Ynt: Artvin-İran Tek Başına Çadır Otostop
Merhaba
Sevgili GezenBilir okuyucuları
İran Gezisine çıkma fikri konum itibari ile Doğu komşumuza yakın bir şehirde, Artvin'de yaşıyor olmam sebebi ile oluştu. Gezen bilir sayfalarında İran'ı içine alan geziler ve bilgiler bana çok yardımcı oldu. Bende bu noktada tek başıma otostop ile 7-8 günlük bir gezi planlıyarak yola çıktım.
Öncelikle kendime bir rota belirledim ve seyehatı az para harcama üzerine kurdum. Ancak sırt çantalı bir gezi için malzemelerin her birinin (çadır uyku tulumu havlu vb.) hafif ve küçük olması gerekliliği hepsini pahalı hale getirdi. Malzeme için para harcadım fakat gezi için oldukça az para harcadım.
Gezi notlarını sizinle paylaşırken edebi kaygılar güdüyorum. Bu konudaki başarısızlıklarım şimdiden afola. Bir diğer kaygım ne kadar detaya girmem gerektiğinde. Ilk gezi notum olduğundan sıkıcı bölümleri anlayış ile karşılayınız.
Öncelikle malzemelerimi anlatmmam faydalı olacaktır.
Karimor çanta 32lt. 80Tl.
Husky bizam2 çadır 2 kişilik ultra light 200Tl
Eusubio ultra light uyku tulumu 80Tl
The North Face bot 260Tl
Kargo yürüyüş pantolon 60Tl
Micro polar 20Tl
Termal kiyafetler 30-40Tl
Lafuma micro towel seyehat havlusu 25Tl.
[attachment=1]
Öncelike itiraf etmeliyim ki geceleme noktaları planladığım gibi gitmedi. Yukarıdaki program pratikte gerçekleşen programdır.
1. Gün: Artvin'den yola çıktım ve Şavşat'a vardım. Şavşat ve yakın çevresi Artvin'in doğayla uyumlu yapılaşma örnekleri adına muhteşem bir yöre. Şavşat'tan çıkar çıkmaz etrafta ahşap mimarinin göze hoş gelen örnekleri gözler önüne seriliyor. Şavşat Ardahan arasında Sahara-Karagöl Milli parkı sınırları içerisinden Doğu ladinlerinin mütiş devasalığından etkilenerek yol aldım. Bu sırada yağmura yakalandım ve biraz ıslandım. Fakat neyse ki yeni ve konforlu bir otostop ile Ardahan'a ulaştım.
Ardahan beni kalesi ile karşıladı. Şirin bir il ve merkezi oldukça küçük. İl merkezini yürüyerek geçtim. Burda saat 18:00 civarı olmuştu ve zamanın akşama yaklaşması otostopun sona yaklaştığı anlamaına geliyordu. Hem kendimin güvenliği hemde araçlardaklerin şüpheci yaklaşımı sonucu hava karardıktan sonra otostopa devam etmiyordum. Ancak son anda duran bir araba beni Çıldır'a götürebileceğini ve çadır için çok elverişli alanlar olduğunu söyleyince, haritada gördüğüm ve kuşlar için önemli bir alan olan Çıldır Gölü'nü görebilme ihtimali beni Çıldır'a sürükledi.
İlçe emniyet müdürlüğündeki polislere çadır kuracağımı söylediğimdeki bakışlarını asla unutmıyacağım. "Bu adamın burda ne işi var" sorusu yüzlerinden okunuyordu. Gerçekten de kamp için çok uygun olan ilçede güzel dinlendim. Yörede hayvancılığın ne kadar büyük bir yer kapladığı hakkında bilgiler aldım. Özellikle Şavşat Ardahan arasındaki yüksek düzlükler müthiş etkileyici idi. Göz alabildiğine düzlük ve mera alanlar hayvancılık için müthiş bir fırsat olduğunu düşündüm. Artvin gibi düz arazi fakiri ve eğimli bir şehirden sonra buralar coğrafi açıdan çok enteresan idi.
2. Gün: Çıldır'dan erken hareket edip sabah benzin istasyonunda rastladığım iyi insanlarla birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Çıldır'a gelmenin otostop açısından iyi bir fikir olmadığını çok bekleyerek öğrendim. 1 saate yakın bekledikten sonra bulduğum bir dolmuş ile Çıldır Gölü etrafından zengin kuş populasyonlarını selamlayarak Çıldır Gölü'nün kuzeyinden Doğruyol kasabasına uğrayan ve Ermenistan sınırına paralel yoldan dolanarak Arpaçay ordanda Kars il merkezine ulaştım. Bu seyehat bana 15 Tl. ye mal oldu.
Bu yol üzerinde Kars-Tiflis-Bakü demiryolu hattının hengameli çalışmalarına şahit oldum. Kars il merkezi düzenli ve sistemli bir şehir. Biraz Kars'ı gezip etrafa baktıktan sonra 11:00 civarında Kars'ın Erzurum'a doğru yol çıkışına yürüdüm ve burdan otostop ile birazda yolu gereksiz uzatarak Karakurt'a geldim. Burdan Erzurum'dan Iğdır'a giden arabaları daha kolay bulacağımı düşündüm ki öyle de oldu.
Uzun bir yolculuktan sonra Aras Nehri ile arkadaşça Iğdır'a vardık. Iğdır rakım olarak çevresine göre alçakta ve tarımsal faliyetler açısından çok zengin bir yöre. Yolda -Hamit Bey sağolsun- çokça kayısı yedik. Hamit Bey'in tabiri ile doğunun Adanası Iğdır'a geldik. Burda yine müthiş bir yağmur beni karşıladı ve görmeyi umduğum Türkiye'nin en yüksek noktası bulutların arasında idi. Burdan Doğubeyazıt'a dolmuş ile hareket ettik. (5TL) Doğubeyazıt'ta daha önce bilgilerini edindiğim Murat Kamping, tam İshak Paşa Sarayının dibinde sanki sırtınızı saraya dayamışcasına Doğubeyazıt ovası manzarası ve bulutların arasından kendini azıcık göstermeye başlayan Ağrı Dağı ile birlikte muhteşem bir manzaraya sahip. Oldukça etkilendim ve akşam üstü
İshak Paşa Sarayını gezdim. Diğer uluslararası gezginler ile sohbet etmek, İran'dan gelenlere sorular sormak ve Artvin'e doğru gidenlere yardımcı olmak çok keyifli idi. Benimle yemeklerini paylaşan Hollandalı dostlara çok teşekür ederim.