Ynt: Kuddusi Kurbanzade ve Karavanı
KUDDUSİ KURBANZADE VE KARAVANI
XIX
Yarım saat sonra 25-30 yaşlarında, üzerinde mavi bir iş tulumu, ayaklarında Tokyo terlikleri ve elinde bir kontrol kalemiyle, dört gözle beklenen elektrikçi çıkageldi. Artık hava da aydınlanmış, güneş tepelerin üzerinden kendisini göstermeye başlamıştı. Elektrikçi önce lambalara baktı, arkasından arabanın şoför mahalli tarafındaki kapısını açıp ön gövdenin kapıya bakan kısmındaki bakaliti tornavidanın ucuyla kaldırıp yerinden çıkartınca, bulunmaz hint kumaşı kıvamındaki sigortalar Kuddusi’ye göz kırpmaya başlamışlardı.
Elektrikçi üç-dört sigortanın üzerine elindeki kontrol kalemiyle dokundu, kontrol kaleminin ışığı bazısında yandı bazısında yanmadı, birkaçını çıkardı tekrar taktı. Ondan sonra karavanın lambalarını söküp takmaya, karavanın altına üstüne yatıp kalkmaya başladı. Bu sırada birçok Sırpça kelimenin arası nda problema ve kontak kelimelerini anladı. Bunların yanında anladığı başka bir şey daha, esasında; elektrikçinin sigortaları kontrol ettiği ilk dakikada problemi çözdüğü ancak geçen her dakikanın taksimetreye ücret yazmaya devam ettiğiydi!
Ancak bu yabancı ellerde yapacak bir şey yoktu. Sırp elektrikçinin insafına kalınmıştı. Bir saate yakın bu şekilde kontrol sürdükten sonra artık açılmış olan ilerideki tamirhaneye gitti. Elinde bir elektrik kablosuyla döndü. Kablonun içerisinden saç kalınlığında tek bir bakır teli çıkardı. Sigorta tablosunda üzerinde 5 amper yazan ve sağ taraf lambalarını kontrol eden sigortayı çıkararak teli sigorta ayaklarına doladı ve tekrar yerine taktı.
Evet karavanın yanmayan bütün ışıkları yanıyordu ama şimdi sigortanın 5 amper olan değeri 15 ampermi yoksa 25 ampermi olmuştu meçhuldü.
Şimdi sırada el emeğinin karşılığını ödemek vardı. Borcunu sorduğunda yarım saat uzaklıktaki bir köyden geldiğini, neredeyse 1 saatte uğraştığını çekici şoförünün Almanca tercümanlığı altında anlattıktan sonra 50 Euro’nun yeterli olduğunu söyledi. Kuddusi 50 Euro’yu vererek onlara teşekkür etti.
Esasında arabada bir problem yoktu. Alman ve İspanyol mühendisler aracı tasarlarken aydınlatma aksamını birbirinden ayırmışlar örneğin sinyalleri bir sigortaya, fren lambalarını bir sigortaya, uzun farları, kısa farları hep bağımsız ve çektikleri enerjiyle orantılı sigortalara bağlamışlardı. Sağ ve sol parklar da birbirinden bağımsız ve 5 amperlik sigortalara bağlamışlardı. Sağ tarafı kontrol eden 5 amperlik bu sigortada arkada iki ampul önde bir ampul olmak üzere toplam üç adet ampul bulunmaktaydı.
Evet, bu Alman ve İspanyol mühendisler her şeyi hesaplamışlar ama İran’lı karavan imalatçılarını hesaplayamamışlardı.
Kuddusi Beyin karavanında ön üstte 2, ön altta 2, arka üstte 2, arkada 2 ve birde plaka lambası olmak üzere toplam 9 adet lamba bulunmaktaydı. Hepsi bir kabloda toplanan bu lambalar aracın sağ park lambalarını yakan kablolara bağlanmıştı. 9 lamba artı arabanın 3’te kendi lambası toplam 12 lamba.
3 lamba ve 5 ampere göre dizayn edilerek belli bir opsiyon bırakılan sistem 12 lambayı ancak Niş’e kadar taşımıştı.
Şimdiye kadar geldiği ülkelerde gündüz far yakma zorunluluğu yoktu. Gece karanlığında da çok fazla karavan kullanmamıştı. Ancak Makedonya’da gündüz de far yakma zorunluluğu olduğundan dolayı farlar bütün gün yanmış, Sırbistan’da da aynı şekilde yanmaya devam etmiş, neredeyse 9-10 saat farlar açık kalmıştı. Büyük bir ihtimalle 5 amperlik sigorta üzerinden geçen yüksek enerji bu uzun kullanım süresi sonunda sigortanın iflas etmesine sebep olmuştu.