Bodrum yolunda ,güvercinliği geçince çay molası veriyoruz...Bodrum uzaktan güzel,merkeze inip yaz ayları ile arada fark varmı bakacağız,merkezde kafama takılan park sorunu ve ücretlerinin yüksekliği idi geçen yıllarda aynı durum bu tarihler içinde geçerli,ben askeri kampa doğru gidip sağda sokak içindeki halen açılmamış butik otele ait otoparka kimseye sormadan çekiyorum karavanı ,incelik yapıp sorarsanız kıldı,yündü,tüydü bir sürü neden sıralıyorlar,ben önce park edip onların bir şey demesini bekliyorum...Kimsenin bir şey dediği yok çünkü kimse yok
şehrin merkezine doğru yürüyoruz,sahile birinci paralel geldiğimiz yol üzerindeki restaurantlarda azımsanmayacak müşteri var,Halikarnasa kadar yürüyoruz ,hınca hınç dolan barlardan sadece biri açık müzik sesi var,kafelerde yabancı dahil oturanlar mevcut,karnımız açla tok arası,Berk balığın kapısına kadar gelip ikilemde kalıyoruz yarı aç yarı tok tadı çıkmayacak,başka sefere diyoruz (başka sefer olurmu ? emin değilim) sonunda dönüşte bir arka sokaktaki Bodrum usulü kokoreççi bizi cezbediyor,yarı aç yarı tok halimizi tok hale çeviriyoruz.Fakat merkezdeki manavdan eksiklerimizi alalım diye girdiğimizde Bodrum'luların nerede olduğunu görüyoruz ...Kadıköy çarşısındaki mercan restaurant tarzı yerler masalar birbirinin içinde, muhabbet gırla,ben kokoreç yediğime pişman..En azından aynı paraya bira midye ,kalamar yapardım diye hayıflanmada....Yutkunarak karavanın yolunu tutuyoruz eşimde biraz tv izleyecek...