29 ağustos 2012 de başladık. başlangıçta iki kişi olan ekip Kabak Koyunda üçe ulaştı. ilk günlerde iyi giden yürüyüş başlangıçtan beri yanımda olan kişinin diz sorunu ve üçüncü kişinin ayak parmaklarında oluşan sorunlar yüzünden yavaşladı. bu sorunlardan dolayı akbel-patara ve patara-kalkan etapları yürünmedi (içimde bir eksiklik olarak kaldılar). ayrıca kaş'ta gereğinden 1 gün fazla mola verildi ama ekibin 2/3 ünün yürüyemeyeceği ortaya çıktı.
"yalnıza" kalınca hızlandım. kaştan sonraki etaplarda bazı günler 3, bazı günler 2 etap yürüyerek hızlandım. bu arada K2 görmüş botlarım isyan edercesine kendilerini bıraktılar. tabanları burundan itibaren ayrılmaya ve yürürken zemine takılarak beni engellemeye başladılar. önce kendim paraşüt ipi ile çözüm bulmaya çalıştım. buna asıl müdahale demre'de gerçekleşti. ilçenin ve civarın tek ayakkabı tamircisi olaya profesyonelce müdahele ederek, botlarımı ilk günkü zindeliğinde olmasa bile, 3-5 yıl daha kullanılır hale getirdi. kullandığı malzeme hızlı kuruyan yapıştırıcılardan 502 idi. ben de üstüne cila olsun diye birer tane plastik kelepçe (cırt cırt deniyormuş) ile destek attım. artık her iki malzeme bundan sonra çantamda yer alacaklar.
zaman içinde;
-her iki ayak başparmağımda yürümeye başladıktan sonra uyuşmalar görüldü. akşam yattıktan sonra düzeliyor ama yürümeye başlayınca kendini gösteriyordu.
-daha sonra sağ ayak tabanım hızla yorulmaya başladı. 30-45 dakika kadar sonra yoruluyor, dinleniyorum ama tekrar yürümeye başladığımda aynı sürede tekrar yoruluyordu.
-buna sağ baldırım da eklendi. işte, bundan sonra "şubat ayında geçirdiğim 'derin ven trombozundan' kalan ödemlerin" sebep olduğunu düşünmeye başladım. bu duruma rağmen karaöze kadar geldim. burada kendime bir gün daha zaman tanıdım. devam ederse bırakmaya, etmez ise devam etmeye karar verdim.
-bu arada antalyada birkaç gün evinde kalacağım arkadaşım bana sürekli olarak "yetti gari, dön gel" diyerek baskıda baulunmaya devam etti.
-kendime tanıdığım bir gün içinde karaöz-adrasan-çıralı etaplarını bitirerek 19.30 gibi çıralıya vardım. tabanım ve baldırım yine sorun yarattıklarından yürüyüşümü çıralıda yarım bıraktım: 08 eylül 2012.
esasında güç ve enerjim yerindeydi ama tabanım ve baldırım izin vermiyordu.
"yalnıza" kalınca hızlandım. kaştan sonraki etaplarda bazı günler 3, bazı günler 2 etap yürüyerek hızlandım. bu arada K2 görmüş botlarım isyan edercesine kendilerini bıraktılar. tabanları burundan itibaren ayrılmaya ve yürürken zemine takılarak beni engellemeye başladılar. önce kendim paraşüt ipi ile çözüm bulmaya çalıştım. buna asıl müdahale demre'de gerçekleşti. ilçenin ve civarın tek ayakkabı tamircisi olaya profesyonelce müdahele ederek, botlarımı ilk günkü zindeliğinde olmasa bile, 3-5 yıl daha kullanılır hale getirdi. kullandığı malzeme hızlı kuruyan yapıştırıcılardan 502 idi. ben de üstüne cila olsun diye birer tane plastik kelepçe (cırt cırt deniyormuş) ile destek attım. artık her iki malzeme bundan sonra çantamda yer alacaklar.
zaman içinde;
-her iki ayak başparmağımda yürümeye başladıktan sonra uyuşmalar görüldü. akşam yattıktan sonra düzeliyor ama yürümeye başlayınca kendini gösteriyordu.
-daha sonra sağ ayak tabanım hızla yorulmaya başladı. 30-45 dakika kadar sonra yoruluyor, dinleniyorum ama tekrar yürümeye başladığımda aynı sürede tekrar yoruluyordu.
-buna sağ baldırım da eklendi. işte, bundan sonra "şubat ayında geçirdiğim 'derin ven trombozundan' kalan ödemlerin" sebep olduğunu düşünmeye başladım. bu duruma rağmen karaöze kadar geldim. burada kendime bir gün daha zaman tanıdım. devam ederse bırakmaya, etmez ise devam etmeye karar verdim.
-bu arada antalyada birkaç gün evinde kalacağım arkadaşım bana sürekli olarak "yetti gari, dön gel" diyerek baskıda baulunmaya devam etti.
-kendime tanıdığım bir gün içinde karaöz-adrasan-çıralı etaplarını bitirerek 19.30 gibi çıralıya vardım. tabanım ve baldırım yine sorun yarattıklarından yürüyüşümü çıralıda yarım bıraktım: 08 eylül 2012.
esasında güç ve enerjim yerindeydi ama tabanım ve baldırım izin vermiyordu.