BamBina
Zirve
- Mesajlar
- 2,198
- Tepkime Puanı
- 1
Konulara baktım da, İtalyadan kimse bahsetmemiş
2003 yılında bir arkadaş grubu İtalyaya gideceğiz diye vize çıkarmıştık ama, yolculuğu iptal etmek zorunda kalmıştık. Vizeler de elimizde kaldı.Bir iki ay sonra, bir pazar akşamı, arkadaşlarla çarşıda dolaşırken İtalya reklamlarını gördük. Çok uzun sürmedi, içimizden biri gidelim dedi. Ben de yarın gidelim dedim,sabahtan biletleri alırız yer varsa, nasıl olsa akşam üstü yola çıkılıyor,yetişiriz. Zor da olsa ikna ettim Gidip gitmeyeceğimiz kesin olmassa bile, o akşam eşyalarımızı hazırlamıştık. Ailem de böyle ani kararlarıma alışıktır. Ve sabah biletleri aldık, akşam üstü yola çıktık.
İlk gün Riminideydik. Hayatımda bu kadar çok motor ve bisiklet bir arada görmedim. Nerdeyse araba yok. Bayro dediğimiz,Byron otelemizde yerleştikten sonra, gezi turlarını düzenleyen adam ilk akşam çok fazla uzaklaşmamızın gerektiğini söyledi. Kaybolurmuşusuz,sokaklar hep aynıymış, meydandan uzaklaşmassak iyi olacakmış. Ben ise,Riminide bir meşhur pazarın hikayesini dinlemiştim ve hep merak etmiştim. Çok büyük, iki günde dolaşıp bitiremiyormuşsun pazarı,diye duymuştum. Resepsyondaki adama sordum pazarın yerini ama, sağolsun çok bozuk bir ingilizcesiyle bana çok uzak olduğunu tarif edebildi sadece. Ama, şeytan izin verir mi... Takmışım bir kere pazarı. Haydi bana müsade Bayro gardaş deyip, otelden çıktım.
Sağdaki caddeden gitmeyi seçtim, oysa soldan gitmem gerekiyormuş...
Yolda insanlara soruyorum pazarı, anlaşamıyoruz bir türlü...
Polislere soruyorum, onlar haritam var mı diye soruyorlar... Yok...
2.5 saat sonra pazarı buldum. Gerçekten de büyükmüş, dolaş dolaş bitmiyor, ne istersen var... Yiyecekten araba parçalarına kadar. İki saat kadar pazarı dolaştıktan sonra, dönmeye karar verdim. Bulurum ben Bayroyu,diyorum kendi kendime. Şurdan gir,burdan çık, her yer aynı... Hangi sokağa girsem, sanki yeni çıkmışım ordan. Ha... bir de, derdim otele dönmek değil, ilk derdim pazara giderken gördüğüm bir mağzayı bulmak. Güzel bir ayakabbı görmüştüm. Git gide saatler geçiyordu ve arkadaşlar merak etmeye başlamışlardı nerdeyim diye. Ben ise ayakkabı derdindeyim... Sonunda mağzayı buldum bulmasına,ayakkabıyı da aldım almasına ama, meydan nerde diye sorduğumda '' şehrin diğer ucunda'' diye cevap aldım. Ne yani, şehrin diğer ucuna mı gelmişim ben... Hadi, dön şimdi Bayroya dönebiliyorsan.
Bayağı bir gecikmeli olsa da, dönebildim otele... Ve güzel bir fırça yedim herkesten
Milan, Venedik,Bologna,Cenova,Pisa,Roma, Floransa derken, günler geçti.
Görünmesi değer yerler ama, bir kere gitmek yeterli.
2003 yılında bir arkadaş grubu İtalyaya gideceğiz diye vize çıkarmıştık ama, yolculuğu iptal etmek zorunda kalmıştık. Vizeler de elimizde kaldı.Bir iki ay sonra, bir pazar akşamı, arkadaşlarla çarşıda dolaşırken İtalya reklamlarını gördük. Çok uzun sürmedi, içimizden biri gidelim dedi. Ben de yarın gidelim dedim,sabahtan biletleri alırız yer varsa, nasıl olsa akşam üstü yola çıkılıyor,yetişiriz. Zor da olsa ikna ettim Gidip gitmeyeceğimiz kesin olmassa bile, o akşam eşyalarımızı hazırlamıştık. Ailem de böyle ani kararlarıma alışıktır. Ve sabah biletleri aldık, akşam üstü yola çıktık.
İlk gün Riminideydik. Hayatımda bu kadar çok motor ve bisiklet bir arada görmedim. Nerdeyse araba yok. Bayro dediğimiz,Byron otelemizde yerleştikten sonra, gezi turlarını düzenleyen adam ilk akşam çok fazla uzaklaşmamızın gerektiğini söyledi. Kaybolurmuşusuz,sokaklar hep aynıymış, meydandan uzaklaşmassak iyi olacakmış. Ben ise,Riminide bir meşhur pazarın hikayesini dinlemiştim ve hep merak etmiştim. Çok büyük, iki günde dolaşıp bitiremiyormuşsun pazarı,diye duymuştum. Resepsyondaki adama sordum pazarın yerini ama, sağolsun çok bozuk bir ingilizcesiyle bana çok uzak olduğunu tarif edebildi sadece. Ama, şeytan izin verir mi... Takmışım bir kere pazarı. Haydi bana müsade Bayro gardaş deyip, otelden çıktım.
Sağdaki caddeden gitmeyi seçtim, oysa soldan gitmem gerekiyormuş...
Yolda insanlara soruyorum pazarı, anlaşamıyoruz bir türlü...
Polislere soruyorum, onlar haritam var mı diye soruyorlar... Yok...
2.5 saat sonra pazarı buldum. Gerçekten de büyükmüş, dolaş dolaş bitmiyor, ne istersen var... Yiyecekten araba parçalarına kadar. İki saat kadar pazarı dolaştıktan sonra, dönmeye karar verdim. Bulurum ben Bayroyu,diyorum kendi kendime. Şurdan gir,burdan çık, her yer aynı... Hangi sokağa girsem, sanki yeni çıkmışım ordan. Ha... bir de, derdim otele dönmek değil, ilk derdim pazara giderken gördüğüm bir mağzayı bulmak. Güzel bir ayakabbı görmüştüm. Git gide saatler geçiyordu ve arkadaşlar merak etmeye başlamışlardı nerdeyim diye. Ben ise ayakkabı derdindeyim... Sonunda mağzayı buldum bulmasına,ayakkabıyı da aldım almasına ama, meydan nerde diye sorduğumda '' şehrin diğer ucunda'' diye cevap aldım. Ne yani, şehrin diğer ucuna mı gelmişim ben... Hadi, dön şimdi Bayroya dönebiliyorsan.
Bayağı bir gecikmeli olsa da, dönebildim otele... Ve güzel bir fırça yedim herkesten
Milan, Venedik,Bologna,Cenova,Pisa,Roma, Floransa derken, günler geçti.
Görünmesi değer yerler ama, bir kere gitmek yeterli.