behicefe
Zirve
Ynt: Gezenbilir 2. Geleneksel Ramazan Gecesi Fotoğraf Gezisi (13 Eylül 2008)
Tekrar vesile olanlara teşekkür ederek yazmaya başlamak istedim.
Bazen kendimi aldatıyor iyi fotoğraf çekemediğimi es geçme yolunu seçiyorum. İstanbul beni heyecanlandırıyor. Hep hikayelerini peşinde koşmak öğrendiklerimle benim aramda gizli bir bağ sağlamış gibi düşünmek beni tarifsiz mutlu ediyor. şimdilerin kullandığı söz dizimi ile osmanlının kullandığı aynı değil. şimdiki anlamı daha farklı olabiliyor. Azap kapıya gittik. Giderken Azap ne anlama geliyor diye arkadaşlara sordum. Genelde ızdırap anlamına geliyor dediler. Halbuki Kasımpaşa dolaylarında konuşlanan leventlerin bekar olanlarına verilen bir isimdir azap. onların yatacak yerleri ve konuşlandıkları yer o mevki olduğu için o ismi almıştır.
Bazı arkadaşlar tarafımdan bilgilendiklerini söylüyorlar. İltifat ediyorlar. aslında onların farklı kaynaklardanda bu bilgileri aldıklarına eminim.
Caner haklı Saliha Sultan l.Mahmut'un annesidir. Birgün valide sultan arabayla giderken ağlayan bir kız görünce ona para vermek ister. Kız ise parayı almaz ve su almaya gelmiştim fakat testiyi kırdım bunu beceremiyor olmaktan ağlıyorum der. bu akıllıca cevap üzerine valide sultan tarafından saraya alınır. Büyüdüğünde ll.Mustafa'nın eşi olur. bu hikayeyi oğluna anlatır. Oğlu tahta çıkınca eski çeşmenin yerine bu lale devri döneminin devamı sayılabilecek çeşmeyi yaptırır. Oğlu l.Mahmut'tur. yine oğlu paralı Galata köprüsünün yanında 2. köprüyüde yaptırır. Unkapanı köprüsü diye adlandırılan bu köprü o zamanlar Halvetiye köprüsü diye anılıyormuş. ve ücretsizmiş. Padişahın hayratı.
Bu ve buna benzer bilgileri arkadaşlarla paylaştım ama gerek gurubun fotoğraf gurubu olmasından gerekse biraz dağınık seyir halinde olmasından herkese ulaşamadım.
bu bilgiler eşliğinde bakmak bence daha bir güzel.
Çaylak arkadaşımız (kendine nedense bohemi seçmiş) Nusretiye camiine bakarken mimari özelliğinden dolayı bu tür yapıları pek beğenmediğini ama Burasının farklı olduğunu söyledi. galiba tarih okuyordu. İstanbul'da Tavukpazarında (çemberlitaş) ve hasekide olmak üzere 2 köle pazar yeri vardır. O zamanlar sur içi İstanbul olarak adlandırılıyor. Sur dışındaki köle pazar yeri ise Nusretiye camiinin etrafında kurulurmuş. Burada daha çok Türk kökenli köleler alınıp satılırmış. Sultanların evlenmeden önce çocuk sahibi olmaları yasakmış. Sultan Abdülaziz'in oğlu oluyor Yusuf İzzettin. Annesi bir semtede adını veren Aksaraydaki camininde banisi Pertevnial sultan buradan 2 köle kız alıp. Yaklaşık 9 yıl onarı sarayın çatı katında büyütüyor. kızlar daha sonra saraya yakın kişilerle evlendiriliyorlar. Çeşmidil ve Meyyale. Meyyale gazeteciler cemiyetinin onur başkanlarından gazeteci ve romancı Hıfzı Topuz'un Büyük ninesidir. ben Bohemin aksine u gözle baktım o ll.Mahmut'un Altın alemli Nusretiye Camiine.
Başka etkinliklerde görüşmek ümidi ile hoşçakalın. (gerçi bu da şimdilerde veda mahiyetinde kullanılıyorsa da siz öyle olmadığını bilin)
Tekrar vesile olanlara teşekkür ederek yazmaya başlamak istedim.
Bazen kendimi aldatıyor iyi fotoğraf çekemediğimi es geçme yolunu seçiyorum. İstanbul beni heyecanlandırıyor. Hep hikayelerini peşinde koşmak öğrendiklerimle benim aramda gizli bir bağ sağlamış gibi düşünmek beni tarifsiz mutlu ediyor. şimdilerin kullandığı söz dizimi ile osmanlının kullandığı aynı değil. şimdiki anlamı daha farklı olabiliyor. Azap kapıya gittik. Giderken Azap ne anlama geliyor diye arkadaşlara sordum. Genelde ızdırap anlamına geliyor dediler. Halbuki Kasımpaşa dolaylarında konuşlanan leventlerin bekar olanlarına verilen bir isimdir azap. onların yatacak yerleri ve konuşlandıkları yer o mevki olduğu için o ismi almıştır.
Bazı arkadaşlar tarafımdan bilgilendiklerini söylüyorlar. İltifat ediyorlar. aslında onların farklı kaynaklardanda bu bilgileri aldıklarına eminim.
Caner haklı Saliha Sultan l.Mahmut'un annesidir. Birgün valide sultan arabayla giderken ağlayan bir kız görünce ona para vermek ister. Kız ise parayı almaz ve su almaya gelmiştim fakat testiyi kırdım bunu beceremiyor olmaktan ağlıyorum der. bu akıllıca cevap üzerine valide sultan tarafından saraya alınır. Büyüdüğünde ll.Mustafa'nın eşi olur. bu hikayeyi oğluna anlatır. Oğlu tahta çıkınca eski çeşmenin yerine bu lale devri döneminin devamı sayılabilecek çeşmeyi yaptırır. Oğlu l.Mahmut'tur. yine oğlu paralı Galata köprüsünün yanında 2. köprüyüde yaptırır. Unkapanı köprüsü diye adlandırılan bu köprü o zamanlar Halvetiye köprüsü diye anılıyormuş. ve ücretsizmiş. Padişahın hayratı.
Bu ve buna benzer bilgileri arkadaşlarla paylaştım ama gerek gurubun fotoğraf gurubu olmasından gerekse biraz dağınık seyir halinde olmasından herkese ulaşamadım.
bu bilgiler eşliğinde bakmak bence daha bir güzel.
Çaylak arkadaşımız (kendine nedense bohemi seçmiş) Nusretiye camiine bakarken mimari özelliğinden dolayı bu tür yapıları pek beğenmediğini ama Burasının farklı olduğunu söyledi. galiba tarih okuyordu. İstanbul'da Tavukpazarında (çemberlitaş) ve hasekide olmak üzere 2 köle pazar yeri vardır. O zamanlar sur içi İstanbul olarak adlandırılıyor. Sur dışındaki köle pazar yeri ise Nusretiye camiinin etrafında kurulurmuş. Burada daha çok Türk kökenli köleler alınıp satılırmış. Sultanların evlenmeden önce çocuk sahibi olmaları yasakmış. Sultan Abdülaziz'in oğlu oluyor Yusuf İzzettin. Annesi bir semtede adını veren Aksaraydaki camininde banisi Pertevnial sultan buradan 2 köle kız alıp. Yaklaşık 9 yıl onarı sarayın çatı katında büyütüyor. kızlar daha sonra saraya yakın kişilerle evlendiriliyorlar. Çeşmidil ve Meyyale. Meyyale gazeteciler cemiyetinin onur başkanlarından gazeteci ve romancı Hıfzı Topuz'un Büyük ninesidir. ben Bohemin aksine u gözle baktım o ll.Mahmut'un Altın alemli Nusretiye Camiine.
Başka etkinliklerde görüşmek ümidi ile hoşçakalın. (gerçi bu da şimdilerde veda mahiyetinde kullanılıyorsa da siz öyle olmadığını bilin)