Yetmişli yılların ortalarında, kısa bir süre, Bitlis'te görev yaptım. Yörede, iki yere gidememenin üzüntüsünü yaşadım hep şimdiye değin :-[ ; Ahlat ve Nemrut. Ahlat'ı nasılsa görürüz/göreceğiz ama Nemrut nasıl olur bilmem?.. :-\
Arif Bey'in Ahlat fotoğraflarında taş yapılar dikkatinizi çekmiş olmalı. Yurdumuzun birçok yerinde olduğu gibi burada da taş üretimi bir iş koludur. Kısaca, toprak altından çıkarılan bu volkanik taşlar, ilk anda işlemeye çok uygundur. Çeşitli aygıtlarla kesilir, şekil verilir; hatta hızar makineleri kullanılır ve sertleşmeye bırakılır. Çok çeşitli renkleri de olan bu taş, tarihte Ahlat kümbetleri ve anıtsal gömüt taşlarının yapımında kullanılmıştır.
Tatvan, Ahlat, Van Denizi'ni (Yöre halkı, Van Gölü'ne "deniz" der; bilmeyen bazı etkili/yetkililer de olmuştu bir zamanlar...
) ... görünce eskilere gittim birden.
Arif Bey'i izliyoruz...
Cavid Sezen
Not: Karıştırma olasılığı olanlar için küçük bir not daha; Bitlis Nemrut'u ile bizde ve tüm dünyada çok tanınan Adıyaman/Malatya Nemrut'unu karıştırmamak gerekir.