Benimki 20 yıllık bir tutku.
1992 yılında Telekom'da (O zamanki adıyla PTT, daha telekom-posta ayrımı olmamıştı) santral mühendisi olarak başlamam ile birlikte Defender hayatıma girdi.
Başmüdürlüğümüzde 4 adet benzinli Defender vardı. 1 tane Radyo-Link, 1 tane Dış-Şebeke, 1 tane Makina-Enerji ve 1 tane de Santral bölümüne tahsis edilmişti.
Sürekli Defender'in ön sağ koltuğunda köy köy mezra mezra dolaştım yıllarca. Mecburi off-roaddu bizimki. Araba sürmeyi Defender'de öğrendim, daha önce hiç sürücülük deneyimim olmamıştı.
Defender benim direksiyon başına geçtiğim ilk araç oldu.
Arazi yetenekleri bir yana, şekli şemali, çizgileri, yolda duruşu gidişi her şeyi beni kendine aşık etti. O zamandan ahdimdi, ileride mutlaka kendi Defender'im olacaktı!
Benim gözüm arazi yeteneği, konforu vs ne artısı olursa olsun hiç bir 4x4 aracı görmez, hiç biri ilgimi çekmiyor, Defender kadar heyecan yaratmıyor.
Hiç bir aractan Defeneder sürdüğüm kadar zevk alamıyorum.
Bazen balkonda oturup çay-sigara hayran hayran aşağıda parketmiş Defeneder'imi seyrederim uzun uzun.
Bu efsane araca sahip olmaktan dolayı çok mutluyum.