Hikayeler

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Nursel Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 808
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 129,765

Etiketler
Ynt: Hikayeler

Mükerrer paylaşımlar olmasın lütfen :D

İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlarda ilginç armağanlar göndererek karşısındakine zeka gösterisi yapma fırsatlarıydı.


Hükümdardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı.İstediği birer karış yüksekliğinde altından, birbirinin tıpa tıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.


Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu. Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar: “Doğum gününü bu üç heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver.”


Heykeli alan hükümdar önce heykelleri tarttırır. Üç heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler. Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu.


Sonunda, hükümdar fazla isyankar olduğu için zindana attırdığı bir gence haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı. Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.


Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.

İkinci heykele de aynı işlemi yaptı.Tel bu kez diğer kulaktan çıktı.

Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyordu, oradan öteye gidemiyordu.


Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:

“KULAĞINDAN GİRENİ AĞZINDAN ÇIKARAN İNSAN MAKBUL DEĞİLDİR. BİR KULAĞINDAN GİREN DİĞER KULAĞINDAN ÇIKIYORSA, O İNSANDA MAKBUL DEĞİLDİR. EN DEĞERLİ İNSAN, KULAĞINDAN GİRENİ YÜREĞİNE GÖMEN İNSANDIR. BU DEĞERLİ HEDİYEN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
 

Ynt: Hikayeler

Bu daha önce paylaşıldıysa da ben hatırlayamadım ;D...

Nursel, çok güzeldi canım. Teşekkürler :smiley:...
 

Ynt: Hikayeler

ekiNoks' Alıntı:
Bu daha önce paylaşıldıysa da ben hatırlayamadım ;D...

Nursel, çok güzeldi canım. Teşekkürler :smiley:...
Sana da teşekkürler.Sayfayı boş bırakmıyorsun ;) Zihnim yoruldukça paylaştıklarınızı okumak beni dinlendiriyor :smiley:
 




Ynt: Hikayeler

ekiNoks' Alıntı:
Mustafa,

1. bu bizim köşemizde paylaşılmamış,
2. tekrar okumuş oldun, fena mı oldu işte? :D :D :D

daha önce paylaşılanı görmedim, paylaşandan çok çok özür diliyorum, ancak anladığım kadarıyla ben gibi başka arkadaşlar da daha önceki paylaşımı görmemişler :smiley: ::smiley:...
Fatoş hanım sayenizde bu haberi okuma ve arşivime alma imkanı buldum. size çok teşekkür ederim beni eskiden çıraklığımda onardığım araçlar ile başbaşa bıraktınız hatıralarım canlandı ve böyle ilginç enterasan bir haberden haberdar ettiniz tekrarı olmasaydı ya haberim olmayacaktı yada 1 yıl sonra okuyacaktım.
tekrar teşekkürler.
saygılar
 

Ynt: Hikayeler

Torunu, pamuk gibi bembeyaz sakallı, nur yüzlü dedesine merakla soruyor:
"Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?" Dede tatlı bir gülücükle:
"Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum." deyince torun:
"Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?" der. Dede:
"Evet yavrum. ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır."
diye cevap verir. Torun yeniden sorar:
"Namazsız ezan ve ezansız namaz sözlerinden ne kastettiğini anlamadım
dedeciğim. Bu ne demek açıklar mısın?" Dede şefkatle ellerinden tuttuğu
torununa:
"Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına
ezan >okundu değil mi? işte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı. O ezan
"Namazsız ezan"dı. insan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı
yoktur. O da "Ezansız namaz"dır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca
okunmuştu kulağına.

"Bak ey insan! Doğdun, ama öleceksin, ömür çabuk biter, hayatını iyi
değerlendir. Boşa vakit harcama!" ikazını yapıyordu o ezan. İşte yavrum
öMüR, EZANLA NAMAZ ARASI KADARDIR. Sakın boşa geçirme. ömrünü dolu dolu
yaşa, bir nefes bile boşluk bırakma!"
 

Ynt: Hikayeler

seyyah-34' Alıntı:
Torunu, pamuk gibi bembeyaz sakallı, nur yüzlü dedesine merakla soruyor:
"Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?" Dede tatlı bir gülücükle:
"Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum." deyince torun:
"Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?" der. Dede:
"Evet yavrum. ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır."
diye cevap verir. Torun yeniden sorar:
"Namazsız ezan ve ezansız namaz sözlerinden ne kastettiğini anlamadım
dedeciğim. Bu ne demek açıklar mısın?" Dede şefkatle ellerinden tuttuğu
torununa:
"Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına
ezan >okundu değil mi? işte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı. O ezan
"Namazsız ezan"dı. insan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı
yoktur. O da "Ezansız namaz"dır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca
okunmuştu kulağına.

"Bak ey insan! Doğdun, ama öleceksin, ömür çabuk biter, hayatını iyi
değerlendir. Boşa vakit harcama!" ikazını yapıyordu o ezan. İşte yavrum
öMüR, EZANLA NAMAZ ARASI KADARDIR. Sakın boşa geçirme. ömrünü dolu dolu
yaşa, bir nefes bile boşluk bırakma!"



Bu güzel vecize için teşekkür ederim.
 

Ynt: Hikayeler

Düşündüren 3 Öykü...


Karınca Kito


Mahkumun biri, yalnız kaldığı hücre içinde bir karınca ile arkadaşlık yapar. Kito adını verdiği bu karınca zaman içerisinde adamın talimatlarına göre hareket eder hatta takla atmayı bile öğrenir.

Mahkum, insanların Kito'ya hayran kalacağını ve göreceği büyük ilgi sayesinde zengin olacağının hayalini kurmaktadır. Hapisten tahliye olduğu gün Kito'yu kibrit kutusunun içine koyarak bir kafeteryaya gider. Amacı insanların Kito'ya nasıl tepki vereceğini test etmektir.

Karıncayı kibrit kutusundan çıkaran eski mahkum garsonu çağırır. Amacı garsona Kito'nun marifetlerini göstermektir. Garsona "Masanın üstünde duran şu karıncayı görüyor musun?" diye sorar sormaz, garson elindeki bezle karıncayı alır ve "Afedersiniz beyefendi" diyerek Kito'yu öldürür.

Her kişinin kendine ait değerleri ve inançları vardır. Bir kişi için çok önemli olan bir olay diğeri için pek de önemli olmayabilir. Kişileri kendi inanç sistemimize göre değerlendirirsek sorunlarla karşılaşabiliriz. Yapmamız gereken kişilerin inanç ve değerlerine saygılı olmak ve ilişkilerimizde kendimizi onların yerine koyarak hareket etmektir.

Altının degerini en iyi sarraf bilir.


***


Amca Diyen Papağan


Adamın biri güzel bir papağan satın alarak eve getirmiş ve başlamış konuşmayı öğretmeye. Özellikle papağanın "amca" demesini istiyormuş.

Günlerce uğraşmış ancak papağana tek kelime öğretmeyi başaramamış. Bir gün iyice sinirlenmiş ve papağanın bir tüyünü kopararak, "amca de bakayım" diye bağırmış. Papağandan yine ses çıkmayınca her seferinde "amca de" diyerek hayvanın tüylerini tek tek yolmuş. Adam, tüylerini tamamen yolduğu papağanı tavuk kümesine atmış..

Sabaha karşı kümesten gürültüler gelmeye başlamış. Kümese giden adam birde ne görsün, papağan bir tavuğun üzerine çıkmış, tavuğun tüylerini tek tek yolarak her seferinde "amca de bakayım", "amca de bakayım" diye bağırıyormuş.

Bir insana bir şeyler öğretmek istiyorsak çok sabırlı ve esnek olmalıyız. Öğrenme kişinin istemesi ve bilgiyi veren kişiyi sevmesi ile mümkündür.
Öğrenme sırasındaki olumsuz davranışlar, kişinin bilgiye öğrenememesine neden olacağı gibi bu davranışları aynen modellemesine de sebep olabilir.


Ne söylediğinizden çok, karşınızdakinin ne anladığı önemlidir.

***

Anne Kedi


Göl kenarında yaşayan ve sudan nefret eden bir kedi doğum yapar. Bu kedinin yavruları ise annelerinden farklı olarak gölde oynamayı ve suya girmeyi çok sevmektedir. Anne kedi de yavruları ile birlikte göle girer ve onlarla suda oynar. Bunu gören bir başka kedi hayretler içinde kalır ve ona sorar: "Sen hep sudan nefret ederdin, ama görüyorum ki artık sudan hiç çıkmıyorsun. Bunun sebebi nedir?"

Anne kedi şöyle cevap verir: "Hala suyu sevmiyorum ama yavrularımı çok seviyorum".


Hepimizin hoşlandığı veya hoşlanmadığı bir çok şey vardır. Ancak birini çok seviyor ve onunla bir şeyler paylaşmak istiyorsak, onun hoşlandığı şeylere bakış açımızda esnek olmalıyız. Özellikle ailemize karşı bize düşen daha özverili ve daha hoşgörülü olmaktır. Zararlı bir yönü yoksa sevdiğimiz kişinin hoşlandığı şeyleri sevmeye çalışmalı veya en azından hoşgörülü ve anlayışlı olmalıyız.


İnsanlarla uyum sağlamadan sıcak ilişkiler kuramazsınız.


(alıntı)
 




Ynt: Hikayeler

Fatoş hanım yukarıdaki yazdıklarınız için çok teşekkürler ediyorum sanıyorum bunun başka türlü bir izahı olmasa gerek. hele karınca olayı beni yıktı geçti.








Serkan bey bende sizin yazdıklarınız için teşekkür ederim.
 

Ynt: Hikayeler

Anne Heykeli(alıntıdır)

Amerika’nın ünlü doğa parkı Yellowstone National Park’da çıkan bir yangın sonrası görevliler hasar tesbit çalışmaları için ormanda geziyorlardı. Görevlilerden biri bir ağacın dibinde küller içinde neredeyse kömürden bir heykele dönüşmüş bir kuş gördü. Görevli elindeki çubukla hafifçe dokundu kömürleşmiş kuşa. Dokunur dokunmaz kuşun kanatları altından üç küçük kuş yavrusunun cıvıldayarak çıktığını gördü. Anne kuş gelen tehlikeyi farkederek, yavrularını bir ağacın arkasına getirmiş, kendisinin yanacağını bile bile onları kanatlarının altında saklamıştı. Yangın yayılmadan, çok rahatlıkla uçup oradan uzaklaşması mümkün iken, yavrularının yanında kalmayı tercih etmişti. Alevler bulunduğu yere varıp küçücük bedenini kavurmaya başladığında, hiç kıpırdamadan kalmıştı. Bedeni yanıp kavrulmuştu ama geriye hiç ölmeyecek bir “anne” heykeli bırakmıştı
 

Ynt: Hikayeler

hasanfb' Alıntı:
Anne Heykeli(alıntıdır)

Amerika’nın ünlü doğa parkı Yellowstone National Park’da çıkan bir yangın sonrası görevliler hasar tesbit çalışmaları için ormanda geziyorlardı. Görevlilerden biri bir ağacın dibinde küller içinde neredeyse kömürden bir heykele dönüşmüş bir kuş gördü. Görevli elindeki çubukla hafifçe dokundu kömürleşmiş kuşa. Dokunur dokunmaz kuşun kanatları altından üç küçük kuş yavrusunun cıvıldayarak çıktığını gördü. Anne kuş gelen tehlikeyi farkederek, yavrularını bir ağacın arkasına getirmiş, kendisinin yanacağını bile bile onları kanatlarının altında saklamıştı. Yangın yayılmadan, çok rahatlıkla uçup oradan uzaklaşması mümkün iken, yavrularının yanında kalmayı tercih etmişti. Alevler bulunduğu yere varıp küçücük bedenini kavurmaya başladığında, hiç kıpırdamadan kalmıştı. Bedeni yanıp kavrulmuştu ama geriye hiç ölmeyecek bir “anne” heykeli bırakmıştı

Aklı ermeyen insanlar için bu zamanda bile ibretlik mucizeler gösteren Allah'a handolsun ki bazı gözler görüyor bizlerde şahit oluyoruz 8)
 

Ynt: Hikayeler

Çok güzeldi Hasan Bey, teşekkür ederim... :smiley:



"Ana başa taç imiş,

Her derde ilaç imiş,

Bir evlat pir olsada,

Anaya muhtaç imiş."
 

Ynt: Hikayeler

Herkese günaydın...

Beyendiğinize sevindim...Ömer bey ve Fatoş hanım.. :smiley:

Asıl ben teşekkür ederim bu güzel köşede güzel insanlar ile vakit geçirdiğim için.. ;)

Fırsat buldukça mükemmel hikayelerimizi okuyorum... ;)

Türkiyede Anne Baba kavramı sadece varsayım olarak kullanılmaya başladı...Gerçekler ile karşılaşamıyor insanlar...Benim yaşım daha çok geç çok şükür örf adet ve gerekli terbiyeyi bana yansıttığı için ailem ile gurur duyuyorum...

Heleki şu devirde insanoğlu doğruluğu,sevgiyi gibi bir çok değeri yitirmeye başladı...

Sizlerle olmak güzel...

Sevgilerimle... :smiley:
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,751
Mesajlar
1,523,175
Kayıtlı Üye Sayımız
166,565
Kaydolan Son Üyemiz
ömer sarıhan

SON KONULAR



Geri
Üst