eralpserper
Kamp I
İnsan bazı mükemmelikler karşısında başını önüne eğer.karşısındakinin ne kadar mükemmel olduğunu, kendisinin ne kadar aciz olduğunu düşünür. Yedigöller işte böyle bir doğa harikası.Hiç bir ressamın paletinde olmayan renkleri ile bir olağanüstülük.
29.Ekim.2011.Cumartesi. Günler bir avuç.Hava erkenden kararıyor.Karanlığa kalmadan Yedigöller’e ulaşmayı düşünüyoruz. Zira 42 Km.lik Bolu-Yedigöller yolu hani " Yolcu yolunda gerek" dedirten türden. Vakit kaybetmeden Bolu'dan Yedigöller yoluna saptık. Stablize yol geçen yıllarda olduğu gibi yine bozuk, ama ne gam sonunda Yedigöller var ya.Güneş henüz kavuşmuştu ki Yedigöller'e ulaştık. 29 Ekim tatili dolayısıyla kamp yeri hayli kalabalık gözüküyordu. Uygun olduğunu sandığımız bir yerde karavanımızı park ettik, yemek memek faslından sonra çadır kampçıların kamp ateşlerine biz de sıcaklığımızı katarak ortak olduk. Zaman hızlı geçti.Geceyarısı çok yakın bir yerlerden gelen çakal sesleri doğanın mucizevi melodileri gibiydi. Sabah uyandığımızda ortalık Yedigöller Kamp yerinden daha çok Esenler Otogarını andırıyordu. Onlarca otobüs ve minibüs çevremizi kuşatmıştı. İşin keyfi biraz kaçsa da Yedigöller'de her zaman keyif alınacak bir ortam yaratabilirdik kendimize. Biz de uzunca bir yürüyüş programlayarak bu panayır yerinden uzaklaştık.Daha önce yürümediğimiz rotalarda yürüyerek fotoğraflar çektik.Şunu fark ettik ki Yedigölleri yalapşap gezmek doğru değil.Yavaş yavaş , sindire sindire, o muhteşem güzelliği ve sessizliği yaşamak gerek.
Hava kararmaya dönmüştü ki ayaklarımız suya erdi.Rüya bitmişti.İstanbul bütün heybetiyle bizi bekliyordu.İki günlük haftasonu kaçamağının sonuna gelmiştik. Değişik bir rota izleyelim dedik. Yolu biraz uzatmayı göze alarak Mengen üzerinden Bolu’ya dönmeye karar verdik.Yolun altıncı km.sinde karşımıza çıkan Yığılca-Düzce tabelası bir kez daha karar değiştirmemize sebep oldu.Yığılca yoluna girdik. Yığılca yolu Bolu yolundan daha düşük standartta bir stabilize yol. 80 km. lik yolu yaklaşık olarak 3 saatte kat ederek Yığılca Üzerinden Düzce’ye ulaştık. Otobana çıkınca zaten bizim mahalleye gelmiş gibi oluyoruz…
29.Ekim.2011.Cumartesi. Günler bir avuç.Hava erkenden kararıyor.Karanlığa kalmadan Yedigöller’e ulaşmayı düşünüyoruz. Zira 42 Km.lik Bolu-Yedigöller yolu hani " Yolcu yolunda gerek" dedirten türden. Vakit kaybetmeden Bolu'dan Yedigöller yoluna saptık. Stablize yol geçen yıllarda olduğu gibi yine bozuk, ama ne gam sonunda Yedigöller var ya.Güneş henüz kavuşmuştu ki Yedigöller'e ulaştık. 29 Ekim tatili dolayısıyla kamp yeri hayli kalabalık gözüküyordu. Uygun olduğunu sandığımız bir yerde karavanımızı park ettik, yemek memek faslından sonra çadır kampçıların kamp ateşlerine biz de sıcaklığımızı katarak ortak olduk. Zaman hızlı geçti.Geceyarısı çok yakın bir yerlerden gelen çakal sesleri doğanın mucizevi melodileri gibiydi. Sabah uyandığımızda ortalık Yedigöller Kamp yerinden daha çok Esenler Otogarını andırıyordu. Onlarca otobüs ve minibüs çevremizi kuşatmıştı. İşin keyfi biraz kaçsa da Yedigöller'de her zaman keyif alınacak bir ortam yaratabilirdik kendimize. Biz de uzunca bir yürüyüş programlayarak bu panayır yerinden uzaklaştık.Daha önce yürümediğimiz rotalarda yürüyerek fotoğraflar çektik.Şunu fark ettik ki Yedigölleri yalapşap gezmek doğru değil.Yavaş yavaş , sindire sindire, o muhteşem güzelliği ve sessizliği yaşamak gerek.
Hava kararmaya dönmüştü ki ayaklarımız suya erdi.Rüya bitmişti.İstanbul bütün heybetiyle bizi bekliyordu.İki günlük haftasonu kaçamağının sonuna gelmiştik. Değişik bir rota izleyelim dedik. Yolu biraz uzatmayı göze alarak Mengen üzerinden Bolu’ya dönmeye karar verdik.Yolun altıncı km.sinde karşımıza çıkan Yığılca-Düzce tabelası bir kez daha karar değiştirmemize sebep oldu.Yığılca yoluna girdik. Yığılca yolu Bolu yolundan daha düşük standartta bir stabilize yol. 80 km. lik yolu yaklaşık olarak 3 saatte kat ederek Yığılca Üzerinden Düzce’ye ulaştık. Otobana çıkınca zaten bizim mahalleye gelmiş gibi oluyoruz…