.
Önemli bazı tamamlayıcı ilaveler yaparak özetlersek:
Siyah su olarak adlandırılan dışkı+idrar, bilindiği üzere karavan yaşamının en zorlu çözüm bekleyen sorununu oluşturmakda.
Kapalı ortamda aerop bakterilerin oksijeni bitirmesiyle dışkı kokusu bir gün içersinde, sahneye çıkan anaerop bakterilerle katı dışkıdan oluşan metan ve hidrojen sülfür gazları ile idrardan kendiliğinden oluşan amonyak yüzünden, daha da rahatsızlık veren bir duruma geçmekte.
Dışkının başlangıç kokusu; hazmedilen proteinlere bağlı olarak oluşan bazı gazlarla göreceli olarak daha az rahatsızlık verici (?) olsa da, yollarda hergün boşaltımın mümkün olamaması, bizi kimyasallar yanında
SOG gibi ortama oksijen sağlayıcı fiziksel çözümlere yönlendirmekte.
SOG, taze dışkı ve zamanla oluşan amonyak kokusuna ise ancak aktif karbon filtresiyle ama toplamda kimyasallara göre çevre dostu bir tarzda çözmekte.
8 sene evvel açtığım
başlık bu konuya değiniyordu.
@tezcatcatl ‘ın da dediği gibi 2 cins olan kimyasallara gelince;
ortama sadece oksijen verenleri hiçbir şüpheye kapılmadan rahatlıkla arıtma sistemiyle sonuclanan kanalizasyon sistemlerine boşaltılabilmekteler.
Bu kimyasallar Almanya’da “
Mavi Melek” amblemi ile işaretlenmiş durumdalar.
Olur olmaz çevreye boşaltılması ise, içinde halen aktif olan mikroorganizmaların sarılık, mantar, salmonella, tenya, kancalı şerit, kanlı ishal, kıl kurdu ve benzeri hastalıklara sebep olmaları yüzünden yağmur suyu için ayrılmış kanalizasyonlara bile dökülmemesi gerekmekte.
Özellikle yeraltı sularının kullanılma havzaları en hassas bölgeler olmakta.
Bütün mikroorganizmaları öldüren biosit yapılı diğer kimyasal kullanılmış siyah suya gelince, sanıldığının tersine bunların da boşaltım yerleri yalnızca arıtma sistemleriyle sonlanan yerler olmakta. Avrupa’da bu cins siyah su sadece bilinen arıtma sistemlerinde arıtılmakta ve başka şekilde işlenmesi gereksiz.
Çünkü; biosit konsantrasyonu tesislere ulaşıldığında binlerce defa seyrelerek pratikte tesirsiz hale gelmekte ve sisteme zarar vermemekte.
Yukarıdaki bilgilere detaylarıyla Almanya’nın Bavyera eyaletinin arıtma sistemleriyle ilgili karavancılar için ek
yönetmeliğinden ulaşılabilir.
Bu cins siyah su, içinde mikroorganizma barındırmasa da çevreye boşaltılması topraktaki mikroorganizmaları biosit etkisi yüzünden öldürmesi ve daha önemlisi de içindeki formaldehit ve benzeri maddelerin organik artıklarla karinojen maddelere dönüşmesi yüzünden her sorumlu karavancı tarafından düşünülmemekte.
Mavi melek sembollü birinci gurup kimyasallar
yeşil ve ikinci gurup biosit özellikli olanlar ise genellikle
mavi renk oluyorlar.
DİKKAT
Kimyasallar metal aksama zarar verebildiğinden, ancak boşaltma borusu yolu ile doldurulmalı. Başlangıç için 1-2 litre su ise yeterli.
...
Örnek hesap;
Arıtma açısından, 20 litrelik biosit kullanılmış siyah suyun 20 misli suyla seyretilmiş olması, limit kabul edilmekte.
10 000 kişiye cevap veren bir arıtma tesisine, günde 1 000 000 litre pis su geldiği düşünülürse, sadece bu 400 litre su, teorikte tam 2 500 defa arıtılabilmekte.
Pratikte ise böyle bir tesisin, yerleşik kişilerin zaten daha az arıtma gerektiren artıklarının, karavancılarla beraber karma kullanımda, 3-4 kampingin kolaylıkla hakkından gelmesi sorun olmamalı ki Avrupa örnekleriyle dolu.
Kısaca su artıklarının hepsini sonu arıtma tesisi olan yerlere boşaltmak, çevre bilincinin göstergesi olmalı ?
Tabii değer verene diyelim...
.