ayna uzak kaldığı için arkadaki araçları görmek zorlaşır. Bu aracın orjinal elektrikli aynaları da mevcut ve görüşü süper fakat piyasada yok, yurt dışından e-bayden bakıyorum.
Bir diğer sorun da arabanın hatları bakımından çok rüzgar tutuyor olması, diğer minibüslerde nasıldır bilemiyorum ama yan rüzgarlarda arabayı biraz sallar.
Hele ki üstünde bendeki gibi kano gibi bişeyler yüklüyse daha da etkileniyor.
Kimileri bu arabanın yüksek tavanlı olanlarının yan rüzgarlardaki performansından şikayetçi olsa da bence tercih etmemek için bir sebep değil.
Sonuçta bu araba zaten yapısı gereği bilmemnereden bilmemnereye şu kadar saatte gittim diyeceğiniz bir araç değil.
Kısacası eğer beklentileriniz rahat konforlu ve hızlı bir araçsa yeni nesilleri ile yarışamayacağını söyleyebilirim. Ama eğer eliniz alet tutuyorsa her tarafı manuel olan bu aracın birçok yerini kendiniz tamir ederek hem zevk alıp hem de bakım masraflarını düşük tutmak istiyorsanız bakın derim.
Bu arada eğer Kadıköy taraflarındaysanız buyrun gelin buluşalım arabayı inceleyin. Ben kesinlikle satmayı düşünmüyorum, ama belki direksiyona geçince bazı sorular daha mantıklı cevaplar bulabilir. Eğer almayı düşündüğünüz bir tane olursa nerelerine bakmanız gerektiğini öğrenmiş olursunuz.
Ben arabayı almadan önce başka bir T3 sürme şansım olmamıştı, bir iki tane bakmaya gittiğim T3'ü kısa süreli sürmüştüm. Keşke birileri bana aynı teklifi yapsaydı
Çünkü belki de sizin aradığınız şey bu değildir, bunu arabayı aldıktan sonra öğrenmek daha kötü