Hangi Kitabı Okuyorum?

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan VforVendetta Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 211
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 56,954
Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

embis' Alıntı:
iletişim çatışmaları ve empati
"üstün dökmen"

Üstün hoca çok iyidir. Hem eğitici hem öğretici. İnsan onun kitaplarında mutlaka kendinden birşeyler buluyor.

Ben yine Donna Leon okuyorum, bu seferki kitabın adı "Kırmızı Ayakkabılar"
 

Etiketler
Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

elaos' Alıntı:
...

Yazılmamış olduğunu fark ederek Psikolojik roman severler için İrvin D.Yalom 'un Nietzche Ağladığında adlı romanını tavsiye ederim.Kitap Dr .Breuer ile Nietzche'nin diyaloglarından oluşuyor.Psikoloji sevenler için daha ilgi çekici olduğunu düşünüyorum.Yüce dostumuz Freud bile var romanda.Kitabın bir kısmı kurgulanmış olsa da bir kısmı yaşanmış olaylardan bahsediyor.(Bunu , yazar notlarından anlıyoruz[attachment=1]

Kitap arkası:

Sahne:psikanalizin doğumu arifesindeki 19.yüzyıl Viyana’sı. Entelektüel ortamlar. Hava soğuk.

Aktörler
Nietzche: Henüz iki kitabı yayımlanmış, kimsenin tanımadığı bir filozof. Yalnızlığı seçmiş. Acılarıyla barışmış. İhaneti tatmış. Tek sahip olduğu şey, valizi ve kafasında tasarladığı kitaplar. Karısı, toplumsal görevleri ve vatanı yok. İnzivayı seviyor. Tanrıyı öldürmüş. ‘Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır,’ diyor. Daha sonra ‘kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: Önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?’ diyecek. Ümitsiz.
Breuer: Efsanevi bir teşhis dehası. Ümitsizlerin kapısını çaldığı doktor. Psikanalizin ilk kurucularından. Kırkında, bütün Avrupalı sanatçı ve düşünürlerin doktoru olmayı başarmış. Güzel bir karısı ve beş çocuğu var. Zengin. Saygın. Hayatı boyunca ‘ama’ pozisyonunda yaşamış biri.
Freud: Breuer’in arkadaşı. Henüz genç. Geleceği parlak. Şimdi yoksul.
Salomé: Erkeklerin başını döndüren kadın. Çekici. Özgür. Evliliğe inanmıyor.
Bazen aynı anda birçok erkekle beraber oluyor. Sanatçıları ve düşünürleri tercih ediyor. Kırbacı var.


Konu:Ümitsizlik.
Birgün, erkeklerin başını döndüren kadın, Salomé Nietzsche’den habersiz Breuer’e gelir. ‘Avrupa’nın kültürel geleceği tehlikede, Nietzsche ümitsiz. Ona yardım edin,’ der. Breuer Salomé’yi tekrar görebilmek umuduyla ‘peki’ der.
Ve varoluşun kader, inanç, hakikat, huzur, mutluluk, acı, özgürlük, irade… ve neden, nasıl gibi en önemli duraklarından geçen bir yolculuk başlar…
Kendisiyle ve hayatla yüz yüze gelmekten çekinmeyenlere…

Şimdiye kadar okuduğum en güzel kitap diyebilirim. Sonrasında "Divan" adlı kitabını okudum. O da çok hoşuma gittiği için gidip Irwin Yalom' un tüm kitaplarını aldım ve sırayla hepsini okudum. Kalemi çok iyi yazarın. Tüm kitaplarını okuduğum nadir yazarlardan.
Sonrasında baktım ki kitabın filmi çekilmiş. Ne yapıp edip filmi internetten indirdim fakat izlediğimde hayal kırıklığına uğradım.
Bu kitabı bitirdiğinizde "Divan" ı da okumanızı tavsiye ederim.
 


Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

Empati benim içimi daralttı kitap kötü değil ama fikir delirtici....

En son Antoni Casas Ros'dan Almodovar Teoremi'ni okudum... başka türlü bir aşk hikayesi. çok sarsıcı silkeleyici ve kendine getiren türden. öneririm.
 

Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

SEVAL' Alıntı:
Şimdiye kadar okuduğum en güzel kitap diyebilirim. Sonrasında "Divan" adlı kitabını okudum. O da çok hoşuma gittiği için gidip Irwin Yalom' un tüm kitaplarını aldım ve sırayla hepsini okudum. Kalemi çok iyi yazarın. Tüm kitaplarını okuduğum nadir yazarlardan.
Sonrasında baktım ki kitabın filmi çekilmiş. Ne yapıp edip filmi internetten indirdim fakat izlediğimde hayal kırıklığına uğradım.
Bu kitabı bitirdiğinizde "Divan" ı da okumanızı tavsiye ederim.
Tavsiye için teşekkürler.En kısa zamanda tedarik edip okuyacağım.Bu arada Nietzche Ağladığında'nın da filmi var.Eğer görmediyseniz bir bakın bence.Ama çok başarılı denemez.Maalesef kitaptan filme geçişler her zaman başarılı olmuyor birkaç istisna dışında.
Elimdeki Milan Kundera'nın Varolmanın Dayanılmaz hafiffiğini bitirdikten sonra Divan'a başlayabilirm evet.:smiley:))
 



Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

elaos' Alıntı:
Tavsiye için teşekkürler.En kısa zamanda tedarik edip okuyacağım.Bu arada Nietzche Ağladığında'nın da filmi var.Eğer görmediyseniz bir bakın bence.Ama çok başarılı denemez.Maalesef kitaptan filme geçişler her zaman başarılı olmuyor birkaç istisna dışında.
Elimdeki Milan Kundera'nın Varolmanın Dayanılmaz hafiffiğini bitirdikten sonra Divan'a başlayabilirm evet.:smiley:))

Bahsettiğim film "Nietzche Ağladığında"nın filmiydi. Kitabın yanında çok yavan kalmış.
 

Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

geçtiğimiz ay içerisinde eşimin tavsiyesiyle ihsan oktay anarın bütün kitaplarını okudum, bu ayda stephen king in kara kule serisine başladım 3. kitaptayım.
 

Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

FORMÜL II

Kuantumun sonsuz olasılıklar dünyası...


"Dünkü düşüncelerinizin neye enzediğini bilmek istiyorsanız, bugünkü bendeninize bakın. Yarınki bedeninizin neye benzeyeceğini görmek istiyorsanız, bugünkü düşüncelerinize..." Eski Bir Hint Ata Sözü)

Düşüncenin yaratıcı gücü, FORMÜL I ile emrinize sunulmuştu. Artık nasıl yaratacağınızı biliyorsunuz. FORMÜL II'de sağlıklı, genç ve uzun yaşamanın formülü açıklanıyor.

Bilin ki; tüm hastalıklar düşünseldir! Hepsi mi? Evet, hem de hepsi. Şaşırtıcı ama gerçek...

Kanu, hazırladığı formül ile birlikte son yıllarda karşısına çıkan ve üzerinde çalıştığı sağlık sorunlarını kitaba örnekledi.

Ömür törpülerinzi yok edebilir, canınıza can katabilirsiniz. Bu formül de işe yarıyor. Sağlığınıza, gençliğinize, güzelliğinize ve daha ötesi uzun bir ömre sahip olmak sizin için artık bir hayal olmayacak.

Yazar : Abdurrahman KANSU

Yayın Evi : DURU AKANSU YAYINLARI

www.duruakansu.com
info@duruakansu.com

formul II.jpg
 

Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

Jean-Christophe Grange
Koloni

Grangé'nin uzun zamandır beklenen romanı...

Soluğunuzu kesen tempo, heyecan ve gerilim hiç bitmeyecek!

Onlar Çocuktular...

En mükemmel elmasların saflığındaydılar...

Ne ufak bir lekeleri...Ne de en ufak bir kusurları vardı...

Ve ne de en ufak bir günahları...

Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı...

Paris'te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok…

Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu'nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler,Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve 'siyah bölgeler'… Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir.

Fransa'nın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi?

Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu?

Burada neler yapılmaktadır?

Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir?

İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir?

Yoksa…

(tanıtım notlarından alıntıdır)
 

Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

SEVAL' Alıntı:
Jean-Christophe Grange
Koloni

Grangé'nin uzun zamandır beklenen romanı...
Grangé'nin gerliminden sonra rahatlayıp neşelenemek isteyenlere Ayça Şen'in "Hırs ve Ceza" romanı şiddetle tavsiye... edebiyat dünyası ve İstanbul entelejiansı ile bu kadar güzel dalga geçen roman az bulunur...
 




Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

Trevanian (Rodney William Whitaker)
Katya'nın Yazı

Yarattığı kahramanlar kadar gizemli bir yazar. Kim olduğunu yalnızca yayıncısı, nerede olduğunu ise yalnızca kendisi biliyor. Şu anda hangi adreste oturduğu ise herkesten gizli...

'Herkesin kimliğini merak ettiği yazar bu kez de Bask bölgesini mekan seçmiş romanına. Genç bir doktor Birinci Dünya

Savaşı'nın eşiğinde hayatının ilk aşkını yaşıyor...

Ve bu olağanüstü öyküyü İkinci Dünya Savaşı öncesinde anımsadığı şekliyle anlatıyor. Bir aşk romanı görüntüsünde, insan ruhunun derinliklerine iniyor. Umulmadık dönüşlerle sürprizli bir son hazırlıyor.'

(Arka Kapak)
 

Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

Olağanüstü bir hikaye istiyorsanız, Doris Lessing "Babaanneler"

Okumanın dışında arada ben de bir şeyler yazmayı seviyorum diyenlerdensiniz, Hasan Ali Toptaş "Harfler ve Notalar"

Harfler ve Notalar'dan ilk bölüm bir vesile ile bilgisayarımda vardı aşağıda paylaşıyorum. Meraklısını tahrik etmesi dileğiyle.


OKUYANA MEKTUP

sana mektup yazmak bu güne kadar aklımın ucundan bile geçmemişti. geçseydi ve daha önce oturup yazabilseydim, herhalde her iki satırdan birini senin için boş bırakırdım. ya da senin için, içleri harflerle dolu çeşitli boşluklar yaratırdım sayfaların yüzünde. senin için de değil aslında, bunu mektup dediğimiz metnin metin olabilmesi için yapardım. bir bakıma seni düşünmeksizin senin için.

işte, şimdi bile mektubu yazarken yukarıdaki paragrafı arada bir tekrarlamayı nasıl arzu ediyorum bilemezsin. aklımdaki geçmişin gölgesine oturup yüzümü geleceğe doğru dönerek onu değişik şekillere sokmayı , bu şekillerin arasından birini seçmeyi, seçtiğimin üstünü öteki şekillerin tadında oluşan yumuşak bir sisle örtmeyi ve kelimeleri bu sisin altından çıkarıp tek tek güneşe tutmayı da arzu ediyorum aslında. bunları yaparken herşeyi, ama herşeyi unutup sadece yaptığım şeyin kendisine dönüşmeyi de arzu ediyorum hatta; dünya dediğimiz şu daracık genişliğe oradan, ruhunda bütün harflerin ruhunu taşıyan zamansız bir harf gibi bakmayı da arzu ediyorum.

az önce, her şeyi unutmaktan söz ederken, beni hayatın orasına burasına bağlayan her biri birbirinden sevimli zincirlerin, bilgi suretinde gezinip duran netameli dağların, bakış alanımı daraltan duvarların ve bunlar gibi daha başka varlıklarla çeşitli yoklukların yanı sıra seni de kastettim tabi. zaten, masaya oturmadan önce benim yapmam gerken en önemli iş seni unutmaktır biliyorsun. unutmazsam, asla yazamam çünkü; elimde kalem, öylece kalakalırım kağıdın başında. ardından da , ne kadar uzak ve anlayışlı olursan ol, özgürlüğümün senin varlığınla kuşatıldığını düşünürüm. bakışlarının ne yapıp edip benim adımlarımı şekillendireceğini düşünürüm sonra. dahası senin varlığında eşsiz güzellikler oluşturan bazı zayıf noktaların beni ister istemez kışkırtacağını, içimde uyuyan ezeli boşlukları harekete geçireceğini, bu hareketlerin de beni tutup sana yaranmaya çalışan tuhaf bir kılığa sokacağını düşünürüm.

doğrusu, hayalimde büklüm büklüm bazı gölgeler belirir de, yüzüm içe doğru nar gibi kızarır böyle zamanlarda.

bir yandan da fena halde korkarım tabii. sana yazmaktan değil, senin için yazmaktan korkarım. başka bir ifadeyle, senin için yazmakla sana ve edebiyata ne büyük kötülüğü edeceğimden korkarım.

işte bu yüzden yazmak için kağıda eğildiğimde, yazdıklarım ille de bir yere varacak, bir yeri aşacak ve varıp varacağı yere ille de bir işaret konacaksa , oraya seni değil kendimi koyarım ben sonra kendimden bana doğru yavaş yavaş bir takım ayak sesleri gelmeye, benden de kendime doğru yüzlerce yıllık, küf kokulu yaprak hışırtıları uçuşmaya başlar. bunların ardından her biri ayrı telden çalan, mesafe suretine bürünmüş yazı cinleri çıkar ortaya. sayfalardan taşıp hayatın yüzünde gezinen upuzun kuyruklarıyla akıl şeytanları çıkar sonra, cümle boşuklarından çıkan devasa dağlar, kelime kelime genişleyen ovalar, ovaların içinde irili ufaklı şehirler, şehirlerin içinden de insanlar ve melekler çıkar.

böylece, sen aklımdan adamakıllı silinir, bir bilinmeyenken hiç bilinmeyen olursun.

zaten seni olsa olsa sezerim ben, istesem de bilemem.

sen de, abartılacak kadar sıradan bir hayat yaşayan bu adamı bilme bence

çünkü her zaman için sezmek, bilmekten daha iyidir.

hasan ali toptaş
 

Ynt: Hangi Kitabı Okuyorum?

Çivisi Çıkmış Dünya
Uygarlıklarımız Tükendiğinde
Amin Maalouf

Türk okurunun daha çok tarihsel romanlarıyla tanıdığı Maalouf, bu kez “medeniyetler çatışması” adı altında kuramsallaşıp yasallaşan ve dünyadaki bütün kültürler ve halklar için felakete yol açacak politikaları eleştiriyor.

Yazar, yaşamın devamlılığının olmazsa olmazı olarak gördüğü hoşgörü çığlığını yeniden duymaya davet ediyor insanlığı...

Çivisi Çıkmış Dünya bir yandan küresel ısınma, enerji kaynakları ve doğal felaketlerle, bir yandan da yanlış ve çıkarcı politikaların doğurduğu ekonomik ve siyasal krizlerle mücadele eden insanlık için bir yol haritası... Kitabın satır aralarında Amerikan politikaları, Avrupa Birliği, 20. yüzyıl Arap siyasi tarihi ve Türkiye’den bahsediliyor.

Maalouf’un bu eseri, her şeye rağmen birbirimize saygı duymayı ve birlikte yaşamayı başarmak isteyenler için bir tür pusula.

(arka kapak)
 





Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,786
Mesajlar
1,523,756
Kayıtlı Üye Sayımız
166,601
Kaydolan Son Üyemiz
muradmammad

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst