Japonya sanılan gibi bir yer degil.
"sanılan" nedir ki diyeceksiniz simdi tabii..
Sanılan; teknolojinin ne kadar ustun, kazancın ne kadar bol olursa
hayatın da refah seviyesinin o kadar yuksek olacagini dusunmek olabilir
mesela.. ya da Japonlar'ın geleneklerine ne kadar da bagli olduklari..
Lafın kısası Japonya tahminlerin tutmadığı bir memleket.
Gidip görmek lazım.
Peki nereleri:
Tokyo: Tokyo'yu baska bir baslik altinda anlatacagim.
Niigata: Kuzeyde kendi halinde guzel bir kucuk sehir. kis
sporlari ile unlu. zamaninda bir basbakan burali oldugu icin buraya
mermi tren (shinkansen) dosenmis. sakin, bol tarlalı, somon ve ayisiyla
meshur bir kenti.
Kumamoto: yine yesillikleri ve ayılarıyla ayrıca kaplıcaları ile
de pek bir meshur bir sehir.
Cok guzel bir yapay bahcesi var Ve tabii yine enfes bir kalesi mevcut..
Kyoto: Tokyo'de evvelki baskent. To: dogu, Kyo: sehir demek.
To-Kyo ve Kyo-to anladiginiz uzere ayni anlamdalar gibi: Dogudaki Sehir.
Kyoto, Japonya'da gezilmesi gerekli yerlerden biri bence. Tapinaklari
insanda farkli bir ruhani hava birakiyor. Pek cok tarihi tapinak var.
Her birinde de kendine has farkli ozellikler oluyor. Mesela birinde dua
etmek icin bir magaraya giriyorsunuz, bir digerinde kucuk bir ahsap
Buddha heykelinde yeni kesfolunmus som altin damar yollari bulundugunu
ogreniyorsunuz (hem de ahsap masif ve eklentisiz bir yontu oldugu halde)
yani surekli sasirma ve buyulenme hali yasiyorsunuz
Bir de Kyoto'da bir Altin Ev (Kinkakuji) vardi ki burasi da Sultanahmed Camii gibi turistik ve ilginc bir yerdi: dis cephesi
altin varak, ahsap, donemin (Edo donemi) Imparatorunun evi.
Nara: Nara, Kyoto'dan da evvelki bir baskent. Burada daha agir
bir mistisizm var. Nara'da dunyanin en buyuk ahsap Buddha heykeli var:
oturan bir figur oldugu halde tam yuksekligi 23 metre kadar.
Ayrica yine
burada dunyanin en eski ahsap tapinagi var. en eskinin anlami, yapildigi
gunden bugune kadar orijinal haliyle dayanmis demek oluyor. Cunku
Japonya'da her ne kadar tum tapinaklar tarihi iseler de kimi asiri
nemden curuyup, kimi yildirimdan yanip kimi de karinca-bocek salginindan
yok olup sonra tekrar aynisi yapilmis. Ancak bir tek bu 1000 yillik
ahsap tapinak dayanabilmis. Benim ise ennn cok dikkatimi ceken sey, bu
1000 yillik tapinagin ahsap sutunlarinin iyon uslupta yapilmis
olmalariydi.. bu cidden cok sasirtici oldu benim icin..
Hiroshima: Kesinlikle gidilmesi gereken yer. Ozellikle de
bombanin atildigi yer yani memorial museum. İnsanoglunun nasil hallere
girdiginin en belirgin kanitlarindan.. Mesela bombanin atildigi an,
bankanin basamaklarina otururken, bir anda o tas basamaklara golge olmus
adam(in kalan tek izi olan o golge-bedeni).. gibi gibi pek cok eriyik
obje ve hayat kalintisi..
Ama Hiroshima sadece atom bombasindan ibaret degil; Miyajima adasi var
ki anlatmakla anlasilacak turden degil.. Orada ismini unuttugum,
yamaca, ahsap destekler uzerine insa edilmis, buyuk bir tapinak var.
Ayrica adanin kiyisinda, gel-git'e gore kimi zaman kumsalda, kimi zaman
denizde kalan bir Torii (hani o meshur kapilari vardir iste ona Torii
deniyor) ki yine ayni sahilde, ahsap iskele uzerine kurulu bir tapinak
mevcut..
Zaten genel olan durum, Torii'ler bir tapinagi isaret eder.
ayni bizim minare-camii iliskisi gibi dusunebiliriz. Nerede Torii, orada
tapinak.
ayrica yine kalemiz mevcut
Kamakura: Bu da bir baska eski baskent.. Tokyo'ya da pek yakınlar
ve dolayısıyla turistlerin pek bir dolustugu bir sehir kendileri. Pek
cok irili ufakli Buddha heykeli ve tapinaklari var gorecek.. Ayrica
kucuklu orta boylucok guzel ve sirin trekking parkurlari var. Hem de
oyle ki hem kendinizi ormanda hissediyorsunuz ama o kadar iyi kamufle
etmisler ki parkuru, aslinda sehrin tam da gobegindesiniz. Ayrica deniz
kiyisidir bu sirin sehircigimiz..
anlatmaya baska bir gun devam ederim ama beni Japonya'da sehirden sehre
dolasirken en sasirtan seylerden biri, sehirler arasi yollarda bile, gozlerimizi dinlendirecek bir
ovaya veya bos bir ufuk cizgisine vakif olamadik; her
yer ustalikla doldurulmus ve memlekette tek bir bos santimetrekare
kalmamis.. Nerde bizim orta ve dogu anadolu bozkirlarimiz? nerde
ovalarimiz.. iste o zaman canim memleketim bir kez daha burnumda
tutmustu Allah'a bir kez daha sukurler olsun beni Anadolu'da dunyaya getirdigi icin
Bugunluk birlikteligimiz burada nokataniyor..
bir sonraki Japonya programimizda bulusuncaya dek, esen kalin ;D
*gamze ficici*
"sanılan" nedir ki diyeceksiniz simdi tabii..
Sanılan; teknolojinin ne kadar ustun, kazancın ne kadar bol olursa
hayatın da refah seviyesinin o kadar yuksek olacagini dusunmek olabilir
mesela.. ya da Japonlar'ın geleneklerine ne kadar da bagli olduklari..
Lafın kısası Japonya tahminlerin tutmadığı bir memleket.
Gidip görmek lazım.
Peki nereleri:
Tokyo: Tokyo'yu baska bir baslik altinda anlatacagim.
Niigata: Kuzeyde kendi halinde guzel bir kucuk sehir. kis
sporlari ile unlu. zamaninda bir basbakan burali oldugu icin buraya
mermi tren (shinkansen) dosenmis. sakin, bol tarlalı, somon ve ayisiyla
meshur bir kenti.
Kumamoto: yine yesillikleri ve ayılarıyla ayrıca kaplıcaları ile
de pek bir meshur bir sehir.
Cok guzel bir yapay bahcesi var Ve tabii yine enfes bir kalesi mevcut..
Kyoto: Tokyo'de evvelki baskent. To: dogu, Kyo: sehir demek.
To-Kyo ve Kyo-to anladiginiz uzere ayni anlamdalar gibi: Dogudaki Sehir.
Kyoto, Japonya'da gezilmesi gerekli yerlerden biri bence. Tapinaklari
insanda farkli bir ruhani hava birakiyor. Pek cok tarihi tapinak var.
Her birinde de kendine has farkli ozellikler oluyor. Mesela birinde dua
etmek icin bir magaraya giriyorsunuz, bir digerinde kucuk bir ahsap
Buddha heykelinde yeni kesfolunmus som altin damar yollari bulundugunu
ogreniyorsunuz (hem de ahsap masif ve eklentisiz bir yontu oldugu halde)
yani surekli sasirma ve buyulenme hali yasiyorsunuz
Bir de Kyoto'da bir Altin Ev (Kinkakuji) vardi ki burasi da Sultanahmed Camii gibi turistik ve ilginc bir yerdi: dis cephesi
altin varak, ahsap, donemin (Edo donemi) Imparatorunun evi.
Nara: Nara, Kyoto'dan da evvelki bir baskent. Burada daha agir
bir mistisizm var. Nara'da dunyanin en buyuk ahsap Buddha heykeli var:
oturan bir figur oldugu halde tam yuksekligi 23 metre kadar.
Ayrica yine
burada dunyanin en eski ahsap tapinagi var. en eskinin anlami, yapildigi
gunden bugune kadar orijinal haliyle dayanmis demek oluyor. Cunku
Japonya'da her ne kadar tum tapinaklar tarihi iseler de kimi asiri
nemden curuyup, kimi yildirimdan yanip kimi de karinca-bocek salginindan
yok olup sonra tekrar aynisi yapilmis. Ancak bir tek bu 1000 yillik
ahsap tapinak dayanabilmis. Benim ise ennn cok dikkatimi ceken sey, bu
1000 yillik tapinagin ahsap sutunlarinin iyon uslupta yapilmis
olmalariydi.. bu cidden cok sasirtici oldu benim icin..
Hiroshima: Kesinlikle gidilmesi gereken yer. Ozellikle de
bombanin atildigi yer yani memorial museum. İnsanoglunun nasil hallere
girdiginin en belirgin kanitlarindan.. Mesela bombanin atildigi an,
bankanin basamaklarina otururken, bir anda o tas basamaklara golge olmus
adam(in kalan tek izi olan o golge-bedeni).. gibi gibi pek cok eriyik
obje ve hayat kalintisi..
Ama Hiroshima sadece atom bombasindan ibaret degil; Miyajima adasi var
ki anlatmakla anlasilacak turden degil.. Orada ismini unuttugum,
yamaca, ahsap destekler uzerine insa edilmis, buyuk bir tapinak var.
Ayrica adanin kiyisinda, gel-git'e gore kimi zaman kumsalda, kimi zaman
denizde kalan bir Torii (hani o meshur kapilari vardir iste ona Torii
deniyor) ki yine ayni sahilde, ahsap iskele uzerine kurulu bir tapinak
mevcut..
Zaten genel olan durum, Torii'ler bir tapinagi isaret eder.
ayni bizim minare-camii iliskisi gibi dusunebiliriz. Nerede Torii, orada
tapinak.
ayrica yine kalemiz mevcut
Kamakura: Bu da bir baska eski baskent.. Tokyo'ya da pek yakınlar
ve dolayısıyla turistlerin pek bir dolustugu bir sehir kendileri. Pek
cok irili ufakli Buddha heykeli ve tapinaklari var gorecek.. Ayrica
kucuklu orta boylucok guzel ve sirin trekking parkurlari var. Hem de
oyle ki hem kendinizi ormanda hissediyorsunuz ama o kadar iyi kamufle
etmisler ki parkuru, aslinda sehrin tam da gobegindesiniz. Ayrica deniz
kiyisidir bu sirin sehircigimiz..
anlatmaya baska bir gun devam ederim ama beni Japonya'da sehirden sehre
dolasirken en sasirtan seylerden biri, sehirler arasi yollarda bile, gozlerimizi dinlendirecek bir
ovaya veya bos bir ufuk cizgisine vakif olamadik; her
yer ustalikla doldurulmus ve memlekette tek bir bos santimetrekare
kalmamis.. Nerde bizim orta ve dogu anadolu bozkirlarimiz? nerde
ovalarimiz.. iste o zaman canim memleketim bir kez daha burnumda
tutmustu Allah'a bir kez daha sukurler olsun beni Anadolu'da dunyaya getirdigi icin
Bugunluk birlikteligimiz burada nokataniyor..
bir sonraki Japonya programimizda bulusuncaya dek, esen kalin ;D
*gamze ficici*