GezenGen
Zirve
- Mesajlar
- 1,363
- Tepkime Puanı
- 5
Merhabalar, sizlerin gezi yazılarınızın bir kısmını okudum ve ben de yazmış olduklarımı sizlerle paylaşmak istedim.
Belcika
Belcika’da 1970 anayasa reformu ile Flamanca, Fransizca ve Almanca dilleri üc resmi dil olarak resmen kabul edilmis ve ülke 4 dil bölgesine ayrilmis durumda. Brüksel bölgesi Flamanca ve Fransizca’nin kullanildigi cift anadilli bölge. Ancak bu bölgede de agirlikli olarak Fransizca konusulmakta. Ingilizce ise tüm turistik yerlerde yaygin olarak kullaniliyor.
Antwerp
Bir Istanbullu icin Avrupa’da sehirler arasindaki mesafeler birbirine cok yakin kaliyor. Bence bu önemli sehire günü birlik bir gezi yapabilirsiniz. Cünkü tren ile Brüksel – Antwerp 35 dakika kadar sürüyor. Sehir 16 yüzyilda Bati Avrupa’nin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmasina ragmen günümüzde ne yazikki bu özelligini yitirmis. Barok tarzi yapilarla süslü Antwerp’in Jewish bölgesi, dünyanin en büyük elmas kesim endüstirilerinden birini barindiriyor.
Tren istasyonuna yürüyerek yaklasik 20 dakika mesafedeki Grote Markt sehirin merkezi. Turizm Bürosu’da burada yer aliyor.
Scheldt Nehiri üzerinde tekne gezisine cikabileceginiz gibi, girisi bedava olan elmas müzesini (Lange Herentalsestraat) de ziyaret edebilirsiniz. Sehirde ayni zamanda 120 m.’lik kulesiyle Belcika’nin en büyük katedrali olan Onze Lieve Vrouwkathedraal’i de görmeniz mümkün.
Brüksel
Brüksel’de sokaklarindaki tabelalar Fransizca ve Flamanca yazilmis. Sehirde 3 farkli tren istasyonu bulunuyor ve bunlardan sehir merkezine en yakin olani Gare Centrale. Burada indikten sonra Don Kisot’un heykelinin bulundugu ufak bir parktan gectikten sonra karsiniza cikan ufak meydanda cumartesi günleri pazar kuruluyor ve tezgahlarda el yapimi cesitli hediyelikler satiyorlar. Aksamlari ise cesitli performanslar sahneleniyor. Eger acikirsaniz burada bulunan ve Amerikan Hamburgercilerine benzeyen restorantta yememenizi öneririm. Cünkü buraya vereceginiz paraya baska bir yerde cok daha doyurucu ve leziz bir yemek yiyebilirsiniz. Deniz ürünlerinden hoslaniyorsaniz bizim Ege sahillerimizdeki gibi yanyana siralanmis kücük restorantlardan olusan dar sokaklarda karninizi doyurabilirsiniz. Ayrica el arabasinda satilan haslanmis salyangozlari da deneyebilirsiniz. Tabelalari takip ederek az ilerideki Grand Place /Grote Markt meydanina geldiginizde, 15. yüzyilda gotik tarzda yapilmis ve Fransizlarin 1695 yilindaki saldirisinda hasar almadan kalan, 100 m yüksekliginde kuleye sahip, City Hall (Hotel de Ville)’un icindeki Turist Bürosuna ugrayarak gerekli bilgileri alabilirsiniz (City Hall birkac müzeye de ev sahipligi yapiyor). Konaklama icin mutlaka bu büroya gelin, cünkü oteller ile yaptiklari özel anlasmalar sayesinde, normalde otele gittiginizde vereceginiz paranin genelde yarisina ayni otelde kalabilirsiniz.
[attachment=1]
City Hall’un solundaki binanin altinda altin kaplama bir heykel bulunuyor. Kahramanlari Everard t’Serclaes’e ait bu heykel sehirin en eski yapilarindan. Heykeli oksamanin iyi sans getirdigine inaniliyor. Yolun az ilerisinde sol tarafta ise ünlü „Manneken Pis“ heykelini görebilirsiniz.
[attachment=2]
1226 yilinda insaa edilmis olan Saint Michael ve Gudule katedrali, adini, bu koruyucu azizlere ihtaf edilmesinden dolayi Michael ve Gudule’den almakta. Katedralin icindeki kilise orgunun büyüklügü, camlardaki vitraylar gercekten görülmeye deger.
[attachment=3]
Belcika orijinli Sirinler ve Tenten gibi dünyaca ünlü cizgiroman kahramanlarinin yer aldigi Belgian Comic Strip Centre, Vaks Müzesi, Film Müzesi, Mimarlik Müzesi ve Cocuk Müzesi sehirdeki ilginc müzelerden birkaci.
Sehirin Avrupa Bölgesindeki Cinquantenaire, sanat, tarih, askeriye ve motorlu araclar müzesini bünyesinde bulunduran cok büyük bir kompleks. Cinquantenaire cevresindeki park yazin cesitli acik hava gösterilerine ve konserlere de ev sahipligi yapiyor.
[attachment=4]
Sehrin dogusundaki Avrupa Bölgesine ulasmak icin metroyu kullanabilirsiniz. Bu bölgede, onca tarihi yapidan sonra acikcasi bana biraz monoton gelen, camla kapli Avrupa Parlemantosu binasi ile Doga Bilimleri müzesini de ziyaret edebilirsiniz.
[attachment=5]
Sehir merkezinden biraz daha uzakta yer alan Atomium 1958 yilindaki Dünya Panayiri sirasinda yapilmis olan oldukca modern yapida bir heykel. Heysel’e giden 81 no’lu tramvayla buraya ulasmaniz mümkün. Burada ayrica yapilarin minyatürlerinin bulundugu Mini-Europe parkiyla, gökyüzüyle ilgileniyorsaniz Planetarium’u da ziyaret edebilirsiniz. Brüksel’in biraz daha disindaysa F1 pisti bulunuyor.
Brüksel’den ayrilirken, sehirin banliyölerindeki binalarda, 2002 Dünya Kupasi icin asilmis olan Türk Bayraklari, o mahallenin Türk Mahallesi oldugunu gösteriyordu. Tren yolunun hemen yanindaki bu binalarin en alt katlarinda, yariciplak hemen her irktan, bayanlar kendilerini sergiliyorlardi. Ilginc olan ise, „örtülü“ Türk bayanlarinin yariciplak diger bayanlarin önünde, sanki onlar yokmus gibi hareket etmeleriydi. Bu durumdan pek hosnut olduklarini sanmiyorum ama orada yasamak icin belli ki bu hosgörüyü de gostermeleri gerekiyordu.
Son Söz : Dünyaca ünlü cikolatalara sahip Belcika’da mutlaka cikolata (özellikle Neuhaus) yemelisiniz ve eger bira seviyorsaniz Brüksel’e özel gueuze birasindan, Gare du Midi’nin yaklasik 500 m uzakligindaki esasta bira fabrikasi olan Bruxellois de la Gueuze Müzesinde icebilirsiniz.
Belcika
Belcika’da 1970 anayasa reformu ile Flamanca, Fransizca ve Almanca dilleri üc resmi dil olarak resmen kabul edilmis ve ülke 4 dil bölgesine ayrilmis durumda. Brüksel bölgesi Flamanca ve Fransizca’nin kullanildigi cift anadilli bölge. Ancak bu bölgede de agirlikli olarak Fransizca konusulmakta. Ingilizce ise tüm turistik yerlerde yaygin olarak kullaniliyor.
Antwerp
Bir Istanbullu icin Avrupa’da sehirler arasindaki mesafeler birbirine cok yakin kaliyor. Bence bu önemli sehire günü birlik bir gezi yapabilirsiniz. Cünkü tren ile Brüksel – Antwerp 35 dakika kadar sürüyor. Sehir 16 yüzyilda Bati Avrupa’nin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmasina ragmen günümüzde ne yazikki bu özelligini yitirmis. Barok tarzi yapilarla süslü Antwerp’in Jewish bölgesi, dünyanin en büyük elmas kesim endüstirilerinden birini barindiriyor.
Tren istasyonuna yürüyerek yaklasik 20 dakika mesafedeki Grote Markt sehirin merkezi. Turizm Bürosu’da burada yer aliyor.
Scheldt Nehiri üzerinde tekne gezisine cikabileceginiz gibi, girisi bedava olan elmas müzesini (Lange Herentalsestraat) de ziyaret edebilirsiniz. Sehirde ayni zamanda 120 m.’lik kulesiyle Belcika’nin en büyük katedrali olan Onze Lieve Vrouwkathedraal’i de görmeniz mümkün.
Brüksel
Brüksel’de sokaklarindaki tabelalar Fransizca ve Flamanca yazilmis. Sehirde 3 farkli tren istasyonu bulunuyor ve bunlardan sehir merkezine en yakin olani Gare Centrale. Burada indikten sonra Don Kisot’un heykelinin bulundugu ufak bir parktan gectikten sonra karsiniza cikan ufak meydanda cumartesi günleri pazar kuruluyor ve tezgahlarda el yapimi cesitli hediyelikler satiyorlar. Aksamlari ise cesitli performanslar sahneleniyor. Eger acikirsaniz burada bulunan ve Amerikan Hamburgercilerine benzeyen restorantta yememenizi öneririm. Cünkü buraya vereceginiz paraya baska bir yerde cok daha doyurucu ve leziz bir yemek yiyebilirsiniz. Deniz ürünlerinden hoslaniyorsaniz bizim Ege sahillerimizdeki gibi yanyana siralanmis kücük restorantlardan olusan dar sokaklarda karninizi doyurabilirsiniz. Ayrica el arabasinda satilan haslanmis salyangozlari da deneyebilirsiniz. Tabelalari takip ederek az ilerideki Grand Place /Grote Markt meydanina geldiginizde, 15. yüzyilda gotik tarzda yapilmis ve Fransizlarin 1695 yilindaki saldirisinda hasar almadan kalan, 100 m yüksekliginde kuleye sahip, City Hall (Hotel de Ville)’un icindeki Turist Bürosuna ugrayarak gerekli bilgileri alabilirsiniz (City Hall birkac müzeye de ev sahipligi yapiyor). Konaklama icin mutlaka bu büroya gelin, cünkü oteller ile yaptiklari özel anlasmalar sayesinde, normalde otele gittiginizde vereceginiz paranin genelde yarisina ayni otelde kalabilirsiniz.
[attachment=1]
City Hall’un solundaki binanin altinda altin kaplama bir heykel bulunuyor. Kahramanlari Everard t’Serclaes’e ait bu heykel sehirin en eski yapilarindan. Heykeli oksamanin iyi sans getirdigine inaniliyor. Yolun az ilerisinde sol tarafta ise ünlü „Manneken Pis“ heykelini görebilirsiniz.
[attachment=2]
1226 yilinda insaa edilmis olan Saint Michael ve Gudule katedrali, adini, bu koruyucu azizlere ihtaf edilmesinden dolayi Michael ve Gudule’den almakta. Katedralin icindeki kilise orgunun büyüklügü, camlardaki vitraylar gercekten görülmeye deger.
[attachment=3]
Belcika orijinli Sirinler ve Tenten gibi dünyaca ünlü cizgiroman kahramanlarinin yer aldigi Belgian Comic Strip Centre, Vaks Müzesi, Film Müzesi, Mimarlik Müzesi ve Cocuk Müzesi sehirdeki ilginc müzelerden birkaci.
Sehirin Avrupa Bölgesindeki Cinquantenaire, sanat, tarih, askeriye ve motorlu araclar müzesini bünyesinde bulunduran cok büyük bir kompleks. Cinquantenaire cevresindeki park yazin cesitli acik hava gösterilerine ve konserlere de ev sahipligi yapiyor.
[attachment=4]
Sehrin dogusundaki Avrupa Bölgesine ulasmak icin metroyu kullanabilirsiniz. Bu bölgede, onca tarihi yapidan sonra acikcasi bana biraz monoton gelen, camla kapli Avrupa Parlemantosu binasi ile Doga Bilimleri müzesini de ziyaret edebilirsiniz.
[attachment=5]
Sehir merkezinden biraz daha uzakta yer alan Atomium 1958 yilindaki Dünya Panayiri sirasinda yapilmis olan oldukca modern yapida bir heykel. Heysel’e giden 81 no’lu tramvayla buraya ulasmaniz mümkün. Burada ayrica yapilarin minyatürlerinin bulundugu Mini-Europe parkiyla, gökyüzüyle ilgileniyorsaniz Planetarium’u da ziyaret edebilirsiniz. Brüksel’in biraz daha disindaysa F1 pisti bulunuyor.
Brüksel’den ayrilirken, sehirin banliyölerindeki binalarda, 2002 Dünya Kupasi icin asilmis olan Türk Bayraklari, o mahallenin Türk Mahallesi oldugunu gösteriyordu. Tren yolunun hemen yanindaki bu binalarin en alt katlarinda, yariciplak hemen her irktan, bayanlar kendilerini sergiliyorlardi. Ilginc olan ise, „örtülü“ Türk bayanlarinin yariciplak diger bayanlarin önünde, sanki onlar yokmus gibi hareket etmeleriydi. Bu durumdan pek hosnut olduklarini sanmiyorum ama orada yasamak icin belli ki bu hosgörüyü de gostermeleri gerekiyordu.
Son Söz : Dünyaca ünlü cikolatalara sahip Belcika’da mutlaka cikolata (özellikle Neuhaus) yemelisiniz ve eger bira seviyorsaniz Brüksel’e özel gueuze birasindan, Gare du Midi’nin yaklasik 500 m uzakligindaki esasta bira fabrikasi olan Bruxellois de la Gueuze Müzesinde icebilirsiniz.