Ynt: MayısTosBöce YolDa
Sabah 5 civarı heyecanla fırladım, yavaş yavaş araca taşınacakları yerleştirdim eşimi kaldırdığım gibi doğru rosinha(sanırım okunuşu rosina,hikayesini sonra anlatırım) mıza,Cem eşek ismi koymuş,bende kayık ismi koydum.Yol gps de 120 km 2 saat 20 dk olarak gözülküyordu gerçekten o kadar sürdü,sabahın o sesizliği,o doğa içinde ilerlerken inanın dünyanın öbür ucuna kadar böyle yol olsa giderim diye geçirdim içimden,
[attachment=1]
eşimde sanki duymuş gibi kafa sallıyordu,tabi ne söylesem kafa sallıyordu,sanırım uyumasının bunda etkisi büyük.
Yani anlayacağınız Ağva ya gelene kadar yol böyle idi ondan sonra da yine doğada muhteşem manzarılı yolda gittim ama hödük,moron çiftleşmesinden türemiş bir yaratık grubu vardı, onların ,meğer denize inme zamanı varmış,bende o zamana denk gelmişim.Abartmadan söyleyeyim şimdiye kadar ,inanılmaz yavaş gittiğim bir yolda bu kadar tehlike hiç atlatmadım.Bu yaratıklardan hödük olanı İngiliz manşeyli imiş ki o geni ağır basanlar giderken sizin şeridinizden gelmekteler,dar bir virajda ben durmak zorunda kaldım, bu hödron nasıl bir viraj aldıysa oda durmak zoranda kaldı,bakın yandan filan değil kafa kafa ya kaldık,arkamdan aracın gelmemesi büyük bir şans benim için,ondan sonra gelenler de oldu ama 3-5 metre kala kendi şeritlerine dönmeyi akıl ettiler.
Yol stresinden sonra bir iki yanlış yerlere girerek sonunda nehir kampingi buldum,tabi herkes Cuma dan geldiği için yerler dolmuştu ama çadırını aracının yanına koyan bir kampırcı(Okan)hemen çadırını kaldırdığı gibi benim tente kurmama da çok yardım etti(tenteyide gördüğünüz gibi ilk başta zorlanarak kurmamız doğal) bende gölgenin yarısının onun olduğunu söyledim.
[attachment=2]
İlk girdiğimde Avd başkanı kalacakmısınız dedi, tabi ben olsam bende istemem düşünsenize T3 ün bile ruhsuz kabul edildiği bir camiaya T5 le gidiyorsunuz,tabi ben pişkinliği elden bırakmadım,tabi dedim.Bu girişe belki Levent hocamın Cuma dan gidip yarın gezenbilir den arkadaşım gelecek demesi etkili oldu mu bilmiyorum.
Arkadaşlar nasıl olur bilmiyorum ama ''6 dan 7 ye AVD'' organizasyonunda gördüğüm ortamın yarısını biz gezenbilir karavan grubu olarak 6 sene sonra yapabilirsek baya başarılı sayacağım karavan bölümünü.Dernekleri nicelikten çok niteliğe dayalı olduğu için üye sayıları fazla değil,sizi rahatsız edecek tek şey bizim gibi daha bireyci olan karavan grubu yerine ,daha sosyal olmaları,yani siz orada armut koltuğumda yan gelip yatarken sizin yiyeceğiniz kahvaltıyı birilerinin suratlarında hiçbir ekşime olmadan hazırlaması.Bu çok rahatsız edici zaten bundan rahatsızlık duyduğum için yalnızca çay aldım hoş onu da almazdım(yabaniliğimden) ama patates kızartmak için benim tüpümü almışlardı,hoş almasalar bile ben yinede verirdim çünkü devasa bir patates kızartma operasyonu vardı.Şimdi size menüyü sayıyorum ,patates kızartması,peynir,salam,yumurta(haşlanmış soyulmuş ortadan bölünüp üstüne baharat ta atılmış)sosis,börekler(tepsi tepsi),çay daha başka bir şey var mı bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla bunlar vardı,zaten yumurtaya verilen emek bu işin ne kadar özverili yapıldığını anlatmakta.Arkadaşlar bunun için tek kuruş parada almadılar bunu dernek standından aldığınız hediyeliklerden karşılıyorlar.Bu standlar da ki hediyeliklerin bir kısmı dernek üyelerinden yada gönüllülerin bağışladığı malzemelerden oluşuyor.
[attachment=3]
Birinci günü aracı çekip yerleştikten sonra dinlenme faslına geçtik derya nın baş ağrısı tuttuğu için Okan ın eşinin tavsiyesi ile hep beraber denize gittik iyi gelip gelmediği konusunda bir fikrimiz olmadı ama çok keyif aldık,çünkü benim güneş alerjimden dolayı denize girmeyi pek sevmediğim için Derya ile birlikte en az yaptığımız eylemlerdendir,denizde üzerinde siyah tişörtle bir adam biraz tuhaftı,aslında şapka ve gözlüğümü de çıkarmak istemiyordum(şu an düz kollu tişörtümün dışında kalan yerler kaşınmaya başladı bile) ama şile bunu kaldıramaz diye düşündüm .
[attachment=4]
Akşam üzerine doğru Ömer(osak) hocam geldi elinde kısırı ile ayak üstü biraz konuştuk,çadırvan la gelmiş,Derya uyuyordu o geldiğinde,sonra kısırı görünce tabağı eline aldı bak aynı benim sevdiğim gibi yapmış dedi Allahtan tadına bakmama izin verdide ne kadar güzel olduğunu anlayabildik. Akşamüzeri de Levent hocam aradı ve biz geliyoruz siz ne yersiniz diye sordu,bu cümle çok hoşumuza gitti gerçekten,neyse ben köfte kızartacağız dedim tamam dedi ve akşam 7 doğru geliriz dedi, kaç kişi gelecekler bilmiyorum ama 2 tane taburemiz var eşi ile gelecek diye düşündüm 2 tane tabure lazım komşuları da tanımıyoruz onlarında misafirleri var ne yapacağız dedik(Levent hocam aracını abisine vermiş abisi de geziye gitmiş) Derya merak etme Levent bey halleder mutlaka dedi ama benim içim hiç rahat değil neyse hava kararmak üzere iken Levent hocam ve müthiş ailesi (kızları Şirin ve Ege)hepsinin her iki elleride dolu bir şekilde geldiler,masalar,kamp sandalyeleri ,yemekler ,o corsa ya bu 4 kişi ve bu malzemeler nasıl sığdı şimdide çok merak ediyorum,bu görüntünün bende uyandırdığı etkiyi size anlatamam.
[attachment=5]
O akşam harika bir akşamdı çok keyifli sohbetler oldu,eşinin yemeklerini zaten kamplarda Levent hocamdan otlandığım için biliyorum.Ayrıca O akşam AVD den birisi de yeni aldığı aracı(T2) ile gelmiş onu şarapla yıkadılar.