Ynt: Kuddusi Kurbanzade ve Karavanı
KUDDUSİ KURBANZADE VE KARAVANI
IX
Karavan almadan önce hep hayalini kurduğu karavanla yapacağı Avrupa turunu artık gerçekleştirebilirdi ve bunun için önünde 2 aylık bir zamanı vardı. Bu sürecide karavanı tanıyıp hazırlık yapmakla geçirdi. Karavana alışmak ve onu iyice tanımak için hafta sonlarını iple çekiyordu. İşten çıkar çıkmaz ailesiyle birlikte hemen kampinge gidip, tüm hafta sonlarını karavanda geçiriyorlardı. Hatta zaman zaman hafta ortasında da gidip kaldıkları oluyordu.
Bu arada karavanda kaldıkları daha ilk haftasonu Karısı Şambali’nin aman Kuddüm yetiş seslenmesiyle karavanın içine girdiğinde Şambali Hanım, bir yerlerden su geliyor diyerek sağa sola bakınıyordu.
Mutfak dolaplarının bulunduğu tarafın ıslak olduğunu gören Kuddusi Bey dolapların içerisine baktığında ortalığın su içinde olduğunu gördü.
Yaza girmek üzere olan İran’da sıcaklar başlamış, güney kıyılarına da yaklaşık 1 aydır tek damla yağmur düşmemişti. Güneş karavanın tepesinde pırıl pırıl parladığından dolayı bu suyun dışsal olmayıp içsel bir kaynaktan geldiği kesindi.
Ön yatağın altında olan 150 litrelik su deposundan 12 voltluk ufak bir pompa vasıtasıyla su, naylon hortumlar yardımıyla mutfak ve banyodaki armatürlere gidiyordu. Suyu kullanacakları zaman hemen mutfak tezgâhının alt köşesindeki bir düğme yardımıyla hidroforu çalıştırıyorlar, işleri bitince de hidroforun devamlı çalışır halde kalarak sisteme su pompalayıp borularda basınç yaratmaması, dolayısıyla naylon boruların devamlı basınç altında kalmaması için hidroforu kapatıyorlardı.
Kuddusi Bey, lavabonun tam altına gelen dolabı boşaltıp hortumları ve armatür bağlantılarını incelediğinde bir sıra dışılık fark edemedi. Fakat hidroforu çalıştırdığı anda, naylon borunun armatüre bağlantı yerinden suyun sızdığını gördü. Buradaki kelepçe mutfak tüplerinin hortumlarını da sıkmakta kullanılan kelepçelerin aynısı idi. Kelepçeyi sıkan vida altıgen başlı olmasının yanında tornavida ile de sıkılmaya uygun üzerinde tornavidanın oturacağı yuvası olan bir yapıya sahipti. Ustalar, monte esnasında tornavida ile sıkıp kontrolünü de yapmadıkları için bu noktada bir problem olup olmadığını anlayamamışlardı. Kuddusi Bey’de tornavidayla yaptığı sıkma çalışmalarının hüsranla sonuçlanması üzerine alet çantasından aldığı anahtarla vidayı sıkıştırdığında sızıntının kesildiğini gördü. Problem halledilmişti ama, suyu fark edene kadar geçen zamanda suyu emen suntalara yapacak bir şey yoktu. Bir hafta sonra geldiklerinde dolabın ön tarafa doğru olan köşesinde alttan 2-3 santimlik kısmının şişerek deforme olduğunu gördüler. Henüz 15 günlük karavanda ilk mobilya deformasyonu karşılarında duruyordu.
Karavanın gölgeliğini, daha sonra gölgeliğinin destek ayaklarını yaptırmak, karavan için bir alet- edevat çantası oluşturmak gibi kendince keyifli işlerle uğraştığından zamanı, iş-kamping-sanayi sitesi arasında geçiyordu. Bu süreçte üretim esnasında yapılmayan emniyet telini de malzemelerini alarak kendisi monte etti.
Bu esnada karavanın kafasında 12-13 cm uzunluğunda metal bir kol dikkatini çekti. Asıldığında karavanın kafasına yapışıp bıraktığında 2-3 cm açılan yaylı mekanizmalı bu kola bir anlam veremedi. Karavanı teslim alırken de bu kolla ilgili herhangi bir şey söylememişlerdi. Komşusu olan eski karavancılara sorayım derken onlara da sormayı unuttu.
Karavanın sağını solunu incelerken lastiklere de baktı. 155x80x13 değerlerindeki lastiklerin üzerinde maksimum 44 psi hava basılacağı ile maksimum 437 kg yük taşıyabileceği yazıyordu. Demekki bu lastikler en fazla 874 kilogram ağırlığındaki bir karavanı taşıyabilirlerdi.
Aslında yolda gelirken lastikler, sanki karavanda çok yük varmış gibi bir görüntü veriyorlardı. Herhalde havasını az basmışlar diye düşündü ama girdiği bir benzin istasyonunda hava saati çalışmıyordu, bir diğerinde ise hava saati biraz köşedeydi. Henüz çok acemi olduğu için oraya yanaşmaya çekinmiş, bir diğer benzin istasyonunda ise uygun yanaşamadığından, hava saatinin hortumu saat tarafındaki tekerleğe yetişmesine rağmen öbür tekerleğe yetişmemiş, dolayısıyla tekerleğin birisine hava basılıp diğerine basılamayacağından dolayı Kuddusi Bey burada da hava basma işini becerememişti. Sonunda lastiklere hava basmaktan vazgeçip kampinge kadar o şekilde geldi.
Avrupa seyahati için yola çıktığımızda bir benzin istasyonuna girer lastikleri şişiririm diye düşündü.