Hikayeler

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Nursel Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 808
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 130,094
Ynt: Hikayeler

Engin abi, bu son hikyayeniz sayesinde çok duygulandım, teşekkür ediyorum.

34sell arkadaşım, sana da akıl edip hikayeler konusunu açtığın için tekrardan teşekkür ediyorum.

Başka gece, başka hikayalerde buluşmak üzere, iyi geceler diliyorum. :smiley:
 

Etiketler

Ynt: Hikayeler

ben de sizlere çok teşekkür ederim.görüsmek üzere. iyi geceler:smiley:


Paulo Coelho’nun kitabından…


Çocuk, büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu: “Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? Benimle ilgili bir hikáye olma ihtimali var mı?”
Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi: “Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin.”
Çocuk kaleme merakla baktı ama özel bir şey göremedi; “İyi ama bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç farklı değil ki!”
Büyükbaba cevap verdi: “Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri benimseyebilirsen, hep dünyayla barışık bir insan olursun.”

“Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı’dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir.”

“İkinci özellik: Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemimin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.”

“Üçüncü özellik: Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli unsurlardandır.”

“Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, onu korumalısın.”

“Beşinci ve son özellik ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın.”
 

Ynt: Hikayeler


Cherokee kabilesinin yaslilarindan biri torunlarina egitim
veriyordu.

Onlara dedi ki: içimde bir savas var.
Korkunç bir savas.

iki kurt arasinda:

Bu kurtlardan birisi;

korkuyu, öfkeyi, kiskançligi, üzüntüyü,
pismanligi, açgözlülügü, kibri, kendine acimayi, suçlulugu,
küskünlügü, asagilik duygusunu, yalanlari, yapmacik gururu,
üstünlük taslamayi ve egoyu temsil ediyor.


Digeri ise;

zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylasmayi,
cömertligi, dinginligi, alçakgönüllülügü, nezaketi,
yardimseverliligi, dostlugu, anlayisi, merhameti ve inanci temsil
ediyor.

Ayni savas sizin içinizde de sürüyor
ve diger tüm insanlarin içinde.

Çocuklar anlatilanlari anlamak için bir dakika düsündüler ve
içlerinden biri büyükbabasina,

"Hangi kurt kazanacak?" diye sordu.

Yasli Cherokee kisaca cevapladi

"beslediginiz"
 

Ynt: Hikayeler

Ünlü oyuncu Marlon Brando 1973'de Baba (The Godfather) filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında verilen Oskar ödülünü Yaralı Diz Katliamı sebebiyle reddetmişti. 27 Mart 1973'teki ödül törenine kendi adına konuşma yapması için Sacheen Littlefeather adlı Kızılderili genç bir kadını gönderdi. Brando'nun kaleme aldığı, genç Kızılderilinin zaman darlığı nedeniyle tümünü okuyamadığı yazının bir bölümü şu şekildeydi:

Sacheen Littlefeather, Brando'nun Oscar Ödülü'nü reddediş mektubunu okurken
"Marlon Brando... benden zaman darlığı ile şu anda sizinle paylaşamayacağım uzun bir konuşma yapmamı istedi ancak basınla paylaşmaktan memnuniyet duyacağım şey şu ki o... çok üzülerek bu cömert ödülü kabul edemiyor. Ve bunun sebebi de... günümüz film endüstrisinin ...beni affedin.. ve televizyonlardaki filmlerdeki yeniden çevrimlerde Amerikan Yerlilerine yaptıkları ve Wounded Knee'deki son olaylardır. Bu akşam aranızda bulunamadığım için beni affedin gelecekte kalplerimiz ve anlayışlarımızda sevgi ve cömerlikte biraraya geleceğiz. Marlon Brando adına sizlere teşekkür ederim."

Littlefeather, zaman darlığı sebebiyle tamamını okuyamadığı konuşmanın tam metnini basına dağıtmıştır. Brando'nun basına dağıtılan metininden bir bölümün çevirisi;

"200 yıl boyunca toprağı, ailesi, ve özgür olma hakkı için savaşan Yerli halka şöyle dedik: "İndir silahını arkadaş gel birlikte oturalım. İndirirsen eğer silahını arkadaş senle barıştan söz ederiz, senin hayrına anlaşırız birlikte." Silahlarını indirdiklerinde onları katlettik biz. Onlara yalan söyledik. Onları topraklarından koparmak için kandırdık. Onları açlığa mahkum ettik ki antlaşma dediğimiz ama hiç bir zamanda andımıza sadık kalmadığımız o hileli anlaşmaları zorla imzalasınlar. Onları, yalnızca yaşamın anımsayacağı kadar uzun bir süredir yaşam vermiş bu kıtada dilencilere döndürdük. Ve tarihi istediği kadar çarpıtılmış dahi olsa nasıl yorumlarsanız yorumlayın: Biz doğru yapmadık. Ne adil davrandık ne de dürüst. Onlara karşı ne haklarını iade etmek zorundaydık ne de anlaşmalarımıza sadık kalmak, çünkü gücümüzün üstünlüğü bize diğerlerinin haklarına saldırma, mallarını gaspetme, yalnızca yaşamlarını ve özgürlüklerini savunmaya çalışırken onların yaşamlarını ellerinden alma hakkını sağlıyordu ki onların erdemleri suça dönüşürken bizim ahlâksızlıklarımız erdem oluyordu.
Fakat öyle bir şey var ki bu sapkınlığın ulaşamayacağı, o da tarihin büyük hükmü. Emin olun ki tarih bizi yargılayacaktır. Ama umurumuzda mı? O nasıl bir ahlâki şizofrenidir ki tüm dünyanın işitmesi için ulusumuzun en tepesindeki sesle ciğerlerimiz patlayana kadar bizim taahhütlerimizi tuttuğumuzu haykırırız da tarihin tüm sayfaları, Amerikan Yerlilerinin yaşamındaki son 100 yıl boyunca geçirdikleri tüm o aç, susuz günler ve geceler bu sesin dediklerinin tam zıttını söyler........"
 



Ynt: Hikayeler

Duvardaki catlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karisinin bir paket actiklarini gordu

"Icinde yiyecek mi var?'" derken - - -

Bir baktı ki fare kapanı!!.

Hemen bahceye kosup, alarmi verdi :

Evde kapan var! Evde kapan var!'

Tavuk gidaklayip , kafayi kaldirdi ve, 'Bay fare", bu sizin icin ciddi

bir sorun olsa da sahsen, beni ilgilendiren bir tarafi yok ne yazik ki! .

Fare donup bu sefer domuzcuga, "Evde kapan var, evde kapan var"!

dedi.

Domuzcuk konuyla ilgilendi ama, kendi hesabina 'Uzgunum bay fare, vah, vah

emin ol senin icin dua edecegim" dedi.

Fare bu kez öküze yoneldi: "Evde kapan var!" "Evde kapan var!"

diye bagirdi nefes nefese.

Öküz: 'Wow, Bay Fare, Senin icin uzuldum, ama burnumu sokacagim bir sey degil.'

dedi.

E farenin de basini egip, gitmekten baska caresi kalmamisti.. .

yalnizlik ve terkedilmislik hisleri icinde, fare kapani ile artik....tek basina basa

cikmaya calisacakti! .

O aksam evde, alisilmamis bir ses duyuldu. Sanki bir kapan,

avinin uzerine kapanmisti. Sese kosan cifcinin karisi, karanlikta kapana,

zehirli bir yilanın kuyrugu kaptirdigini gormemis.

Yilan da onu isirmisti..

Ciftci karisini hastaneye kosturdu, Karisi eve atesli dondu.

E atesli insana ne verilir?? sicacik bir tavuk corbasi!!!.

Tavuk acilen pisirilmis!

Ama kadin hala iyilesmiyormus, Eee ,es dost ahbap, gelince hasta ziyaretine,

ciftci de sofraya domuzcugu cikarmak zorunda kalmis!!!.

Ama ciftcinin karisi iyilesmemis; ölmus!!!!!.

Aman ne kalabalik gelmis cenazeye, ne kalabalik!!!

Bu sefer de konuklari, doyurmak icin kesilen okuz olmus....

Fareye de olan biteni deliginin ardindan izlemek kalmis!....

:smiley:
 




Ynt: Hikayeler


Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.
“Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla”
O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Cevap yok Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Gene cevap yok . Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Hala cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Gene cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” “Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuk”

Belki de genelde düşündüğümüz gibi problem daima karşımızdaki kişilerde olmayabilir. Problemlerin sebebini birazda kendimizde aramalıyız.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
 



Ynt: Hikayeler

Bu hikayelerden şimdilik çıkan özet ve ders;

1. ön yargı,
2. bana dokunmayan yılan bin yaşasın...

bakalım başka neler öğreneceğiz :smiley:
 

Ynt: Hikayeler

çok güzel özetlediniz Fatoş hanım.insan her gün bir şey ögreniyor degil mi.sonu yok :smiley:
 



Ynt: Hikayeler

Neyse, ön yargı yok ;D ;D ;D, sabırla bekleyelim bakalım ilerleyen günlerde başka kimler ziyaret edecek bu konuyu ;)...
 



Ynt: Hikayeler

neyse biz devam edelim ;)


Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş. Ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş.

Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru ise; “Sen artık ressam sayılırsın Racaçi. Artık senin resmini halk değerlendirecek” diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş.
Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.

Raciçi denileni yapmış. Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabiî. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş.

Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte. Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış,
fırçalar da, boyalar da kullanılmamış.

Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru ise; “Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiçkimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi. Sevgili Raciçi, mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma” demiş
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,788
Mesajlar
1,523,777
Kayıtlı Üye Sayımız
166,603
Kaydolan Son Üyemiz
Enes Güllü

SON KONULAR



Geri
Üst